İçindekiler:

2 Nisan 2022
Sayı: KB 2022/13

Ukrayna'da emperyalist savaş ve NATO
Müzakereler İstanbul'da devam etti
Nebati kimin ekonomisini kurtardı?
Türk-İş açlık sınırını açıkladı
Düzen muhalefetinin restorasyon programı
Seçim yasasında yap-boz!
BDSP'nin 1 Mayıs bildirisi
İstanbul 1 Mayıs Platformu'ndan çağrı
Yoksulluğun panzehiri
Farplas direnişi sona erdi
NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü / 1
Hıdır Demir'in anısına...
"Parti sırrı"
Google ve Youtube emperyalist savaşın tarafındalar
"Ruble ile ödeme yoksa gaz da yok"
Avrupa'da "Grev" gösterimleri
Cenevre'de "Grev" gösterimi
"Ankara Mutabakatı"
DGB'den 1 Mayıs çağrısı
Gençlikten Kızıldere anmaları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sömürüye, baskıya, emperyalist savaşa karşı 1 Mayıs’ta alanlara!

 

İşçiler, emekçiler, gençler, kadınlar!

2022 1 Mayıs’ı yaklaşıyor. İşçiler ve emekçiler olarak bu 1 Mayıs’ı gene olağanüstü koşullarda karşılıyoruz. 

Emperyalist-kapitalist sistemin derinleşen krizi dünyayı yeni bir paylaşım savaşının eşiğe getirmiş durumda. Bugün Ukrayna’da bu paylaşım savaşının yeni bir evresi yaşanıyor. Emperyalist devletlerin egemenlik ve nüfuz mücadelelerinin bedelini ise her zaman olduğu gibi emekçi halklar ödüyor. Dünya kapitalizmi içinde bulunduğu ekonomik krizi aşamıyor, çözüm olarak krizin bütün bir faturasını işçi ve emekçilerin sırtına yıkıyor. İktisadi ve siyasal çözümsüzlüğün yol açtığı sosyal sorunlar derinleşiyor. Milyarlarca insan açlığın ve yoksulluğun pençesine sürükleniyor. Tüm dünyada işçilere ve emekçilere dayatılan yoksulluk ve sefalet koşullarını demokratik hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılması tamamlıyor. Irkçılık, şovenizm, dinsel ve mezhepsel kavgalar körükleniyor. Kapitalizm azgın ve sonu gelmez kar hırsı ile doğayı tahrip ediyor. Artan çevre sorunları insanlığı yeni felaketlerle karşı karşıya bırakıyor. Ardı arkası kesilmez savaşların yerinden yurdundan ettiği milyonlarca kişi, kendi ülkesini terkederek, açlık ve yoksulluk içinde istenmediği başka coğrafyalar göç etmeye zorlanıyor.

Çürüyen kapitalizm kendisiyle birlikte herşeyi, herkesi çürütmeye çalışıyor. İnsanlığı büyük bir yıkıma doğru sürüklüyor.

Emekçiler!

Ülkemizdeki durum da dünyada yaşananlardan farklı değil. Siyasal iktidar biz işçi ve emekçilerin hiçbir sorununu çözmüyor, çözemiyor. Tersine onlara yenilerini ekleyip var olanları derinleştiriyor.

Artan hayat pahalılığı katlanılamaz boyutlar kazandı. Bu ülkede milyonlarca emekçi açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ücretlerde yapılan göstermelik artışlar hayat pahalılığı karşısında anında eriyor. Elektriğe, suya, doğal gaza, temel gıda ürünlerine ve hizmetlere yapılan zamların ardı arkası kesilmiyor. Milyonlarca emekçi en temel ihtiyaçlarına ulaşamaz durumda getiriliyor.

Çalışma koşullarımız daha da kötüleşiyor. Bir yandan iş saatleri uzarken öte yandan işten atmalar artıyor, işsizlik oranı tırmanıyor. İş kazaları alınmayan önlemler yüzünden çalışanlar için kader haline getirilmeye çalışılıyor. Güvencesiz, esnek, sendikasız ve sigortasız çalışma biçimleri daha da yaygınlaştırılıyor.

Eski gücünü çoktan kaybetmiş bulunun AKP iktidarı kendi geleceğini kurtarmaya çalışmakla meşgul. Bu yüzden üstümüzdeki baskı zincirlerini daha da sıkıyor. Kendi devranları sürsün, bu baskı ve sömürü düzenine karşı kimse sesini çıkaramasın diye zaten sınırlı olan demokratik haklarımızı tamamen yok etmeye çalışıyor. Her itirazı, her muhalif sesi, her hak arama eylemini zorbalıkla bastırmak istiyor.

Emperyalist paylaşım savaşlarında şu ya da bu gücün kuyruğunda pay kapmaya çalışırken, dünya haklarına karşı yürütülen kirli savaş politikalarına ortak oluyor. Akan kanların, dökülen gözyaşlarının sorumluluğunu taşıyor. Bu yıkım ve sefalet tablosunun iktidarı kendiliğinden alaşağı edeceğini düşünen muhalefet partileri ise parlamenter sisteme geri dönüleceği dışında hiçbir şey demiyor, diyemiyor. Sanki parlamenter sisteme dönüldüğünde hayat pahalılığı son bulacak, ücretler yükselecek, çalışma koşullarımız düzelecek, bu baskı ve sömürü düzeni son bulacakmış gibi, altı boş vaatlerle işçi ve emekçileri kandırmaya, kendilerinin de parçası olduğu bu sömürü düzenine karşı mücadeleden alıkoymaya çalışıyor.

Çaresiz değiliz! Bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır!

Bu yıkım tablosu, sömürü ve baskı düzeni karşında çaresiz değiliz. Yılların ürünü hoşnutsuzluk, öfke ve tepki artık yavaş yavaş kendini dışa vurmaya başladı bile. Uzun süreli bir sessizliğin arkasından gelişmeye başlayan işçi eylemleri bize bunu gösteriyor. Ocak ayından itibaren çorap işçilerinden tekstil işçilerine, motokuryelerden gemi söküm işçilerine ülkenin dört bir yanında işçiler ve emekçiler ayağa kalktılar. “İnsanca yaşamaya yetecek ücret!”, “Sefalet dayatmalarına hayır!”, “Zamlar geri alınsın!”, “İşten atmalar yasaklansın!” vb. talepler ile eyleme geçtiler. Sermaye sınıfının derinleşen krizin bütün faturasını işçi ve emekçilerin sırtına yıkma politikasına karşı kendi haklarını ve geleceklerini savundular. Birçoğu başarıyla sonuçlanan bu eylemler izlenmesi gereken yolu gösteriyor.

Bizler işçi sınıfı ve emekçiler olarak önemli bir dönemeçten geçiyoruz. Önümüzde iki yol bulunuyor. Ya bizler de ayağa kalkıp bu baskı ve sömürü düzenine karşı mücadelenin yolunu tutacağız; ya da susup, öfke ve tepkimizi içimize atıp, tüm bu yaşananlara sessizce rıza gösterip boyun eğeceğiz.

1 Mayıs’ta alanlara!

1 Mayıs işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Bu büyük günde çıkarları birbirine temelden karşıt iki sınıf, iki dünya karşı karşıya gelir. Dünyanın dört bir yanında işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar kendi talep ve şiarlarıyla alanları doldururlar.

2022 1 Mayıs’ı işçi sınıfı ve emekçilerin karşı karşıya kaldığı tüm saldırılara, baskı ve sömürüye karşı gücünü gösterdiği, bunlara rıza gösterip boyun eğmeyeceği ilan ettiği bir mücadele günü olmalıdır. Sonu gelmeyen saldırıları püskürmenin, kendimizin ve çocuklarımızın geleceğini savunmanın yolu buradan geçmektedir.

Bunu başarmanın yolu, her fabrikada, her işyerinde, sanayi havzalarında ve emekçi mahallelerinde 1 Mayıs’ı güncelleştirmekten, bu mücadele gününün işçi sınıfı ve emekçiler için anlamını ulaştığımız herkese anlatıp eyleme katılmalarını sağlamaktan geçmektedir.

Üzerimize düşen görev, bulunduğumuz her alanda 1 Mayıs hazırlık komitelerini kurmak, var olan komiteleri güçlendirmek, ulaştığımız her işçi ve emekçiye 1 Mayıs’a katılmanın önemini döne döne anlatmaktır.

Yapmamız gereken, seferberlik ruhu ile hemen harekete geçmek, bulunduğumuz her alanda bu çalışmayı yürütebilecek arkadaşlarımızla yan yana gelmek, her fabrikayı, her semti, okulları, kahveleri bir araya gelmenin ve örgütlenmenin mevzilerine çevirmek, disiplin ve kararlılık içinde 1 Mayıs alanında talep ve şiarlarımızla yerimizi almaktır.

Sömürüye, baskıya, emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarına karşı 1 Mayıs’a!

Taleplerimiz:

* Zamlar geri çekilsin, ücretler artırılsın!

* Elektrik, su, doğalgaz gaz gibi temel ihtiyaçlar ücretsiz karşılansın!

* Dolaylı vergiler kaldırılsın! Artan oranlı gelir ve servet vergisi!

* İşten atmalar yasaklansın! Herkese iş tüm çalışanlara iş güvencesi!

* 7 saat iş günü, 35 saat çalışma haftası, 2 günlük kesintisiz hafta sonu tatili!

* İş güvenliği ve işçi sağlığı önlemleri tam olarak alınsın! İş cinayetlerinin sorumluları cezalandırılsın!

* Söz, basın, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılsın!

* Herkese grevli-toplu sözleşmeli sendika hakkı!

* Tüm çalışanlar için genel sigorta (işsizlik, sağlık, kaza, yaşlılık vb.). Sigorta primleri devlet ve işveren tarafından ödensin! Sosyal sigorta kurumlarında işçi ve emekçi denetimi!

* Herkese sağlığa ve ihtiyaca uygun ucuz konut!

* Herkese parasız sağlık hizmeti, parasız eğitim!

* Ulusal, cinsel, etnik ve mezhepsel baskılara son! Din ve vicdan hürriyeti!

* Emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarına hayır!

* Emperyalistler ile yapılan açık-gizli tüm anlaşmalar iptal edilsin! NATO’dan çıkılsın, üsler kapatılsın!

* Dış borç ödemeleri durdurulsun, tüm dış borçlar geçersiz sayılsın!

* Her düzeyde parasız, bilimsel, demokratik ve laik eğitim! Özerk-demokratik üniversite!

* Bilim, sanat ve kültür üzerindeki her türlü gerici baskı, sansür ve kısıtlamaya son!

* Çevre tahribatına son! Doğal, tarihi ve kültürel çevreyi koruyacak etkin önlemler alınsın!

* Toplumsal yaşamın her alanında kadın-erkek eşitliği!

* Kadın cinayetlerine karşı etkin önlemler alınsın!

* Eşit işe eşit ücret!

* Kadın işçilerin kadın, ana ve çocuk sağlığına zararlı işlerde çalıştırılması yasaklansın! Doğumdan önce ve sonra ücretli izin süreli uzatılsın! Tıbbi bakım hizmetleri devlet tarafından karşılansın! Kadınların çalıştığı tüm işyerlerinde kreş ve emzirme odaları!

Kahrolsun ücretli kölelik düzeni! 

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu