15 Mayıs 2009
Sayı: SİKB 2009/18

  Kızıl Bayrak'tan
  Düzenin Kürt sorununda yeni
“çözüm” senaryoları
  Mardin katliamı ve perdelenmek
istenen gerçekler!
ABD Genelkurmay Başkanı Ankara’daydı...
Gençliğin 6 Mayıs anmalarından…
BDSP’nin Denizler’i anma eylem ve etkinliklerinden…
  “Engelliler Haftası” ikiyüzlülüğü...
  Grev ve direnişlerden
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Taksim 1 Mayısı’nın moral kazanımlarını geleceğe taşıma görev ve sorumluluğu!
  BMİS Eskişehir Şube Başkanı Bayram Kavak ile Eskişehir 1 Mayısı üzerine konuştuk...
  Salgın hastalıkların sorumlusu kapitalizmdir!
  Kapitalizmin sömürü çarkları döndükçe, işçiler ölmeye devam edecek!
  İTÜ Şenliği: Çok yönlü ve zengin etkinlikler!
  Dünya işçi-emekçi hareketinden…
  Afganistan’da kitlesel kıyıma protestosu… .
  Emperyalistlerin kışkırttığı gerici savaş Pakistan’a taşındı!
  İşçi sınıfı “makulu” berhava ederek şekillenir
Volkan Yaraşır
  Bir katliamın düşündürdükleri…
M. Can Yüce
  Anti-faşist zaferin 64. yıldönümü!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dünya işçi-emekçi hareketinden…

Macaristan’da krize karşı genel grev!

Macaristan’da krizin sonuçlarına karşı ayağa kalkan kitlelerin öfkeleri dinmiyor. 8 Nisan’da gerçekleşen kitlesel gösterilerin ardından 8 Mayıs’ta da özellikle ulaşım ve transport sektöründe örgütlü sendikaların yoğun katılımıyla bir günlük genel grev gerçekleşti.

Macaristan’da Mart ayında kriz nedeniyle devrilen hükümetin yerine iktidara gelen sosyal demokrat azınlık hükümetinin ilk icraatı geniş bir kriz programını kabul etmesi olmuştu.

Macaristan hükümeti Dünya Bankası, IMF ve AB’den 20 milyar acil yardım almış ve bununla devletin iflas etmesi önlenmeye çalışılmıştı.

Bu süreç ağırlıklı olarak kamu giderlerinde kısıtlanmaya gidilmesi olarak işliyor. Hükümet 2 yıl boyunca kamu çalışanlarının maaşlarını dondurmayı planlıyor. Ayrıca vergilerin arttırılması da gündemde. Hatta devletten alınan çocuk parası bile vergilendirilecek. Emekliler de bu uygulamadan nasibini alacak. Emeklilik parası yükseltilmeyecek ama emeklilik yaşının kademeli olarak 62’den 65’e yükseltilmesi planlanıyor. Hastalık parası yüzde 70’den yüzde 60’a çekilecek. Tüm bu uygulamalar işçi ve emekçilerin gelirinin yüzde 30 oranında düşmesi, enflasyonun artması ve işsizliğin büyümesi anlamına geliyor. Bu saldırılar karşısında kitleler yeni hükümete karşı da mücadele yolunu seçiyorlar.

Genel greve katılımın yüzde 80 ile en yüksek olduğu yer devlet demiryolları. “Demiryollarına ayrılan ödeneklerin kısıtlanmasıyla demiryolu işçilerinin yarısının işini kaybedeceği tahmin ediliyor. Bu da 200 bin işçi ve emekçinin kamu araçlarını kullanamayacağı anlamına geliyor. 

Greve ayrıca otobüs şöferleri, öğretmenler, sağlık çalışanları da katıldılar. Bazı fabrikalarda da dayanışma grevleri gerçekleşti.

Daha güçlü ve kitlesel eylemlerin gerçekleşememesinin nedeni ise, farklı sendikal tutumlar.

Macaristan’da ikinci büyük sendikal konfederasyonu olan SZEF  hükümeti zor dönemde zor durumda bırakmamak için greve katılmayı reddederken, Sendikalar Birliği (LİGA) ise grevi hükümet ile sürdürülen görüşmeler nedeniyle kısa tuttuğunu açıkladı. Ama önümüzdeki süreç için yeni grev ve protestolara çağrı yapıldı.


Otomobil sektöründe grevler...

Hindistan’ın Hyundai işletmelerinde çalışan 1.300 işçinin başlattığı grev kazanımlarla sona erdi. Grev süresince gözaltına alınan 900 işçi işlerinin başına döndü. Grevci işçiler cezai soruşturmaya maruz kalmayacakve işveren işçilerin diğer tüm taleplerini gözden geçirecek. İşçilerin en önemli taleplerinden biri sözleşmeli işçilerin diğer işçilerle eşit haklara sahip olmasıydı.

Güney Kore otomobil tekeli Ssangyong’da da sendikalı işçiler iki günlük greve gittiler. İşçiler bu eylemleriyle kitlesel olarak yaşanan işten atılmaları protesto ettiler. Tekel iflasını açıklamak ve 2646 işçiyi işten atmak istiyor. Bu rakam tüm çalışanların yüzde 36’sını oluşturuyor.


ThyssenKrupp’ta işçi kıyımı

Almanya’nın en büyük demir-çelik tekeli ThyssenKrupp, 8 Mayıs günü, ekonomik krizden dolayı 2 bin işçinin işine son vereceğini ve buna karşılık olarak işyeri temsilciliği ile 30 Eylül 2010 yılına kadar işyerini kapatmama üzerinde anlaştıklarını ifade etti.

ThyssenKrupp yöneticisinin yaptığı açıklamaya karşı IG Metal sendikası ise 5000 işyerinin tehlikede olduğunu söylüyor. ThyssenKrupp dünya genelinde 200 bin işçiyi istihdam ediyor.


Bielefeld’de uyarı grevi!

Kamu sendikası ver.di, toplu iş sözleşmelerinde yaşanan uzlaşmazlıklar üzerine 6 Mayıs sabahı Almanya çapında uyarı grevler için çağrı yaptı.

Bielefeld’deki greve damgasını vuran sorun, kiliselere bağlı sağlık ve sosyal alanlarda çalışan emekçilerin toplu sözleşme haklarının olmamasıydı. Ayrıca kreş çalışanları da, Almanya’da geçen sene çıkarılan KiBiZ’e (Çocuk Eğitim Yasası) karşı grevdeydiler.

Greve katılan 400’e yakın kreş çalışanı gösteri alanına yürüdüler ve kiliselere bağlı kurum çalışanları ile buluştular. Gösteriye 700’ün üzerinde katılım gerçekleşti. Ver.di başkanı yaptığı konuşmada, bunun bir başlangıç olduğunu, taleplerinin kabul edilmemesi durumunda grev ve eylemleri sürdüreceklerini dile getirdi.

Federal-Mogul direnişi kazandı!

Almanya’nın Wiesbaden kentindeki işletmede 6 Mayıs günü üretimi durdurarak direnişe geçen Federal-Mogul işçileri, belli kazanımlar elde ederek direnişi sonlandırdılar.

Büyük karlar elde etmesine rağmen kapitalist krizi bahane eden FederalMogul patronları daha önce taşeran firmadan getirdikleri 166 işçiyi kapı dışarı etmişlerdi. Buna karşılık işyeri temsilciliği çalışma saatlerinin düşürülmesini talep ederek işçilerin atılmasına karşı çıkmıştı.

Bu saldırıyla yetinmeyen Federal-Mogul patronları, kadrolu işçilerden 436’sının işine son vereceklerini açıkladılar.

IG Metal’de örgütlü işçilerin %93’ü grev oylaması yapılması yönünde karar aldı. 5 Mayıs günü yapılan oylamada işçilerin %94,39’u evet yönünde oy kullandı.

İşçiler 6 Mayıs sabahı direnişe geçtiler, fabrikanın önünde çadırlarını kurarak direniş bültenini çıkardılar. İnternet üzerinden bir sayfa açarak gelişmeleri kamuoyuna duyurmaya çalıştılar.

Kapitalist krizin etkilerinin hemen her fabrikada kendini hissettirdiği bu dönemde, direniş kısa zamanda büyük destek kazandı. Wiesbaden ve çevresindeki işçi ve emekçiler, parti temsilcileri direnişe destek verdiler. Opel Bochum, Mercedes Benz’den de direnişe destek sunuldu.

12 Mayıs günü işverenle IG Metal arasında süren pazarlık akşam saatlerinde sona erdi. IGM Wiesbaden sorumlusu Michael Erhardt işçilere yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Federal-Mogul işçilerinin başlattığı direniş karşısında Mogul patronları geri adım attılar. Siz kazandınız, sizin birliğiniz ve direnişiniz kazandı.” Michael Erhardt, işverenin 436 kişinin işine son verilmesinden vazgeçtiğini, IGM’in farklı önerileriyle birlikte bir çözüme vardıklarını açıkladı.

Fabrikanın stratejik bir konumu var: 125 yıllık bir işletme olan Federal-Mogul fabrikasında otomobil sanayisi için çok hassas motor parçaları üretiliyor. Direniş bir gün daha sürseydi, Mercedes’de A-Klass bandları duracak, etkisi hemen VW’ye sıçrayacaktı. Otomotiv patronları bundan dolayı korkuya kapıldılar. Direnişin başka fabrikalara da örnek olacağından kaygı duymaya başladılar. Çünkü kapitalist krizin yıkıcı sonuçları her fabrikada yaşanıyordu. Hem direnişle dayanışmayı engellemek hem de daha fazla zarar etmemek için masaya oturmak zorunda kaldılar.

Henüz masada ne gibi kararlar alındığı bilmiyoruz ama, işçi sınıfı üretimden gelen gücünü direnişle bütünleştirdiğinde, başaramayacağı hiçbir şey yoktur.

Wiesbaden BİR-KAR

Köln’de faşizme geçit yok!

Almanya’nın Köln kentinde yapılması planlanan faşist kongrenin ikincisi de Köln halkının direnişleriyle karşılandı ve tüm kentte eylemler gerçekleşti.

Protesto eylemlerine sendikalar, kiliseler, partiler, lise öğrenci temsilcilikleri, demokratik kurum ve kuruluşlar, devrimci örgütler çağrı yaptı. Kentin değişik noktalarında biraraya gelen binlerce kişi faşist ve ırkçı Pro Köln ve Pro Kuzey Ren Vesfalya kuruluşunun düzenlediği islam karşıtı kongreyi protesto etti.

Protesto gösterilerinden biri şehir merkezinde gerçekleşti. Burada sendikalar kiliseler  ve partilere kadar geniş bir yelpazede katılım gerçekleşti. 2 bin kişinin katıldığı mitingte yapılan konuşmalarda Köln’deki hoşgörü ve çok kültürlülük geleneğinin bozulmayacağı ve Köln’de faşistlere yer olmadığı vurgulandı.

Grup daha sonra yürüyüşe geçti. Ren nehrinin diğer tarafında Pro Köln’ün düzenlediği kongrenin yakınında toplanan kitlesel kalabalığa katıldı. Burada ağırlıklı olarak liseli öğrenciler ve partilerin gençlik örgütleri oluşan 4 bin kişilik kitle bekliyordu.

Miting alanında yapılan konuşmalarda, özellikle öğrenci temsilcileri faşizmin bir düşünce olmadığını aksine suç olduğunu ve yasaklanması gerektiğini vurguladılar. Pro Köln gibi faşist bir kuruluşun seçimlere katılmasına izin veren politikalar eleştirildi ve okullardaki anti faşist projelere daha fazla ağırlık verilmesi ve desteklenmesi gerektiği söylendi.

Miting alanındaki kitle çembere alınarak çıkmasına izin verilmedi. Polis köpekleri, atlı polisler, su panzerleri ile polis tam bir güç gösterisi sergilemeye çalıştı.

Gösterilerde bazı gruplar yoğun polis yığınağına ve polis çemberine rağmen ırkçı faşist Pro Köln’ün toplandığı alana kadar sokulmayı başardılar ve 150 kişi ile kocaman alanda kaybolmuş izlenimi veren faşistlerin kongresini megafonlarla ve sloganlarla uzunca bir süre engellediler. Burada yer yer polis ile çatışma çıktı. Protesto gösterilerinde biz de Bir-Kar olarak yerimizi aldık.

Pro Köln’ün yakında yapılacak olan seçimlere yatırım olarak kullandığı kongreye, Avusturya, ABD, Fransa, İtalya gibi ülkelerden gelen ırkçı faşistlerin de bulunduğu 150 kişi katıldı. Muhammed karikatürlerinin bulunduğu pankartlar taşındı.

Köln’de Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin yaptıracağı camiye karşı kampanyalar yürüterek bunu kendi faşist ideolojilerini yaymak için kullanan ırkçı faşist Pro Köln ve Pro NRW, “Köln’ün giderek islamlaşmaya başladığı” iddiasını öne sürerek buna karşı bir konferans düzenleme kararı almıştı.

Bu iki faşist kuruluş 10 Mayıs günü Köln’ün merkezinde bir gösteri düzenlemeyi planlıyor ardından da buradan caminin yapılacağı Köln’ün Ehrenfeld semtine kadar yürümek istiyordu. Köln İdare Mahkemesi ve Eyalet Yüksek İdare Mahkemesi’ne bu talep reddedildi. Böylece faşistler kendilerine verilen alanda polis çemberi altında toplanabildiler.

Gösteriler süresince 5600 polis görev yaptı. Pro Köln geçen yıl Eylül ayında yine Köln’de İslamlaşma Karşıtı Konferans düzenlemek istemiş, bu konferans da Köln halkının büyük tepki ve kitlesel gösterileriyle önlenmişti.

BİR-KAR / Köln