24 Haziran 2011
Sayı: SİKB 2011/24

 Kızıl Bayrak'tan
Eylemli dayanışmayı yükseltelim, mücadeleyi büyütelim!
Anayasal hayaller ve gerçekler!
YSK’ya tepki dalga dalga...
AKP Ortadoğu’da efendilerine sorun çıkarmıyor
Sivas’ın hesabını sormak için alanlara!
2 Temmuz hazırlıklarından....
KESK baskıları protesto etti
Meclisteki “sendikacılar”
kime hizmet ediyor?
Kamu TİS sürecinde işçiler ihanet kokusu alıyor
Taksim’de 15-16 Haziran yürüyüşü!
Metal işçileri süreci değerlendirdi
ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı ile yoğunlaşan devlet terörü üzerine konuştuk...
Alaattin Karadağ davası sürüyor
Geçen bir dönemin dersleriyle yeni döneme çok yönlü hazırlık!
Liseli gençlik’ten LYS protestoları
Sokaktan “güvenoyu” yok!.
İngiltere’de burjuvazi pervasız saldırıya,
işçi sınıfı genel greve hazırlanıyor
Suriye’de rejim zorlanıyor
Hatay’da bir
Hollywood hikâyesi
Essen’de “İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği” gecesi başarıyla gerçekleşti
Kapitalist ahlak timsali Melih Gökçek’ten inciler
Gümüşköy Platformu içerisinde yer alan SES İzmir Şube Denetleme Kurulu Üyesi Dr. Ergün Demir ile konuştuk.
“Kayıpların sorumluları mecliste!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Güney’in mezarı açıklansın!”

325 haftadır İstanbul Galatasaray Lisesi önünde “Failleri belli kayıplar nerede?” sorusunu soran Cumartesi Anneleri 18 Haziran Cumartesi günü bir kez daha aynı meydanda buluştu.

Eylemde 12 Eylül 1980’de idam edilen ve cenazesi ailesine teslim edilmeyen Veysel Güney’in dosyası açıklandı. “Veysel Güney’in mezarı açıklanmadan 12 Eylül’le hesaplaşılmaz!” denildi. Kayıplarının fotoğraflarını ve karanfiller taşıyan Cumartesi Anneleri oturma eylemi gerçekleştirdi.

Senaryo hep aynı”

Veysel Güney dosyası açıklanmadan önce, 23 Şubat 1995’te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız söz aldı. Tayyip Erdoğan’ın kayıplarla ilgili açıklamalarını eleştiren Yıldız, geride kalan seçim sürecine değindi. Yeni kurulacak hükümetlerin, sorunlarını çözeceğini düşünmediğini söyledi.

24 Aralık 1994 yılında gözaltında kaybedilen İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci ise hükümettten beklentilerinin olmadığını ifade ederek “Senaryo hep aynı. Onlar zaten gözaltında kayıpların asıl sorumluları” dedi.

Güney’in dosyası açıklandı

Basın açıklamasını ise İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Leman Yurtsever gerçekleştirdi.

12 Eylül’ün üzerinden 31 yıl geçmesine rağmen hala 12 Eylül’ün içinde olduklarını söyleyen Yurtsever, 12 Eylül’le hesaplaşma talebinin Kenan Evren ve Tahsih Şahinkaya’nın ifadeleriyle sınırlandırılamayacağını, 12 Eylül’le ahlaken, hukuken, siyaseten hesaplaşılmadığı sürece bu zihniyetin devam edeceğini belirtti.

Yurtsever kaybedilişinin 30. yılında Veysel Güney’in dosyasını açıkladı. “12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen gençlerin anneleri 31 yıldır evlatlarını arıyor... 31 yıldır 12 Eylül hukuku devam ediyor. Bu annelerden biri de 85 yaşındaki Zeynep Güney. O tam 30 yıldır Veysel’in mezarını arıyor” diyen Yurtsever, Güney’in 28 Aralık 1980’de Antep’te gözaltına alındığını ve Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No’lu Askeri Mahkemesi’nde yargılanarak idama mahkum edildiği bilgisini verdi.

Güney’in infazının 10 Haziran 1981’de gerçekleştirildiğini belirterek Veysel’in cenazesinin ailesine teslim edilmediğini sözlerine ekledi. Veysel Güney’in ilk ifadesini alan savcının, idamından uzun yıllar sonra, Veysel Güney’i suçlayacak delillerin olmadığını söylediğini aktardı.

Veysel’in kaybedilmesinden, başta Kenan Evren olmak üzere 12 Eylül’ün tüm askeri ve sivil unsurları sorumlu tutuldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

Devlet yine seyirci

Son yedi yılda kadın cinayetleri yüzde bin dört yüz oranında arttı. Çünkü polisin gözü önünde dövülen kadınlara “kocandır döver” deniliyor. Savcılıktan koruma talep eden kadınlar geri çevriliyor. Düzenin yargısı ise “tahrik indirimi” gibi ucube gerekçelerle kadın katillerine ödül gibi “cezalar” veriyor.

Denizli’de kocasından gördüğü şiddet nedeniyle boşanmak isteyen ve kadın sığınma evine yerleştirilen 57 yaşındaki Fatma Bağcı, eşi 54 yaşındaki Mustafa Bağcı tarafından sokak ortasında kısa namlulu tüfekle vurularak öldürüldü. Mustafa Bağcı, Fatma’ya barışmak istediğini söylemiş, eve geri dönmesini istemişti. Bu talebi karşılık bulmayınca da Fatma’yı vurdu.

Tekstil işçisi Fatma Bağcı’nın daha önce kocası hakkında savcılığa iki kez dilekçe verdiği ve koruma talebinde bulunduğu öğrenildi.

Savcılıktan koruma talebi

Fatma Bağcı Denizli Cumhuriyet Savcılığı’na geçen Mayıs ayında dilekçe vererek eşinin kendisini sürekli dövdüğünü belirterek suç duyurusunda bulundu. Savcılık dilekçe üzerine soruşturma başlatıp Fatma Bağcı’yı, Kadın Sığınma Evi’ne yerleştirdi. Şikayet üzerine polis tarafından gözaltına alınan Mustafa Bağcı ise ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.
Mayıs ayından bu yana ayrı yaşadığı eşinin kendisini takip edip, boşanmamasını isteyerek tehdit ettiğini söyleyen Fatma Bağcı savcılığa ikinci kez dilekçe vererek koruma talep etti. Bunun üzerine ikinci kez gözaltına alınan Mustafa Bağcı’nın ifadesi alındı. Eşini tehdit etmediğini sadece konuştuğunu söylemesinin ardından serbest bırakıldı.

 

 

 

Gazeteciler özgürlük için yürüdü

Gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanmalarının 100. gününde basın meslek örgütleri, sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve basın emekçileri İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde ‘Adaletin Kara 100’ü’ başlıklı yürüyüş gerçekleştirdi. 18 Haziran Cumartesi günü Galatasaray Lisesi önünde toplanan yüzlerce kişi cezaevlerinde bulunan 60’ın üzerinde gazetecinin serbest bırakılmasını istedi.

Eylemde “Adaletin Kara 100’ü” dövizleri taşınırken “Gazetecilere özgürlük” yazılı tişörtler giyildi. Kansere yenik düşerek yaşamını yitiren BirGün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çeşmecioğlu’nun da anıldığı yürüyüşte, 2 yıllık tutsaklığının ardından geçtiğimiz günlerde tahliye olan İşçi Köylü gazetesi çalışanı Suzan Zengin de yer aldı.

Taksim Tramvay Durağı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasını Rıdvan Akar okudu. Gazeteciler İbrahim Çiçek ve Suzan Zengin’in tahliye edilmelerine rağmen içeride hala 60’ın üzerinde gazetecinin bulunduğunu söyleyen Akar, seçimlerin hemen ardından Azadiya Welat Matbaası’nın basıldığını, gazetenin ise 15 günlüğüne kapatıldığını hatırlattı.

Basın üzerindeki otobansür uygulamalarına da dikkat çeken Akar, buna karşı ses çıkartacaklarını vurguladı. Açıklama, “Eşit, özgür, demokratik, müreffeh toplum ancak prangalarından kurtulmuş bir basınla mümkün olabilir. Özgür basın şiarımıza ulaşmak için biliniz ki yansak da dokunacağız” ifadeleriyle son buldu.

Açıklamanın ardından İşçi Köylü gazetesi çalışanı Suzan Zengin de söz aldı. Gerek Kürt basını gerekse de sosyalist basının onlarca yıldır baskılara, sansürlere, katliamlara maruz kaldığını söyleyen Zengin, hapishanelerde yüzlerce siyasi mahkumun F Tipi hapishanelerde insanlık dışı koşullarda kaldığına dikkat çekti. Hasta tutsakların, durumları çok ağır olmasına rağmen serbest bırakılmadığını sözlerine ekledi.

Kızıl Bayrak / İstanbul



Rojev Gazetesi Yazı
İşleri Müdürü gözaltında

Günlük Kürtçe yayın yapan Rojev Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Engin Pamuk, 21 Haziran günü Diyarbakır’da evine düzenlenen baskının ardından gözaltına alındı.

Rojev gazetesi, tek Kürtçe günlük gazete olan Azadiya Welat’ın dokuzuncu kez 15 gün süreyle kapatılması ardından yayımlanmıştı.

***

Azadiya Welat gazetesi kurulduğu günden bu yana çeşitli baskılara maruz kalmış, yazı işleri müdünü Vedat Kurşun’a 166 yıl ceza verilmişti. Azadiya Welat gazetesi mensubu 10 gazeteci tutuklu bulunuyor.