29 EKİM 2005 Sayı: 2005/43 (43)

  Kızıl Bayrak'tan
  TMY karşıtı mücadelenin görevleri...
  Ordu-hükümet geriliminde son perde
  2006 Bütçesi mecliste; Sömürü ve soyguna karşı mücadeleyi yükseltelim!
  2006 Bütçesi; Vergiler yine işçi ve emekçileri vuracak!
  TÜSİAD gözünü enerji ve ulaşım sektörüne dikti; Sermaye yağmaya doymuyor
Telekom yağmasının önündeki engeller temizleniyor
Yargı "siyasallaştırılıyor" mu? Yoksa düzen siyasetinin göbeğinde mi duruyor?
  Umut tacirleri emekçileri soymaya devam ediyor
  Burjuva parlamentosundan pislik akıyor
  Eğitim-Sen'de neler oluyor?
  Sosyal güvenlik açıkları sermayenin eseridir!
  İstanbul Migros işçileri; Haklıyız, kazanacağız!
  İzmir'de 6 Kasım tartışmaları
  Demorkari mücadelesi ve Kürt sorunu: "Demokrasinin sınırlarını genişletme" programı/ Orta sayfa
  Erdemir örsündeki OYAK
  Gecekonduları niçin yıkmalıyız?/ Y. Akkaya
  "Uygar dünya" Pakistan halkını ölüme terketti
  Suriye emperyalist saldırganlığın hedef tahtasında
  Azerbaycan; Aliyev hanedanlığı kendini güvende hissetmiyor
  İşgal ordusu bölgedeki "kalıcı üslerini" genişletiyor
  Genç bir komünistin mücadele günlüğü; Kayaları parçalayan dalgaların sürekliliğidir
  Anti-emperyalist mücadele üzerine
  Medyatik uyuşturucu futbol
  Başarının sırrı / Sosyalist-Şoreşger
  Bültenlerden / Tersane İşçileri Bülteni
  Bültenlerden / Anadolu Yakası İşçi Bülteni
  Basından/ Beşar rejimi daha ne kadar yaşar?
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Amerikan işgal ordusu bölgedeki “kalıcı üsleri”ni genişletiyor

Neo-faşist çete şefleri Afganistan ve Irak işgallerinin sadece bir başlangıç olduğunu, bölgenin tümü yeniden dizayn edilene kadar saldırıların devam edeceğini ilan ediyor. Bölge halklarını hedef alan bu küstahça açıklamalar, Suriye'nin “sıradaki yakın hedef” olduğu vurgusuyla birleştiriliyor.

Savaş makinesi ordu, bölgedeki üslerini ya genişletiyor ya da yenilerini inşa ediyor. Bölgedeki en önemli Amerikan üslerinden biri olan İncirlik'te de, Irak işgalinden sonra genişletme çalışmaları yapılmış, Ankara'daki uşaklar, havaalanları ve limanları da ABD ordusunun hizmetine sunmuştu. Aynı şekilde ABD uşağı petrol şeyhlikleri de ülkelerini boydan boya işgal ordularının hizmetine açmışlardır.

İşgal orduları Irak bataklığında çırpınırken yeni cepheler açmaktan sözeden savaş kundakçıları, Körfez ülkelerindeki üsleri kalıcı hale getirme hazırlığı içinde. Amerikalı yetkililer, ABD ordusunun Basra Körfezi bölgesindeki askeri üslerde “kalıcı olmayı” planladığını, üslerin Ortadoğu ve Orta Asya'daki saldırılarda kullanılacağını söylüyor.

Kalıcı üslerden ilki, Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki El Dafra Hava Üssü olacak. ABD ordusunun buraya çok sayıda F-16 savaş uçağı konuşlandıracağı belirtiliyor. Amerikalı bir yetkili, “El Dafra, F-16'lar için önde gelen hava eğitim merkezi olacak” diyor.

İkinci kalıcı üs ise Katar'da bulunuyor. Buradaki El Udeyd Üssü'nün ABD hava saldırıları için karargah olmaya devam edeceği kaydedildi. İki yıl önce hava saldırıları merkezini Suudi Arabistan'dan Katar'a kaydıran ABD, El Udeyd'i Körfez bölgesindeki en büyük ABD üssü haline getirmeyi amaçlıyor. Emperyalist savaşı yayma hazırlığına destek veren gerici Katar yönetimi de, 2008 yılına kadar tamamlanacak olan üs genişletme çalışmaları kapsamında, 400 milyon dolar harcama yapmaya hazırlanıyor.

Kuveyt'teki Amerikan uşağı rejim de uzun vadeli ABD askeri üslerinin kurulmasına onay verdi. ABD'nin halen bölgedeki en önemli askeri üssü ise Bahreyn'de bulunuyor. Emperyalist ordular bu ülkeyi Basra Körfezi'ni kontrol edebilmek için üs olarak kullanıyor. ABD ordusunun bir diğer üs hazırlığı işgal altındaki Irak'ta devam ediyor. Irak'taki Balad Hava Üssü, 124 milyon dolar harcanarak modernize edilecek. Bu üs halen savaş helikopterlerinin önemli merkezlerinden biri konumunda.

---------------------------------------------------------------------------------------

ABD'de parası olmayan hastalar ölür!

Amerikan sağlık sistemindeki eşitsizliklerden dolayı, yılda yaklaşık 84 bin insanın ölüme terkedildiği ortaya çıktı. ABD'deki Sağlık Araştırmaları Ajansı'ndan sağlık uzmanı David Atkins, kaleme aldığı bir başyazı ile bu gerçeği gözler önüne serdi. İngiliz Tıp Dergisi'nde yazan Atkins, ırkçılığın sağlık sisteminin de bir parçası olduğuna da işaret ediyor. Amerikalı siyahların beyazlara nazaran sağlık hizmetlerinden yararlanma şansının çok daha düşük olduğunu vurgulayan Atkins, ölüme terkedilenlerin çoğunun siyahlardan oluştuğunu kaydediyor.

Atkins,yazısında, Katrina felaketi sırasında gözler önüne serilen eşitsizliğe de işaret ederek, “Çatıların tepelerindeki insanların görüntüleri, yoksul bir güney eyaletinde fakir ve siyah olmanın sağlık için zararlı olduğunu açıkça gösterdi” diyor.

Kalp rahatsızlıkları, diyabet, kanser, HIV/AIDS gibi hastalıklardan, alkol ve uyuşturucu bağımlılığından dolayı yılda 84 bin kişinin ölmesi Bush yönetiminin umurunda bile değil. Zira ölenler Amerika'nın yoksullarıdır. Üstelik çoğunun rengi de “beyaz” değildir. Dolayısıyla emperyalist işgal savaşını yürüten rejimin ilgi alanına girmiyor bu kitlesel ölümler. David Atkins de , “yoksulluğun ve ırkın sağlık üzerindeki -olumsuz- etkisi”ne dikkat çekiyor.

Sağlık sigortasının özel olduğu Amerika'da 40 milyon kişi bu haktan yoksundur. Sigortalı olanlar da, ödedikleri prim oranına göre tedavi olabiliyorlar. “Paran kadar sağlık” ilkesinin en tam uygulandığı ülke ABD'dir. Sağlığın özelleştirildiği her ülkede benzer ölümlerin kaçınılmaz olacağını tahmin etmek güç değil.

100 bini aşkın Iraklı'nın hayatına malolan emperyalist işgalin maliyeti yıllık 50 milyar doları aşıyor. İşgal uğruna bu devasa parayı gözden çıkaran ABD emperyalizmi, sağlık hizmeti alamadığı için ölen 84 bin Amerikalı yoksulu kurtarmak için tek bir dolar bile harcamıyor. Kapitalizmin yıkıcı karakterini bundan daha iyi ne anlatabilir!