26 Ağustos 2011
Sayı: SİKB 2011/33

 Kızıl Bayrak'tan
Dinci-gerici partinin saldırganlığının gerisinde ABD emperyalizmi var...
Saldırganlık dizginlerinden boşalıyor
Kürt halkının özgürlük, eşitlik,
gönüllü birlik!.
Kirli savaşın faturasını emekçiler ödüyor!
Kürt anneleri ‘canlı kalkan’ oldular
Sendikal bürokrasi işçi sınıfının tahammül sınırlarını aşıyor...
Sendikalar Yasası üzerine kapalı kapılar ardında pazarlıklar...
İşçi sınıfına topyekün saldırı stratejisi 
İşçiler kıdem tazminatı hakkı için
sokağa çıktı...
Tekstil İşçileri Bülteni’nden seminer
Birleşik Metal-İş Anadolu Şube Başkanı Seyfettin Gülengül ile konuştuk...
Ontex/Canbebe direnişçileri: Direniş bayrağı elden ele yükselecektir!
Gerçek barış için
sınıfsız-sömürüsüz bir dünya!
Libya’da Kaddafi devrildi…
Siyonist saldırganlığı ancak halkların birleşik direnişi önleyebilir…
Şili’de 1 milyon kişi yürüdü
“İki, üç daha fazla Vietnam!"
Somali yalanları ve gerçekler
Somalili kadınlar ve
burjuva ikiyüzlülük...
Balcalı taşeron işçilerine
gözaltı terörü…
Katliamda ihmaller zinciri
Direnişçi Savranoğlu işçileriyle konuştuk...
Direnişteki Form Mukavva işçileriyle konuştuk...
Mihri Belli ‘Enternasyonal’le
sonsuzluğa uğurlandı....
Hacıbektaş Şenlikleri ve bazı gözlemler
“Savaş politikalarında ısrar etmeyin”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Saldırganlık dizginlerinden boşalıyor

Kürt hareketine dönük imha savaşını derinleştiren Türk devleti, 17 Ağustos gecesi başlayan hava bombardımanına ara vermeden devam ediyor. Hava saldırılarının yanısıra top atışlarının da yapıldığı saldırılardan ise en çok siviller etkileniyor. Bombardıman sonucunda doğal yaşam tahrip ediliyor, sivil katliamları gerçekleştiriliyor. Türk ordusuna bağlı uçaklar hemen hergün çok sayıda köye bombalar yağdırıyor. Burjuva medya bu durumun üzerini itinayla örtmek istese de, tahribat gizlenemiyor.

Yoğun hava bombardımanının özellikle sivil alanları hedef alması beraberinde bölgenin insansızlaştırılmaya çalışıldığı yorumlarını getiriyor. ‘Bayramdan sonra bölgeye yönelik kara harekatıyla desteklenen kapsamlı bir operasyonun yapılacağı, ayrıca kimyasal silahlar kullanılacağı bunun için de bölgenin sivillerden boşaltılması gerektirdiği’ görüşü dile getiriliyor.

7 sivil öldü

Kurtekê yolu üzerinde Gollê köyünde bombalardan kaçan bir ailenin bulunduğu otomobil, bombardımanın hedefi oldu. Sivil bir araç içerisinde bulunan 1’i kadın, 4’ü çocuk 7 kişi hayatını kaybetti. Türk devleti sivil ölümleri konusunda tek bir açıklama yapmadı. Türk medyası da bu katliamı görmedi.

Bununla beraber burjuva medya “Yüzlerce PKK’lı öldürüldü” şeklinde naralar atarken, HPG 17-24 Ağustos tarihleri arasında operasyonlar sonucu 3 gerillanın yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Sivil halk zarar görüyor

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı 23 Ağustos tarihinde yaptığı açıklamada 6 gün boyunca Medya Savunma Alanları’na dönük kesilmeden sürdürülen hava saldırılarının normal bir savaşın ölçülerini aşan bir düzeyde olduğunu vurguladı. Açıklamada saldırıların sivil halkın yaşam alanlarına büyük zarar verdiği belirtilerek, “Güney Kürdistan köyünün mal ve mülküne zarar vermiş, mevsim zamanında halkın çalışmasını engelleyerek göçmesine yol açmıştır. Şimdiye kadar gerilla güçlerimizde Behdinan sahasında yaşanan 3 şahadet dışında herhangi bir kayıp yaşanmamıştır. Fakat bu saldırılar, Kürdistan doğasına ve halkımızın mal-mülküne büyük zararlar vermiştir. Yine bu saldırılarda birçok köy, doğrudan hedeflenmiş ve çok sayıda ev yerle bir edilmiştir. Yapılan saldırılar sonucunda Haftanin, Metina, Zap, Avaşin, Gare, Xakurke, Xinere ve Kandil alanlarındaki yoksul Kürt köylüleri büyük zayiat görmekle beraber, saldırılar süreklileşerek halkı göçertmeye dönük yoğun bir tazyik oluşturulmuştur” denildi. Operasyonlar nedeniyle Federe Kürdistan Bölgesi’nde 124 köy boşaltıldı.

Bayram sonrası kara harekatı mı?

Hükümetin 17 Ekim’de sona erecek sınır ötesi tezkereyi 1 yıl uzatmak istemesi sınır ötesi kara harekatı olasılığını gündeme getirdi.

Sınırın sıfır noktasında 3 aydan bu yana yapılan lojistik desteğin ardından ise 23 Ağustos günü bölgeye asker sevkiyatı yapıldı. Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı’ndan 2 bin komando Şırnak’a sevk edildi. Bunun son yılların en büyük askeri sevkiyatı olduğu belirtiliyor. Burada da devreye profesyonel eğitim almış özel harekat birimleri girecek. Kapsamlı bir operasyon yerine PKK’nin kamplarına nokta operasyonlar yapılacağı, Türk devletinin PKK liderlerini hedef alacağı söyleniyor.

Köyler neden boşaltılıyor?

ANF’nin yerel kaynaklara dayandırarak verdiği habere göre Güney Kürdistanlı yetkililer Sidekan köylerine giderek Türk ordusunun bir kara operasyonu düzenleyeceği uyarısında bulundu. Türk ordusunun olası bir saldırısı sırasında Güney Kürdistan yönetiminin kendilerini koruyamayacağını söyleyerek köylerin boşaltılması “tavsiyesini” dile getirdi.

Bununla beraber Kandil’e Kızılhaç ve Güney Kürdistan hükümeti de bir heyet gönderdi. Köylülerle toplantılar gerçekleştiren heyet, köylülere kurulacak büyük bir kampa yerleşme teklifi götürdü. Bunu kabul eden köylülere maddi yardım vaadinde de bulundu.

Köylüler ise bu önerileri reddetti.

Bununla beraber Irak Parlamentosu’nun 20 Ağustos’ta aldığı bir kararda, PKK’lilerin kaldığı alanlarda ve çevresinde bulunan köylerde köyünü boşaltan her aile başına 20 milyon dinar para ödemesi yapacağı ortaya çıkmıştı. Bu karar hem Federal Kürdistan Bölgesi’nde yayın yapan Çawder Gazetesi, hem de Goran Hareketi’nin Irak Parlamenteri Abdulla Melle Nuri tarafından doğrulanmıştı.

Türk devleti ormanları ateşe veriyor

Kandil’e bombalar yağdıran Türk devleti, saldırganlığın bir ayağı olarak Kürt illerinde çok sayıda ormanı ateşe veriyor. Hava harekatında gerçekleşen sivil katliamlarının üzerinden atlayan burjuva medya, benzer bir ikiyüzlülüğü orman yangınlarında da göstererek bunları görmezden geliyor.

 

 

MGK’dan “topyekün savaşa” onay

Oldukça kritik bir süreçte gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sona erdi.

Çankaya Köşkü’nde gerçekleşen yaklaşık 4.5 saatlik toplantıdan, Türk devletinin AKP hükümeti eliyle devreye soktuğu ve “PKK’yle mücadelede yeni strateji” olarak kodladığı saldırı ve savaş politikasını derinleştirme kararı çıktı.

Toplantının ardından yayınlanan ve her satırından şoven kudurganlık damlayan MGK bildirisinde, Kürt halkına ve Kürt hareketine dönük saldırıların önümüzdeki süreçte dizginlerinden boşalacağı açıkça ifade edildi.

MGK bildirisinde, “PKK’nin eylemlerine bundan sonra da en sert şekilde müdahale edileceğinin” altı çizilerek Kürt hareketine gözdağı verilmeye çalışıldı.

Kürt halkına dönük bu kirli oyunda tüm düzen kurumlarının bir kez daha aynı safta yer tutacağına da vurgu yapılan bildiride, “Devletin tüm kurum ve kuruluşlarının azami uyumu ve koordinasyonuyla daha etkili mücadele stratejilerinin hayata geçirileceği ifade edilmiştir’’ sözlerine yer verildi.

“Ulusal birlik ve beraberliğe duyulan ihtiyaç” nakaratlarının da unutulmadığı bildiride, ‘Terörle mücadele konusunu ulusal bir mesele olarak görerek daha sorumlu ve duyarlı davranma çağrısı” yapıldı. Böylece, bugüne dek “vatandaş hassasiyeti” adı altında teşvik edilen faşist kudurganlığa da bir kez daha davetiye çıkarıldı.

Bildiride, Erdoğan’ın daha önce BDP’yi hedef alarak öne çıkardığı, “Bölücü terör örgütünün eylemleriyle araya mesafe koymanın önemine” de tekrar vurgu yapıldı. Kürt siyasetçilere dönük tehditler yinelenmiş oldu.

Türk devletinin Kürt sorunu karşısındaki resmi çizgisi olan “Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet” söyleminin kutsanması da es geçilmedi. Bildiride, “Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet ilkelerinden hiçbir şart altında taviz verilmeyeceğine, halkımızın birlik ve kardeşliğine, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne halel getirecek hiçbir girişime müsamaha gösterilmeyeceğine dikkat çekilmiştir’’ ifadelerine yer verildi.

Suriye ikiyüzlülüğü

Türk devleti, MGK bildirisinde bir kez daha “Suriye’deki can kayıplarından endişe duyma” ikiyüzlülüğünde bulundu.

Bildiride “Sivil halka yönelik şiddet ve güç kullanımının derhal durdurulması, dost ve kardeş Suriye halkının meşru talepleri doğrultusunda demokratik bir siyasi değişim ve dönüşümün belirli bir takvim çerçevesinde gerçekleştirilmesinin” önemi üzerinde duruldu.

MGK toplantısıyla, Suriye konusunda ABD emperyalizminin aktif taşeronluğuna soyunan AKP hükümeti ve Türk devletinin bu uğursuz misyonunu yerine getirmek için her türlü olanağını seferber edeceği de vurgulanmış oldu.