28 Eylül 2018
Sayı: KB 2018/36

Kriz sizin, mücadele bizim işimiz!
Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyütelim!
Sermayenin “Yeni Saldırı Programı”
YEP: Krizi emekçilere fatura etme programı
EMİS krizin faturasını işçiye kesmek istiyor
Fabrikalarda işten atma ve ücretsiz izin!
Patronlardan kriz fırsatçılığı
Patronlar devlet korumasında, taleplerimiz karşılanmadı!
Greif davası bilgilendirme toplantısına çağrı
EİB Genişletilmiş Yürütmesi toplandı
Düzenin krizi ve devrimci sınıf alternatifi
Krizdeki sistemin işlevsiz örgütü
Küresel ısınma; buzullarda erime, kuraklık ve sıcaklıklarda değişim!
İlmek ilmek örülen bir fabrika deneyimi
AKP’nin öğrenci yerleştirme kaosuna çözümü mesleki eğitimi güçlendirmek
Patronlar bu kriz sizin, bedelini ödeyin!
“Kurtuluşumuz örgütlenmemize bağlı!”
Hapishanelerde işkence itirafı
Yargının bağımsızlığı?
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

EMİS TİS’lerinde uyuşmazlık…

EMİS krizin faturasını işçiye kesmek istiyor

 

Birleşik Metal-İş Sendikası’na bağlı 4 ayrı işletme (General Electric, Schnider Elecrtic, Schneider enerji ve ABB) ile EMİS arasında iki aydır devam eden sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık zaptı tutuldu.

İşçiler ücretlerde saat ücretine 2,65 TL + %10 zam, sosyal haklarda %30’u bulan zam ve resmi tatillerde mesai ücretlerinin %200 zamlı olarak hesaplanmasını talep ediyorlar. Patronların sendikası EMİS ücretlerde ilk 6 ayda ortalama %16, sosyal haklara %25 ile %30 oranında zam önerdi. Oysa üç ay önce EMİS’e bağlı fabrikalarda işçilerin tartışarak oluşturduğu taslak maddeleri bile yaşanan ekonomik krizle birlikte ciddi bir oranda eridi.

EMİS sermayesi bunları görmezden gelerek işçilerle alay eder derecesinde zam oranlarını düşük tutmaya çalışıyor. Krizin faturasını işçiye kesmek isteyen EMİS patronları kârlarına kâr katmış, geçtiğimiz aylarda işçi atmaktan geri durmamıştı. GE’de 75 işçi atıldı ve Ocak ayından sonra yine atılması gündemdedir. Diğer fabrikalarda da durum farklı değildir. Geçtiğimiz sözleşme döneminin ardından Schneider ve ABB fabrikalarında onlarca işçi işten atıldı. Yine krizden dolayı işçi atılması gündemlerindedir.

EMİS’in teklifine dönecek olursak, gerçek enflasyon rakamları gözetildiğinde işçilerin kayıplarını giderebilecek bir oran değildir. Geçtiğimiz sözleşme döneminde hükümeti de arkasına alarak grev yasağı ile birlikte işçilere düşük zam oranları dayatılmıştı. Anti-demokratik, faşizan yöntemlerle sömürü çarkını çeviren metal sektörü patronları benzer bir yol izlemekten geri durmayacaklardır.

Geçtiğimiz sözleşme döneminde EMİS dayatmalarına karşı grev yolunu seçen işçiler grev yasağına karşı da fabrika içerisinde iş başı yapmayarak greve devam demişti. Ancak grev yasağını tanımayan, birçok şeyi göze alarak girilen yol birinci günün sonunda sendika bürokratlarının işçilerden habersiz masada sözleşmeye imza atması ile son buldu. Masada gerçekten söz sahibi olmak, bu ileri adımı daha da güçlendirmek, metal işçisinin tam inisiyatif almasını sağlamak kazanmanın anahtarı olacaktır.

Birincisi, bugün her türlü hak arama eylemine, sendikalaşma girişimine, greve ve benzeri süreçlere sermaye ve AKP hükümeti dizginsizce saldırmaktan çekinmemektedir. Geçtiğimiz EMİS sözleşme sürecinde metal işçisi bu gerçekle karşı karşıya kalmıştır ve halihazırda kalmaması için bir engel yoktur. Bu yönüyle sermayeye ve devletine karşı açık bir bilinçle mücadele anlayışı oluşturulmadan kazanım hayal olacaktır.

İkincisi, masada konuşulan metal işçilerinin talebi ise son söz metal işçisi tarafından söylenmelidir. Gerçek yetkili tüm anlarda ve alanlarda metal işçisi olmalıdır. Göstermelik, söz hakkı olmayan komiteler değil, son sözü söyleyecek komiteler işçi iradesini temsil edebilir. Bunun için özellikle geçtiğimiz dönemki sözleşmelerden dersler çıkarmalı ve öyle ya da böyle metal işçisi iradesini eylemde ve kararlarda geçerli kılmalıdır.

Krizin kötü etkilerinin emekçiler üzerinde daha da artacağı ve sermayenin sosyal yıkım politikalarının, işten atmaların yoğunlaşacağı bir döneme giriyoruz. EMİS sözleşme süreci sınıf hareketinin bu koşullarda vereceği mücadelede önemli verilerden, örneklerden biri olacaktır. Bu süreci EMİS dayatmalarına karşı, krizin faturasını ödemeye karşı, sermayeye karşı güçlü bir cevaba, güçlü bir mücadele alanına dönüştürmek öncü, bilinçli metal işçilerinin sorumluluğudur.

 

 

 

KHK mağduru emekçiler Ankara’ya yürüyor

 

Taşeron çalışma sistemine çözüm olarak müjdelenen 696 sayılı KHK’da yer alan “güvenlik” soruşturması nedeniyle işlerinden edilen emekçiler Ankara’ya yürümeye başladı.

Zeytinburnu Belediyesi’ndeki işinden atılan 19 yıllık taşeron işçisi Kenan Güngördü, Kadıköy Belediyesi’ne zabıta olarak atanmasına rağmen işe başlatılmayan Boran Atıcı ve Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden işten atılan Sinan Yerdelen, 25 Eylül’de Kadıköy’den Ankara’ya yürümek üzere yola çıktı.

Belediye önünde yapılan açıklamada Güngördü, eylemlerine dönük dayatmalara ilişkin şunları söyledi: “İçerisinde AKP yazan, siyasi iktidarı eleştiren hiçbir yazıya müsaade edilmiyor. Sadece buradan Ankara’ya gidişimize izin verildi. Bunun siyasi sorumlusu AKP’dir. İşimizden olmamıza sebep olan, OHAL’den sonra çıkarılan KHK’lardır. Bunu protesto etmek için Ankara’ya yürüyorum.”

Polis, yürüyüşün sessizce yapılmasını da dayattı. İstanbul çıkışına kadar direnişçilerin arkalarından ayrılmayan sivil polisler, sürekli direnişçi işçileri taciz etti.

Gebze’ye ulaşan işçiler, direnişlerinin 134. gününde olan Flormar işçilerini ziyaret etti. Sloganlarla Flormar önüne gelen direnişçi işçiler yine sloganlarla karşılandı. Kenan Güngördü burada işten atılma süreçlerini anlattı ve haksızlık karşısında direnmekten başka çarelerinin olmadığını söyledi.

Ertesi gün Birleşik Metal-İş sendikasına üye oldukları için işten atılan ve direnişe geçen BBS işçilerine ziyaret gerçekleştirildi. Sloganlarla direniş alanına gelen işçiler, burada yaptıkları konuşmalarda süreçlerini ve Ankara yürüyüşlerini anlattılar. Ankara’da yapacakları basın açıklamasında ziyaret ettikleri direnişleri ve haksızlıkları raporlaştıracaklarını söylediler. BBS işçileri de örgütlendikten ve yetki belgesini aldıktan sonra yaşadıkları işten atılma ve direniş sürecini anlattılar.