25 Aralık 2009
Sayı: SİKB 2009/49

 Kızıl Bayrak'tan
TEKEL direnişi, sorunlar ve görevler.
Direnişçi TEKEL işçileri
yol gösteriyor!
Düzen sınırlarını aşmayan her yol
tasfiyeye götürür!
Emekçi Kadın Komisyonları’ndan TEKEL işçileriyle dayanışma çağrısı
TEKEL’de direniş günlüğü...
Türk-İş’ten 1 saatlik
iş bırakma kararı
Patronlar işçi öldürür,
mahkemeler serbest bırakır!
TÜİK il bazında işsizlik rakamlarını açıkladı..
Esenyurt-Avcılar polisi devrimci sınıf faaliyetine saldırıyor
Entes’te direniş güncesinden
İşçilerden köprü ve Taksim eylemi
Volkan Yaraşır’ın Parti etkinliğinde yaptığı konuşma...
19 Aralık Katliamı lanetlendi! 
Genç-Sen 3. Olağan Genel Kurulu Ankara’da toplandı!
DLB’lilere gözaltı ve işkence
Katiller düzeninden hesap soralım!
Onlar, Kürt halkına düşman...
Köhnemiş sistemin çürümüş oyunları
Yunanistan’da kapitalist sistem iflasın eşiğine dayandı.
Almanya’nın gündeminden
Kunduz bombardımanı düşmüyor!
Ulusal soruna devrimci yaklaşımın paradoksları - 4 M. Can Yüce
Hasta tutsaklara özgürlük!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bildik senaryo devrede...

Patronlar işçi öldürür,
mahkemeler serbest bırakır!

Bursa’da 19 işçinin katledildiği maden ocağının sahibi Nurullah Ercan katliamdan sonra ortadan kaybolmuştu. Ancak bu azılı işçi düşmanı sermaye devletin adaletine güvenerek 8 gün sonra ortaya çıktı, 18 Aralık’ta adliyeye giderek ifade verdi. Bildik bir akıbet olarak sermayenin adaleti yerini buldu; Nurullah Ercan mahkemece serbest bırakıldı. Bu işçi katili, katlettiği işçiler için “Allahtan rahmet” dilemekten de geri durmadı. Ayrıca timsah gözyaşları dökerek verdiği ilanlarda ailelere 15 bin TL ödeyeceğini, çocuklarının eğitim masraflarının üstleneceğini ve işsiz kalan ocak çalışanlarına yardımcı olacağını söyledi. İşçiler hayattayken maden ocağındaki en basit işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini almayarak işçileri ölüme gönderen Bükköy Madencilik patronunun, bu yardım sözlerinin hiçbir inandırıcılığı olmadığı gibi, ölen işçilerin ailelerine para teklif etmek ise ancak kapitalist ahlaka sığabilir.

Kapitalizmde adalet mülkün temelidir!

Nurullah Ercan düzenin adaletine güveniyor. Biliyor ki, sermaye devleti patronları mahkemeleriyle koruyup, kolluyor. Çünkü benzeri pek çok davada patronlar aklanmıştır. Bunun en yakın örneği, İstanbul’da İkitelli’ de 8-9 Eylül tarihlerinde yaşanan sel felaketinde görülmüştür. 8 kadın işçinin öldüğü camsız ve tek kapılı minibüsle ilgili olarak, Pameks Tekstil sahibi Cevdet Karahasanoğlu ve idari müdür Ferit Güncü, 3 aylık tutukluluklarının ardından çıkarıldıkları ilk duruşmalarında serbest bırakıldılar.

Bir başka örnekse İstanbul’ da 18-19 Haziran 2009 tarihlerinde Esenyurt Haramidere’de yaşanmıştı. Sabra Tekstil patronu ve uşakları, devrimci işçilerin üzerine kurşun yağdırmış ve 2 devrimciyi yaralamıştı. Ardından alçak saldırıyı protesto etmek için Sabra Tekstil’in önüne giden kitleyi bu kez de patron uşağı polisler karşılamış kitlenin üzerine ve havaya ateş açmış, BDSP’li 4 sınıf devrimcisi polis tarafından gözaltına alınmıştı. Kurşun sıkan eli kanlı katiller, burjuvazinin mahkemeleri tarafından serbest bırakılırken, saldırıyı protesto eden 4 devrimci tutuklanmıştı. Katilleri aklamak için çabalayan mahkeme ise, Sabra saldırısı üzerine açılan davayı ise halen başlatmamıştır. Devrimci işçilere kurşun sıkan patron ve adamları ise ellerini kollarını sallayarak rahatça dolaşmaktadır.

Konuyla ilgili verilebilecek bir diğer örnekse, Aralık 2005’te, Bursa’da Özay Tekstil Fabrikası’nda çalışan 5 kadın işçinin katledilmesidir. “Kaçmamaları için” yangında kilitli bırakılan işçilerden 5’i ölürken, yangında dört işçi de yaralanmıştı. Fabrika sahibi Lokman Özay işçileri sigortasız çalıştırdığı ve yangına karşı gerekli önlemleri almadığı halde, tutuklanmadı. Birden fazla kişinin ölümüne taksirle yani kasten değil kusurla sebebiyet vermekten 182 bin TL para cezasına çarptırıldı. Ölen işçiler arasında 18 yaşında altında ve hamile olan işçiler de vardı. Oysaki sermaye devletinin yasalarına göre 18 yaşını doldurmamış kadın işçiler gece vardiyasında çalıştırılamaz. Yine aynı şekilde hamile işçilerin hamile olduklarının doktor raporuyla tespitinden sonra doğuma kadar gece vardiyasında çalıştırılması yasaktır.

Patronlar ve devletinin işçi sağlığını ve güvenliğini önemsememesinin sonuçlarını, işçi ve emekçilerin hayatlarıyla ödemesinin bir diğer örneği ise Davutpaşa’da yaşanmıştı. Davutpaşa’da 31 Ocak 2008 günü meydana gelen, 20 kişinin yaşamını yitirmesine ve en az 100 kişinin yaralanmasına neden olan katliamın sorumluları da yargılanmadı. Benzeri örnekler tersanelerden de verilebilir, örnekler çoğaltılabilir. Ancak bu kadarı bile kapitalist düzenin adaletini özetlemektedir.

Yaşanan iş cinayetlerinde devlet yetkililerinin ibretlik açıklamalarına ise ayrıca değinmek gerekmektedir. Sermaye devleti 19 maden işçisinin katledilmesinin dolaysız sorumlularından olmasına rağmen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer katledilen işçilerin eş ve çocuklarına gelir temini yapacaklarını “müjdeliyor!” Dinçer açıklamasında şunları söylüyor: “Kendilerine aylık olarak mevcut aldıkları maaşın yüzde 70’i oranında ölüm geliri vereceğiz. Ayrıca işçilerimizden 15 tanesi prim ödeme gün sayıları da hesap edilerek emeklilik maaşı almayı hak ediyor. 15 işçimize de emeklilik maaşı vereceğiz.’’ Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu’nun işçilerin cenaze masraflarıyla ilgili de ödemesi olacağını da ekliyor. Bahsettiği bu ve benzeri haklar zaten işçilerin işçi sağlığı kapsamında geçmiş mücadelelerle elde ettiği ve yasalarda olan yükümlülüklerdir. Devlet zaten bunu yapmak zorundadır. Bunu işçilere lütfedermiş gibi sunmaları ise işçiye verdikleri değeri göstermektedir.

Katil devlet hesap verecek!

Bursa’ da ve diğer örneklerde işçileri öldüren ve ailelerini mağdur eden sermaye devletinin kendisidir. Sermaye devletinin ilgili kurumları fabrikaları denetlemediği ya da Bursa örneğinde olduğu gibi süre vererek ölümlere kapı araladığı için suçludur. Kapitalistler işçileri göz göre öldürürken devlet, kendi yasalarını da çiğneyerek, katil patronları mahkemelerinde akladığı için suçludur.

Açık olan şudur ki, kapitalizmin kârdan başka bir düşüncesi yoktur ve adaleti sadece mülkü olanlar içindir. Bu adalet anlayışında işçiler öldükleriyle kalır. Ancak kesin olan şudur ki, kapitalizm belasından kurtulduğumuzda katillerden hesabı işçi ve emekçiler soracaktır.

 

 

Bursa: Kaza değil cinayet!

İşten Atmalar Yasaklansın Bursa Platformu bileşenleri, 17 Aralık günü 19 işçinin iş cinayetine kurban gittiği Bükköy Madencilik’e ait kömür ocağı önünde eylem gerçekleştirdi. Eylemde, grizu patlamasında yaşamını yitirenler karanfillerle anıldı.

Platform bileşenleri, maden ocağı yakınında “M.K. Paşa’da 19 işçi katledildi, işçi cinayetlerine son” pankartı açarak sloganlarla yürüyüşe geçti. Platform adına yapılan açıklamada, olayın patronların aşırı kar hırsından kaynaklandığı ve devletin alınmayan iş güvenliği tedbirlerinin takipçisi olmadığı söylenerek patron ve devletin tutumu teşhir edildi.

Yapılan konuşmanın ardından ocaktan çıkan kömür yığınının üzerine 19 işçinin anısına 19 karanfil bırakılarak saygı duruşuna geçildi.

Ocak önündeki anmadan sonra Deveci Konağı Köyü ziyaret edildi. Köy meydanındaki kahvehanede köylülere baş sağlığı dilenmesinin ardından olaya ilişkin konuşmalar yapıldı. Deveci Konağı’nın ardından yaşamını yitiren 6 işçinin memleketi olan Bükköy’e gidildi. Burada da köylülere baş sağlığı dilendi.

Göçükte yaşamını yitiren Mehmet Kuşoğlu’nun kardeşi Ahmet Kuşoğlu olay öncesi ve sonrası durumu anlatarak, önceden de beklenen böyle bir olayın yetkililere haber verilmesine rağmen önlem alınmadığını, olayın ihmal sonucu meydana geldiğini söyledi.

Platform adına yapılan konuşmada da yaşanan olayın sorumlunsun patronun yanısıra gerekli denetlemeleri yapmayan ve buna bilerek göz yuman devletin olduğu bir kez daha ifade edildi.

Platform bileşenleri dışında DHF ve DBH da eyleme katılarak destek verdi.

Maden değil toplu mezar!

İşten Atmalar Yasaklansın Bursa Platformu, 18 Aralık günü Bursa merkezde gerçekleştirdiği eylemle ocağın çalışmasına izin veren devlet yetkililerinin cezalandırılmasını istedi.

Osmangazi Metro İstasyonu önünde toplanan platform bileşenleri sloganlarla Kent Meydanı’na yürüdü. Meydanda yapılan açıklamada 17 Aralık’ta maden ocağına gerçekleştirilen ziyaret ile grizu patlaması sonucu yaşamını yitiren 19 işçinin ölümünün sebep ve sonuçlarının yerinde öğrenildiği, madende çalışan işçilerle ve köylülerle yapılan görüşme sonucu olayın kaza değil cinayet olduğunun netleştiği vurgulandı.

Açıklamada örgütlü mücadelenin önemine vurgu yapıldı.

Eylemde ayrıca Ankara’daki Tekel işçilerinin direnişi “Tekel işçileri yalnız değildir!” sloganıyla selamlandı.

Yaşamını yitiren 19 işçinin fotoğraflarının taşındığı eylemde ayrıca “ kaza değil cinayet. Kapitalizm öldürmeye devam ediyor”, “Sorumsuz yetkililer denetimlerini kontrol etmedi. 19 işçinin ölümüne neden oldu.” dövizleri taşındı.

Kızıl Bayrak / Bursa