28 Eylül 2018
Sayı: KB 2018/36

Kriz sizin, mücadele bizim işimiz!
Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyütelim!
Sermayenin “Yeni Saldırı Programı”
YEP: Krizi emekçilere fatura etme programı
EMİS krizin faturasını işçiye kesmek istiyor
Fabrikalarda işten atma ve ücretsiz izin!
Patronlardan kriz fırsatçılığı
Patronlar devlet korumasında, taleplerimiz karşılanmadı!
Greif davası bilgilendirme toplantısına çağrı
EİB Genişletilmiş Yürütmesi toplandı
Düzenin krizi ve devrimci sınıf alternatifi
Krizdeki sistemin işlevsiz örgütü
Küresel ısınma; buzullarda erime, kuraklık ve sıcaklıklarda değişim!
İlmek ilmek örülen bir fabrika deneyimi
AKP’nin öğrenci yerleştirme kaosuna çözümü mesleki eğitimi güçlendirmek
Patronlar bu kriz sizin, bedelini ödeyin!
“Kurtuluşumuz örgütlenmemize bağlı!”
Hapishanelerde işkence itirafı
Yargının bağımsızlığı?
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Küresel ısınma; buzullarda erime, kuraklık ve sıcaklıklarda değişim!

 

Emperyalist-kapitalist sistemin doğa üzerinde yarattığı tahribatın sonucu oluşan yıkıcı etkiler dünyamızı ve insanlığı tehdit etmeye devam ediyor.

Bilim insanlarının yaptığı çeşitli araştırmalar tekrar tekrar bu duruma dikkat çekse de sorunun kaynağı olanlar kendi düzenlerinden prim vermekten kaçınarak bu yıkımı daha da hızlandırıyor.

Öyle ki; Paris İklim Anlaşması’nın sıcaklık için belirttiği 1,5 derecelik artış daha şimdiden Avrupa kentlerinde görülmeye başlandı. Sel ve aşırı kuraklıklar son 20-30 yılda daha fazla artarken Amazon Nehri’ndeki taşkınlarda 5 kat artış yaşandı. Isınmanın etkisiyle birlikte buzullarda yer değiştirme ve erimenin de hızla arttığı bilim insanları tarafından açıklandı.

Avrupa’da sıcaklık artışı çoktan sınıra dayandı

Avrupa Veri Gazeteciliği Ağı (EDJNet), küresel ısınma nedeniyle Avrupa genelinde sıcaklıkların 21. yüzyılda önemli artışlar kaydettiğini ve bunun da sağlık üzerinde ciddi oranda olumsuz etkiler doğurduğunu açıkladı.

Yaklaşık 100 milyon veri incelemesinin ardından elde edilen veriler ışığında Avrupa’nın tüm başkentlerindeki sıcaklıkların tırmandığı belirtildi. Paris İklim Anlaşması’nın yeryüzü sıcaklığındaki artışı 1,5 dereceyle sınırlandırmayı hedeflediğine değinilen raporda, Avrupa kentlerinde bu sınıra çoktan ulaşıldığına vurgu yapıldı.

Raporda; Baltıklar, Endülüs ve Güneydoğu Romanya’nın bu artıştan en çok etkilenen bölgeler olduğu belirtilerek buralardaki sıcaklık artışının 20. yüzyıla kıyasla birkaç derece olduğuna yer verildi.

Sıcaklık artışlarının insan sağlığına olumsuz etkileri belirtilirken 2000 yılından bu yana sıcak hava dalgalarının binlerce kişinin ölümüne yol açtığı belirtildi. 2003 yılında Batı Avrupa’da 70 kişinin ölümüne yol açan sıcak hava dalgasının bu yıl da Avrupa’ya etkilerinin olabileceğine dikkat çekildi.

Amazon Nehri’nde taşkınlar 5 kat artış gösterdi

Bir başka araştırmada ise Amazon Nehri’nden kaynaklanan taşkınların son 100 yılda hem şiddet hem sıklık bakımından beş kat arttığı kaydedildi. 20. yüzyılın verilerini analiz eden bilim insanları, seldeki artışın küresel ısınmaya bağlı olduğunu savunuyorlar.

Brezilya’daki Manaus Limanı’nda 113 yıla ait nehir su seviyelerini ölçen bilim insanları, büyük sel olaylarının ve aşırı kuraklıkların son 20-30 yılda arttığını belirtiyorlar.

Yüzyılın başlarında, her 20 yılda bir defa büyük sel baskınları meydana gelirken bu sayının her dört yılda bir büyük sele yükseldiği belirtildi.

Geçtiğimiz yıl da su seviyelerinin taşkın aralığının üzerine çıktığını belirten bilim insanları, su seviyelerinin yıllar geçtikçe daha da yükseleceğine dikkat çekiyorlar.

Buzullarda yer değişimi ve erime artıyor

Uluslararası bir bilim insanı grubu Rusya’nın kuzeyinde yer alan Severnaya Zemlya üzerindeki Vavilov Buzul Kompleksi’nde “istikrarsız değişim” tespit ettiklerini açıkladı.

Son yıllarda buz şapkasının hareketliliğinin arttığını ve 2015 yılında günde 25 metreye ulaştığını hatırlatan bilim insanları, bu oranın 20. yüzyılda sadece birkaç santimetre olduğunu belirterek durumun ciddiyetine dikkat çekiyorlar.

Elde edilen yeni verilerin, buz katmanlarının da küresel ısınmaya karşı hassas olduğunu ortaya koyduğu belirtildi. Bu katmanların erimesinin deniz seviyesinde yaklaşık 33 santimlik bir yükselmeye karşılık gelebileceğine vurgu yapıldı. Buzulun alt kısmı eridikçe sürtünmenin azaldığı ve buna bağlı olarak buzulun hızının da artmış olduğu belirtiliyor. Hızdaki bu artışın ise erimeyi arttırdığı ifade ediliyor.

Geçmiş araştırmalarda 1985-2015 yılları arasında buz şapkasının bir kısmının 2 kilometre yer değiştirdiği ve kaybedilen buz hacminin 1,2 kilometreküp olarak tahmin edildiği açıklanmıştı. Buz hacmindeki bu kayıp 2015-2016 yılları arasındaki ise 4,5 kilometreküp olarak açıklandı.

Ortaya çıkan bu verileri değerlendiren bilim insanları, hızlı erime ile birlikte 12 bin yıl önce yaşanan olayın bir benzerinin tetiklenerek Avrupa’nın aşırı soğuk bir döneme girebileceği konusunda uyarıda bulunuyorlar.

 

 

 

 

İsviçre’de binler ‘eşit işe eşit ücret’ için yürüdü

 

22 Eylül günü Bern’de 20 bin kişi eşit işe eşit ücret için yürüdü. Kadın örgütleri, sendikalar ve sol partilerin çağrısı ile İsviçre’nin her yerinden Bern’e gelene kitle Schützenmatte Meydanı’nda bir araya geldi. Burada yapılan konuşmaların ardından parlamento binası önündeki Bundesplatz Meydanı’nda bitiş yerine gelen binler, burada yapılan konuşmalar eşliğinde slogan atarak görüşmelerin takipçisi olacaklarını dile getirdiler. Canlı ve coşkulu geçen yürüyüş burada yapılan mitingle sona erdi, mücadele takvimi ise devam edecek. Bu takvimin finali 14 Haziran 2019’da ‘kadın isterse hayat durur’ başlığı altında yapılacak olan ve bir milyon işçi ve emekçiyi hedefleyen kadın grevi (Frauenstreik) olacak.

İsviçre’de eşit işe eşit ücret talebi (Gleiche Lohn für gleiche Arbeit) uzun yılları alan bir mücadele tarihine sahip.

İlk defa 1981 yılında kadın örgütleri ve sendikaların yürüttüğü mücadelenin yarattığı politik atmosfer karşısında harekete geçmek durumunda kalan İsviçre Parlamentosu eşit işe eşit ücreti yasal “güvenceye” almış ve ancak aradan geçen yıllara rağmen değil özel sektör, kamu sektöründe bile ancak göstermelik olarak uygulayabilmişti.

10 yıl aradan sonra, 1991’de kadın emekçiler bu duruma daha fazla sessiz kalmayarak 14 Haziran 1991’de bir günlük greve gitmişlerdi. Kadınlar Grevi (Frauenstreik) adı verilen greve İsviçre çapında 500 bin kadın emekçi katılmıştı. Bu grevi takip eden haftalarda, aylarda İsviçre Parlamentosu konuyu yeniden gündemine almış ve “Eşit işe eşit ücreti yeniden yasal güvenceye” aldığını duyurmuş ve bu defa yasayı uygulama sözü vermişti. Ancak aradan geçen 17 yıla ve verilen “yasal güvence ve uygulama” sözlerinin kağıt üzerinde kaldığı yaşanarak görüldü.

Kadın örgütleri ve sendikalar, 1991 yılında yapılan kadın grevinin 20. yıldönümü olan 14 Haziran 2019’da ikinci kadın grevinin takvimini açıklamakla birlikte bu greve bir milyon işçi ve emekçi kadının katılmasını hedeflediklerini duyurdular.