26 Kasım 2005 Sayı: 2005/46 (46)

  Kızıl Bayrak'tan
  Devlet ve düzen suçlarının üstünü örtme, suçluları koruma telaşına düştü
  Şemdinli'nin yaydığı dalga kabarıyor
  Yüksekova'da onbinlerin katıldığı cenaze töreni
  Ülke çapında Şemdinli protestoları
  "Şemdinli, Yüksekova'nın faili devlettir"
Şemdinli protestolarından
Ordu'da skandal bitmiyor; Yalova'da deprem soygunu
  CHP Kurultayı ve ötesi
  DİSK'ten sermayeye "daha aktif" hizmet!
  Laik-şeriatçı bölünmesi değil emek-sermaye bölünmesi
  Sendikal ihanet çetelerinden arsızlığın bu kadarı
  Roj TV tartışmaları; Basın özgürlüğü kimin için?
  Son milli maçta yaşananlar devlet geleneğinin resmidir
  Milli Güvenlik Siyaset Belgesi üzerine... Devletin gizli ama gerçek anayasası / Orta sayfa
  Her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor
  Ankara Sendika Şubeler Platformu sözcüsü ile röportaj
  Şemdinli ve gençlik alanında devrimci sorumluluklar
  Ekim Gençliği: Hedefli, sistemli bir kitle çalışması ve yoğun bir politik faaliyet örgütlüyoruz
  Ekim Gençliği'nin 10. yılında özgüleştirilmiş bir kampanya hazırlığı
  Irak'ta zorunlu olan halkların birleşik direnişidir!
  APEC zirvesini onbinlerce emekçi protesto etti
  Tekeller işkenceden de kar ediyor
  Yerel işçi kurultaylarında "işçilerin birliği halkların kardeşliği" şiarı yükselecek!
  Yerel işçi kurultayı hazırlıklarından
  Değiştirmek için değişmeli!
  Ekim Devrimi 88, Yeni Ekimler'in Partisi 7 yaşında!
  Basından/ Şemdinli olaylarının siyasal boyutu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Pusan’da toplanan APEC zirvesini onbinlerce emekçi protesto etti

Asya Pasifik İşbirliği Forumu (APEC) üyesi 21 ülkenin liderleri, Güney Kore’nin Pusan kentinde iki gün süren bir zirve gerçekleştirdi. Toplantı öncesinde başlayan emperyalist savaş, serbest ticaret, Bush karşıtı kitlesel gösteriler ise zirve boyunca devam etti. Sokaklara dökülen onbinlerce emekçiden kaçan liderler, uçakların ya da gemilerin yaklaşmasının yasaklandığı bir adada 19 milyon doların harcandığı “ultra modern” bir yapıda buluştu. Benzer zirvelerde gelenek olduğu üzere, kapitalist müsrifliğin kaba bir örneğini sergileyen liderlere hizmet eden 100 aşçı, geleneksel Kore yemekleri hazırlamaya memur edildi.

Zirve boyunca tıkınan liderler, “Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) görüşmelerinde ilerleme sağlanması, terörizmin kınanması, olası bir kuş gribi salgınında işbirliğinin desteklenmesi konularında anlaşmaya vardıklarını ilan ettiler. Hazırlanan sonuç bildirgesi, aralarında Çin Devlet Başkanı Hu Cintao, ABD Başkanı George Bush, Japonya Başbakanı Juniçiro Koizumi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de bulunduğu 21 liderin katıldığı forumun ardından resmen açıklandı.

Zirveye katılanlar, DTÖ’nün gelecek ay Hong Kong’da yapılacak toplantısı öncesinde küresel ticaret müzakerelerinde ilerleme sağlanmasını istedi. Yayınladıkları sonuç bildirgesinde ise “terörizm” kınanırken, “Terörist” grupları yoketmek ve kitle imha silahı tehdidini önlemek için hemfikir olduklarını iddia ettiler. Kuzey Kore’nin nükleer silah programı görüşmelerinde kalıcı ilerleme görmek istediklerini dile getiren zirve katılımcıları, aralarında bulunan baş terörist Bush’tan hesap sormaya yeltenmedi. Dahası Iraklı sivillere karşı, BM’nin yasakladığı kimyasal silahları kullandığı kesinleşen bir devletin başkanı olduğu halde, hiçbir lider Bush’un yakasına yapışmadı. Demek ki, “terörizmin kınanması” veya “kitle imha silahları tehdidinin önlenmesi” gibi konularda söylenenler içi boş laflardan ibarettir.

Militan gösteriler zirveyi gölgede bıraktı

Onbinlerce işçi-emekçinin, gencin, savaş karşıtının katıldığı protesto gösterileri zirveyi gölgede bıraktı. Kore’de gelenek olduğu üzere militan bir atmosferde geçekleşen gösterilerde, polisin yük konteynırları yakarak kurduğu barikatlar zorlandı, bazı noktalarda ise yıkıldı. Devrilen bir konteynır üzerinde bulunan çok sayıda polis yaralandı. Polisin azgınca saldırılarına karşı saatlerce direnen emekçiler, binlerce silahlı korumanın oluşturduğu barikatın ardındaki liderler sürüsünü rahat bırakmadı. Pusan dışında başkent Seul’da da zirve, kitlesel gösterilerle protesto edildi.

Bu arada Koreli çiftçiler, zirve başlamadan protesto eylemlerine başladı. Meclis önündeki meydanda toplanan 10 binden fazla çiftçi, APEC zirvesini engelleme tehdidinde bulundu. Eyleme saldıran polise demir çubuklarla yanıt veren göstericiler, bir polis aracını ateşe verdi. Gösteride çıkan çatışmada onlarca kişi yaralandı. Gösteride, ABD/Bush aleyhinde sloganlar da atıldı. Zirvenin yapıldığı sırada Pusan’da sabah erken saatlerde toplanan 3 bin kadar çiftçi, pirinç pazarının serbest ticarete açılması planlarını protesto etti.

Emekçilerin kapitalist yağmaya, emperyalist saldırganlığa, gerici savaşlara duydukları tepkiyi her fırsatta eylemle ifade etmeleri sonucu, haydut takımının rahat toplanacağı bir yer kalmamıştır dünyada.

-----------------------------------------------------------------------------------------

Yüzbinlerce Avustralyalı işçi ve emekçi alanlara indi

Kapitalizmin egemen olduğu dünyada Avustralya, refah düzeyi en yüksek ülkelerden biri kabul ediliyor. Açıklanan rakamlara göre, bu ülkede her yıl bütçe fazlası milyarlarca dolar hükümetin elinde kalıyor. Fakat bu durum Avustralyalı işçi-emekçileri hedef alan saldırıların olmadığı anlamına gelmiyor. Sermayenin küresel çapta devam eden neo liberal saldırısı, artık Avustralyalı işçi-emekçileri de cepheden tehdit ediyor.

Avustralya hükümetinin, çalışma yasalarını işçi sınıfı aleyhine değiştirme planına karşı yüzbinlerce işçi-emekçinin alanları özgürleştirmesi, “toplumsal uzlaşma” döneminin bu ülkede de sonuna gelindiğini göstermektedir. Sendika konfederasyonu başkanı Sharan Burrow, “Sadece Melbourne kentindeki eylemde 210 binden fazla insan vardı. En büyük eylem bu oldu. İnsanlarımız, çocuklarının daha iyi bir toplumda yaşaması için mücadele ediyor” dedi. İş bırakan pek çok işçi alana ulaşamadan eylem bitirildiği halde bu kitlesellik sağlandı. Birçok kentte onbinlerce emekçinin katıldığı eylemler yapıldı. Toplam katılımın 600 bin civarında olduğu belirtiliyor.

Avustralya gibi bir ülkenin tarihinin en büyük işçi-emekçi eylemlerine tanık olması, “müreffeh” kapitalist ülkelerde de sınıf çatışmalarının yeni boyutlar kazandığının göstergesidir.

------------------------------------------------------------------------------------------

Çin işçi sınıfında kıpırdanmalar

Çin’de emek gücünün çok ucuz olduğu, bundan dolayı Çin mallarının dünya pazarlarını istila ettiği, günlük yaşamda karşılaştığımız yaygın bir söylemdir. Kısmen doğru olmakla beraber bu söylem, genelde sermayenin saldırılarının gerekçesi olarak kullanılıyor.

Ulaşabildiğimiz sınırlı bilgiler dahi Çin işçi sınıfının mücadele sahnesinde yerini almaya başladığını gösteriyor. Çin’in Şenzhen kentinde bulunan İtalyan Decoro Fabrikası’ndaki 4 bin işçinin grevi, sınıf çatışmanın örneklerinden sadece biri.

Decoro’daki grev, fabrikanın İtalyan yöneticilerinin 3 işçiyi dövmesinin ardından patlak vermişti. İşçiler, arkadaşlarından resmi olarak özür dilenmesinin yanısıra, ücret zammı, sigorta primlerinde artış gibi talepleri kabul edilinceye kadar greve devam edeceklerini belirttiler.

Geçen hafta fabrika kapısında toplanan 4 bini aşkın işçi, “Şiddeti durdurun!” sloganları atarak fabrikayı işgal etti. Bunun üzerine Çin polisi işçilere sert bir şekilde saldırarak, kimin bekçisi olduğunu gösterdi. Şirketin ücretlerden kesinti yapma, sosyal hakları gaspetme, sendikal faaliyetleri kısıtlama türünden saldırılarına maruz kalan işçiler direnmekte kararlı olduklarını dile getirdiler.