İçindekiler:

5 Eylül 2021
Sayı: KB 2021/Özel-31

Kapitalizm savaş demektir!
Hudutlar, “namus” ve riyakarlık…
Saray rejimi ırkçılıkla riyakarlık batağında
DDK’nın yetkileri genişledi
Sosyal medyaya saldırı hazırlığı
Hacı Bektaş-ı Veli’yi Anma Etkinlikleri...
Kamu toplu sözleşmesi...
Hakkımız olanı almak için kolları sıvayalım!
Birleşik Metal’in TİS taslağı
“Alba’da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!”
Sosyalizm, sınıf partisi ve din - V. İ. Lenin
ABD ve NATO’nun Çin ve Rusya korkusu
Rusya-Çin Antlaşması
Avukat Roland Meister ile röportaj
Afganistan yıkımının baş sorumlusu!
“Adaletsizliği dayanışma ile aşacağız”
Lübnan’da ABD’nin kuşatmasını yaran hamle
Rektörlük seçimlerine dair: Ne Melih ne Naci!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Alba’da artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

“Bu daha başlangıç
mücadeleye devam!”

 

Semra Demirtaş, Tuğba Aladağ, Ender Konar ve Hasan Can Bahadır Kocaeli-Çayırova’daki TAYSAD OSB’de bulunan Alba Plastik fabrikasında çalışıyorlardı. Haklarını aradıkları, tacize ses yükselttikleri ve mücadele ettikleri için işten atıldılar. Yaşanan süreç üzerine Ender Konar ve Semra Demirtaş ile sohbet ettik. Sorularımıza birlikte yanıt verdiler.

 

- Alba Plastik işçilerinin fabrikada yaşadıkları sorunlar nelerdir?

Düşük ücret, vardiya amirlerinin işçiler üzerinde baskı kurması, kadın işçilerin küfüre ve tacize maruz kalması, çay molasının tek ve zamanının kısa olması, işçilerin kaliteciler ile amirler arasında kalması gibi sorunlar yaşanıyor.

Ayrıca ocak ayında zam yapılmadı. Patron temmuzu bekleyin dedi. Temmuz zammı döneminde taleplerimizi şu şekilde belirledik:

- Herkese eşit oranda zam!

- İkinci çay molası!

- Patron primi değil ikramiye!

- Cuma günleri namaz molasının cumartesiye fazla çalışma olarak yansıması kaldırılsın, mola zamanı patron tarafından karşılansın!

- Kaliteci ile amir arasında kalmaya son!

- Üretilen parçaların gider veya gitmez seviyesi standart olsun!

- Bu sorunlara karşı şimdiye kadar neler yaptınız?

Bu sorunların temel çözümü örgütlenmek diyerek Alba Plastik işçilerinin birliğini oluşturmaya çalıştık. Patronunun karşısına daha güçlü çıkmak için sendikalı olmaya karar verdik. Ocak zammının yapılmamasının ardından üyelikleri başlattık. Zam yapılmaması, hak gaspı yaşanması dönemi sendikalaşma ve birlikte davranma eğiliminin arttığı dönemlerdi.

Sendika üyeliğinden önce birlik olmak, birçok konu ile ilgili bilgilenmek için eğitim almak gibi adımlarla ilerlemek gerektiğini düşünüyoruz. Kendi kararlarını veren işçiler olmazsak sendika üyeliği de bizi bir yere götürmez. Sınıf bilinçli işçiler olmamız çok önemli.

Fabrikadaki işçilere ulaşmak için yoğun bir çaba harcadık. Fabrikada yaşanan sorunların çözümü için yönetimden toplantılar talep ediliyordu veya onların yaptığı toplantılarda sorunlar dile getiriliyordu.

Sosyal medyayı kullandık, seslenişler yaptık. Bültenlerle bilgilendirmeler yaptık. Fabrikaya özel bülten, broşür, afiş çıkarttık. Ayrıca e-bildiriler kullandık.

Fabrikada en güvenilir işçi arkadaşlar kimlerdir sorusuna yanıt bulmaya çalışarak başladık örgütlenmeye. Hem birliğin dayanışmasını herkesin hissedebildiği hem de herkesin herkesi bilmediği bir örgütlenme ağı oluşturmaya çalıştık.

- Alba yönetiminin sizi işten çıkarma gerekçesi nedir?

İşten çıkarıldığımızı 17 Ağustos Salı günü servisten indiğimizde, önümüzün kesilmesinden anladık. Alba’nın iki sokak yanda bulunan kalıp fabrikasına götürülerek İnsan Kaynakları ile görüştürüldük. Gerekçe olarak vardiya amirlerinin çalışmamızı beğenmediği söylendi. Bunun gerçekçi bir gerekçe olmadığını söylediğimizde, “Yönetim karar aldı, sizinle hiçbir şekilde çalışmak istemiyor” denildi.

Çıkışı ve verilen parayı kabul etmediğimizi söylediğimizde, önümüze koydukları yalan gerekçelerin dolu olduğu kağıtları imzalamamız için zorlandık. Hatta imzalamazsak tazminatsız, ihbarsız işten atılmakta tehdit edildik. Kabul etmediğimizi kararlı bir şekilde gösterince idari izne çıkarıldığımız, düşünmemiz söylendi.

Aynı gün Kod-4’ten çıkarıldığımızı e-devletten öğrendik. Herhangi bir bildirim yapmadılar, elimize ulaşan bir evrak yok. Hiçbir gerekçe sunmadan çıkarmalarını sağlayacak bir koda sığındılar. Ama içeride işçilere açık açık sendikalaşmadan atıldığımızı söylüyorlar. Biz de asıl gerekçenin sendikalaşma olduğunu; 14 Ağustos Cumartesi günü tacizci Zekeriya Bursa’nın yaptıklarını teşhir etmemiz ve tacizci ile aynı ortamda çalışmak istemiyoruz diyerek ortak bir tutumla davranmamız olduğunu biliyoruz.

İki şey daha eklemek istiyoruz. Biz birbirimizi tanımayan iki işçi olarak aynı gün işe başlamıştık. Alba patronunun sömürüsüne dur diyen omuz omuza iki işçi olarak yine aynı gün işten atıldık. Diğeri de eylemimiz ses getirdi, tacizcinin fabrikadan uzaklaştırılmasını sağladık fakat tacizci Zekeriya Bursa bizden sonra işten çıkarıldı.

- Hasan Can ve Tuğba’nın işten çıkarılmaları nasıl gerçekleşti?

Biz işten çıkarıldığımızı duyunca plastik fabrikasına geri geldik. Biz gelene kadar neden İK’ya çağrıldığımızı soran arkadaşlarımız olmuş. Biz geldiğimizde bizi engellemek için güvenlik, beyaz yakadan birkaç kişi kapıya yığılmıştı. Eşyalarımızı almamıza bile izin verilmedi. Hatta saldırgan bir tutum içerisine girdiler. Bunu gören arkadaşlar yanımıza geldiler. Ayırmak için araya girdiler. Hasan Can ve Tuğba bizlere sahip çıkan işçilerden öne çıkanlardı. Bizden sonra onlara yüklendiler.

Kapının önünden sonra da bazı arkadaşlarımız yine İK’ya gidip neden işten çıkarıldığımızı sormuşlar. Hasan Can’ı orada istifaya zorlamışlar. İstifa etmeyeceğini söyleyince iki gün izinlisin diyerek fabrikadan çıkardılar. Tuğba o gün çalıştı ama akşam saatlerinde ertesi gün izinli olduğuna dair mesaj yollamışlar.

Hasan Can ile Tuğba izinli oldukları 18 Ağustos günü işten çıkarıldılar. O gün çıkartıldıklarını, işten atılmaktan kaygı duyarak sürekli e-devlete bakmaları sayesinde öğrenmiş oldular. İkisi de Kod-49’dan, madde25/2’nin alt maddelerinden birinden, iş emrine uymadıkları bahanesiyle çıkartılmış oldular.

Ayrıca Tuğba ile aynı günden beri bir arkadaşımız daha idari izinde. Sürekli izni uzatılıyor.

- 14 Ağustos Cumartesi günü tacizciye karşı aldığınız tutumu anlatabilir misiniz?

Taciz olayları fabrikada aslında çokça yaşanıyor ama Zekeriya Bursa’nın birkaç ay içerisinde tüm vardiyalardaki kadınları rahatsız etmesinin anlaşılması üzerine tepki yoğunlaştı. Bizim olduğumuz vardiyada Zekeriya Bursa’nın tacizine uğrayan her bir kadın, tacizin yalnızca kendi yaşadığı bir sorun olduğunu düşünüyormuş. Ta ki herkes en yakınına anlatmaya başlayınca veya çalışma saatleri içerisinde başka bir kadının maruz kaldığı tacizkar tutumlar görünür olunca durum anlaşıldı. Ortak müdahale etmek gerektiğine hızlıca karar verdik. 4-12 vardiyasında olduğumuz 14 Ağustos günü vardiya amirini çağırarak toplu bir şekilde görüşmek istediğimizi söyledik. Biriniz gelin anlatın dedi. Bunu kabul etmedik, çünkü tek tek anlatılınca üstü örtülmeye çalışılıyordu.

Kadın ve erkek işçiler olarak, makineleri bırakıp meydanda toplandık ve vardiya amirine “Tacizci işçi ile aynı ortamda çalışmak istemiyoruz” dedik. Yaşanan olaylar ve rahatsızlıklar anlatıldı. Vardiya amiri İK’ya ileteceğini ve çözeceğini söyledi.

Pazartesi olayı yaşayan kadın arkadaşlardan üçünden ifade alındı. Kamera kayıtlarına bakıldı. Kamera kayıtlarında yaşananlar görüldü. Gerekenin yapılacağını, kurulun karar almak için toplanacağı söylendi. Anlaşılıyor ki kurul aslolarak bizim işimize son verme kararı almış.

- Fabrikada kadın işçilerin yaşadığı sorunlardan bahsedebilir misiniz?

Fabrikada çok yoğun bir taciz var. Küfürler, mobbing tüm işçilerin maruz kaldığı ama elbette ki en çok kadın işçilerin yaşadığı sorunlar. Başta vardiya amirleri, ustalar tarafından yapılıyor bu tür saldırılar. Aynı zamanda kendini rahat hisseden, arkası olan erkek işçilerin de davranış biçimi bu şekilde.

Kadın işçiler şimdiye kadar taciz meselesi karşısında sessiz kalıyordu. Yönetime bildirdiğinde çözülmüyordu. Kadınlar sessiz sedasız işi bırakıp gitmek zorunda kalıyordu. İşsiz kalırım kaygısında olanlar ise ağlaya ağlaya çalışmaya devam ediyordu.

Şikayet eden veya amirlerin tekliflerine net bir şekilde olumsuz yanıt veren kadın işçilere yoğun mobbing uygulanıyordu, en zor işlere gönderilerek bezdirilmeye çalışılıyorlardı. İşle ilgili azarlayıcı konuşuluyor. Ağlaya ağlaya çalışan kadın arkadaşlarımıza çok tanık olduk.

- Fabrikadaki mücadeleci işçiler olarak işten atılmaya direnişle yanıt verdiniz? Gücü nereden alıyorsunuz ve direnişinizin talepleri nelerdir?

Gücümüzü arkadaşlarımızın kararlılığından, bizi sahiplenmelerinden; verdiğimiz mücadelenin doğruluğuna olan inancımızdan alıyoruz.

Kapının önünde yükselttiğimiz sesi yayan basın emekçilerinin, dayanışma içerisinde olan dostların, soru önergesi vererek olayın araştırılmasını isteyen milletvekillerinin kattığı güçten de bahsetmek gerekir.

Bir de duyuyoruz ustalar, amirler davranışlarına çeki düzen vermişler. Bu da moralimizi arttırıyor. Eminiz ki hem Alba’daki çalışma koşulları hem de Alba işçileri için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Direnişimizin talepleri şunlar:

- İşimizi geri istiyoruz!

- Sendikalı ve güvenceli çalışmak istiyoruz!

- Tacizin ve mobbingin olmadığı bir çalışma ortamı istiyoruz!

Ve ekleyelim ki şimdiye kadar olanlar başlangıçtı. Alba patronundan hesap sormak için her türlü mücadeleyi vereceğiz.

Kızıl Bayrak / Gebze