29 Temmuz 2011
Sayı: SİKB 2011/29

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfını genel greve
hazırlamak için ileri!
Birleşik-militan bir
sınıf hareketi olmalı!
Kürt halkına saldırganlıkta
“yeni dönem”
“Demokratik Özerklik meşru bir hak”!
Erdoğan’ın Filistinli
büyükelçilere hitabı.
Sermayenin
“kıdem tazminatı” yalanları
Saldırılara karşı mücadele
kararlılığı!
'Büyük sürgün’
1 Ağustos’ta yürürlükte!
PETKİM’de direniş kazandı!
Metal İşçileri Birliği
örgütlenmeye çağırıyor!
Hastane çalışanları isyanda!
Tunus-Mısır
dersleri - H. Fırat
Bahreyn’de kuşatmaya
karşı mücadele!
Popülist-parlamenterist
çizginin yükselişi - Volkan Yaraşır
Avrupa’da borç krizi ve olası gelişmele
‘Bebekten katil yaratan karanlık’ Norveç’te de,
Türkiye’de de aynıdır!
Çocuk katili devlet hesap verecek!
19 Aralık Katliamı’nı tetikçisi anlattı
“Üçlü protokol iptal edilsin!”
Kampüsler “Hansel ve Gretel”leri bekliyor
8. Mamak Kültür Sanat Festivali üzerine Festival Hazırlık Komitesi sözcüsü ile konuştuk
Nasıl bir zekâ meşalesi söndü
Nasıl bir yürek durdu!* -Viladimir İliç Lenin
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

8. Mamak Kültür Sanat Festivali üzerine Festival Hazırlık Komitesi sözcüsü ile konuştuk...

İsyan barikatlarından direniş
çadırlarına köprü olmak için...”

Kızıl Bayrak: Mamak Kültür Sanat Festivali’nin bu yıl 8.’si düzenleniyor. Geçmişten bugüne festivallerin gelişim sürecini özetler misiniz?

Festival Hazırlık Komitesi sözcüsü: Mamak İşçi Kültür Evi, sermayenin yoz kültürüne karşı işçi sınıfı cephesinden alternatif olmak için 2001 yılında kuruldu. Devrimci kültür sanat mücadelesinde yeni mevziler kazanma yaklaşımının ürünü olarak Mamak İşçi-Gençlik Kültür Evi kuruldu ve Gençlik Evi’nin açılışı Mamak 1. Kültür Sanat Festivali ile taçlandırıldı. Geride bıraktığımız 7 yıl boyunca, Mamak Kültür Sanat Festivali’nin de aynı şekilde devrimci kültür sanat mevzisine dönüştürülmesi bakışıyla hareket edildi ve festivali gelenekselleştirmek için çok yoğun çaba harcandı.

Festivaller, 7 yıl boyunca, on binlerce işçi ve emekçinin kapısı tek tek çalınarak, işçi ve emekçilerin kolektif çalışması haline getirildi. Ön çalışmasından festival gününe kadar emekçilerin festival çalışmasının öznesi olması için çaba gösterildi. Festival hazırlık komitesi öncülüğünde kültür sanat toplulukları, kadın komisyonları, işçi-emekçi komisyonları ve gençlik komisyonları örgütlendi.

Festivallerin ön çalışmasında birçok araç kullanıldı. Birçok semtte yaygın bir afişleme ve on binlerce bildirinin dağıtımının yanısıra radyo programları yapılırken, hazırlanan deklarasyon ile birçok aydın, sanatçı, yazar, sendika, dernek ve kurumun destekleri alındı.

Kültür ve sanatı, işçi ve emekçi yığınların olağan, gündelik faaliyeti haline getirmeyi amaçlayan Mamak İşçi Kültür Evi, sanatı her yönüyle, işçi ve emekçilere taşıdı. Müziğinden tiyatrosuna, şiirinden belgeseline, halk oyunundan film gösterimine kadar bu sanat dalları zengin bir yelpazede, işçi ve emekçilerle birlikte örgütlendi. Sadece bu sanat dallarının pratik olarak örgütlenmesiyle kalınmayıp, bu faaliyet teorik bir düzeye ulaştırıldı. 2. Festival bünyesinde “aydın sorunu” ve “tarihsel deneyimler ışığında kültür sanat mücadelesi” gibi çeşitli başlıklar üzerine sunumların yapıldığı sempozyum, festivalin ulaşmış olduğu teorik düzeyin de ifadesi oldu.

Festivaller, aynı zamanda, içerisinden geçtikleri dönemin politik gündemlerine devrimci bir müdahale temelinde örgütlendi.

Gelinen yerde sermaye iktidarı, kültür-sanat festivallerinin ortaya çıkardığı birikim ve enerjiyi engellemeyi amaçladı. Son iki yıldır festivallerin ardından bir dizi saldırıyla karşı karşıya kaldık. Bu saldırılar sonucunda 6. festivalin ardından 3, 7. festivalin ardından 4 arkadaşımız tutuklandı.

Ancak biz 8. yılda da geçmiş yıllardaki iddia ve enerjimizle, devrimci ısrar ve kararlılığımızla, 8. festivali gerçekleştirmek için tekrar kolları sıvadık.


- Mamak Kültür Sanat Festivali, bu yıl nasıl bir gündem üzerinden örgütleniyor?

- İlk festivalden bu yana, festivallerin gündemleri ve öne çıkan şiarları, hem semtimizde, hem de ülkemizin dört bir yanında yaşanan sorunlardan yola çıkılarak belirlendi. Ankara’da su sorununun yaşandığı dönemde “bir damla su bile sosyalizmde!” şiarı öne çıkartılırken, seçim oyununun olduğu dönemde “çözüm ne seçimde- mecliste” şiarı gündemimizde yer aldı. Emperyalist ve siyonist saldırganlığın tırmandığı bir dönemde, emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı mücadele çağrısı öne çıkartılırken, kapitalizmin krizine karşı ise “karanlığa ışık, sessizliğe çığlık” olmak gerekliliği vurgulandı. En genel planda da “yoksulluğa mahkum, yozlaşmaya teslim olmayacağız” şiarının kullanılması ise sürdürüldü.

Bu sene Mamak Kültür Sanat Festivali “İşçilerin birliği ve halkların kardeşliği” şiarı çerçevesinde örgütleniyor. Biliyorsunuz, oldukça hareketli bir süreçten geçiyoruz. Ortadoğu ve kuzey Afrika halkları diktatörlüklere karşı ayaklanarak, diktatörleri bir bir deviriyorlar. Emperyalistlerin tüm müdahalelerine rağmen, durdurulamayan bu isyan dalgası, ülke ülke yayıldı. Tüm dünya halklarına ve ezilenlerine umut verdi. Bunun yanında Avrupa’da işçi sınıfı haklarının gaspedilmesine karşı eylemlerle, genel grevlerle, kapitalist sistemi zorluyor. Aynı şekilde ülkemizde de taşeronlaştırma, esnek üretim, sendikasızlaştırma vb. hak gaspları yaşanıyor. Sermaye bugün işçi sınıfının kazanılmış haklarına, kıdem tazminatlarına göz dikmiş bulunuyor. Ancak ülkemizde cılız da olsa, sınıf cephesinden bu saldırganlığa karşı bir muhalefet gelişiyor. İşçi sınıf bu saldırılara karşı, fabrikalarında “işgal, grev, direniş” şiarını yükseltiyor. Bir çok bölgede devam etmekte olan işçi direnişleri var. Biz de Mamak İşçi Kültür Evi olarak bu yıl “isyan barikatlarından direniş çadırlarına” köprü olmak için festivali örgütlüyor, devam etmekte olan halk ayaklanmaları ve direnişleri, Mamaklı işçi ve emekçilere taşımayı amaçlıyoruz.

Bu kapsamda, bu gündemleri festivalin ön hazırlık kapsamında emekçilere taşıdığımız gibi, festival gününde de söyleyeceğimiz türkülerden, okuyacağımız şiirlere, resim sergilerinden, film gösterimlerine kadar, bu kardeşlik köprüsünü işlemeyi amaçlıyoruz.


- Festival programınızı biraz açar mısınız?

- 3 gün sürecek festivalde kimi sanatçı dostlarımız türkülerini, şarkılarını Mamaklı emekçilere seslendirecekler. Ersin Perçin, Deniz Arslanbaş, Ezgi Saykan, Yavuz Canpolat ve Malik İnci aramızda olacak. Aynı zamanda genç arkadaşlarımızın oluşturduğu Grup Batı Milis de festivalde marş ve türkülerle yerini alacak. Bin bir emekle yıllardır çalışmalarını sürdüren Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu da ev sahibi olarak programda yer alacak. Festival alanında oluşturulacak direniş sokaklarında işçi direnişlerinin ve halk isyanlarının fotoğrafları sergilenecek. Aynı zamanda fotoğraf sanatçısı Mehmet Özer’in “Fotoğrafların diliyle halkların direnişi” başlıklı dia gösterimi sunulacak. Belgesel film gösterimleri, tiyatro gösterimi, gölge oyunu, semah gösterimi de program kapsamında sergilenecek. Kültürevi bünyesinde oluşturulan şiir atölyesi ise, halkların direnişini dinletiyle Mamaklı emekçilerle buluşturacak.

Kuşkusuz ki, festivalin en anlamlı kısmını farklı illerde direnişlerini sürdüren direnişçi işçilerin sesini festivale taşımaları oluşturuyor. Akşam programında emekçilere seslenecekleri gibi, direnişçi işçilerin, mücadele süreçlerini anlattıkları söyleşi de festival bünyesinde gerçekleştirilecek. Emekçi Kadın Komisyonu da kadınların mücadeledeki yerine ışık tutan bir söyleşi gerçekleştirecek.


-Festival hazırlıkları ne aşamada?

- Festival hazırlıklarına başlamamızın ardından mahalledeki emekçilerin katılımı ile festival hazırlık komitesi oluşturduk. Bugüne kadar her hafta alınan düzenli toplantılarla festivalin içeriğini, programını tartıştık. Gelen yaratıcı önerilerle festival programını zenginleştirmeye ve tüm çalışmaları kolektif bir ruh ve emekle örgütlemeye çalıştık.

Festival hazırlıkları kapsamında işçi ve emekçilere çağrı yapmak amacıyla, bildiri, bülten, afiş, pankartlar hazırladık. Bu araçların emekçilerle buluşturulması doğrultusunda çalışmalarımız devam ediyor. Önümüzdeki günlerde bu çağrıyı radyo programı vb. araçlarla zenginleştirmeyi amaçlıyoruz. Emekçilerin kapıları tek tek çalınarak festival sürecini anlatıyor, festivale hem katılmaya, hem de örgütleyici olmaya çağırıyoruz.

Semtte örgütlenen çalışmanın yanısıra, kentte bulunan sendika, oda, kurum, kitle örgütlerine de çağrı yaparak, festival sürecine her türlü desteğin örgütlenmesi yönünde çaba harcıyoruz. Bu kapsamda, ardı ardına gelen saldırıların ardından kültürevi ve festival ile dayanışma çağrısının yer aldığı deklarasyonu imzaya açtık ve halen deklarasyonu zenginleştirmeye yönelik çalışmamız devam ediyor.

Festival öncesinde 3 hafta boyunca cumartesi günleri kültürevi ve festivali anlatan belgesel film gösterimleri gerçekleştiriliyor. Şu ana kadar gerçekleştirdiğimiz iki etkinlikle adeta festivallerin minyatürlerini hayata geçirdik. Parklarda gerçekleşen film gösterimlerinde festival materyallerini emekçilere ulaştırıyor, festivali anlatıyor ve çağrımızı yineliyoruz.

Kültürevi’nin kendi bünyesinde oluşturulan komisyonların çalışmaları da son hızla devam ediyor. Müzik ve şiir çalışmalarının yanısıra, Emekçi Kadın Komisyonu da festivale ilişkin hazırlıkları hızlandırmış bulunuyor.

Festival Hazırlık Komitesi’nin çeşitli çalışma ekipleri (teknik, sahne vb.) festivalin teknik ve politik açıdan eksiksiz bir şekilde gerçekleştirilmesi için hazırlıklarına hız vermiş bulunuyor.


-Son olarak söylemek istediğiniz…

- Mamak İşçi Kültür Evi olarak bundan tam 11 yıl önce düzenin yoz kültürüne karşı alternatif olabilmek için yola çıktık. 7 yıldır da bir kültür, sanat ve aynı zamanda bir mücadele mevzisi olan kültür sanat festivallerini örgütlüyoruz. Sermaye iktidarının tüm saldırılarına rağmen, 8. festivalde de yine Mamaklı işçi ve emekçilerle buluşacağız. Yine hep birlikte türkülerimizi söyleyeceğiz, halaylarımızı çekeceğiz.

Devrimci faaliyetin engellenemeyeceğini, bu mevzinin gözaltılarla, tutuklamalarla düşürülemeyeceğini bir kez daha göstereceğiz. Bunun için herkesi Mamak İşçi Kültür Evi’ne ve Mamak Kültür Sanat Festivali’ne destek vermeye, emekçileri ve emekten yana olan herkesi, festivalimize güç katmaya çağırıyoruz.

 

 

 

 

Çalışmalar sürüyor…

Mamak Kültür Sanat Festivali hazırlıkları kapsamında, 23 Temmuz Cumartesi günü Metin Göktepe Parkı’nda Mamak Kültür Sanat Festivalleri’ni ve Mamak İşçi Kültür Evi’ni anlatan belgesel gösterimi yapıldı. Etkinlik öncesinde parkın etrafındaki evler teker teker dolaşılarak hem festivale hem de festival tanıtım etkinliğine çağrı yapıldı. Emekçiler olumlu tepkiler verirken, birçok emekçi festivali beklediğini söyledi.

Parka erken saatlerde gidilerek teknik hazırlıklar yapıldı, marşlar ve türkülerle akşamki etkinliğe çağrı yapıldı. Havanın kararmasıyla birlikte saat 20.00’de bir konuşma gerçekleştirilerek emekçiler festivali sahiplenmeye ve ön sürecine katılmaya çağırıldı. Konuşmanın hemen sonrasında belgesel gösterimi gerçekleştirildi. Ardından emekçilerle birlikte halaylar çekildi ve 8. Mamak Kültür Sanat Festivali’ne çağrı yapılarak etkinlik sona erdi.

Festival Hazırlık Komitesi, “İsyan barikatlarından direniş çadırlarına köprü oluyoruz. 8. Kültür Sanat Festivali’nde buluşuyoruz” afişlerini yaygın bir şekilde mahallelerde kullanıyor. Festival tanıtım bülteni ve bildiriler işçi ve emekçilere ulaştırılıyor. Sabah erken saatlerde afiş çalışması, afiş çalışmalarının ardından pankart boyama ve topluluk çalışmaları sürdürülüyor, sonrasında yaygın bir şekilde bildiri dağıtımları gerçekleştiriliyor.

Kızıl Bayrak/ Ankara

 

 

 

“Mamak Kültür Sanat
Festivali’ni destekliyoruz”

Mamak İşçi Kültür Evi çalışanları, deklarasyon metnini ilerici ve devrimci kamuoyunda imzaya açarak festivali sahiplenme çağrısını geniş kesimlere yayıyorlar. Deklarasyon metnini yayınlıyoruz:


Karanlığa ışık, sessizliğe çığlık olma mücadelesinde işçi sınıfı ve emekçilerle birlikte yükseltilen bayrağı ve “İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği” çağrısıyla mevzisini güçlendiren 8. Mamak Kültür Sanat Festivali’ni destekliyoruz.

Kardeşlik sofrasını büyütüyoruz. Direniş kültürümüz ve değerlerimizin etrafında kenetleniyoruz.

Kuzey Afrika ve Ortadoğu halklarının ayak seslerini işiteceğimiz kültür sanat festivalinde buluşuyoruz.

Türkiye ve Avrupa’nın birçok yerinde yaşanan işçi direnişlerinin sesini duyacağımız kültür sanat festivalini destekliyoruz.

İnsani değerlerimizin çürütülmesine karşı paylaşımın, dostluğun, üretimin ve kardeşliğin dünyasına açılan özgür bir geleceğin mücadelesini veren Mamak İşçi Kültür Evi’ne ve 8. Mamak Kültür Sanat Festivali’ne sahip çıkıyoruz.

Mamak İşçi Kültür Evi’nin “İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği” çağrısına kulak verelim. ‘Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecesinde aç yatılmayan bir dünya’nın özlemini gerçek kılmak için çarpan yürekler olarak yan yana gelelim. ‘Hiçbir şey olmaz, bu düzen değişmez’ düşüncesinin yerini mücadelenin ve direnişin aldığı bugünlerde safları daha da sıklaştıralım örgütlülüklerimize sahip çıkalım. Şeyh Bedretttin’in, Pir Sultan’ın, Denizler’in, Mahirler’in, İbolar’ın ve daha nicelerinin sömürü düzenine karşı büyüttüğü mücadele ruhunu kuşanarak, Yılmaz Güneyler’den Nazım Hikmetler’e, Ahmet Arifler’e, Victor Jaralar’dan Ruhi Sular’a yaratılan devrimci değerlerimize ve kültürümüze sahip çıkalım.

Bizler aşağıda imzası bulunan sanatçılar, aydın, yazar ve demokratik kitle örgütleri olarak, 7 yıldır Mamaklı işçi ve emekçilerle birlikte örgütlenen ve 5-6-7 Ağustos’ta Tekmezar Hacı Bektaş-ı Veli Parkı’nda yapılacak olan 8. Mamak Kültür Sanat Festivali’ni destekliyoruz. Devrimci kültür ve değerlerimizi yaşatan İşçi Kültür Evi’ne yönelik engelleme ve baskılara karşı değerlerimize ve kültürümüze daha güçlü sahip çıkarak düzenin yoz kültürüne karşı işçi ve emekçileri kenetlenmeye çağırıyoruz.

 

 

 

Karanlık çağın filizi: Sezai Ekinci

Karanlık Çağın Filizi’ kitabının yazarı ve derleyicisi Esmahan Ekinci, eşini, can yoldaşını öyle yalın ve net anlatmış ki, devrimciliği insan üstü bir durum gibi görenlerin gözünü açıp, gerçek özünü gösteren bir ürün ortaya çıkarmış. Devrimciler insandır; kitabı okuyanlarda oluşacak bir düşünce.

Devrimciliğe adım attığım ilk yıllarda eski devrimcileri, asla erişemeyeceğim bir yücelikte değerlendirirdim. Bu değerlendirmeyle, asla onlar gibi olamayacağımı ama yalnızca kendimin değil, benim gibi “yeni” olan herkesin asla onlar gibi olamayacağını düşünürdüm. O zaman Habip yoldaş için de öyle bir düşüncem vardı. Yanıldığımı yaşayarak öğrendim. İyi ama Habip yoldaş insan üstü biri değil, sadece insandı. Peki nasıl böylesine tereddütsüzce ölümü kucaklamıştı? Ben bu soruya uzun yıllar içinde, yaşamda yanıt buldum. İşte Sezai Ekinci’nin yaşamının anlatıldığı, ‘Karanlık Çağın Filizi’ kitabı bu soruya yanıt veriyor.

Sezai Ekinci yiğit bir devrimci ve insan olarak devrimci. Yani devrimciliği, belli bir sürede yapılan bir faaliyet olarak ele almayan, örneğin 24 saat devrimcilik yapan biri değil, her davranışında devrimci kimliğini gözler önüne seren bir insandır. Esma’nın anılarında yazdığı bir konu bu noktada yeterince fikir verici nitelikte. Sezai ve Esma bir yoldaşlarına sürekli giderler. Yoldaşlarının 4,5 yaşlarında bir yeğeni var. Bu çocuk Sezai’yi çok sever. O eve geldiğinde hemen Sezai’nin boynuna sarılır. Sezai de hemen her gelişinde çocuğa şeker, çerez gibi hediyeler alır. Bir gün yine bu eve gitmeleri gerekirken pek fazla paraları olmadığı için yayan gitmek zorunda kalırlar. Sezai cebinde kalan paranın neredeyse tümüyle bu çocuğa çerez alır. Çocuk haliyle çok mutlu olur. Çocukla aynı oranda Sezai de mutlu olur. Sezai sadece, bir devrimcinin, gittiği evde herkesle iyi anlaşması gerektiğini düşünerek böyle davranmaz. Gerçekten çocuğu çok sevdiği için, yani insan olarak çocuğa değer verdiği için hediye alır. Sezai çok iyi bir insandır, yiğit bir devrimcidir. Gerek Esma gerek Sezai’yi anlatan yoldaşları, Sezai’nin, devrimciliği, kimliğine ve kişiliğine yedirdiğini söylerler. Esma’nın bu anısı, onun hakkında söylenenlerin ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor.

Tek tek anılarında da, anıların toplamında da, Sezai Ekinci bir an olsun göründüğünden farklı bir tablo ortaya çıkarmamıştır. Can yoldaşı olan Esma’yla ilişkisi, yoldaşlarının ya da dostlarının yanında nasılsa, yalnız kaldıklarında da aynıymış. Hep sevecen, kibar, ama basit denebilecek konularda bile eleştirisini sakınmayan biri. Yapmacık davranan biri için bu büyük bir çelişki olarak görünür. Ama özüyle sözü bir olan Sezai için tutarlı bir davranıştır. Çünkü O, sevdiklerinin gönlü olsun diye sevecen ve kibar davranmaz. Sevdiği için öyle davranıyor. Eleştirisi de kaynağını aynı şeyden, sevgiden alıyor.

Sezai Ekinci en çok, 12 Eylül sonrasında Mamak zindanında kaldığı için hayıflanır. Mamak zindanındaki tablonun bir tür teslimiyet olması Sezai için hayıflanılacak bir durumdur. Mamak’ta baskılara karşı direnen 4 kişiden biridir Sezai. Bu yönden hayıflanacağı bir şey yok. Peki niye hayıflanıyor? Kendisi direnmesine rağmen, teslimiyetle anılan bir cezaevinde kalıyor olmasına hayıflanır. Devrim adına, insanlık adına hayıflanır. Kendinden menkul duygu ve düşünceden uzaktır. Kendisi de direnirken bir üstünlük yapmamış, devrimci olarak görevini yerine getirmiştir. Ama diğerleri bunu yapmamıştır. Mamak’ta çoğunluk bunu yapmamıştır. Yüreği devrim için çarpan herkesin duyacağı bir hayıflanmadır, Sezai Ekinci’ninki.

Sezai Ekinci şehit düşmeden bir hafta önce, Adana’da kamulaştırma eyleminde Şaban Budak ve emniyette Remzi Basalak şehit düşerler. Sezai “çok çalışmak gerek” der ve öyle yapar. Uykusuz, yorgun, yoldaşıyla birlikte Kartal’da bir yere giderken trafik kazasında şehit düşer. Devrimle bütünleşmiş bir yaşam ölümsüzleşir. Can yoldaşı Esma, onun anısını anlattığı kitapla, bir devrimcinin dersler çıkaracağı, yararlanacağı bir duruma getirmiş. Devrimcilerin insan olduğunu net olarak ortaya koymuş bu kitapla. Okunmalı....

M. Kurşun