24 Haziran 2011
Sayı: SİKB 2011/24

 Kızıl Bayrak'tan
Eylemli dayanışmayı yükseltelim, mücadeleyi büyütelim!
Anayasal hayaller ve gerçekler!
YSK’ya tepki dalga dalga...
AKP Ortadoğu’da efendilerine sorun çıkarmıyor
Sivas’ın hesabını sormak için alanlara!
2 Temmuz hazırlıklarından....
KESK baskıları protesto etti
Meclisteki “sendikacılar”
kime hizmet ediyor?
Kamu TİS sürecinde işçiler ihanet kokusu alıyor
Taksim’de 15-16 Haziran yürüyüşü!
Metal işçileri süreci değerlendirdi
ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı ile yoğunlaşan devlet terörü üzerine konuştuk...
Alaattin Karadağ davası sürüyor
Geçen bir dönemin dersleriyle yeni döneme çok yönlü hazırlık!
Liseli gençlik’ten LYS protestoları
Sokaktan “güvenoyu” yok!.
İngiltere’de burjuvazi pervasız saldırıya,
işçi sınıfı genel greve hazırlanıyor
Suriye’de rejim zorlanıyor
Hatay’da bir
Hollywood hikâyesi
Essen’de “İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği” gecesi başarıyla gerçekleşti
Kapitalist ahlak timsali Melih Gökçek’ten inciler
Gümüşköy Platformu içerisinde yer alan SES İzmir Şube Denetleme Kurulu Üyesi Dr. Ergün Demir ile konuştuk.
“Kayıpların sorumluları mecliste!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İngiltere’de burjuvazi pervasız saldırıya,

İşçi sınıfı genel greve hazırlanıyor...

Yunanistan, Fransa, İspanya, Portekiz’den sonra İngiltere’de de işçi sınıfı büyük bir genel greve hazırlanıyor. Sınıf çatışmalarının Avrupa genelinde giderek şiddetlenmesi, kapitalist/emperyalist dünya sisteminin derinleşen açmazına işaret ediyor. Zira artık sadece bağımlı ülkeler değil, kapitalist zincirin emperyalist halkalarında da sınıf çatışmaları belirgin bir hal alıyor.

İkinci emperyalist paylaşım savaşına kadar dünya jandarması olan Britanya emperyalizmi, gelinen yerde sistemi idame ettirmek için işçi sınıfı ve emekçilerin sosyal kazanımlarına saldırmak dışında bir çıkış yolu bulamıyor. Bu durum sömürü ve kölelik temeline dayalı bu sistemin içinde debelendiği krizden çıkma yeteneğinden yoksun olduğunu bir kez daha göstermektedir.

Faturayı işçi sınıfına ödetmek istiyorlar

İktidarda bulunan Muhafazakâr-Liberal koalisyonu, emeklilik düzenlemeleri için kaynak olmadığını iddia ederek, işçi sınıfını kölelik dayatmasına boyun eğmeye çağırıyor. Krizi gerekçe gösteren sermaye hükümeti, işçilerin emekli olabilmek için, 8 yıl daha çalışmalarını istiyor. 8 yıl boyunca emeklilik maaşı ödemek yerine, işçilerden prim tahsil etmeyi hedefleyen Büyük Britanya burjuvazisi, kapitalizmin küresel krizini fırsata çevirmeye heveslenmiş görünüyor.

İşçi sınıfının bu pervasız saldırıya sessiz kalmasının mümkün olmadığını bilen sermaye iktidarı, sefil görevlilerini işe koşmuş bulunuyor. Ortada grev kararı olmadan sahneye çıkan İş Dünyasından Sorumlu Bakan Cable, sendikaları tehdit ederek greve çıkmamalarını istedi. “Bu kabarık faturayı işçilere ödetebilmek için sendikalar bize yardım etmelidir” demeye getiren sermayenin bakanı, bu cüreti, İşçi Partisi’nin sendikalar üzerindeki etkisinden alıyor olsa gerek. Nitekim “Gölge Maliye Bakanı” kabul edilen İşçi Partili Ed Balls adlı sermaye uşağı, Sunday Mirror gazetesinde yayınlanan yazısında, sendikalara, kamu sektöründeki reformlar için greve giderek, hükümetin ‘tuzağına düşmeme’ çağrısı yaptı. Son İşçi Partisi hükümetinde üst düzey görevler üstlenmiş olan bu has sermaye uşağına göre, Muhafazakâr Partili Maliye Bakanı George Osborn, sendikaları grev yapmaya kışkırtarak, ekonominin kötü gidişatından onları sorumlu tutmayı planlıyor. Bu gülünç gerekçeye dayanarak grevi baltalamaya çalışan İşçi Partisi, İngiliz burjuvazisinin sadık hizmetkârı olduğunu bir kez daha ispatlamıştır.

Emperyalist savaşlara kaynak var işçiye yok...

Britanya emperyalizmi, yıllardan beri ABD emperyalizminin “kudurgan köpeği” gibi hareket etmekle suçlanıyor. Zira ABD emperyalizminin tüm saldırılarına katılan Londra’daki savaş baronları, Pentagon’daki emsallerinin insanlığa karşı işledikleri tüm suçlara ortak oluyorlar.

Birinci Körfez savaşına hevesle katılan İngiliz ordusu, eski Yoguslavya Afganistan ve Irak’ı hedef alan emperyalist saldırılara da en büyük destek veren emperyalist güçtür. Son olarak Libya’yı hedef alan emperyalist saldırıya da katılan Britanya emperyalizmi, bütün bu vahşi savaşlara kaynak bulmuştur. Sıra emeklilik gibi temel bir hakka gelince, utanmadan “kaynak yok” diye açıklama yapmaktadır.

Bu kaba ikiyüzlülük rastlantı olmadığı gibi şaşırtıcı da değildir. Zira tekelci burjuvazi, tarih sahnesine çıktığı andan itibaren emperyalist savaşları da başlatmıştır. Çünkü bu sistem yağma ve paylaşım savaşları olmadan varlığını sürdüremez. 1945’ten sonra birbiriyle savaşmayan emperyalist güçler, kozlarını farklı coğrafyalarda icra ettikleri savaşlarda paylaşmışlardır. Başka bir ifadeyle emperyalistler, paylaşım savaşlarını bağımlı ülkelere taşıyarak barbarlıklarının ağır faturasını ezilen haklara ödetmişlerdir. Sözkonusu savaşları kışkırtanların başında ABD’den sonra İngiliz emperyalizmi gelmektedir.

Emperyalist savaşlara sınırsız kaynak ayıran Londra’daki savaş baronlarının, işçi ve emekçiler sözkonusu olduğunda “kaynak yok” diye ortaya çıkmaları sistemin doğası gereğidir. Çünkü kapitalistler için önemli olan işçi ve emekçilerin insanca yaşayabilmeleri değil, yağma ve soygundur. Onlar için ilki masraflı ikincisi ise karlıdır.

Büyük genel greve hazırlık

İngiliz burjuvazisi ve onun hizmetindeki hükümet ne kadar pervasızsa, işçi sınıfı da mücadelede o kadar kararlı görünüyor. Sınıfa ihanet konusunda sicilleri kirli olan İşçi Partisi’nin etkisindeki sendikaların grev kararı almaları, tabandan gelen basıncın şiddeti hakkında fikir veriyor.

İngiltere’nin büyük sendikaları, hükümetin kamu sektörü emeklilik düzenlemelerinde çalışanlar aleyhine yapacağı değişikliklerin, 1926 yılındaki genel grevden bu yana en büyük grev dalgasına neden olacağı uyarısında bulunuyor. Saldırıya tepkisini dile getiren Unison lideri David Prentis, sendikaların belirsiz bir süre boyunca sürekli greve hazır olduklarını belirtti. Sendikalar Birliği TUC adına yapılan açıklamada, Prentis’in sözlerinin, sendikal hareketin tümüne hakim olan ‘gerçek bir öfkenin’ yansıması olduğu belirtildi. Kamu çalışanlarının emeklilik yaşının sekiz yıla kadar uzatılmak, böylece emeklilik fonuna katkılarının üç kat arttırılmak istendiğini belirten sendika liderleri, bunun açık bir soygun olduğunu ve buna karşı mücadelenin büyüyeceğini vurguluyorlar.

Bu arada iş durdurmaya hazırlanan öğretmen sendikaları NUT ve ATL’ye velilerin de destek vereceği bildirildi. Bu ayın sonlarında yapılması planlanan genel greve 750 bin civarında kamu çalışanın katılması bekleniyor. Geçen aylarda yüzbinlerce öğrencinin katılımıyla gerçekleşen eylemlerden sonra, işçi sınıfının son 85 yılın en güçlü genel grevini başarıyla hayata geçirmesi, İngiltere’de sınıf ve kitle hareketinin yeni bir düzeye sıçrama olasılığını güçlendiriyor.

Sendikalardan yapılan kararlı açıklamalara rağmen, İşçi Partisi etkisindeki sendika bürokrasisi, fırsat bulursa eğer grevi baltalamak veya boşa düşürmek için uğursuz rolünü oynamaya çalışacaktır. Ancak bu pervasız saldırı karşısında öfkesi kabaran işçi sınıfının böylesi bir ihanete göz yumması kolay değil. Aleni bir ihaneti göze alamasa da, sendika bürokrasisinin uzun yıllara yayılan deneyimini kullanarak, hareketi zayıflatmanın yollarını arayacağını öngörmek zor değil. Aynı zamanda köklü bir mücadele geleneği yaratan İngiliz işçi sınıfının da, bu birikime yaslanarak sermaye ve onun sendikalardaki Truva atlarına karşı mücadele edeceğinden kuşku duyulmamalıdır.

 

 

 

90 sendikacı öldürüldü

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) Sendikal Hakların İhlali Raporu 2011 yayınlandı. Rapor kapitalistlerin ve onlara hizmet eden devletlerin sınıfı nasıl bir kıskaç içine aldığını gösteriyor.

Sendikalar baskı altında

Raporda, birçok ülkede sendikaların, hükümetler ve işverenler tarafından sert bir şekilde baskı altına alındığı belirtilirken 2010 yılında, yasal sendikal faaliyetlere katılan 90 kişinin öldürüldüğü ve 75 kişinin ölüm tehditlerine maruz kaldığı bilgisi veriliyor. Ayrıca 2 bin 500 sendikacının tutuklandığı ve 5 bin sendikacının işlerinden atıldığı da ifade ediliyor.

Rapor 2010 yılında Amerika’da sendikal faaliyetlerde bulunanlara dönük bir katliam yaşandığını gösteriyor. Kolombiya’da 49, Guatemala’da 10 kişi öldürüldü. Ayrıca Kolombiya’da 20 ve Guatemala’da da 2 cinayet teşebbüsü kaydedildi.

Bununla beraber Bangladeş, Brezilya, El Salvador, Honduras, Pakistan, Filipinler, Swaziland ve Uganda’da da cinayetler işlendi. İran’da ise öğretmen bir sendikacı idam edildi.

Sendikal faaliyet yasalarla kısıtlanıyor/engelleniyor

Grev ve diğer sendikal faaliyetler üzerindeki sert kısıtlamalar, etkili sendikal temsili olumsuz etkiliyor. Özellikle tarım, kamu sektörü ve iç hizmetler gibi belli sektörlerde çalışan işçiler, aşırı geniş şekilde yapılan ‘’gerekli hizmetler’’ tanımından dolayı sendikal haklardan mahrum bırakılmakta.

Burma, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde sendikacılık tamamen yasaklanırken Çin, Laos, Kuzey Kore, Suriye, Vietnam ve birkaç ülkede daha ise tek, hükümet kontrollü ya da hükümet tarafından desteklenen sendikacılık işletiliyor.

Göçmen ve kadın işçilere kötü muamele

Ağırlığını Körfez ülkelerinin oluşturduğu birçok ülkede ise göçmen işçiler çok kötü muameleye maruz kalırken, dünya ihracat işleme bölgelerinde de özellikle kadın işçilerin suiistimal ediliyor.