7 Ocak 2011
Sayı: SİKB 2011/01

 Kızıl Bayrak'tan
Kürt sorununda inkarcı politikada ısrar sürüyor!
2011 Kürt sorununda
çetin bir mücadele yılı olacak!
Türk-İş’in “torba”sından ihanet çıktı!
Kılıçdaroğlu’nun
yeni yıl ikiyüzlülüğü
Petro-kimya işçileri direniyor.
MESS Grup Tis sürecinde
greve doğru
“Birleşmek ve
örgütlenmek gerek!”
“Kendi sınıfımızın
mücadelesini verelim!”
Teklif reddedildi
eylemler sürüyor..
PTT’de işçi kıyımına karşı direniş!
Patronların saldırılarına karşı tek yol direniş!
Büyük madenci
yürüyüşü 20. yılında...
Kampanya çalışması
üzerine notlar.
Öğrenci gençliğe yine polis terörü
OMÜ’de soruşturma-ceza terörü
Öğrenci forumlarında
mücadele tartışıldı..
Mutlu gözdağı verdi
Ulucanlar’dan müze
yapma kepazeliği
Bolivyalı işçi ve emekçilerin mücadele geleneği sürüyor
Katledilişlerinin 92. yılında Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’i saygıyla
2010 yılında emekçi kadınlar.
Kadın emekçilerin
hakları da ‘torba yasa’da!..
4 Ocak ‘96 Ümraniye: Bir kez daha katliam ve direniş
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bolivyalı işçi ve emekçilerin mücadele geleneği sürüyor…

Sosyal mücadele Morales’i zorluyor!

Devlet Başkanı Evo Morales’in Venezüella ziyareti sırasında, akaryakıta yapılan zam kararını açıklaması, bir kez daha Bolivya işçi sınıfıyla emekçilerinin sokaklara çıkmasına neden oldu. Bu defa amaç, destek verdikleri Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) lideri Morales’in zam kararını geri almasını sağlamaktı.

Nitekim sonuç öyle de oldu. Pek çok kentte gerçekleştirilen kitlesel eylemler, kısa sürede zam kararının geri alınmasını sağladı.

Genel grev ve militan direnişlerle neo liberal saldırılara karşı mücadele eden, devlet başkanlarını peş peşe kovan Bolivyalı işçi, emekçi ve yerliler, Morales’in devlet başkanlığı seçimlerini kazanmasını da sağlamıştı. Zira Morales’in seçim zaferi, yıllara yayılan militan grev ve kitle direnişleri sayesinde mümkün olmuştu. Şimdi akaryakıta yüzde 80’lere varan zam yapma kararı alan Morales, bu kez işçi sınıfını, emekçileri ve yerlileri karşısında buldu.    

Düzen yasalarına tabi reformların sınırı…

MAS yönetimi, militan toplumsal mücadeleler üzerinde yükselse de, baştan beri hem kapitalistleri hem ABD emperyalizmini fazla rahatsız etmemeye özen gösterdi. Tabandan gelen basıncın da etkisiyle, emekçiler lehine bazı işler yapsa da, Morales’le ekibi, kapitalizmin “kutsalları” arasında başı çeken özel mülkiyete dokunmama konusunda kararlılık gösteriyor. 

Düzenin anayasasında bazı değişiklikler yapsa da, bu çaba köklü bir yasal değişiklik noktasına ulaşamadı. Dolayısıyla Morales yönetimi, özel mülkiyet ve ücretli emek sömürüsüne dayanan sisteme hiçbir sınırlama getiremedi.

MAS’ın işçi ve emekçileri karşısına alan zam kararı, sistemin temellerine dokunmama çizgisinin bir sonucu olarak gündeme geldi. Emekçilerin göstereceği tepkiyi öngören Morales, akaryakıt zammıyla birlikte ücretlerde de artış olacağını ilan ederek, toplumsal muhalefetin önünü kesmeye çalıştı; dahası, gerici güçlerin eylemleri istismar etme çabalarını gerekçe göstererek sokağa çıkan işçi ve emekçileri eleştirdi. Ancak yönetimin sergilediği bu çabalar, grev ve militan sokak eylemlerini önlemeye yetmedi. 

Toplumsal muhalefetin içinden çıkıp gelmesine rağmen, Morales’in izlediği politikalar, düzenin temellerine dokunamayan yönetimlerin emekçiler lehine yapacağı işlerin sınırlarını da gösteriyor.  

Tabana dayalı örgütlülüğün gücü…

Akaryakıt zammı açıklandığı anda harekete geçen Bolivya Merkezi İşçi Sendikaları (COB), Morales’ten zam kararını geri çekmesini istedi. COB Genel Sekreteri Pedro Montes, zammın geri alınmaması durumunda “Sosyal Hareketler bütün mücadele yöntemlerini kullanacaklardır” açıklamasını yaparak Morales yönetimini uyardı.

Morales’in emekçiler lehine olan politikalarını destekleyen COB, seçimlerde de MAS’ı desteklemişti. Buna rağmen işçi emekçiler aleyhine olan zam kararına karşı COB’un gösterdiği direnme kararlılığı, tabana dayalı örgütlülüğün, her koşulda işçi ve emekçilerin haklarını savunma imkanı yarattığını, bu vesile ile de göstermiş oldu. Diğer toplumsal hareketlerin tavrı da aynı yönde oldu. Zira bu hareketlerin tümünde taban örgütlülüğü belirgin bir özelliktir.

Başkent La Paz, El Alto gibi büyük kentler başta olmak üzere, ülkenin birçok kentinde sokaklara çıkan işçi ve emekçiler, Morales yönetiminin politikalarını eleştirdi. Harekete katılan bazı yerli gruplar ise, ilk defa Morales’in istifasını da istediler.

Aymara halkının liderlerinden Felipe Quispe ise, kararın geri alınması için yolları kapatmaya başlayacaklarını duyurdu.

İşçi sınıfı, emekçiler, yerli halklar tarafından sergilenen mücadele kararlılığı, taban örgütlülüğünün hayati önemini ortaya koyuyor. Zira bu örgütlülük sayesinde tüm güçler, destek verdikleri Evo Morales yönetimine karşı mücadele etmekte bir an bile tereddüt etmediler.

Nitekim kararlılığı gören Morales, zaman geçirmeden zam kararının geri alındığını açıklamak durumunda kaldı.

İşçi emekçilerin militan mücadele geleneğini iyi bilen Evo Morales, bir duyuru yayınlayarak petrol ürünlerinin fiyatlarını yüzde 80’e kadar arttıran 748 no’lu kararnameyi iptal ettiğini duyurdu.

Morales duyuruda, “Halkıma sadık kalarak yöneteceğime söz verdim. Bugünlerde işçilerin tavsiyelerini dinledim ve anladım. Halka sadık kalma politikamın bir sonucu olarak 748 no’lu kararnameyi ve buna eşlik eden diğer düzenlemeleri iptal etmeye karar verdim” ifadelerine yer verdi.

İşçilerin tavsiyelerini dinlediğini ifade eden Morales, fiilen kapitalist sistemin istikrarı için de çalışıyor. Sağcı, faşist güçlere karşı Morales’e destek veren sendika ve kitle örgütleri de bu durumun farkındalar.

Örneğin geçen Haziran ayında 16. Genel Kongresi’ni düzenleyen El Alto’daki Mahalle Konseyleri Federasyonu (FEJUVE), yayınladığı politik manifestoda, Morales yönetiminin sınırlarını şöyle çiziyor:

“Evo Morales gibi yerli bir başkana sahip olmamıza rağmen devlet halen melez oligarşi tarafından yönetiliyor; MAS, yerli halkın ve emekçi sınıfların desteği ile yönetimi eline almasına rağmen, halen hakim olan kapitalist ekonomik ve neoliberal politik sistemdir. Morales bu sistemi muhafaza ediyor. Halen siyasi olarak bağımlı olan, kapitalist sistem tarafından ekonomik olarak sömürülen, ırk ve kültürel bakımlardan oligarşi tarafından marjinalize edilen fakir halk için ise, hiçbir şey değişmedi.”

Sorunun özünü genel hatlarıyla ortaya koyan bu değerlendirme, işçi sınıfıyla emekçi müttefikleri açısından esas olanın, bir sistem olarak kapitalizmle hesaplaşmak olduğunu ortaya koyuyor. Zira kapitalizmle hesaplaşma süreci başlatılmadan sömürü ve kölelik çarkına dokunmak mümkün değil. Bu sürecin pek çok riski taşıması bir yana, sert çatışmalara da yol açma ihtimali de yüksektir. Ancak bu riskleri göze almadan verili koşullarda kapitalizmle hesaplaşmanın başka bir yolu da bulunmamaktadır.

 

 

 

 

Dünyadan...

Tunus’ta protestolar sürüyor

Tunus’un 265 km güneyinde bulunan Sidi Bu Zeyd şehrinde üniversite mezunu olan işsiz Muhammed Buazizi’nin zabıtaların meyve sattığı tezgahına el koymak istemeleri üzerine kendini yakmasıyla başlayan eylemler sürüyor.

Buazizi’nin eylemi özellikle diplomalı işsizlerin öfkesinin açığa çıkmasına neden olurken, kent günlerce protesto gösterilerine sahne oldu. Yine işsiz olan tarım işçisi bir diğer gencin elektrik direğine tırmanarak intihar etmesi eylemlerin başka kentlere yayılmasını sağladı. “İşsizliğe hayır! Fakirliğe hayır!” diye bağırarak yüksek voltaj tellerine dokunan genç hayatını kaybetti. Protestolar Sousse, Safakıs ve Meknasi gibi kentlere yayıldı, son olarak da geçen cuma Bouziane kentinde 18 yaşındaki bir genç polis tarafından öldürüldü.

Gösterilere 3 Ocak günü liseliler de katıldı. Eğitimli işsizlerin iş talebiyle başlattığı protestolara destek vermek ve hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla, çoğu liseli olan 250 kişi Thala’da polisle çatıştı. Sakin başlayan gösteri, polisin müdahalesi ile birlikte çatışmaya dönüştü. Eylemde iktidar partisi RCD’ye ait bir lokal ateşe verildi.

ITUC’tan kınama

Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ITUC) Tunus devletine, protestoculara dönük baskılara son vermesi çağrısında bulundu.
ITUC, halk ve işçilerin eylemlerinin mermilerle bastırıldığını belirterek iki kişinin öldüğünü onlarca insanın yaralandığını ve işçi sendikaları bürolarının abluka altına alındığını söyledi.

 

Kuzey Kıbrıs’ta grev hazırlığı

Kuzey Kıbrıs’ta hükümetin Ankara patentli yıkım politikalarında ısrar etmesi ve son olarak “eşel-mobil uygulaması”na son verme kararı alması üzerine Kuzey Kıbrıs’taki sendikalar süresiz genel grev uyarısında bulundular.
“Sendikal Platform” yaptığı toplantının sonunda süresiz grev için bir irade belirlediklerini açıkladılar.