İçindekiler:

7 Nisan 2025
Sayı: KB 2025/05

Genel grev genel direniş!
Düzen muhalefeti ve halk hareketi
Halk hareketi ve sermayenin tutumu
Direniş ve insan olmanın onurunu taşımak!
Devrimci bir gençlik hareketi için!
Gençlik isyanı üzerine gözlemler
Zorbalığa karşı direniş!
Gençliğin mücadele potansiyeli ve görevler
Zorbalığa karşı özgürlük mücadelesi
1 Mayıs'ta alanlara!
Özgürlük ve gelecek için sokaktayız!
Politik gençlik hareketi geleneği
Kapitalizme karşı mücadeleye!
İşçi sınıfı talepleriyle direnişe!
Türkiye-İsrail gerilimi
Al birini vur ötekine
Suriye'de terör hükümeti kuruldu
"HTŞ hükümeti savaş suçları işledi"
Emperyalist hazırlıkların yol haritası
Almanya'da savaş kabinesine doğru
"Faşizme karşı halk ayaklanması"
OVP'nin uzun vadeli hedefleri
Tarihsel olana da sahip çıkma...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

 Zorbalığa karşı özgürlük! 1 Mayıs’ta alanlara!

 

Merhaba arkadaş!

Bu baharı büyük bir direniş ve mücadele ile karşıladık! Üniversitelerde, kent meydanlarında, sokaklarda haftalardır direniyoruz! 19 Mart’ta İstanbul Üniversitesi önünde bizlere kurulan barikatı yıkıp faşist baskı ve zorbalığa karşı ilk direniş kıvılcımını gençlik olarak biz yaktık.

On binlerce üniversiteli olarak kampüs kampüs, meydan meydan, sokak sokak direndik. Eylemler, yürüyüşler, boykotlar düzenledik. 

Bizleri geleceksizliğe mahkûm eden, temel demokratik hak ve özgürlüklerimize göz dikenlere karşı birliğimiz ve mücadelemizle karşı koyduk. Direnişimizin yarattığı korku ile polis-yargı terörünü devreye sokan AKP iktidarı, binlerce arkadaşımızı gözaltına alıp, yüzlercesini tutukladı. Ancak bu haramiler düzeninin bütün çabaları nafiledir! 

Tek adam rejiminin büyük bir keyfiyet ve zorbalıkla kalıcılaştırmak istediği bu faşist baskı ve zorbalık düzenini kabul etmediğimizi haykırmaya devam edeceğiz.

Haklarımıza, özgürlüğümüze, geleceğimize sahip çıkıyoruz!

Arkadaş, bu düzen haramilerin düzenidir!

Bu düzen en temel haklarımızı dahi gasp ediyor, bizleri açlık, yoksulluk, işsizlik, baskı ve zorbalık sarmalında bir geleceksizliğe mahkûm etmek istiyor! 

Ekonomik krizin ağır faturası altında eziliyoruz. Hayat pahalılığı günden güne artarken en temel yaşamsal ihtiyaçlarımızdan dahi yoksun kalıyoruz! Her yıl on binlerce sıra arkadaşımız üniversite eğitimini bırakmak zorunda kalıyor. Yüzlerce arkadaşımız gelecekten umudunu kestiği için ölüme sürükleniyor! Bütün bunlara dizginsiz bir faşist baskı ve zorbalık eşlik ediyor! 

AKP-MHP iktidarı tek adam rejimini kalıcılaştırmak için kendisinden olmayan herkese büyük bir pervasızlıkla saldırıyor! Haklarımız, geleceğimiz ve özgürlüğümüz için gerçekleştirdiğimiz en küçük eylemimiz dahi polis terörünün hedefi oluyor. 

İşçi ve emekçilerin grevleri yasaklanıyor. Bu pervasız saldırılarda insanlar keyfi olarak gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Geleceğimiz tek adam rejiminin iki dudağı arasına sıkıştırılmak isteniyor!

Üniversitelerimizde de durum bundan farklı değil. Eğitim hakkımız paralı eğitim uygulamaları ile gasp ediliyor. Üniversiteyi ticarethane olarak gören bu sistemde üniversiteliler olarak barınamıyor, beslenemiyor, ulaşım hakkımızdan yararlanamıyoruz!

Kampüslerimiz kayyım rektörlük-ÖGB-sivil polisler eliyle adeta birer hapishaneye çevrilmiş durumda. 

Üniversitelerde bir araya gelebileceğimiz bütün zeminler, topluluk ve kulüp faaliyetlerimiz dahi yasaklanıp engelleniyor. AKP-MHP iktidarı üniversitelerimizi adeta arka bahçesi gibi görüyor. Dinci-faşist çetelere üniversitelerde alan açılırken, muhalif, devrimci, ilerici hiçbir düşünce üniversitede istenmiyor. Faşist disiplin yönetmelikleri, YÖK genelgeleri, ÖGB, polis, yargı terörüyle üniversiteleri kendileri için dikensiz bir gül bahçesi haline getirmek istiyorlar.

Zorbalığa karşı özgürlük! 1 Mayıs’ta alanlara!

Arkadaşlar! 

İşçi ve emekçilerin şanlı mücadele günlerinden biri olan 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı.

Tepemize çöreklenen bu harami düzeni yalnızca bizlere değil, milyonlarca işçi ve emekçiye de geleceksizlik dayatıyor! 

Fabrikalarda, atölyelerde, iş yerlerinde sömürü, baskı ve zorbalık kol geziyor. 

İşte bu yüzden bizim safımız açlığı, yoksulluğu, sömürüyü ve elbette mücadeleyi paylaştığımız işçi sınıfının yanıdır.

Haftalardır forumlarda, boykotlarda, meydanlarda ortaya koyduğumuz taleplerle, haramilerin saltanatına karşı 1 Mayıs’ta kavgayı büyütelim.

Bizi geleceksizliğe mahkum etmek isteyen, haklarımıza ve özgürlüklerimize göz diken bu zorbalık düzenine karşı tek seçeneğimiz birlik olmak ve direnmektir.

19 Mart’ta patlayan öfkemiz ve büyüyen isyanımız, gücümüzün birliğimiz olduğunu gösterdi! 

Birliğimizi 1 Mayıs alanlarında, işçi sınıfının safında güçlendireceğiz!

Kampüslerden, meydanlardan haykırdığımız gibi; haklarımızı, özgürlüğümüzü ve geleceğimizi faşist tek adam düzenine ne de bizleri sandıkta oy deposu olarak görenlere de teslim etmeyeceğiz.

Zorbalığa karşı özgürlük mücadelesini büyütmek için 1 Mayıs’ta alanlara!

- Gözaltına alınan ve tutuklananlar serbest bırakılsın!

- Keyfi ve hukuksuz kararlar geri çekilsin!

- Kampüslerde ve meydanlarda polis-ÖGB şiddetine son! Gerici-faşist abluka kaldırılsın! 

- Kulüp, topluluk vb. öğrenci örgütlenmeleri üzerindeki yasaklar kaldırılsın!

- Söz, basın, örgütlenme ve eylem hakkının önündeki tüm engeller kaldırılsın!

- Söz, yetki ve karar hakkı üniversite bileşenlerine!

- Kayyım düzenine son! Özerk-demokratik üniversite! 

Devrimci Gençlik Birliği

 

 

Biz de varız boykotta, direnişte!

 

Türkiye devrimci gençlik hareketi tarihinin vazgeçilmez parçası olan liselilerin mücadelesi dönem dönem kesintiler yaşasa da bugüne kadar varlığını sürdürdü. 

Özellikle son dönemlerde tanık olduğumuz irade gaspları, hukuksuzluklar liseli gençlerin de yeniden hareketlenmesine neden oldu. 

İnsanların baskı ve hukuksuzlara karşı sokaklara dökülmesi doğal olarak liselileri de etkiledi.

Geçtiğimiz 20 yılda Türkiye’de uygulanan neoliberal saldırıların etkisi yıkıcı oldu. Yanı sıra bugünkü saldırıları hayata geçiren AKP iktidarının meşruiyetini günden güne kaybetmekte olduğunu görüyoruz. 

Şimdi direniş, boykot zamanı!

Liselilerin mevcut iktidara karşı olan öfkesini devrim ve sosyalizm mücadelesine yöneltebildiğimizde aşılamayacak engel yok. Son dönemin politik atmosferi bizim için gerçekten önemli bir direniş, mücadele ve örgütlenme fırsatı yarattı. Her ne kadar düşüncelerimizden dolayı zaman zaman tepki çeksek de, liseliler mücadele etmek istediğinde ilkin bizlere ulaşıyorlar. Bu durumda örgütlenmek ve liselilerin mücadelesini büyütmek acil bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor.

Bugün alanlarda karşımıza çıkarılan gerici-ırkçı partilerin provokasyonlarının engellenmesi, bu partilerin etkisinde kalmış insanların düşüncelerinin değişmesi için bazen bir eylem yeterli olabiliyor. Çünkü o meydanlarda insanlar devlet şiddetini en somut haliyle görüyorlar. Bu süreçte işçilerin bir sınıf olarak eylemlere dahil olmasının ne denli önemli olduğunu da gördük.

Biz de insanların AKP iktidarına ve bu düzene olan öfkesini açığa çıkarmamız gerektiğini biliyoruz. DLB’liler olarak bu süreç boyunca en çok buna dikkat ettik. Mümkün mertebe işçi sınıfının öncülüğünün önemini vurguladık, vurgulamaya da devam edeceğiz. 

Yayın faaliyetimizin ve okullarda sürdürdüğümüz örgütlenme çalışmasının temel ekseni olarak bunu belirledik ve bu doğrultuda mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi gençlik hareketinin bugünkü direnişçi yanına dayandırmak, birleşik zeminlerde yapmak vazgeçilmez bir sorumluluktur.

Liseliler olarak demokratik taleplerimizi yükseltip savunacağız. Geleceğimiz ve özgürlüğümüz için mücadele edeceğiz. Bu mücadeleyi devrim ve sosyalizm mücadelesi ile birleştireceğiz.

Bunları eksiksiz bir şekilde gerçekleştirdiğimizde, liselileri, üniversitelileri ve işçi ve emekçileri bekleyen güzel günler uzak olmayacaktır.

Bir DLB’li