Mamak İşçi Kültür Evi Kadın Komisyonu...
İşçi Kültür Evleri'yle dayanışmayı yükseltelim!
Mamak İşçi Kültür Evi Kadın Komisyonu olarak örgütlenme faaliyetlerimizi ara vermeden sürdürüyoruz. Bu çerçevede ilk olarak kadın tiyatrosu oluşturmayı önümüze koymuştuk. Bu hedefimize büyük ölçüde ulaşmış bulunmaktayız. Kadın Komisyonu Tiyatro Topluluğu, Mamak İşçi Kültür Evleri'nin düzenlediği Kültür Sanat Festivali çerçevesinde 7 Ağustos günü ilk defa Mamaklı emekçilerle buluşacak.
Kadın Komisyonu olarak düzenli duvar gazetesi hazırlamak ve gazeteyi belli başlı merkezlere asmak bir diğer amacımızdı. İlk duvar gazetemizi hazırlayarak Mamak'taki önemli noktalara ve parklara astık. Duvar gazetesi son derece olumlu tepkiler aldı. Bundan sonra düzenli olarak duvar gazetemizi emekçilere ulaştıracağız.
Önümüze koyduğumuz diğer hedefler ise 30 Temmuz'da dayanışma kermesi örgütlemek ve 3 Eylül'de tam gün sürecek “Emekçi Kadın Buluşması” etkinliği gerçekleştirmek.
Birlik ve dayanışma kermesi
Sermaye devletinin baskı politikası ancak bilinçler burjuva ideolojisiyle işgal edildiğinde başarıya ulaşır. Mamak İşçi Kültür Evi Kadın Komisyonu olarak burjuvazinin yarattığı rekabet ve yalnızlaşma duygularına karşı dayanışma ve birlik duygularını güçlendirmek hedefiyle önümüze “dayanışma kermesi” etkinliğini koyduk. Kermes çalışmamızda aslolan, mahalle halkının hiçbir karşılık beklemeden Kültür Evleri'yle dayanışmak amacıyla kermese katkı sunması ve bu duyguyu en yakınından başlayarak çevresine yaymasıydı.
Bu bakışaçısıyla 5 Temmuz'da kermes çalışmalarını başlattık. Onlarca yoksul ve emekçi kadınla sohbet ederek aramıza örülen duvarları yıkmaya çalıştık. Tüm Mamak'ta kadınları dayanışmaya çağıran afişler astık. Yüzlerce kapıyı çalıp neden dayanışma sorusuna birlikte cevap aradık. Dayanışma kermesi çerçevesinde biraraya gelen ürünleri, 30 Temmuz günü Mamak İşçi Kültür Evi'nde yapılacak açılış etkinliğiyle sergileyeceğiz.
Emekçi kadın buluşması
Kadın Komisyonu olarak önümüze koyduğumuz diğer bir etkinlik ise “Emekçi Kadın Buluşması”nı gerçekleştirmektir. Emekçi Kadın Buluşması'nın en önemli amacı Kadın Komisyonu'nun kurumsallaşmasını sağlamak, bir başka deyişle bugüne kadar yaptığımız çalışmaları toparlamaktır.
Bu çerçevede konu başlığı olarak “şiddet”i belirledik. Şiddet denilince, düzenin bilinçli müdahalesi ve kadın örgütlenmelerinde hakim olan anlayıştan dolayı, akla sadece aile içi şiddet gelmektedir. Biz bu kavramsallaştırmanın dışına çıkmayı hedefliyoruz. Şiddeti varoluş koşullarıyla birlikte, farklı görünümleriyle ele almayı planlıyoruz. Çocuklarını cezaevi operasyonunda kaybeden annelerin, cezaevleri operasyonlarını yaşayan, gözaltında, aile içinde şiddete uğrayan, göçe zorlanan kadınların aktarımı üzerinden şiddeti irdeleyeceğiz. Düzenin bu konudaki ikiyüzlü tutumunu açığa çıkarmayı, şiddetin kapitalizmin özünde olduğunu bilinçlere çıkarmaya çalışacağız.
Emekçi Kadın Buluşması çerçevesinde, kadın tiyatrosu olarak Dario Fo'nun kadın oyunlarını sergileyeceğiz. İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu ise türkü dinletisi sunacak.
Çalışmalarımızı bundan sonra da ara vermeden sürdüreceğiz.
Mamak İşçi Kültür Evi Kadın Komisyonu
------------------------------------------------------------------------------------------
Kadının çifte ezilmişliğine karşı mücadeleye!
Belki okuyanınız olmuştur, 30 Mayıs tarihli burjuva basında çıkan onur kırıcı haberi. Gaziosmanpaşa'da uzun süredir anlaşamadığı eşinin ‘barışalım' fikrini reddeden genç kadın 8 bıçak darbesiyle öldürüldü. Kapitalizmin kirli kalemleri bunun bir namus cinayeti olduğunu yazdılar. Üstüne üstlük muhabirin ‘neden eşinizi öldürdünüz' sorusuna cinayeti gerçekleştiren eş de ‘evet namusumu temizledim' yanıtını vermişti ve daha az ceza alacağının hesabını yapmıştı. Ne kadar acı değil mi? İnsan öldürmenin sorusu olur muydu? Ama yaşadığımız düzen belli. Eğer başkaldırmışsan, sorgulamışsan yaşamı, güzel bir dünya için mücadele etmişsen, kadınsan, haketmişsindir her türlü kötülüğü. Hala hafızalarımızdadır ve henüz çok yenidir Eyüp Beyaz ve Dersim şehitlerinin katledilişinin burjuva basında yansıtılış şekli.
Bu genç kadının yazısını kaleme alırken, yoksul, emekçi, açlıkla, sefaletle boğuşan, kapitalizmin yaşamlarını kendilerine zindan ettiği kadınların yaşadıkları kareler bir film şeridi gibi gözümün önünde canlandı. Hergün bizim içtiğimiz su kadar doğal hale gelen namus cinayetleri, gözaltında ve sokakta tecavüzler, ayakta kalabilmek için bedenlerini satan, fabrikalarda çifte sömürüyü yaşayan, ürkek, kendine güvenmeyen, masum milyonlarca kadın... Ve yine Ebu Garip hapishanesinde ABD askerlerince günlerce tecavüz edilen Fatima'nın insanlığa çağrısı ‘neredesiniz ey insancıklar'!..
Oysa ki burjuva gazetesinin dediği gibi değildir o emekçi kadının yaşamı. Aldatması ise kocaman bir yalandır. Onun yaşamı evlenmeden önce daha farklıdır. Ekonomik durumu görece daha iyi, yaşamı ise rahattır. Evlendikten sonra 3 çocuğuyla beraber psikopat, içkici, akıl sağlığı yerinde olmayan eşi tarafından yaşamı kendisine zindan edildi. Her güne dayağın, açlığın, yoksulluğun sığdırıldığı 14 yıllık bir beraberlik ve kabus dolu bir yaşam. Boşanma talebi sürekli reddedilmiş, ailesi öldürülmekle tehdit edilmişti. Sonunda ailesinin kendisini ikna etmesi sonucu boşanma davası açılmış, eşe yasal süreç tamamlanana kadar 6 ay evden uzaklaştırma cezası verilmişti. Bunu üzerine kadının ailesi psikopat eşin kadını öldürebileceği kaygısıyla üç çocuğuyla birlikte yanlarına almışlardı. Tek amacı ise çalışmak ve çocuklarını bakmaktı. İlk işgününün akşamı planlı bir şekilde öldürülmüştü.
Evet, kapitalist düzen varolduğu sürece emekçiler yaşadıkları sorunlarla çıkmaza girip ya uyuşturucu kullanacak, ya delirecek, ya da acımasızca sorunun nereden kaynaklandığını bilmeyerek yaşananlardan birbirlerini sorumlu tutacaklardır. Zaten burjuvazinin yazılı ve sözlü basınında emekçilerin yaşamları haber konusu olmuyor mu? Ve onun üzerinden prim yapılmıyor mu? Ya da bizim yaşadığımız acılarımızla günlerce reyting rekorları kırmıyorlar mı?
Onun içindir ki, sermaye düzenini yıkmak, kendi geleceğimizi kurmak için işçisiyle, emekçisiyle, kadınıyla, erkeğiyle birleşerek hareket etmeliyiz. Ve bu görev özellikle daha çok, katbekat ezilen biz emekçi kadınlara düşüyor.
Hayata tebessümlü gülücükler için, kadın-erkek elele özgür geleceğe!
Sultanbeyli'den bir emekçi kadın
-------------------------------------------------------------------------------------------
Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi'nde etkinlik
17 Temmuz günü İşçi Kültür Sanat Evi'nde işçi şair Rahime Henden'nin katılımıyla “Yaşam, şiir ve kadın” konulu bir söyleşi gerçekleşti. Söyleşide kadın sorununa değinen Rahime Henden, toplumsal yaşamda ikincil varlık olarak ezilen kadınlara yönelik yazdığı şiirleri okudu. Söyleşi şairin son kitabı “Tanyeri ışıltıları”nın tanıtımını yapması ve imzalaması ile son buldu.
İşçi Kültür Sanat Evi çalışanları/İzmir |