26 Şubat 2010
Sayı: SİKB 2010/09

 Kızıl Bayrak'tan
İhanet ve teslimiyet engelini aşarak ilerleyelim!
TEKEL’de direniş kazanacak!
TÜSİAD şeflerinin derdi
Amerikancı düzenin bekasıdır!
Hiçbir demagoji katliamcı kimliğinizi gizleyemez!
TEKEL’de direniş günlüğü
Binlerce emekçi Ankara’da tek el-tek yumruk oldu!
TEKEL direnişiyle dayanışma eylem ve etkinlikleri
Metal işçilerinden
TEKEL direnişiyle dayanışma
Aka Deri direnişçisi ile direniş süreci
üzerine konuştuk...
Sendikalardan madenci katliamına tepkiler
İşçi ve emekçi hareketinden...
TKİP III. Kongresi
Kapanış Konuşması...
8 Mart ve sendikaların tutumu
8 Mart’ı sınıfsal ve tarihsel özüne uygun kutlamak için
Gençliğin TEKEL çalışmalarından..
İstanbul’da öğrencilerden
TEKEL’e destek eylemi
Ege’de TEKEL işçileri
öğrencilerle buluştu.
IG Metal ve SI temsilcileri ile TEKEL direnişi üzerine konuştuk...
Avrupa’dan TEKEL direnişiyle dayanışma eylemleri.
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri.
Suç dosyaları kabaran işgalci güçlerin kaçışı başladı...
Özel Savaş Mahkemeleri… - M. Can Yüce
Hasta tutsaklara özgürlük!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Hasta tutsaklara özgürlük!

Hasta tutsakların serbest bırakılması için gerçekleştirilen eylemler 30. haftasında da devam etti.

17 yaşındaki kan kanseri hastası Abdullah Akçay’ın serbest bırakılması için gerçekleştirilen eyleme Ayçay’ın ailesi de katıldı.

19 Şubat Cuma günü Taksim Tramvay Durağı’nda biraraya gelen kurumlar, en önde “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın” pankartı ve dövizler taşıdı. Eylemde ayrıca İngilizce olarak hasta tutsaklara özgürlük şiarlı pankart da taşındı. Kortej oluşturan kitle sloganlarla İstiklal Caddesi boyunca yürüdü.

Kortejin en önünde çocuklar yürüdü. Çocuklar, “Hasta tutsaklara özgürlük” dövizi ve Abdullah Akçay’ın resimlerini taşıdılar.

Kitle, Mephisto Kitapevi önünde de oturma eylemi gerçekleştirdi. Oturma eylemi sırasında Çav Bella marşı söylenirken, hasta tutsakların isimleri okunduktan sonra “özgürlük!” sloganı haykırıldı.

Galatasaray Lisesi önüne gelindiğinde, HSGGP de eyleme destek verdi. “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!” sloganı hep bir ağızdan haykırıldı. Basın açıklamasını Av. Barkın Timtik gerçekleştirdi. Timtik yaptığı açıklamada, 30 haftadır, özgürlüğü, mevcut yasal mevzuata göre hak etmiş olan hasta tutsakların özgürlüğe kavuşması gerektiğini haykırdıklarını belirterek, hastaların birçoğunun gün geçtikçe ölüme yaklaştığını söyledi. “Üstelik hasta tutsaklar ya hapishane koşulları nedeniyle hastalanmış ya da hapishane koşulları nedeniyle durumları ağırlaşmıştır” diyen Timtik, henüz 17 yaşındaki Abdullah Akçay’ın kan kanseri hastası olduğunu ve kemoterapi tedavisi aldığını, ancak durumunun aciliyetini koruduğunu söyledi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 

Engin Çeber davası görüldü

Tutuklu bulunduğu Metris Cezaevi’nde gördüğü ağır işkence sonucu katledilen Engin Çeber’in ölümüyle ilgili 6’sı tutuklu 60 kamu görevlisi hakkında açılan davanın 10. duruşması Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22 Şubat günü görüldü.

Duruşmada, 6 tutuklu sanık, sanık avukatları, Çeber ailesi ve müdahil avukatların katıldığı duruşmada Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü ile Bursa ve İstanbul barolarından gözlemci avukatlar yer aldı.

Sanık avukatlarının, tahliye taleplerini reddeden mahkeme başkanı, mütalaayı hazırlayan Cumhuriyet Savcısı’nın raporlu olması ve avukatların süre taleplerini dikkate alarak duruşmanın 12 Nisan 2010 tarihine ertelendiğini açıkladı.

Kozağaçlı: Hukuk adına konuşanların hepsi sabıkalı

Mahkeme çıkışında basın açıklaması yapan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, bugün hukuk adına konuşanların tamamının halka, ezilenlere ve muhaliflere karşı temel hak ve özgürlükler konusunda sabıkalı olduğunu söyledi. Yargı ve siyaset arasında devam eden çatışmayı “kayıkçı kavgası” olarak değerlendiren Kozağaçlı, “Hiç bir taraf bize demokrasi ve özgürlük masalı okumasın” dedi. Yargıda yetki ve usul tartışmaları görünümünde bir güç savaşının su yüzüne çıktığının görüldüğünü belirterek, “Bu güç savaşlarının tarafları olarak görünen Yargıtay’ın HSYK’nın, özel yetkili savcıların, mahkemelerin, siyasi iktidarın ve ordu gibi aktörlerin hiç birisinin hukuk aşığı olmadığını hepimize en açık haliyle gösteriyor” dedi.

İşkenceci polislere öfke kontrolü tavsiyesi

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı’nın talimatı ile 15 Temmuz 2009 tarihinde, biri şube müdürü, biri emniyet amiri, biri komiser, 30’u polis olmak üzere 33 kişi hakkında idari soruşturma başlatmıştı. 6 ay süren soruşturmanın tamamlanan raporu, davanın görüldüğü Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin dahi işkence nedeniyle özür dilemişken, sermaye devleti işkencecilerini kollamaya devam etti.

Engin Çeber ve arkadaşlarının 24 saat içinde 4 kez sağlık kuruluşlarına götürüldüğü belirtilen raporda, “Zanlılara kötü muamele yapmak amacından ziyade, gerekli işlemlerin bir an önce ve usulüne uygun ikmal edilmesi amacı güdüldüğü izlenimi görülmektedir.” ifadeleri yer aldı.

33 polis hakkında ceza verilmesine gerek görülmeyen raporda, ‘’gözaltındaki kişilere fiziki müdahaleler, kelepçe takma, sakinleştirme, öfke kontrolü ve benzeri konularda eğitilmeleri gerektiği’’ önerileri yapıldı. Çeber ve arkadaşlarının karakolda işlemler sırasında polislere fiili mukavemette bulundukları ve 4 polise doktor raporu verildiği iddia edildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 

Aydın ve sanatçılar kendilerini ihbar etti

“Devrimci Karargah Operasyonu” kapsamında tutuklanan Mehmet Yeşiltepe’nin çalıştığı yayınevi arşivinin “suç delili” olarak dosyaya alınmasını protesto eden Temel Demirer, Mustafa Yalçıner ve İlkay Akkaya, aynı “suçu” işlediklerini belirterek kendileri ile ilgili 22 Şubat günü Beşiktaş 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne suç duyurusunda bulundular.

Suç duyurusunun ardından Mehmet Yeşiltepe’nin avukatlarından Av. Erman Öztürk dava sürecine ilişkin basına bilgi verdi.

Ardından Mustafa Yalçıner tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi. Sanatçı, aydın ve yazarlar ile birlikte TGDP, İHD ve Yazarlar Sendikası’nın da destek verdiği açıklamada Yalçıner, iddianamede “suç delili” olarak gösterilen yazısında 40 yıl önce tanık olduklarını anlattığını ve yazının birçok yerde yayınlandığını belirtti. Asıl muhatap alınması gerekenin kendisi olduğunu söyleyen Yalçıner, Yeşiltepe tutuklanıyorsa kendisinin de tutuklanmasını istedi.

Temel Demirer ve İlkay Akkaya’nın konuşmalarının ardından açıklama sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul