İçindekiler:

1 Eylül 2024
Sayı: KB 2024/14

Emperyalist savaşların gölgesinde 1 Eylül
Türkiye-Irak anlaşması ve Kürt sorunu
"Abbaslı gösteriden" geriye ne kaldı?
Orman yangınları ve iktidarın vurdumduymazlığı
AKP gericiliğinin 23 yıllık bilançosu
Hacı Bektaş-ı Veli'yi anma etkinlikleri üzerine
İktidara sefahat, emekçilere derin sefalet
Emeğin Kurtuluşu İşçi Okulu
İşçi ve emekçiler hakları için eylemde!
İnşaat işçileri köle değildir!
Kriz ve devrimci mücadelenin sorunları
ABD savaş namlularını Ortadoğu'ya çevirdi
Almanya'nın "yeni" jeopolitik yönelimi
Emperyalizmin himayesinde soykırımın yeni aşaması
Emperyalist savaşa karşı sınıf mücadelesine!
Kapitalizm kendisi ile birlikte insanlığı da çürütüyor
2024 Paris Olimpiyatları'nın ardından
YÖKAK verilerinin gösterdiği
Mesleki eğitimde sermayenin sömürü hırsı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Emperyalist savaşa karşı sınıf mücadelesine!

 

İşçiler, emekçiler,

İkinci emperyalist paylaşım savaşı Nazi Almanya’sının 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgaliyle başlamıştı. 85 yıl sonra dünyamız yine bir savaş arenasını andırıyor. Emperyalist dünya burjuvazisi, dünyayı ve insanlığı son sürat yeni bir topyekun savaşa sürüklüyor. Son yıllarda yaşanan gelişmeler bu konuda tartışmaya yer bırakmıyor.

İki buçuk yıldır süren Ukrayna-Rusya savaşı, ABD-NATO’nun başını çektiği kamp tarafından adım adım tırmandırılmaya devam ediyor. Ukrayna’daki Nazi özentili yönetim, bu işte Ukrayna halkının yıkım ve acıları pahasına hevesli kukla rolünü oynamaktan vazgeçmiyor. Diğer yandan Asya-Pasifik’te ABD emperyalizmi ve işbirlikçilerinin provokatif adımlarının sonu gelmiyor. Keza siyonist İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırım savaşını bölgeye yayma girişimleri pervasızca sürüyor. Bu kadarı, emperyalistlerin nasıl bir çılgınlık hali yaşadıklarını gösteren güncel örnekler sadece.

Bu gelişmelere paralel olarak kapitalist devletler dünya genelinde savaş ekonomisinin kurallarını hayata geçiriyorlar. Dünyadaki kaynaklar her yıl rekor kıracak şekilde silahlanmaya ve militarizme yatırılıyor. Sadece geleneksel silahlarda değil, nükleer silahlanmada da kuralsız bir yarış yaşanıyor. Emperyalistler yeryüzünde yaşamı yok etme potansiyeli taşıyan nükleer çatışmayı bile göze almış görünüyorlar.

Tarihsel ömrünü çoktan doldurmuş olan emperyalist-kapitalizmin bundan başka bir gelecek vizyonu bulunmuyor. Zira sistem uzun yıllardır tarihsel bir bunalım içinde debeleniyor. Ataklar halinde süren ekonomik krizler, emperyalist rekabeti şiddetlendiriyor, emperyalist hegemonya ilişkilerini altüst ediyor, savaşları kaçınılmaz kılıyor.

Emperyalist kapitalizm sadece kriz ve savaş üretmekle kalmıyor. Buna her yerde siyasal gericiliğin yoğunlaşması, polis devleti teröründe artış, demokratik hak ve özgürlüklerin budanması, ırkçı-faşist akımların tırmanışı eşlik ediyor. Bu atmosferde kültürel-ahlaki çürüme de günden güne derinleşiyor. Öyle ki emperyalist burjuvazi siyonist savaş makinasının dünyanın gözleri önünde yürüttüğü soykırım savaşını bile ayakta alkışlıyor. ABD ve Avrupalı emperyalistler iğrenç suçlarına ve ikiyüzlülüklerine toplumları da ortak etmek için her yolu mübah görüyorlar. Sermaye medyasından adeta yalan lağımı akıyor. Siyonist vahşete tepki gösterenler ise en ağır baskı ve cezalarla susturulmaya çalışılıyor.

Örgütlü sınıf mücadelesinin zayıflığının sürdüğü koşullarda bu gidişatın faturası işçi sınıfı ve emekçilere, özellikle bu kesimin kadın, genç ve çocuklarına kesiliyor. Ortadoğu’da Filistinliler ve Kürtlere, keza Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki pek çok savunmasız halka ise en ağır bedeller ödettiriliyor.

Kardeşler, 

Bugün emperyalist saldırganlık, savaşlar, ırkçılık, faşizm, toplumsal çürüme; ekonomik, sosyal ve siyasal haklarımızın gasp edilmesi vb. karşısında tek seçeneğimiz, protestoculuk sınırlarını aşıp örgütlü sınıf mücadelesini yükseltmektir. Dünyayı yeni ve yok edici bir topyekûn savaşa sürükleyen emperyalist barbarlığa karşı işçi ve emekçilerin devrimci mücadele sahnesine çıkması, sınıfsal temelde bir barış hareketi geliştirmesi yakıcı bir sorumluluk olarak önümüzde durmaktadır. Emperyalist dünya burjuvazisini geriletmenin, güncel olarak savaş ve saldırganlığı durdurmanın asgari koşullarından biridir bu.

Sömürünün, savaş ve saldırganlığın son bulduğu, halkların kardeşliğinin egemen olduğu bir dünya ise ancak devrim ve sosyalizm kavgasını büyütmekle, emperyalist-kapitalist sistemi tarihin çöplüğüne göndermekle mümkündür.

Kahrolsun emperyalist saldırganlık ve savaşlar!

İşçilerin birliği, halkların kardeşliği için yaşasın devrim ve sosyalizm! 

BİR-KAR

30 Ağustos 2024

 

Engels Wuppertal’da anıldı

 

İşçi sınıfının büyük devrimci önderi Friedrich Engels anısına, bu yıl da Wuppertal’da miting ve yürüyüş düzenlendi. Emperyalist savaşa ve faşizme karşı mücadele temalı anma eylemi, saat 14.00’da Wuppertal Hauptbahnhof önünde bir mitingle başladı.

Katılımın büyük bölümünü oluşturan RJ ve BİR-KAR’ın yanı sıra PiA, Komünist İnşa-Komünist Gençlik (KA-KJ), MLPD, Linkes Forum, Trotz Alledem, ADHK, Links Jugend (Solid) da bayrak ve flamalarıyla eylemde yer aldılar. “Dünya sarsılıyor, Friedrich Engels yaşıyor” şiarlı ortak pankart dışında, BİR-KAR “Sömürüye, emperyalist savaşlara ve faşizme karşı sosyalizm için” ve PiA “Sömürüye, baskıya ve şiddete karşı kadınlar birlikte mücadeleye” şiarlı pankartlar açtılar.

İlk mitinginde sunucuların kısa bir selamlama konuşmasının ardından, KA-KJ ve RJ tarafından birer konuşma yapıldı. RJ adına yapılan konuşmada ise günümüzde insanlığın ve dünyanın geleceği sorunu hatırlatılarak şunlar denildi: 

“Almanya‘da faşizm Hitler ile sona ermedi, hayır, bugün bin bir biçimde yaşamaya devam ediyor. Ve sadece ırkçı AfD değil, Alman devlet aygıtının tamamı sağcı yapılarla karakterize olmaktadır. Kitleler ne kadar politize olursa, bu sistemdeki sosyal ve siyasi sorunlara karşı ne kadar tepki gösterir, isyan edersek, bu çok demokratik devlet sahte maskesini o kadar çıkarır.” 

İsrail’in soykırım savaşına karşı eylemlere veya Engels anması gibi barışçıl gösterilere yönelik siyasi baskı ve saldırılar teşhir edildi ve tüm bu adaletsizliklerin ve yaklaşan felaketlerin, ancak örgütlenerek, sosyalist bir devrim için mücadele edilerek durdurulabileceği vurgulandı.

Konuşmalardan sonra iki genç tarafından kısa bir şiir dinletisi yapıldı. Ardından kortejler oluşturularak yürüyüşe geçildi. Kentin en kalabalık merkezinden geçen yürüyüşe çevreden yoğun bir ilgi vardı. Yürüyüş güzergahı üzerindeki Willy-Brandt-Platz’ta tekrar miting düzenlendi. Burada MLPD adına konuşma yapıldı. Konuşmada, Almanya’da sağa kayışa işaret edildi. Thüringen’de seçimlerle ilgili bilgiler verilerek, kendilerinin ve solun AfDye karşı faaliyetlerine değinildi. Ayrıca İngiltere’de antifaşistlerin sağcı saldırılara karşı çıkması selamlandı. Engels İttifakın’da yer alan, fakat bu yıl eyleme katılmayan Linkes Forum temsilcisinin gönderdiği mesaj da burada okundu.

Çav Bella marşının söylenmesinden sonra tekrar yürüyüş düzenine geçilerek, farklı yollardan yine ana tren garı önüne yüründü. Buradaki mitingdeki konuşma BİR-KAR adına yapıldı. Konuşmada, emperyalist-kapitalizmin ne denli tehlikeli hale geldiği, geçmişten bugüne savaşlar üzerinden örneklendikten sonra, güncel olarak Ukrayna savaşının ve Filistin’deki soykırım savaşının barındırdığı potansiyel gelişmelere, nükleer çatışmayı da içeren yeni emperyalist paylaşım savaşı tehlikesine dikkat çekildi. Emperyalist dünya burjuvazisinin, insanlığı, uygarlığı ve doğayı toptan yok olmanın eşiğine taşımış olduğu vurgulanarak, sınıf ve emekçi kitlelerin buna karşı mücadele sahnesine aktıkları söylendi. Fakat devrimci örgütlenmeden ve önderlikten yoksunluk koşullarında, bunların kapitalizmin surlarına çarpıp dağılan dalgalardan öteye geçemedikleri, oysa Engels ve Marx’ın emekçilere gerçek kurtuluşun sağlam bilimsel yolunu, yöntemini, araçlarını oluşturdukları, sosyalizmin insanlığın önündeki tek seçenek ve umut olmaya devam ettiği hatırlatıldı.

Yürüyüş ve miting programının sona ermesinin ardından topluca Engels anıtı ziyaret edilerek, Enternasyonal eşliğinde saygı duruşu yapıldı.

Bu yılki anma eylemi, katılımdaki nispi zayıflığa karşın baştan sona hiç susmayan sloganlarla, coşkulu bir atmosferde gerçekleşti. Yoğunluklu olarak emperyalist savaş, militarizm, Filistin’deki soykırım, faşizmin güçlenmesi gibi sorunların yanı sıra devrim ve sosyalizm seçeneğine işaret eden sloganlar ve kalabalığın olduğu noktalardaki ajitasyonlar çevrede izleyenlerin ilgisini eyleme çekmeyi başardı. 

Kızıl Bayrak / Wuppertal