26 Ekim 2018
Sayı: KB 2018/40

Kriz ve işçi hareketi
Sınıfın mücadele dinamikleri ortak dava etrafında birleştirilmelidir!
Krizi emekçilere ödetme çabası devam ediyor
Demokrasicilik oynamaktan bıkmadılar!
Yerel seçimlere doğru AKP’nin “önleyici” saldırıları
Din istismarcısı AKP ve Alevi düşmanlığı
Sermayenin parlayan yıldızı Star Rafineri
Tarihsel mirasın ışığında güne yüklenelim!
Partimizin doğal önderi Sinan yoldaş!
Kızıl bayrak hâlâ senin ellerinde, yükseklerde dalgalanıyor!
Silahlanma ve kapitalizm
Açlığın olmadığı bir dünya mümkün!
Suriye pazarlığı için “dörtlü zirve”
Brezilya seçimleri ve sağın yükselişi
Almanya’da konut sorunu
Dünyada grevler ve kitle eylemleri
“Boykot” şovu altında Suudi rejimiyle iş tutuyorlar
Lastik fabrikasında bir yaz dönemi
EMİS görüşmeleri anlaşmayla sonuçlandı
İzmir’de ‘Kriz ve İşçi Sınıfı’ paneli
“Yanındayız Derneği” kimin yanında?
Gericiliği susturmak, krizin faturasını ödememek için mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Lastik fabrikasında bir yaz dönemi

 

Geçtiğimiz Mart ayında toplanan Devrimci Gençlik Birliği (DGB) Genel Kurulu’nda bugüne kadar olduğu üzere son yaz çalışması kapsamında da fabrikalarda, atölyelerde ve bulunduğumuz her alanda işçi sınıfına, emekçilere ve genç stajyerlere sesimizi daha güçlü taşıyabilmeyi planlamıştık. Bu çerçevede yaz dönemini fabrikalarda geçirdik.

Çalıştığım fabrika traktör, panzer, kamyonet gibi ağırlıklı olarak iş makinesi lastiği üreten, Türkiye’deki en büyük lastik fabrikalarından biriydi. Fabrikada çalışan birçok işçi yaşanan bir dizi sorun (düşük ücretler, hak gaspları vb. gibi) içinde özellikle çalışma koşullarının ağır olması ve çalışma alanında solunan kimyasalların yoğunluğu sebebiyle oluşan meslek hastalıklarından şikayetçiydi.

Fabrikaya başvurduğumda benimle beraber 20’ye yakın işçi işe alınmıştı. Kısa süre sonra, beraber işe başladığım işçilerin sadece 4 veya 5’ini görebildim. Çalışma koşullarının ağır olması ve şef, müdür, ustabaşı gibi patron yalakaları tarafından sürekli baskı altında çalışılması, işçilerin örgütsüzlüğüyle beraber umutsuzluğa dönüşünce tepki olarak işten ayrılma yolu tutuluyordu.

Fabrikada yaşanan, hatta en göze batan ve işçileri ayrıştıran sorunlardan biri de işçilerin arasında Kürt-Türk ayrımı olmasıydı. Özellikle yemekhanede Kürt işçilerin ayrı masada yemek yemesi, onlar Kürtçe konuştuklarında laf söylenmesi çokça yaşanıyordu. Bu olanlar sadece benim çalıştığım fabrikada değil, birçok yerde yaşanıyor. Alevi-Sunni, Kürt-Türk, kadın-erkek ayrımları yalnızca biz işçileri kutuplaştırıyor. Ve bu ortaya çıkan sonuç, bizim dağınıklığımız patronların sömürebilmelerini güvenceleyip, kârlarını büyütmelerine yarıyor.

Uzun yıllardır orada çalışan işçilerin anlattıklarına göre büyük uğraşlar sonucu fabrikaya Lastik-İş Sendikası girebilmiş. Sendikanın fabrikaya girişinden sonra çalışma saatlerinin düşürülmesi, yemeklerin doyurucu ve temiz olması, banyo ve tuvaletlerin arttırılması, ücretlerde iyileştirme yapılması gibi birçok sorunun düzeltildiği belirtiliyor.

Fabrikaya sendikanın girmesi sonrasında elbette iyileştirmeler yaşanmıştır ama çalıştığım dönem boyunca başka fabrikalardan da tanıdığım Lastik-İş’in işçiler açısından işlevsizliğine, bürokrat yönetimin patron yanlısı tavırlarına tanık oldum. TİS süreçlerinde “binlerce üyemi dökerim sokağa” gibi gerçek dışı söylemlerle işçilerin gönlünü kazanarak saltanatlarını sürdürmenin peşindeler. Sendika bürokrasisinin ne bu fabrikada, ne örgütlü olduğu diğer fabrikalarda ne de herhangi bir fabrikada yaşanan iş kazalarına, iş cinayetlerine karşı bir sözü var. Sınıfa dönük bir dizi saldırı karşısında sessiz kaldı. Sendika ağaları koltuklarından gürlüyorlarsa, sendikaların ismini kullanıyorlarsa, geçmişten bugüne 15-16 Haziran Direnişi’nde, Kavel’de, Derby’de ve birçok direnişte bedel ödeyen işçilerin sayesindedir bu.

Çalıştığım fabrikaya mesleki eğitim alanı üzerinden bakarsak çalışan işçilerin büyük çoğunluğu meslek lisesi ya da meslek yüksek okulu mezunuydular. Fabrikada çalışmak, hem gençlik hem sınıf çalışması hedefi olarak ele aldığımız mesleki eğitim alanının önemini pratikte de görme imkanı yarattı. Çalıştığım son dönemde liseler açılmıştı ve meslek liselerinden stajyerler çalışmaya başladı. Fabrikadaki stajyerlerin alan dışı angarya işlerde çalıştırılmalarına, bölümleriyle ilgili değil, amirlerin istekleri-ihtiyaçları doğrultusunda her yere gönderildiklerine ve bunu bütün stajyerlerin yaşadığına somut olarak tanık oldum.

Yaşadığımız bunca sorunun kaynağının kapitalizm olduğu bilinciyle hareket ederek, gerek fabrikalarda, gerek üniversitelerde gerekse de liselerde mücadeleyi büyütmeyi sürdüreceğiz. İşçi sınıfının içinde olacak, işçi sınıfının sosyalist iktidarı mücadelesini ilerleteceğiz.

Kocaeli’den bir DGB’li

 

 

 

 

Liseliler tepki gösterdi, tacizci öğretmen görevden alındı!

 

İstanbul Küçükçekmece’deki Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi’nde hakkında açılmış taciz davası olmasına rağmen coğrafya öğretmeninin görevine devam etmesine ve okulda taciz olaylarının artmasına karşı öğrenciler 23 Ekim’de eylem gerçekleştirdi.

24 Ekim günü de Kadın Meclisleri’nin çağrısı ile okul önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Okul çıkış kapısının önünde toplanan yüzlerce öğrenci ve veli, alkışlar ve ıslıklarla durumu protesto etti. Ardından basın açıklamasına geçildi. Açıklamada sürece dair kısa bir bilgilendirmenin yapılmasının ardından tacize ve cinsel istismara asla geçit vermeyecekleri, mücadeleyi her alanda büyütecekleri ve liselilerin yalnız olmadığı vurgulandı. Eylemde “Susma sustukça sıra sana gelecek!” sloganı atıldı.

Polisten DLB’lilere gözaltı girişimi

Basın açıklamasına geçilmeden önce Devrimci Liseliler Birliği’nin (DLB) Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi öğrencilerini selamlayan ve tacize karşı mücadeleye çağıran bildirileri dağıtıldı. Dağıtım esnasında polis dağıtımı engellemeye çalışarak iki DLB’liyi kitleden izole etmek istedi. Ancak DLB’liler bu duruma karşı çıkarak ajitasyonlarla bildiri dağıtımına devam etti.

Eylem boyunca polislerin tacizi devam ederken, eylem çıkışında alandan ayrılan DLB’liler gözaltına alınmak istendi. Ancak velilerin de DLB’lileri sahiplenmesi ile gözaltı yapılamadı, hem velilere hem de DLB’lilere sadece GBT yapılabildi.

Tepkiler ilk sonucu verdi

Öte yandan, öğrencilerin ve velilerin tacize karşı gösterdikleri tepki ilk sonucu verdi. Tacizci öğretmen 24 Ekim’de okula gelmezken, okul idaresi öğretmenin uzaklaştırıldığını ve mahkemeye kadar da gelmeyeceğini açıkladı. Tacizci öğretmen hakkındaki dava 20 Kasım’da görülecek.