1 Şubat 2019
Sayı: KB 2019/05

Çürümüş rejimin güdümündeki seçimler kimin için “kader belirleyici”dir?
Kokuşmuş rejimin yayılmacı-ilhakçı politikasına hayır!
Erdoğan’ın “demokrasi tramvayı”
Yerel seçim oyunu sürüyor!
Kriz Türkiye’si, fırsatlar ülkesi!
Ekonomik güven dipte, gıda enflasyonu yükseliyor!
Rant kapısına çevrilen sendikalar
Krizin derinleştiği bir yıl bizi bekliyor
DEV TEKSTİL 2019/1 Genel Meclisi kararları
Tekstilde işten çıkarmalar ve haksızlıklar sürüyor
Spartakist Hafta makaleleri - Rosa Luksemburg
ABD emperyalizmi saldırganlıkta sınır tanımıyor!
Emperyalist hegemonya kavgasında silahlanma çılgınlığı
Opel’de sular ısınıyor
Kadın işçiler ve mücadele talepleri
Cinsel istismar suçtur, meşrulaştırılamaz!
Devrim okullarının ardından...
Yalnızlık örgütsüzlükte!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Devrim okullarının ardından...

Karanlığa karşı geleceğiz!

 

Eğitim sisteminin çarpıklığına, yaratmaya çalıştığı tüm bencilliğe ve bizleri yarış atı haline getirme çabalarına karşı öznesi olduğumuz devrim okullarını bu dönem de gerçekleştirdik. Devrim okulları diyoruz çünkü idealimizdeki yaşamı gerçek kılıyoruz. Tartıştığımız konulardan aldığımız görevlere kadar her açıdan birkaç kişinin değil, tüm katılımcıların özneleştiği kolektif bir yaşam örgütlüyoruz. Eğitimi insanlığın kurtuluşu davası ekseninde ele alıyor, konuları buna göre tartışıyor, sorunları bu çerçevede sorguluyoruz.

Devrim okullarında arkadaşlarımızla bir araya geldik, kitle eylemlerinden işçi grevlerine kadar dünyadaki birçok gündemi tartıştık. Okullarımızda yaşanan baskıyı, paralı eğitimi, gericiliği konuştuk. Dünyayı anlama ve değiştirmenin bilimsel yöntemi olan Marksizm’e dair atölye çalışmaları yaptık.

Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor.” İşçi sınıfının devrimci programı olan Komünist Parti Manifestosu bu cümle ile başlıyor. İnsanın insan üzerindeki sömürüsüne dayalı olan bu sisteme karşı işçi sınıfının bilimsel silahı olan Marksizm dünya ölçeğinde kapitalistler ve onların kurulu düzeni tarafından korku ile karşılanıyor.

Dünyada ve Türkiye’de kapitalist barbarlık günden güne tüm insanlığı yıkıma sürüklüyor. Kapitalizm dünya çapında girdiği ağır ve sarsıcı krizin tüm faturasını işçilere, emekçilere, ezilen halklara ödettiriyor. Milyonlarca işçi ve emekçiye ağır çalışma ve yaşam koşulları, katmerli kölelik ve sömürü dayatılıyor. Yeryüzünde milyonlarca insan açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkum ediliyor. Bunlara boyun eğilmesi için de koyu bir baskı ve devlet terörü devreye giriyor. Tüm bu baskı ortamının karşısında dünya genelinde milyonlarca işçi, emekçi, genç, kadın sokaklara dökülüyor, ağır sömürü politikalarına ve çalışma yasalarına karşı seslerini yükseltiyorlar. Fransa’da haftalardır sokaklarda barikatlar kuruluyor, militan çatışmalar yaşanıyor, fabrikalarda greve çıkılıyor, okullar işgal ediliyor. Hindistan’da artan işsizliğe, gıda ve diğer temel tüketim malzemelerine yapılan zamlara karşı 200 milyon işçi sendikalarıyla birlikte genel grev ilan ederek greve çıkıyor. Keza İran’da, Lübnan’da, Latin Amerika’da, Doğu Avrupa ülkelerinde işçi ve emekçiler çeşitli taleplerle eylemler gerçekleştiriyorlar. Devrim okullarında İsviçre’de iklim grevine giden liselilerden Arnavutluk’ta eyleme geçen üniversitelilere dek birçok kitle eylemini tartıştık.

Dünyada bunlar olurken bizler seyirci kalmayacağız. Yaşadığımız sorunlar ülkelerin sınırları gibi birbirinden ayrı değildir. Her geçen gün artan paralı eğitim uygulamaları ile her yerde gençliğe “paran kadar oku” deniliyor. Bu da yetmezmiş gibi arkadaşlarımız okuyabilmek için ölüyor. Gençlik gericiliğin kuşatması altında şekillendirilmek isteniyor. Haberlerini sürekli duyar hale geldiğimiz taciz ve tecavüzlere karşı gelen arkadaşlarımız cezalandırılıyor, suçlular ödüllendiriliyor. Karanlık bir gelecek bizi teslim almaya çalışıyor. Karanlığa karşı geleceğiz!

Devrimci Liseliler Birliği
Ocak 2019

 

 

 

 

Aslolan değiştirmektir!”

 

Tarih boyunca filozoflar insanı, toplumu, dünyayı, doğayı incelemiş ve yorumlamışlardır. Bunun sonucunda sayısız felsefi akım ve düşünce okulu ortaya çıkmıştır. Fakat çoğunluğu dogmatiktir bu akımların. Gerçekte hiçbiri içerisinde bulundukları sınıflı toplum düzenini gerçekten anlama ve değiştirme aşamasına sıçramamıştır.

Ücretli kölelik düzeni olan kapitalizmin oluşması ile birlikte ağır çalışma koşulları ve sömürü artmıştır. Geçmiş dönemlerde de bu düzenden hoşnut olmayan insanlar vardır. Marx’tan önce mesela Saint Simon sınıf kavramını incelemiştir. Robert Owen işçi sınıfı için yeni pratikler sunmuştur. Hegel diyalektiği metafizik bir biçimde yorumlamıştır. Fakat o dönem için kapitalizmin özü, sınıf karşıtlıkları kavranamamıştı. Kapitalizm ilerledikçe Marx ve Engels, sınıflı toplumu derinlemesine incelemişler, daha önceki filozoflardan ve ütopyacılardan da yararlanarak (Hegel, Simon vb.) bilimsel dünya görüşünü sunmuşlardır. Marx ve Engels’i diğer filozoflardan ayıran, Marksizm’i bilim kılan temel fark, mevcut toplumdaki değiştirici dinamikleri saptaması, dahası çözümün sadece düşüncede bırakılmayıp eyleme geçilmesidir. Devrimci sınıfın bilimsel ideolojisi olarak Marksizm sosyal, ekonomik, siyasi koşulları bir bütün olarak ele almış, toplumsal devrimin yasalarını ve maddi güçlerini açıklamıştır. Bununla da kalmamış, kapitalizmde sonuna kadar devrimci olan tek sınıfın, işçi sınıfının örgütlenmesinin yol, yöntem ve araçlarını geliştirmiş, onu hedefe ulaştırmaya çalışmıştır.

Dönemin koşullarının sağladığı imkanlarla Marx’ın teorilerinin benzerini ortaya koyan filozoflar da vardır. Fakat Marx, yalnızca teoride değil, devrimci eylemiyle de bu ideolojinin gerçek önderidir. Tarih sahnesine baktığımızda bu gerçeği görüyoruz. 1831’de Lyon’da işçilerin ayaklanması (Lyon Barikatları), 1838-42’de İngiliz işçi sınıfının Çartizm’de ifadesini bulan ulusal düzeydeki hareketi Marksizm’in gelişiminde sınıfsal veriler sunmuş, 1871’de Parisli Komünarlar’ın iktidara yürüyüşü, 1917’de dünyayı sarsan Büyük Sosyalist Ekim Devrimi Marksizm’in önderliğinin kesin kanıtlanması olmuştur.

İnsanlık, ateşin keşfinden makinenin bulunuşuna kendini ve yaşamını sürekli değiştirir. Ortaya çıkışından itibaren Marksizm, bunun tek gerçek kılavuzu haline gelmiştir ve bu her yeni gelişmeyle yeniden doğrulanmaktadır.

Küçükçekmece’den Devrim Okulu’na katılan bir DLB’li

 

 

 

 

Devrim Okulu’nun ikincisi gerçekleştirildi

 

Devrimci Liseliler Birliği (DLB), Devrim Okullarının ikincisini gerçekleştirdi.

Filozoflar dünyayı yalnızca yorumlamışlardır. Aslolan onu değiştirmektir!”, “Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir!”, “Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır!” başlıklarının tartışıldığı Devrim Okulu’nda özne olmak için örgütlü olmak gerektiği vurgusu yapıldı.

Filozoflar dünyayı yalnızca yorumlamışlardır. Aslolan onu değiştirmektir!” başlığında “Değiştirmek için neler yapacağız?” sorusu sorularak, insanı, doğayı ve tarihi tanıyarak insanca yaşanabilir bir gezegenin yollarını aramak gerektiği ifade edildi.

Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir!” başlığı altında, bütün toplumsal düzenlerin, karşıt olan sınıfların savaşları sonucu yıkılıp kurulduğu; kölelerin sahiplerine, köylülerin toprak ağalarına, işçilerin patronlara karşı başkaldırmaları ve savaşımları sonucu toplumsal düzenlerde köklü değişimler yaşanageldiği vurgulandı.

Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır!” başlığında ise toplumsal düzenin işleyişi sorgulanmadığında sorunların kaynağının da fark edilemeyeceği belirtilerek, sorgulamayı önlemek için sistematik bir kuşatma uygulandığına dikkat çekildi. Bu başlık altında şu vurgular yapıldı: “Bunu sorguladığımız zaman ise birileri çıkacak, sen küçüksün, tek başınasın, sen mi değiştireceksin? diyecek. Evet biz değiştireceğiz. Tarihin nesnesi olmayı reddedip öznesi olabilmeyi başarabildiğimiz oranda -biz değiştireceğiz.”

Özne olabilmek örgütlü olmaktır; yapmamız gereken, örgütlü birliğimizi güçlendirip, mücadeleyi büyütmektir!” vurgusunun ardından gezi planlaması ile Devrim Okulu sonlandırıldı.