İçindekiler:

1 Eylül 2024
Sayı: KB 2024/14

Emperyalist savaşların gölgesinde 1 Eylül
Türkiye-Irak anlaşması ve Kürt sorunu
"Abbaslı gösteriden" geriye ne kaldı?
Orman yangınları ve iktidarın vurdumduymazlığı
AKP gericiliğinin 23 yıllık bilançosu
Hacı Bektaş-ı Veli'yi anma etkinlikleri üzerine
İktidara sefahat, emekçilere derin sefalet
Emeğin Kurtuluşu İşçi Okulu
İşçi ve emekçiler hakları için eylemde!
İnşaat işçileri köle değildir!
Kriz ve devrimci mücadelenin sorunları
ABD savaş namlularını Ortadoğu'ya çevirdi
Almanya'nın "yeni" jeopolitik yönelimi
Emperyalizmin himayesinde soykırımın yeni aşaması
Emperyalist savaşa karşı sınıf mücadelesine!
Kapitalizm kendisi ile birlikte insanlığı da çürütüyor
2024 Paris Olimpiyatları'nın ardından
YÖKAK verilerinin gösterdiği
Mesleki eğitimde sermayenin sömürü hırsı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Emperyalizmin himayesinde soykırımda yeni aşama:

Batı Şeria’da etnik temizlik

 

Siyonist İsrail devleti, işgal altındaki Filistin topraklarında yürüttüğü etnik temizlik operasyonunu Batı Şeria’ya taşıdı. 

Son haftalarda, özellikle Cenin, Tubas, Tulkarem şehirleri ve mülteci kamplarına yönelik kapsamlı saldırılar, Batı Şeria’da yirmi yıldan beri görülmemiş bir şiddet dalgasının fitilini ateşledi. 

İşgal, yıkım ve katliamlara neden olan saldırılar, Filistinli nüfusu sistematik olarak yerinden etme, sürgün etme ve yok etme amacını güden vahşi bir planın parçasıdır.

İsrail ordusu, Batı Şeria’daki bu saldırıları yüzlerce asker, zırhlı araçlar, insansız hava araçları ve helikopterlerle destekleyerek, yaklaşık 40 bin nüfuslu Cenin kentini kuşatma altına aldı. 

Hastanelere erişimi engelleyerek sivillerin temel sağlık hizmetlerine ulaşmasını da imkânsız hale getirdi. 

İsrail Dışişleri Bakanı İsrael Katz, bu operasyonun amacının Batı Şeria’nın etnik temizliği olduğunu vurgularken, Gazze’deki soykırımın bir benzerinin de burada yaşanacağını açıkça ifade etmiş oldu.

Etnik temizlik

İsrail’in bu saldırıları, yalnızca askeri bir operasyon olarak değerlendirilmemeli. Çünkü bu saldırılar, Siyonistlerin Filistin topraklarının tamamını ilhak etme ve oradaki nüfusu yok etme stratejisinin bir parçasıdır. 

Bu plan, ABD ile batılı emperyalist müttefiklerinin tam desteğiyle hayata geçirilmekte, “uluslararası hukuk” ve “insan hakları” asker postalları altında fütursuzca ezilmektedir. 

Uluslararası Adalet Divanı’nın Filistin topraklarındaki İsrail işgalinin yasadışı olduğuna dair kararına rağmen, İsrail’e bu saldırılarını durdurması için herhangi ciddi bir uluslararası yaptırımın yapılmaması, İsrail’in çok daha pervasız hareket etmesine imkân sağlamaktadır.

Gazze’deki soykırımın ardından, Batı Şeria’da da benzer bir kâbus yaşanmaktadır. İsrail’in Gazze’ye yönelik 11 aya yaklaşan saldırıları, 40 bin (resmi rakamlara göre) insanın ölümüne, on binlercesinin enkaz altında kaybolmasına neden oldu. 

İsrail’in vahşi bir hırsla dayattığı açlık ve hastalık politikaları sonucu, ölü sayısının 200 binleri bulabileceği şimdiden söyleniyor.

Gazze’nin geri kalan nüfusu ise İsrail’in tahliye dayatmalarıyla yerinden edilmektedir. Gazze halkı inanılması güç küçük bir alana sıkıştırılarak, açlık ve hastalıklarla baş başa bırakılmaktadır. 

Bu alanda gıda, su ve sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçlar karşılanamamakta, açlık ve salgınlar her gün yeni ölümlere yol açmaktadır.

***

Batı Şeria’ya yönelik saldırılar, aşırı sağcı Siyonist Netanyahu hükümetinin 2022’de iktidara gelmesinden bu yana hız kazandı. 

Netanyahu’nun “yerleşimci” (işgalci) şiddetini teşvik eden ve yasa dışı yerleşimleri artıran politikaları, Filistin topraklarının fiilen ilhak edilmesine zemin hazırlamaktadır. 

Resmi verilere göre Batı Şeria’da halihazırda 500 binden fazla “yerleşimci” yaşarken, Doğu Kudüs’te bu sayı 200 bini aşmış bulunuyor. 

Netanyahu hükümetinde yer alan ırkçı-faşist bakanlar Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir, Filistin’de “etnik temizlik” için açık çağrılarda bulunmaktan çekinmemektedirler. Bu çağrılara “yerleşimci” şiddeti eşlik etmektedir.  

Son aylarda Batı Şeria’da gerçekleştirilen saldırılar, Siyonist İsrail’in emperyalist destekçilerinin cömert katkılarıyla yürütülmektedir. Zira, ABD ve Batı’nın desteği olmadan İsrail’in bu kadar geniş çaplı bir katliamı sürdürmesi mümkün değil. 

Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada, İsrail’in Filistin halkına karşı yürüttüğü savaşı Ortadoğu’ya yayma sözü vermesi, bu desteğin açık bir göstergesidir. 

ABD’nin İsrail’e 20 milyar dolarlık silah satışını onaylaması, İsrail’in bölgedeki savaş kapasitesini artırarak Filistin topraklarındaki soykırım ve etnik temizliği genişletmesini mümkün kılıyor.

ABD ve Batı, İsrail’i sadece Filistin’e değil bölge halklarına karşı da bir saldırı aracı olarak kullanmakta, Filistin topraklarında yürüttüğü soykırım ve etnik temizliğe suç ortalığı yapmaktadır. 

Bu suç ortaklığı Orta Doğu’yu savaş alanına çevirirken, savaşın küreselleşmesi riskini de arttırıyor.

Gazze ve Batı Şeria’daki etnik temizlik operasyonlarını sürdüren Siyonist İsrail’e verilen destek, ateş çemberinde olan bölgenin daha da alevlenmesine yol açıyor. 

İsrail’in bu saldırıları, emperyalizmin Filistin halkına karşı yürüttüğü savaş olarak şimdiden not edilmiş bulunuyor. 

Bu emperyalist-Siyonist kudurganlık, sadece Filistin halkı için değil, tüm Orta Doğu halkları için bir tehdit oluşturmaktadır.