18 Haziran 2005
Sayı: 2005/24 (24)


  Kızıl Bayrak'tan
  Devrimci güçlerin önünde Amerikan
saldırı planını bozma görevi duruyor!
  Tayyip Erdoğan’dan Suriye’ye tehdit!
  Her yer Eti her yer direniş!
  Seydişehir işçilerinin 10 Haziran Ankara eylemi
  15-16 Haziran'ın yıldönümünde DİSK’ten yürüyüş
  AB Anayasası’na hayır demek AB’ye hayır demektir!
  Eğitim-Sen tüzük değişikliğine gidiyor
  CHP’nin tarihi ABD emperyalizmine
hizmetin tarihidir
  DTCF’de faşizme geçit yok!
  Ekstra Metal işçisi saldırılara karşı direniyor!
  Dünyada 171 milyon çocuk tehlikeli
işlerde çalışıyor!
  Uluslararası sermayenin küreselleşme saldırısı içinde özelleştirmenin yeri ve önemi (Orta sayfa)
  Sendikalar sınıfsal mücadele vermek
zorunda
  F tiplerinde devrimci tutsaklara yeni saldırılar
  Pakistan işçi sınıfı mücadele tarihinde
yeni bir sayfa açtı

  Bolivyalı işçi ve emekçiler “geçici ateşkes" ilan etti

  Filistin yönetimi: “Filistinli direnişçilerin silahsızlandırılması
gündemimizde yok...”
  İranlı Araplar’ın yaşadığı Huzistan
eyaletinde gerginlik artıyor
  İLGP’den ÖSS’ye karşı basın açıklaması
  Mamak İşçi Kültür Evleri’nden coşkulu ve kitlesel piknik
  Bültenlerden/Genç İşçi
  Bültenlerden/Esenyurt
  Sözleşmeli öğretmen saldırısı; Eğitimde özelleştirmenin ön adımı
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Rejime geri adım attıran Bolivyalı işçi-emekçiler “geçici ateşkes” ilan etti...

“Bu mücadele başarılı olmazsa, çocuklarımız da köleler gibi yaşamaya devam edecek!..”

Bolivyalı işçi ve emekçilerle yerlilerin 3 haftadan fazla süren genel grev, kitlesel gösteriler, anayolların kapatılması, başkentin kuşatılması, tekellere ait petrol sahalarının işgal edilmesi ve diğer eylemleri içeren ayaklanması, yeni geçici Devlet Başkanı Eduardo Rodriguez ile muhalif örgütler arasında yapılan görüşmenin ardından, direnen emekçilerin “geçici ateşkes” ilan etmesiyle durulmuş görülüyor.

Eylemde ısrarın kazanımları

Emperyalist ülke merkezli tekellerle Bolivya'daki asalak işbirlikçileri tarafından yağmalanan enerji kaynaklarının kamulaştırılmasını talep eden emekçilerin, Carlos Mesa başkanlığındaki gerici yönetim tarafından oyalanması, “Gaz Savaşı”nın daha da kızışmasına neden oldu. Son derece kararlı olan emekçiler, talepleri kabul edilmeden alanları terketmeye niyetli değildi. Kolluk kuvvetlerinin azgın saldırıları, hem militan direnişlerle karşılanmış, hem de emekçilerin öfkesini arttırmıştır.

Emekçilerin ayaklanması karşısında ecel terleri döken gerici rejim, ilk adımda enerji tekellerinin vergisini arttırıp, devlet başkanı Mesa'yı harcadı. Ancak bu kısmi geri adımlar, emekçileri yatıştırmaya yetmediği için kitlesel direnişler devam etti. Zira ülke yönetimi üzerindeki etkisini yitirmek istemeyen Mesa, devlet başkanlığına kendine yakın isimlerden biri olan (emekçi düşmanı sağcı kimliğiyle bilinen) parlamento başkanı Hormando Vaca Diez'i getirmek istiyordu. Ancak hükümet sarayını abluka altına alan emekçiler, Vaca Diez'in göreve gelmesi durumunda da eylemlerini devam ettireceklerini ilan etti.

Başkanlık koltuğuna oturmaya hazırlanan Vaca Diez'in, askerlere ateş açma emrini veren kişi olduğu bildiriliyor. Son ana kadar devlet başkanlığına gelme umudunu yitirmeyen bu zorba, gösterileri bastırmanın şansını artıracağını sanıyordu. Oysa tem tersi oldu. Emekçilerin protestosu karşısında, devlet başkanlığını kabul etmeyeceğini açıklamak zorunda kaldı. Geçici devlet başkanlığına, Yüksek Adalet Mahkemesi'nin Başkanı Eduardo Rodriguez getirildi.

Gücünün farkına varan emekçilerin özgüveni…

Rodriguez'i geçici devlet başkanlığına getiren Kongre, başkent La Paz'daki eylemler nedeniyle Sucre kentinde toplanmak zorunda kaldı. Ancak Kongre üyelerini, halk burada da rahat bırakmadı. Toplantı devam ederken Sucre sokaklarında da eylemler yapıldı.

Bu arada vakit geçirmeden yemin eden Rodriguez, bir an önce erken genel seçime gidileceğini belirtti. (Seçimlerin, önümüzdeki 6 ay içinde yapılması gerekiyor.) Rodriguez'le görüştükten sonra ateşkes ilan eden işçi-emekçi örgütleri ise sorunun çözüldüğünü düşünmüyor. Çünkü ekonomik ve siyasi değişim talep eden Bolivyalı emekçilerin çoğunluğu hükümete, meclise, siyasetçilere, kısacası sömürü ve yağma düzenine güvenmemeyi mücadelenin ateşi içinde öğrenmiş durumdalar. Zaten ateşkesin “geçici” olması da, bundan sonraki tutumun, yönetim tarafından atılacak adımlara bağlı olacağı anlamına geliyor.

Nitekim çarpışmaya ara veren emekçiler, gerektiği anda sokaklara çıkacaklarını şimdiden hatırlatıyorlar. Eylem alanlarını en son terkeden, başkentin eteklerindeki El Alto bölgesinin işçi ve emekçileri oldu. El Alto temsilcileri son gösterilerinde, enerji kaynaklarının millileştirilmesi ve bir kurucu meclis oluşturulması taleplerinin henüz karşılanmadığını hatırlatarak, bu konularda ilerleme sağlanamaması halinde, yeniden sokaklara döküleceklerini ilan ettiler.

Cochabamba kenti emekçilerinin temsilcileri de, ülkeye ve dünyaya bir yazılı açıklama yayınladılar. “Suyu ve Doğalgazı Savunma Koordinasyonu” imzasıyla yayınlanan bildiride, halkın ülke çapında ayağa kalkması sayesinde; uluslararası tekeller, ABD hükümeti, Santa Cruz oligarşisi ve düzen partilerinin oyununun boşa çıkarıldığı vurgulandı. Bildiride, “Maden işçilerinin önderlerinden Juan Coro'nun hayatı pahasına, Parlamento Başkanı Vaca Diez'in devlet başkanı olmasını engelledik. Böylece, küresel sermayenin güçleri karşımızda boyun eğdiler. Kısacası, taleplerimizin tamamını elde edemesek de, önemli bir başarı kazandık” denildi.

Sözkonusu bildiride geçici başkana yapılan uyarı da dikkate değer. “Üç haftalık eylem ve çarpışmaların ardından, bir mola vermenin akıllıca olacağı kanaatindeyiz. Böylece gıda ve yakıt sıkıntısı giderilebilecektir. Ayrıca yeni devlet başkanının Bolivya halkına karşı nasıl tutum alacağını görme fırsatımız olacak. Yeni başkana hatırlatırız ki, kendisinden öncekiler, bizi dikkate almadığı için koltuklarından oldu. Bize karşı yeni numaralar yapmasını kabul etmeyeceğiz. Harekete geçirebildiğimiz gücü, o dahil herkes gördü.”

Meşru zeminde gelişen örgütlü militan mücadelenin gücünü gören Bolivyalı emekçiler, kendilerini yok sayarak emperyalistlerle işbirlikçileri için çalışan yönetimlere boyun eğecek gibi görünmüyor. Dahası basit kazanımlarla yetinip temel taleplerinden vazgeçmeye de niyetli değiller. Tüm değerlerin gerçek üreticisi olan emekçiler, üretimden gelen gücün, örgütlü bir şekilde -ortak idealler uğruna- mücadele alanında da harikalar yaratabileceğinin farkındadır. Artık tartışmanın gündemindeki olan konu; “yöneticiler halk için çalışmayacaksa, kendi yönetimimizi kurmanın yolunu bulmalıyız” şeklinde ifade ediliyor.

Washington'daki neo-faşist çete gelişmelerden rahatsız

Demokrasi söylemini çiğneyip duran emperyalist/kapitalist düzenin şefleri, Bolivyalı işçi-emekçilerin meşru zeminde gelişen demokratik mücadelesinden dolayı fazlasıyla rahatsız oldu. Bu da doğal, çünkü bu halkı sürü yerine koyup gütmek, ülkenin zenginliklerini keyfine göre yağmalamak eskisi kadar kolay olmayacak. Fakat asıl önemlisi, Bolivyalı emekçilerin kendilerine güvenerek, kendi iradelerine dayanarak iş yapabileceğini tüm dünyaya göstererek, diğer halklara “kötü örnek” olmalarıdır.

Irak halklarına karşı vahşi bir şiddet uygulayan emperyalist işgalin mimarlarından ABD Başkanı Bush haydudu, Carlos Mesa'nın istifasının ardından –zorbalara karşı direnen Bolivya halkına- “şiddetten kaçınma” çağrısı yapmıştı. Latin Amerika'dan sorumlu eski ABD Dışişleri Bakanlığı Diplomatı Otto Reich ise, Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez ve Küba lideri Fidel Castro'yu suçladı. “Güney Amerika'da neler olup bittiği konusunda acil olarak eğilmemiz gerekli” diyen Reich, ABD emperyalizminin kanlı pençelerini göstermeye hazırlanması gerektiğini hatırlatıyor.

Sorunu Chavez ile Castro'ya mal etme girişimi hemen herkes için komik kaçacak cinsten bir iddiadır. Yine de bu açıklama, Chavez-Castro şahsında kıtanın emekçi halklarını hedef alan daha geniş kapsamlı bir saldırı başlatma niyetine işaret ediyor.

Sınıf mücadelesinin ateş hattında çarpışan Bolivyalı işçi ve emekçiler ise, tüm sorunların kapitalist düzenden kaynaklandığını biliyor. Bundan dolayı, “Kendimiz, çocuklarımız ve torunlarımız için yeni bir ülke inşa etme hedefine doğru ilerlemeye devam edeceğiz. Bu mücadele başarılı olmazsa, çocuklarımız da köleler gibi yaşamaya devam edecek. Yaşasın birleşik Bolivya halkı! Uluslararası tekellere ölüm!” diyor.