03 Eylül 2010
Sayı: SİKB 2010/35

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfı ayak bağlarından kurtulmaksızın sınıf mücadelesinde
yol alamaz!
Orduda resmi çizgi devam ederken
rejim krizi derinleşiyor!
Kürt halkının özgürlük ve eşitlik
istemleri boğulamaz!
BDSP’nin referandum seminerleri
devam etti..
Metal İşçileri Birliği MYK Eylül ayı toplantısı sonuçları
BETESAN’da direniş
dayanışmayla büyüyor!.
UPS direnişiyle uluslararası
dayanışma büyüyor
Direnişçi UPS işçileri
eğitim seminerinde buluştu
Toplu görüşme oyunu sona erdi..
İşçi ve emekçi hareketinden.
12 Eylül’ün hesabını
işçi ve emekçiler soracak!
Eyvah; Lenin de
boykota karşıymış!
Devleti aklamanın yeni hamlesi: Ergenekon’dan sonra Cemaat!.
Güney Afrika kapitalizminin konsolidasyonu ve işçi hareketi
Güney Afrika Cumhuriyeti’nde
kitlesel militan grev!
UPS’de sendika düşmanlığı tüm dünyada protesto edildi..
“Yok olup gitsinler!”
Rize’de su boşa değil felakete aktı
Tacizciye terfi,
tacize uğrayana ceza!..
Dünya Barış Günü, TC ve Kürdistan
M. Can Yüce
“Hasta tutsaklar
serbest bırakılmasın”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Güney Afrika Cumhuriyeti’nde
kitlesel militan grev!

Bu yıl dünya kupasına evsahipliği yapan Güney Afrika Cumhuriyeti, ırkçı rejimin devrilmesinden sonra yaşanan en kitlesel grevlere de sahne oluyor. Medya tekelleri, futbol maçlarını naklen yayınlarken, kupanın düzenlendiği statta çalışanların da katıldığı grevleri görmezden gelmişti. Dolayısıyla, dünya kupası devam ederken Güney Afrika Cumhuriyeti’nden yansıtılanlar, bu ülkenin işçi sınıfı ile emekçilerini yok sayan bir kurguya dayandırılmıştı.

Son haftalarda gerçekleşen kitlesel grevler, gelinen yerde medya tekellerinin sansürünü fiilen parçalamıştır. Ayrıntılı haberler yayınlanmasa da, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde gerçekleşen genel grevden dünya kamuoyu da haberdar oldu. Ağustos ayı başında önce kamu emekçilerinin, ardından otomotiv işçilerinin gerçekleştirdiği grevler, kamu emekçileri sendikalarının -tabandan gelen basıncın da etkisiyle- genel grev kararı alması ile yeni bir boyut kazandı. Tüm baskılara rağmen grevin iki haftayı geride bırakmış olması, Güney Afrikalı işçi ve emekçilerin örgütlü mücadele ile kazanma kararlılığına işaret ediyor.

Kamu emekçilerinin genel grevle kazanma kararlılığı

Irkçı apartheid rejimine karşı on yıllar süren direnişte etkin bir rol oynayan Güney Afrikalı işçi ve emekçiler, emperyalist güçlerin desteği ile ayakta duran ırkçı yönetimin yıkılmasından kısa süre sonra, direnişe kaldıkları yerden devam etmek zorunda kaldılar. Irkçı rejim yıkılmıştı ama neoliberal saldırılar giderek şiddetlenmişti. Nitekim çok sayıda grev, gösteri ve genel grev gerçekleştiren işçi sınıfı ile kamu emekçileri, ırkçı rejime karşı mücadelede kazandıkları deneyimlerden de yararlanarak, neoliberal saldırıya karşı militan bir mücadele yürüttüler, halen de yürütüyorlar.

Haftalar önce hükümetle toplu iş sözleşmesine oturan Güney Afrika İşçi Sendikaları Kongresi’ne (COSATU) bağlı kamu emekçileri sendikaları, 9 Ağustos’ta 1 milyonu aşkın emekçinin katılımıyla bir günlük uyarı grevi gerçekleştirerek mücadele sürecine yeni bir ivme kattılar.

Kamu emekçilerinin uyarı grevinden bir gün sonra ise Nissan, Toyota, Ford, Volkswagen, BMW, General Motors, Mercedes-Benz gibi büyük otomotiv tekellerinde çalışan 18 bin işçi de greve çıktı.

Çoğu zaman 10-12 saat çalışmak zorunda bırakılan işçiler ücret zammının yanısıra, 8 saatlik işgünü ve kadın işçiler için doğumdan sonra 6 aylık ücretli izin talep ediyorlar. Metal işçilerinin bu etkili grevinin ardından genel greve çıkan kamu emekçileri sendikaları, talepleri karşılanana kadar mücadeleye devam edeceklerini ilan ettiler.

Maaşlarda yüzde 8,6 zam, aylık yaklaşık 138 dolarlık kira yardımı talep eden sendikalar, isteklerinin kabulü için hükümete 2 Eylül’e kadar süre tanıdılar. Talepleri kabul edilene kadar mücadeleye devam edeceklerini ilen eden sendikalar, fütursuz devlet zoruna rağmen geri adım atmadılar.

Hükümetin talepleri karşılamaması üzerine başlayan greve 1,3 milyon emekçinin katıldığı bildirildi. Grev sonucunda kamu hizmetleri büyük oranda aksadı. Okullar, hasteneler, vergi daireleri gibi önemli kurumlarda himzet üretmeyen emekçiler, kolluk kuvvetlerinin azgın saldırılarına maruz kaldılar. Ancak emekçiler, geri adım atmak bir yana, mücadele azmini bilemiş görünüyorlar.

Nitekim grevle ilgili açıklamalarda bulunan Eğitim ve Sağlık Personeli Sendikası Genel Sekreteri Fikile Majola şunları söyledi: “Grevimiz süresizdir. Hükümet isteklerimizi kabul edene kadar grev devam edecektir.” COSATU sözcüsü ise, “İşverenlere şunu açıkça belirtmek istiyoruz ki, üyelerimiz, taleplerine yanıt bulana kadar azimli duruşlarından vazgeçmeyeceklerdir” dedi.

ANC: Irkçılığa karşı mücadeleden liberalizme

Afrika Ulusal Kongresi (ANC), ırkçı apartheid rejiminin on yıllar süren direnişlerle 1994’te yıkılması ile başa geçmişti. Halen yönetimde bulunan ANC, ırkçı rejime karşı mücadelede etkin bir rol oynamıştı. Ancak ufku kapitalizmin ötesine geçemeyen bu parti, kısa sürede Güney Afrika burjuvazisinin hizmetine girmiştir. Irkçı rejime karşı mücadelenin temel dinamikleri olan işçi ve emekçileri hedef alan neoliberal saldırıyı hayata geçiren ANC, kamu emekçilerinin genel grevini kırmak için devlet terörüne başvuruyor.

Grevi kırmak için hastanelere ordunun sağlık personelini yerleştiren ANC yönetimi, sokağa çıkan emekçilerin üzerine ise kolluk kuvvetlerini salmaktadır.

Grev kırıcılığı ile ilgili açıklama yapan ordu sözcüsü Siphiwe Dlamini şunları dile getirdi: “Ordumuz, ülke genelinde personeli grevde olan bütün önemli hastanelere sağlık ekiplerini yerleştirmiştir.” Dlamini, askerlerin toplam 32 hastanede kontrolü sağladıklarını söyledi.

Kauçuk mermilerle emekçilere ateş açan kolluk kuvvetlerinin icraatları da, ırkçı rejim dönemindekinden kayda değer bir fark taşımamaktadır. Ordu grev kırıcılığı yaparken, polis emekçilere kurşun sıkarak sokak eylemlerini önlemeye çalışıyor.

Grev kırıcılığı ve devlet terörü ile yetinmeyen ANC yönetimi, bizzat devlet başkanı Jacob Zuma aracılığıyla emekçileri tehdit de etmektedir. Grevdeki emekçilerin, eyleme katılmayan işçileri tehdit ettiğini iddia eden Jacob Z

Emekçiler ancak sosyalizmde özgürleşebilirler!

uma, gerekirse grevcilerin işlerine son verilebileceklerini söyleyerek, emekçileri işsizlik sopasıyla tehdit etti.

Emekçiler ancak sosyalizmde özgürleşebilirler!

Irkçı apartheid rejiminin yıkılması, Güney Afrikalı işçi ve emekçiler payına önemli kazanımlar sağlamıştır. Nitekim o vahşi rejimin yıkılmasında Güney Afrika işçi sınıfı ile emekçilerinin belirgin bir rolü olmuştur. Ancak ırkçılık karşıtı direnişe önderlik eden ANC’nin çizgisi, anti-kapitalist/anti-emperyalist nitelikten yoksundu. Dolayısıyla ırkçı rejimin yıkılmasıyla başa geçen ANC, kısa sürede egemen kapitalist sisteme hizmet eden bir partiye dönüştü. Bu kaçınılmaz bir duraktı ANC için, zira anti-kapitalist olmayan bir akımın egemen sistemin hizmetine girmekten kurtulması olası değildir.

Apartheid rejiminin yıkılması, ırkçı baskının önemli oranda hafiflemesini sağladı; hal böyleyken Güney Afrikalı işçi ve emekçiler için ücretli köleliğe mahkumiyet olduğu gibi devam etmiştir. Kapitalist/emperyalist sistemin dünya çapında yürüttüğü neoliberal saldırı Güney Afrika’da da acımasızca uygulanmıştır.

Bir kez daha vurgulamak gerekiyor ki, sömürü ve kölelik ilişkilerine dayalı kapitalist sistem yıkılıp, sosyalist işçi-emekçi iktidarı kurulmadığı sürece işçi ve emekçilerin özgürleşmesi mümkün değildir. Irkçılığa karşı uzun soluklu, militan bir direniş ören Güney Afrikalı işçi ve emekçilerin kapitalist sömürü ve köleliğe karşı da aynı kararlıkla direnmek zorunda kalmaları, bu olgunun somut, güncel göstergelerinden biridir.

 

 

 

 

Essen’de anti faşist etkinlik

Almanya’nın Essen şehrinde ırkçı ve faşistlerin giyim eşyalarını satan Osenberg isimli mağazanın kapatılması için 28 Ağustos günü bir etkinlik düzenlendi.

Bir buçuk yıl önce mağazanın açılmasıyla birlikte oluşturulan, içerisinde MLPD, DKP, Die LINKE, BİR-KAR ve daha birçok anti-faşist kişi ve kurumun yer aldığı platform, 28 Ağustos’taki etkinlik öncesinde başta semt sakinleri ve diğer işletmelere yönelik propaganda çalışması yürüttü. Bu mağazanın kimliğini, hangi amaca hizmet ettiğini ve arkasında kimlerin olduğunu teşhir etti. Mağazanın önünde yapılmak istenen etkinliğe polisin izin vermemesi üzerine mağazaya çok yakın bir alanda çadırlar kuruldu, bilgilendirme ve yemek standları açıldı. Saat 12.00-18.00 arası düzenlenen etkinlikte kurumlar adına ırkçı faşist gelişmeler üzerine konuşmalar yapıldı, anti-faşist müzisyenler tarafından müzik dinletileri sunuldu. Essen BİR-KAR etkinliğe “Bütün faşist örgütler kapatılsın!” şiarlı BİR-KAR imzalı bir pankartla katıldı. Ayrıca BİR-KAR Gençliği tarafından, ırkçılığa ve faşizme karşı mücadeleye çağıran müzik dinletisi sunuldu.

Etkinlik, devlet eli ile örgütlenen, işçi ve emekçi hareketine karşı kullanılmak üzere sermaye tarafından da her türlü olanak sunularak desteklenen ırkçı, faşist parti ve örgütlere karşı yerli, yabancı işçi ve emekçilerin mücadelesinin daha da güçlü örgütlenmesi çağrısı ile son buldu. Etkinliğe 250 civarında yerli ve göçmen emekçi katıldı.

Kızıl Bayrak / Essen