İçindekiler:

23 Nisan 2022
Sayı: KB 2022/16

Mücadele mevzilerinden 1 Mayıs'a!
Tarihten günümüze Türkiye'de 1 Mayıs
Dört bir yanda 1 Mayıs çağrısı!
TOMİS'ten 1 Mayıs çağrısı
Farplas direnişi üzerine
Kürt halkına karşı yeni saldırı dalgası
AKP şefi riyakarlığın doruklarında!
Paskalya yürüyüşleri üzerine
Emperyalist savaş emekçiler için artan sömürü demektir
Ukrayna savaşı ve silahlanma yarışı
Dünya işçi sınıfı hareketi tarihinde 1 Mayıs
Basel ve Frankfurt'ta 1 Mayıs hazırlıkları
1 Mayıs- V. İ. Lenin
1 Mayıs düşüncesi ilerliyor
Ukraynalı mülteciler ve burjuvazinin ikiyüzlülüğü
Savaşın gölgesinde sosyal medya tartışmaları
İEKK'nin 1 Mayıs bildirisi
DGB'den 1 Mayıs pikniği
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Ukrayna savaşı ve silahlanma yarışı

Fikri Tomurcuk

 

Ukrayna’daki savaş, jeopolitik sonuçları ve etkileri açısından Suriye, Libya, Yemen’deki savaşlardan çok farklı sonuçlar doğuracak. Ukrayna’da bir gün silahlar sussa bile uluslararası dengelerin yeniden şekillenmesi yolunda gerilim ve çatışma sürecek.

Süren çatışma halinin ilk yansıdığı alan dünya ölçeğinde silahlanma yarışının hızlanması olacak. Silahlanma alanında zaten kötü olan dünyanın gidişatı, iyiden iyiye tehlikeli bir hal alacak.

Tüm dünyada silahlanma alanındaki gelişmeleri yakından izleyerek raporlaştıran Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) verileri ve raporları silahlanmadaki tehlikeli gidişin resmini ortaya koyuyor.

SIPRI verilerinin ortaya koyduğu birinci gerçek, dünyadaki silahlanma yarışının bir numaralı belasının ABD olduğudur. ABD silah üretiminden nükleer bomba sayısına, bütçe harcamalarından silah ihracatına kadar silahlanma yarışının her kulvarında rakibi veya müttefiki olan tüm ülkelerden kat kat önde gidiyor.

SIPRI verilerine göre 2020 yılında dünyada askeri harcamalar, Covid-19’un ekonomik ve sosyal tahribatına rağmen artmaya devam etti ve 1.98 trilyon doları buldu. Askeri harcamalar bir önceki yıla göre yüzde 2.6, 2011 yılına göre ise yüzde 9.3 arttı. Askeri harcamaların dünya gayrısayfi hasılasındaki payı 0.2 puanlık artışla yüze 2.4’e çıktı. Askeri harcamaların payındaki bu artış 2009 küresel krizinden sonraki en yüksek artış oldu.

Askeri harcamalar Afrika’da yüzde 5.1, Avrupa’da yüzde 4, Amerika kıtasında yüzde 3.9, Asya ve Okyanusya’da yüzde 2.5 arttı

2020’deki askeri harcama artışında ABD’nin etkisi büyük. ABD askeri harcamalarının dört yıl üst üste kesintisiz bir şekilde artırdı ve 2020 yılında yüzde 4.4’lük artışla 778 milyar dolara tırmandı. ABD’nin askeri harcamaları kendinden sonra dünyanın en fazla askeri harcama yapan 11 ülkesinin toplamından bile daha fazla.

İkinci sıradaki Çin’in 2020 yılındaki askeri harcamaları 252 milyar dolar düzeyinde. Çin’in askeri harcamaları 26 yıldır sürekli artıyor olmasına rağmen, ABD’nin üçte birinden bile az.

2020 yılı silahlanma harcamalarında üçüncü sırada gelen Hindistan’ın askeri harcamaları yüzde 2.1 artışla 72.9 milyar dolar oldu.

ABD’nin silahlanma yarışındaki en eski rakibi Rusya ise ancak dördüncü sırada yer alıyor. Rusya’nın 2020 yılı askeri harcamaları yüzde 2.5 artışla 61.7 milyar dolar oldu. Rusya Covid-19’un etkileriyle mücadeleye kaynak ayırmak için askeri bütçesinde belirlenenden daha düşük harcama yaptı. ABD’nin 2020 yılı askeri harcamaları Rusya’nın 12.6 katı düzeyde.

Beşinci sırada ise ABD’nin NATO içindeki en yakın müttefiki İngiltere geliyor. İngiltere 2020’de askeri harcamalarını yüzde 4.2 artırarak 59.2 milyar dolara çıkardı.

Dünya silahlanıyor, ABD kazanıyor!

ABD silahlanma harcamalarında olduğu gibi silah ihracatında da açık ara başta gidiyor. 2017-2021 arasındaki beş yıllık dönemde en fazla ihracat yapan ülkeler ABD, Rusya, Fransa, Çin ve Almanya şeklinde sıralanıyor. 2017-21 döneminde tüm dünyada gerçekleşen silah ihracatının yüzde 77’sini bu 5 ülke gerçekleştirdi. Tabii ki silah ihracatında aslan payı ABD’nin elinde. ABD tüm dünya silah ihracatının yüzde 39’unu tek başına gerçekleştiriyor. ABD’nin silah ihracatı, 2017-21 döneminde bir önceki beş yıllık döneme göre yüzde 14 arttı. ABD bu sürede silah ihracatındaki payını da 7 puanlık bir artışla yüzde 32’den yüzde 39’a çıkardı.

ABD silah sattığı ülke sayısı açısından da açık ara önde bulunuyor. 2017-21 döneminde ABD 103 ülkeye silah sattı. ABD’nin silah ihracatında savaş uçakları yüzde 62 ile en ağırlıklı paya sahip. Yüzde 17’sini füze, yüzde 10’unu ise silahlı araçlar oluşturuyor.

ABD’nin silah ihracatının Ortadoğu payı yüzde 47’den yüzde 43’e gerilemekle birlikte en büyük pazar konumunu sürdürdü. Asya ve Okyanusya bölgesinin payı da yüzde 35’ten yüzde 33’e geriledi. Buna karşın ABD’nin Avrupa’ya silah ihracatı yüzde 104’lük bir sıçrama kaydetti ve Avrupa’nın payı yüzde 18’e çıktı.

ABD’nin toplam silah ihracatındaki artışta Suudi Arabistan, Avustralya, Güney Kore ve Japonya’nın yaptığı alımlar başı çekti. 2017-21 döneminde ABD’nin Suudi Arabistan’a silah ihracatı yüzde 106, Avustralya’ya ihracatı yüzde 78, Güney Kore’ye yüzde 66 ve Japonya’ya yüzde 173 arttı.

ABD’nin mevcut siparişleri, silah ihracatındaki artışın önümüzdeki yıllarda da süreceğini gösteriyor. 23 ülkeye yapılacak olan toplam 600 F-35 savaş uçağı ve 278 muharip savaş uçağı satışı, bunun ana gövdesini oluşturacak.

Buna karşın ABD’nin küresel rakipleri olan Rusya ve Çin’in silah ihracatları azaldı. Aynı dönemler arasında Rusya’nın silah ihracatı yüzde 26, Çin’in ihracatı ise yüzde 31 düştü. Silah ihracatı pazarında Rusya’nın payı yüzde 24’ten 19’a, Çin’in payı ise yüzde 6.4’ten yüzde 4.6’ya geriledi.

Silah ihracatında ikinci ülke olan Rusya ile ABD arasındaki makas bu sürede iyice açıldı. 2012-16 döneminde ABD’nin silah ihracatı Rusya’dan yüzde 34 daha fazla idi. 2017-21 döneminde bu fark yüzde 108’e fırladı.

Almanya’nın silah ihracatında da yüzde 19’luk bir düşüş meydana geldi ve payı yüzde 5.4’ten yüzde 4.5’e indi. Buna karşın NATO’nun önde gelen silah üreticilerinden Fransa’nın ihracatı yüzde 59’luk bir sıçrama gerçekleştirdi. Fransa’nın dünya silah ihracat pazarındaki payı yüzde 6.4’ten yüzde 11’e tırmandı.

En büyük ithalatçılar ise Hindistan, Suudi Arabistan, Mısır, Avustralya ve Çin. Bu 5 ülke dünya silah ithalatının yüzde 38’ini gerçekleştirdi.

Hindistan, silah ithalatı 2017-21 döneminde bir önceki 5 yıla göre yüzde 21 azalmasına rağmen birinciliğini korudu. Hindistan’ın silah ithalatındaki payı yüzde 14’ten yüzde 11’e geriledi. Buna karşın ithalatta ikinci sıradaki Suudi Arabistan silah ithalatını yüzde 27 artırarak payını yüzde 8.2’den yüzde 11’e çıkardı.

Bölgesel olarak en büyük silah alıcısı Asya ve Okyanusya oldu. Dünya silah ithalatının yüzde 43’ünü Asya ve Okyanusya ülkeleri yaptı. İkinci sırada dünya silah ithalatından yüzde 32 pay alan Ortadoğu bölgesi yer alıyor. Silah ithalatında Afrika’nın payı yüzde 5.8, Amerika kıtasının payı yüzde 5.5 oldu.

2017-21 döneminde Avrupa’nın silah ithalatı bir önceki 5 yıllık döneme göre yüzde 19, Ortadoğu’nun ithalatı ise yüzde 2.8 arttı.

ABD ve NATO’nun körüklemesiyle Avrupa ile Rusya arasında giderek artan gerilim, Avrupa’nın silahlanmayı hızlandırmasında temel etken oldu. Gerilimi kızıştıran ABD Avrupa’nın silah ithalatında yüzde 54 ile aslan payını kaptı. Ayrıca Avrupa ülkeleri kendi yerli silah üretimlerini de hızlandırdılar.

Avrupa’da askeri ithalat artışında başı İngiltere, Norveç ve Hollanda çekti. 2017-21 döneminde İngiltere’nin silah ithalatı yüzde 74, Norveç’in ithalatı yüzde 343, Hollanda’nın ithalatı ise yüzde 116 arttı. Bu üç ülke 2017-21 döneminde ABD’den 71 F-35 savaş uçağı aldı.

Nükleer tehdit büyüyor

Silahlanma yarışının en tehlikeli ayağı nükleer silahlar cephesinde sürüyor. 2021 yılı başı itibarıyla dünyada nükleer silah sayısı 13 bin 80. Bunların 3 bin 825’i askeri birliklerde konuşlandırılmış durumda. Bunların da yaklaşık 2 bini yüksek operasyonel alarm durumunda tutuluyor. ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore’nin elinde nükleer silah bulunuyor.

Nükleer silah kapasitesinde Rusya ile ABD açık ara önde gidiyor. Rusya’nın elinde bin 625’i konuşlandırılmış toplam 6 bin 255 nükleer savaş başlığı, ABD’nin elinde ise bin 800’ü konuşlandırılmış toplam 5 bin 550 nükleer savaş başlığı bulunuyor. Üçüncü sıradaki Çin›in elinde 350 nükleer başlık bulunmasına karşın bunların ne kadarının konuşlandırılmış durumda olduğu bilinmiyor. Fransa’nın 280’i konuşlandırılmış 290 nükleer başlığı, İngiltere’nin de 120’si konuşlandırılmış 225 nükleer savaş başlığı bulunuyor. SIPRI verilerine göre bunların dışında Pakistan’ın 165, Hindistan’ın 156, İsrail’in 90 nükleer savaş başlığı var. Kuzey Kore’nin de 40-50 dolayında nükleer savaş başlığının bulunduğu tahmin ediliyor.

Eskiyen nükleer başlıkların devreden çıkartılmasıyla bir süre öncesine kadar nükleer savaş başlığı stoğunda bir azalma süreci söz konusuydu. Ancak son dönemde nükleer silahlarda yeniden bir artış eğilimi hakim oldu. Başta ABD ve Rusya olmak üzere nükleer silah sayısı ve teknolojisini geliştirmeye yönelik yoğun programlar uygulanıyor.

Yarışın kesin kazananı ABD tekelleri

Dünyanın en büyük silah şirketleri alanında da ABD’nin kesin bir egemenliği var. SIPRI verilerine göre, silah satışında dünyanın en büyük 100 şirketinin 41’i ABD şirketi. Dünyanın en büyük 100 silah üreticisinin toplam cirosunun yüzde 53.7’sine bu 41 ABD şirketi sahip.

Ancak en tepedeki ABD şirketlerinin pazar egemenliği çok daha baskın. Dünyanın en büyük 5 silah şirketinin tamamı ABD şirketi. Dünyanın en büyük 100 silah şirketinin toplam cirosunun yüzde 34.36 bu 5 ABD silah tekeline ait.

Dünyanın en büyük 100 silah şirketi listesine Rusya’dan katılan şirket sayısı 9 ile ABD’nin çok gerisinde. Bu 9 şirketin en büyük 100 şirketin silah satışlarındaki payı yüzde 5, yani ABD şirketlerinin payının onda birinden az.

İlk 100 silah şirketi sıralamasında İngiltere’den 7 şirket var. İngiltere’nin şirket sayısı Rusya’dan az olmakla birlikte 100 şirketin toplam cirosundaki payları yüzde 7.1 ile Rusya’dan daha yüksek.

İlk 100 silah şirketi arasında 6 Fransız ve 5 Çinli şirket bulunuyor. Fransız şirketlerin 100 şirketin cirosundaki payı yüzde 4.7, Çinli şirketlerin payı ise 12.6. Çin ilk 100’e giren şirket sayısı açısından beşinci sırada olmasına karşın, 100 şirketin cirosundan aldığı pay ABD’den sonra ikinci sırada yer alıyor.

ABD’nin dev silah tekelleri silah sattıkları ülkelerin yanısıra özellikle ABD’de siyasi kararları etkileme gücüne sahip. Sahip oldukları olanaklarla tüm dünyada silahlanma yarışını körükleyecek adımlar atılması için her yolu kullanıyorlar.

Bunlardan birincisi, ABD seçimlerinde hem Cumhuriyetçi Parti’nin, hem de Demokrat Parti’nin seçim kampanyalarını yüklü bağışlarda bulunarak ABD Başkanı, Temsilciler Meclisi üyeleri ve senatörleri etki altına alıyorlar. Silah tekellerinin seçim kampanyalarına son 20 yılda yaptığı doğrudan bağışların miktarının 285 milyon doları bulduğu hesaplanıyor.

Silah tekelleri bunun dışında çok kapsamlı bir lobicilik faaliyeti yürütüyorlar. ABD silah tekellerinin silahlanmaya ilişkin siyasi kararları etkilemek için son 20 yılda yaptığı lobicilik harcamaları 2.5 milyar doları buluyor.

Silah tekellerinin silahlanma politikalarını etkilemede kullandığı araçlardan birisi de emekli üst düzey Pentagon subaylarını doğrudan yönetim kurulu üyesi veya icra kurullarının başına getirmek ya da onları lobi faaliyetleri için istihdam etmek. 2000-2010 yılları arasındaki 10 yılda 380 üst rütbeli Pentagon subayı ordudaki görevlerinden ayrıldıktan sonraki iki yıl içinde silah tekellerinde yönetim kurulu üyesi, üst düzey yönetici, danışman veya lobici olarak çalışmaya başladılar.

Ukrayna savaşı silahlanma yarışını kızıştıracak

Ukrayna savaşı, mevcut silahlanma yarışını iyice kızıştırarak daha yıkıcı bir hale getirecektir. Ukrayna savaşının küresel dengelere ve uluslararası siyasete etkisi Suriye, Libya, Yemen’deki çatışmalardan çok farklı olacaktır. Çünkü bu savaş ABD’nin sarsılmakta olan küresel ekonomik ve finansal egemenliğini siyasi askeri adımlarla önleme çabasının doğrudan bir parçasıdır.

ABD, bu çabasının bir parçası olarak hem Rusya’ya, hem de Çin’e karşı ekonomik, siyasi ve askeri çeşitli adımlar attı ve atıyor. ABD’nin silahsızlanmayı öngören bazı uluslararası anlaşmalardan çekilmesi, çeşitli ekonomik ambargolar uygulaması bunun bir parçası. Örneğin orta menzilli füzelerin kısıtlanmasına yönelik anlaşmadan çekilmesi, dünya çapında 80’den fazla ülkedeki 750 askeri üssü ile Çin ve Rusya’yı kuşatma ve askeri tehdit imkanlarını artırma amacına yönelikti. Avrupa’da Rusya’ya komşu eski Doğu Bloku ülkeleriyle NATO ilişkilerini geliştirme ve Ukrayna örneğinde olduğu gibi NATO üyeliğini gündeme getirme bu çerçeveye oturuyor.

Ukrayna savaşının başlamasıyla ABD’nin arkasında birleştirmeyi başardığı NATO ve Avrupa ülkelerinin, Rusya’ya ekonomik ambargolar uygulama, döviz rezervlerini dondurma, finans sisteminden dışlama, petrol ve doğal gaz ihracatını engelleme gibi uygulamaları, ABD’nin küresel egemenliğini koruma savaşını yeni bir boyuta taşıyor. Bu nedenle Ukrayna’da silahlar sussa da emperyalist hegemonya alanında savaş hali sürecektir.

Bu durum jeopolitik gerilimleri yükselterek dünyada daha fazla silahlanma eğilimi yaratacaktır. ABD’de Biden yönetimi daha Ukrayna savaşı öncesinde 770 milyar dolarlık askeri bütçe ortaya koymuştu. Bu miktarın daha da artması gündeme gelecektir.

Silahlanma yarışında bugüne kadar pek öne çıkmayan Almanya da askeri harcamalarında 37.6 milyar dolarlık bir artışı gündeme aldı ve “savunma harcamaları” adı altında 100 milyar euroluk ek bir fon oluşturdu. Yeni dönemde silahlanma yarışında Almanya’nın sesinin daha fazla çıkmaya başladığına şahit olacağız.

Baltık ve İskandinav ülkelerinde zaten başlamış olan askeri harcama artışının daha da hızlandığını göreceğiz.

Bu durum dalga dalga dünyanın her yanında silahlanma eğilimini körükleyecek.

Silahlanma harcamalarının artması kaçınılmaz olarak bütçelerden yapılacak sosyal harcamaların kısılmasına yol açacak. Sosyal desteklerin kısıtlanmasını zamlar ve vergi artışları takip edecek. Rusya’ya uygulanan ambargoların bir sonucu olarak gıda ürünlerinden petrole, doğalgazdan stratejik hammaddelere kadar geniş bir alanda yaşanmaya başlayan tedarik sıkıntısı, kıtlıklar ve hayat pahalılığını tüm dünyada artıracak.

Zaten kırılgan bir toparlanma süreci yaşayan dünya ekonomisinin, borç krizine girme ve daha düşük büyüme riski ile karşı karşıya olduğunu Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası da kabul ediyor.

Emperyalist savaş tamtamları çalmaya devam ettikçe, silahlanma yarışı sürdükçe kazanan silah tekelleri olacak. Artan hayat pahalılığı, düşen ücretler, törpülenen sosyal haklar ile fatura tüm ülkelerde emekçilere çıkacak.

Çıkmaza giren emperyalist sistemi rahatlatmak için yükselen savaş tamtamlarının sesi tüm ülkelerde işçi sınıfının kapitalizme karşı yükselecek mücadelesiyle kısılmazsa, emekçilere ve tüm insanlığa çıkan fatura giderek daha acılı bir hal alacak.