22 Mayıs 2009
Sayı: SİKB 2009/19

  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıf hareketinin gelişiminde mevzi direnişlerin artan önemi
  DTP milletvekillerinin dokunulmazlıkları boşa çıkartılmaya çalışılıyor…
Erdoğan’ın Bakü-Moskova ziyaretleri…
Kayseri’de işsizliğe isyan eden bir işçi katledildi…
Sermaye “Personel Rejimi” adı altında kamu emekçilerinin haklarına göz dikti...
  Direnişlerden...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Bayramtepe’de yıkım saldırısı püskürtüldü!
  Mevzi direnişler ve önderlik müdahalesi
  Kriz derinleşiyor, sorunlar büyüyor, emekçi kadınlar daha çok etkileniyor...!
  Tekstil İşçileri Kurultayı’na çağrı!
  Taksim iradesi karşısında EMEP
reformizminin utanç verici tutumu!
  Mayıs şehitleri anmalarından...…
  Üniversitelerden… .
  Tamil Kaplanları’nın trajik sonu…
  Berlin’de krize karşı kitlesel eylem…
  Dünya işçi ve emekçi hareketinden…
  Resmi çizgi aşılıyor mu, yoksa yeniden mi üretiliyor? - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

YTÜ’de devrimci öğrencilere ceza saldırısı...

“Baskılar bizi yıldıramayacak!”

YTÜ’de polis-idare-İP/TGB işbirliğinde gerçekleştirilen saldırılar sonucu 20 devrimci, demokrat, yurtsever öğrenciye yönelik soruşturma süreci başlatılmış, bu süreç boyunca da öğrencilerin okula girmesini engellemek için rektörlük tarafından “ihtiyati tedbir” kararı devreye sokulmuştur. Birçok öğrenciye İP/TGB ile yaşanan çatışma sürecine dönük 2-3 Nisan günlerini kapsayan “izinsiz bildiri dağıtmak, bir grup öğrenciye fiili saldırıda bulunmak, kafeterya ve Şarp fotokopinin camlarına ve demirbaşlarına zarar vermek, ideolojik ve siyasi amaçlarla üniversitenin huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak, eğitim ve öğretimin yapılmasına engel olmak, polise saldırıda bulunmak, Mimarlık Fakültesi’ni işgal etmek ve zarar vermek” gerekçeleri ile soruşturmalar açılmıştır. Soruşturma saldırısı devam etmekte, birçok yeni arkadaşımıza da yeni soruşturmalar açılmaktadır.

Biz bu zaman diliminde çeşitli eylemliliklerle beraber İP/TGB-polis-idare işbirliği ile gerçekleştirilen saldırıları teşhir ederek, hergün üniversitenin önünde çeşitli materyallerle siyasal faaliyetimizi sürdürmeye devam ettik. Basın açıklamaları, oturma eylemi ve alternatif üniversite kurgusu ile baskıların bizi yıldıramayacağını, üniversitemize sahip çıktığımızı ifade ettik. Hukuki süreci de başlatarak “ihtiyati tedbir” uygulamasının kaldırılmasına yönelik dava açtık. Birçok arkadaşımızın yürütmeyi durdurma kararı ile “ihtiyati tedbir”i boşa düşürmesi üzerine rektörlük bu uygulamadan vazgeçti ve cezaları devreye soktu. Mart ayını kapsayan bir dizi etkinlik nedeniyle daha önce soruşturma açılmış olan Ekim Gençliği okurlarına uzaklaştırma cezaları verildi.

Dört Ekim Gençliği okuruna “Üniversitemizde Silah Sanayi İstemiyoruz” konulu etkinlik kapsamında izinsiz bildiri dağıtmak ve afiş asmaktan 30 Nisan-30 Mayıs tarihleri arasında bir ay okuldan uzaklaştırma cezası verilmiştir. Bu dört kişiye ek olarak bir Ekim Gençliği okuru da 1 Haziran-1 Temmuz tarihleri arasında başka bir soruşturmadan kaynaklı üniversitede siyasal faaliyette bulunmak, izinsiz pankart asmak gerekçesi ile bir ay uzaklaştırma cezası almıştır. Bu ikinci cezanın konusu ise yerel seçim öncesinde üniversitemizde gerçekleştirilmesi okul yönetimince keyfi biçimde engellenen “Yerel seçimler, kapitalizmin krizi ve geleceksizlik” konulu etkinlik idi. Direnişteki işçiler ve ATV-Sabah grevi emekçileri, yanısıra TİB-DER’den bir tersane işçisi ve İstanbul bağımsız sosyalist belediye başkanı adayı Melek Altıntaş’ın davetli olduğu etkinliğe ilişkin olarak YTÜ yönetiminin tahammülsüzlüğü cezaların amacını açıkça ortaya koymuş oldu.

Buna karşı YTÜ ana giriş kapısı önünde bugüne değin faaliyetlerimizi sürdürerek mücadelemize devam ediyoruz. 11 Mayıs günü itibariyle yaşadığımız süreci anlatan bildirilerimizin dağıtımını yapıyoruz. Çeşitli ozalitlerle beraber 2009 1 Mayısı konulu fotoğraf sergimizle devrimci siyasal faaliyeti bütünlüklü bir biçimde YTÜ’de sürdürüyoruz. Kapı önünde Ekim Gençliği, YTÜ yerel gazetesi Amatör ve ATV-Sabah Grev gazetesinin dağıtımına devam ediyoruz.

YTÜ Ekim Gençliği

 

YTÜ direnişi “Alternatif Üniversite” ile sürüyor!

YTÜ öğrencileri, YTÜ Rektörlüğü’nün baskıcı ve anti-demokratik uygulamalarına karşı YTÜ Beşiktaş Kampüsü önündeki direnişlerini sürdürüyorlar.

YTÜ öğrencileri 20-21 Mayıs günlerinde gerçekleştirecekleri “Alternatif Üniversite” etkinliklerinin ilk gününde Yazar Temel Demirer, Gazeteci-Yazar Hakan Gülseven, Avukat Ceren Uysal ve Eğitim-Sen İstanbul 6 No’lu Üniversiteler Şubesi temsilcisini konuk etti.

Tartışma, üniversiteden uzaklaştırma cezası alan direnişteki öğrencilerden Mustafa Tuncay Karaca’nın süreç hakkında yaptığı bilgilendirmeyle başladı. Ardından Temel Demirer üniversitelerde düşünce özgürlüğüne ilişkin düşüncelerini ifade etti. Türk üniversitelerinde düşünmenin suç olduğunu ve özgürlük için mücadele etmek gerektiğini söyledi.“Bugün derste bulunanların, yerde, taşların üstünde oturanların, hiçbir şeyi boşuna yapmadıklarını”, asıl özgürlüğün onlara ait olduğunu vurguladı.

“Umut” dediğimiz şeyin sokak ortasında üniversite kurarak, nasıl düşünmemiz gerektiğini söyleyenlere itiraz ederek, resmi ideolojiyi reddederek büyüdüğünü söyledi. Bu merdivenlerde oturanların “Anne bak, kral çıplak!” diyebilenler olduklarını ve mücadele etmemiz gerektiğini söyleyerek konuşmasını noktaladı.

Ardından sözü alan Hakan Gülseven, üniversitelerdeki soruşturma kurullarının savcılık gibi işlediğine, profesörlerin bilim adamı sıfatından daha ziyade “savcı” nitelemesini hak ettiklerine değindi. Soruşturmaların devletin güvenlik birimleri aracılığı ile açıldığını ifade etti. Yanımızdan geçen öğrencileri de mücadelemizin bir parçası yapabilmek gerekliliğini ifade ederek, birlikte mücadelenin önemine değindi.

Öğrencilerin avukatı Ceren Uysal da kısa bir konuşma yaptı. YÖK Disiplin Yönetmeliği’nin üniversitede siyasal faaliyet yürüten muhalif öğrencilere dönük olduğundan bahseden Uysal, burjuva hukuk sınırları içerisinde kendisinin de bir avukat olarak yapabileceklerinin sınırlı olduğunu söyledi. MEHA üzerinden, direnişlerin nasıl kazanımla sonuçlandığını örnek gösterdi. Yaklaşık 1.5 aydır süren YTÜ direnişinin sınıf hareketi ile bağ kurma çabası içerisinde olmasının olumlu olduğunu vurguladı.

Son olarak Eğitim-Sen 6 No’lu Üniversiteler Şubesi adına yapılan konuşmada, Eğitim-Sen’in direnişe destek verdiği ifade edildi. Ortak mücadele platformlarını arttırabilmek gerektiği söylendi.

“Ders” direnişteki bir YTÜ öğrencisinin konuşması ile son buldu. “Direnişteyiz Platformu”ndan bahseden Tuncay Karaca, bir sonraki günkü dersin çağrısını yaptı.

YTÜ / Ekim Gençliği


İÜ’de faşist saldırı…

“Faşizme karşı omuz omuza!”

Geçtiğimiz hafta ülkücü faşistler bir yurtsever öğrenciyi üniversite dışında satır ve bıçaklarla ağır bir şekilde yaralamışlardı. Faşistler bu hafta da İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüs’te provokasyon gerçekleştirmeye çalıştılar.

Öğrenci Kültür Merkezi (ÖKM) çatısı altındaki Türkçe Yaşam Kulübü’nde faaliyet yürüten faşistler bu hafta da rektörlüğün onayıyla İÜ Hukuk Fakültesi’nde ırkçı-şoven içerikte bir etkinlik gerçekleştirmek istediler. Üniversite içerisindeki bazı muhalif  kulüplerin yapacağı etkinlikler her zaman çeşitli engellerle karşılaşıyorken, adı satırlar ve silahlarla birlikte anılan faşist “Türkçe Yaşam Kulübü” üniversitenin her yerinde şoven etkinlikler düzenleyebiliyor. Faşist kulüp 13 Mayıs günü de “Türk Dil Bayramı” adı altında bir panel yaptı.

Panel öncesinde üniversitenin devrimci, demokrat ve yurtsever öğrencileri faşistleri teşhir eden bildiriler dağıtarak Hukuk Fakültesi koridorunda topluca beklemeye başladılar. Ardından çoğu öğrenci olmayan yaklaşık 60 kişilik faşist güruh Hukuk Fakültesi koridoruna gelerek ilerici, devrimci öğrencileri küfürlerle taciz etti. Sonrasında çıkan çatışmada, ikisi ağır birçok öğrenci yaralandı.

Çıkan çatışmanın ardından Havuzlubahçe’de polis ve üniversite yönetiminin desteğini alan faşistler teşhir edildi. Faşistler ise etkinliklerini çevik polis korumasında yapmaya başladılar. Devrimci, demokrat ve yurtsever öğrenciler, faşistler okuldan çıkana kadar üniversiteyi terk etmeme kararı aldılar. Etkinlik sona erdikten sonra faşistler taşlar ve soda şişeleriyle püskürtülürken, kaçan faşist güruhun imdadına her zamanki gibi resmi faşistler yetişti. Çevik polis devrimci-demokrat öğrencilere azgınca saldırıp birçoğunu yaraladı. Bunun üzerine Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne çekilen ilerici ve devrimciler polis saldırısına karşı barikat kurdular.

Üniversite yönetimine, faşistler ve çevik polis okulu terk edene kadar üniversiteden ayrılınmayacağı söylendi. Bunun üzerine faşistler ve çevik kuvvet okul dışına çıkarıldı. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden araçların kalktığı kapı önüne yürünerek, burada faşist provokasyonu ve çevik polis saldırısını teşhir etmek için basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, geçmişte faşist Türkçe Yaşam Kulübü’nün fakültede etkinlik yapmaması için dekanlığa dilekçe verildiği ve bu dilekçelere herhangi bir cevap alınmadığından bahsedildi. Mücadelenin her zaman devam edeceği vurgulandı. Basın açıklaması sırasında “Beyazıt faşizme mezar olacak!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz!”, “Türkeş’in itleri, yıldıramaz bizleri!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganları atıldı. Basın açıklamasının ardından toplu bir şekilde Saraçhane’ye yüründü.

Üniversite Öğrencileri olarak, gerçekleşen saldırıya ilişkin 14 Mayıs günü İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüs girişinde basın açıklaması gerçekleştirildi. Edebiyat Fakültesi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi önünden sloganlar eşliğinde gelerek “Polis, idare, faşist işbirliğine son” pankartı açıldı.

Eylemde “Beyazıt faşizme mezar olacak!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!”, “Satır dışarı, bilim içeri!”,  “Faşist yuvası Türkçe Yaşam Kulübü kapatılsın!” dövizleri taşınırken, asistan araştırma görevlilerinin gerçekleştirdiği “Çadır Nöbeti”ne destek sunuldu.

İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüs önünde hep bir ağızdan okunan Beyazıt ve Gündoğdu marşıyla başlayan eylemde yapılan açıklamada, Türkçe Yaşam Kulübü çatısı altında faaliyet yürüten ülkücü faşistlerin her etkinlikleri öncesi ve sonrasında saldırılar gerçekleştirdikleri söylendi. Üniversite öğrencileri olarak faşist saldırılara karşı önlem alınmaması durumunda doğacak sonuçlardan üniversite yönetiminin sorumlu olacağı duyuruldu. Polislerle ülkücü faşistlerin işbirliğine değinildi.

“Katil polis üniversiteden defol!”, “Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Satır dışarı, bilim içeri!” sloganlarının atıldığı eylem, üniversitelerde polis-idare-faşist işbirliğine karşı mücadele etmeye devam edileceğinin söylenmesiyle son buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Kamp-Üs faaliyetlerinden…

Kamp-Üs Bilim-Felsefe atölyesi toplandı!

İstanbul Üniversitesi’nde çıkardığımız Kamp-Üs dergisinin festival hazırlıkları kapsamında oluşturduğu Bilim-Felsefe Atölyesi 15 Mayıs günü toplanarak, belirlediği konular üzerinden tartışmalarına başladı. İlk olarak atom fikrinin ilkçağ filozofları tarafından ortaya atılışı ve atom modellerini tartıştık.

Giriş konuşmasında Demokritos’un atom fikrini ortaya atışı, bunu nasıl açıkladığı ve hangi görüşe dayandığı üzerinde duruldu. Diğer filozofların ve daha sonrakilerin bu görüşle ilgili neler söylediğinden bahsedildi. Ardından bu başlıklar üzerinden ayrıntılı tartışmalar yapıldı.

İkinci başlık olarak atom modelleri konusuyla ilgili bilgilendirmede bulunuldu. Dalton atom modelinden günümüzde kabul edilen modern atom modeline kadar bilimsel tartışmalar ve bilim insanlarının neler söylediklerinden bahsedildi.

Haftaya ise atom bombasının bulunması, çevreye ve insanlığa verdiği zarar ve bununla bağlantılı olarak toplum ve bilim konularını tartışacağız.

Kamp-Üs Bilim-Felsefe Atölyesi


Kam-Üs “Uçurtma Günleri” sona erdi…

Kamp-Üs dergisi olarak festival hazırlıkları kapsamında gerçekleşen “Uçurtma Günleri”nin ikinci günü olan 13 Mayıs’ta İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde özgürlüğü anlatan resim çalışması yaptık.

Edebiyat Fakültesi bahçesinde yere bez sererek, özgürlüğün herkes için ne anlam ifade ettiğine dair resim yapmalarını istedik. Öncesinde bir konuşma yaparak, YÖK’ün özgür ve güvenli alanlar projesine değindik. Bizlerin özgürlüğünü sınırlandıramayacaklarını, bütün alanları özgürleştirmemiz gerektiğinden bahsettik. Ardından özgürlüğü resmetmeye başladık.

Alanda Kamp-Üs masası açarak, 27 Mayıs’ta ÖKM’de gerçekleştireceğimiz festivale çağrı yaptık. Ayrıca ağaçlara özgürlüğü ve YÖK’ün projesini anlatan dövizler astık. Fotoğraf Atölyesi’nin sergisini de bulunduğumuz alanda açtık.

“Uçurtma Günleri”ni 14 Mayıs’ta Edebiyat Fakültesi’nde yaptığımız etkinlikle sonlandırdık.

Hafta başından beri Edebiyat Fakültesi’nde yürüttüğümüz çalışmanın sonucunda Fen Fakültesi bahçesinde özgürlüğe uçurtmalarımızı gönderdik. Bulunduğumuz alana “Özgür Alan-1/Biz bu alana tutsak edildik, tutsak alanda özgürleştik, tutsak alanları özgürleştirdik!”, “Öğrencisiz özgürlük taş duvarların özgürlüğü olacaktır!”, “27 Mayıs’ta ÖKM’de Kamp-Üs festivalinde buluşalım!” yazılı dövizler astık ve dergimizin satışını gerçekleştirdik.

Uçurtmaların üzerine festival çağrısı yapan yazılar yazdık. Çevreden birçok öğrenci gelip uçurtma uçurdu. Bizleri tanımayan öğrencilere dergimizi, festival kapsamını anlattık. Özgürlüğün bizler için ne anlama geldiğini tartıştık. YÖK’ün “Özgür ve güvenli alanlar” projesinden bahsederek, bizlerin özgürlüğünü kısıtlamaya çalıştıklarından, aslında bu projeyle diğer alanların tutsak olduğunu kabul ettiklerinden bahsettik.

 

Kamp-Üs Dergisi piknikte buluştu...

19 Mayıs günü yaptığımız piknikte yeni katılan arkadaşlara derginin ortaya çıkışı, hedefledikleri ve yaptığı çalışmalar anlatıldı. Bunun dışında fakülteler içerisinde yaptığımız etkinliklerin önemi üzerinde duruldu. Ayrıca gerçekleştireceğimiz festivalin ayrıntıları tartışılarak, öğrencileri çalışmalarımızın ve şenliğimizin nasıl birer parçası yapılabileceği konuşuldu. Yapılan sohbetlerin dışında kolektif bir şekilde birçok oyun oynandı.

Kamp-Üs Dergisi


“Pıtrak” Beytepe’ye sesleniyor…

Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde çıkmaya başlayan ve 1 Mayıs’ın hemen öncesinde ikinci sayısı çıkan “Pıtrak”, yürütülen faaliyetle beraber üniversite öğrencilerine tanıtılıyor.

Beytepe Ekim Gençliği’nin üniversite içinde yürüttüğü faaliyet kapsamında çevre güçlerle beraber sürdürdüğü kültür-sanat çalışmasının bir ürünü olarak ortaya çıkan “Pıtrak” isimli fanzin, üniversitede hâkim olan burjuva ideolojisine, yozlaşma ve yabancılaşmaya karşı alternatif olma amacı taşıyor.

Hiçbir sosyal alanın olmadığı Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde uzun çabalar sonucunda çıkarılmasına karar verilen “Pıtrak”ın ilk sayısında Beyazıt Katliamı, yerel seçimler ve Newroz gündeminin yanısıra ZeitGeist adında bir belgesel ve şiir köşesi yer alıyordu.

İlk sayısının çıkmasının ardından dağıtımı yapılan “Pıtrak” öğrenciler tarafından ilgiyle karşılandı. “Pıtrak”ın 1 Mayıs öncesinde çıkan ikinci sayısı ise hem içerik hem de teknik olarak ilk sayıya oranla daha gelişkindi.

İkinci sayıda “2009 1 Mayısı”, “Kadının toplumsal-tarihsel ezilmişliği” ve “Küresel ısınma” Pıtrak’ta işlenen gündemlerdi. Pıtrak’ın ikinci sayısının dağıtımı 29 Nisan tarihinde üniversitede gerçekleştirilen 1 Mayıs etkinliğinde yapıldı.

Sonrasında, milyonları sömüren bir avuç azınlığın düzeni olan kapitalist sistemin en güçlü silahlarından birinin din olduğunu ve dinin sömürüyü kolaylaştırmak amacıyla kullanıldığını anlatan ZeitGeist isimli belgeselin gösterimi gerçekleştirildi.

13 Mayıs günü yapılması planlanan film gösterimi için Hazırlık Fakültesi kırmızı kantinde ve yemekhanede el ilanları dağıtılıp insanlarla sohbet edildi. Gösterim sonrasında gerçekleştirilen sohbetle etkinlik sona erdi.

Beytepe Ekim Gençliği