16 Şubat 2018
Sayı: KB 2018/07

Birleşik, kitlesel direniş!
Şovenizmin etkisi işçi sınıfı harekete geçene kadardır
Sosyal-şovenizm üzerine
Türkiye-ABD/NATO arasındaki “geleneksel” ilişkiler
HDP 3. Olağan Kongresi gerçekleştirildi
“Kamu yararını savunmaya devam edeceğiz!”
Kamu emekçilerinin direnişi 1. yılında
Petrol-İş İstanbul 1 No’lu Şube Genel Kurulu
İşgalci HT Solar işçileri ne kazandı?
Örgütlenme seferberliği başlatıyoruz!
2018 8 Mart’ı ve eylem hattımız
Vera Zasuliç
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
“Bu Pazar kanlı Pazar”
Emperyalist-siyonist saldırganlığa karşı öfke büyüyor!
Yeni bir saldırı ve savaş hükümeti
“İntihar toplumsal bir anlama sahiptir”
İnancımızı kuşanalım, tıpkı öfkemiz ve umudumuz gibi!
Sıcak Bir Günün Şafağında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bu Pazar kanlı Pazar”

 

1960 sonrası, sınıf mücadelesinde ve devrimci sınıf hareketlerinde yeni ve ileri bir düzeyin yaşandığı bir dönemdir. Gerek devrimci kitle hareketlerinin gücü ve yaygınlığı, gerekse devrim ve sosyalizm özlemi ile devrimci fikirlerin kitleler içindeki etkinliği açısından bu dönem, kendisinden önceki hiçbir dönemle kıyaslanamayacak nicelik ve niteliktedir. Denilebilir ki, Türkiye devrimci hareketinde gerçek bir patlamanın ifadesidir. Bu gelişme ne tesadüfidir, ne salt uluslararası etkilerin ürünüdür, ne de ‘1961 Anayasasının kısmi özgürlük ortamı’nın sonucudur.

1960 sonrasının sosyo-politik gelişmeleri, ancak 1960 öncesinde başlayan ve 1960 sonrasında ek bir ivme kazanarak süren sosyo-ekonomik gelişmeler temeli üzerinde kavranabilir. Yani, Türkiye’de hızlanan kapitalist gelişme ve bunun sosyal sonuçları temeli üzerinde.” (Platform taslağı)

1960’lı yıllar Türkiye’de de kapitalist gelişmenin hız kazandığı, buna paralel olarak devrimci dalganın giderek yükseldiği bir dönemdi. 1950’lerde hızlanan kapitalist gelişmeyle Türkiye’de modern sınıflar belirginleşiyor, işçi sınıfının safları sürekli olarak kalabalıklaşıyordu. Bu kapitalist gelişme beraberinde sömürüyü de ağırlaştırıyordu. Bu dönem işçi ve emekçiler, köylüler artan baskı ve sömürüye işgaller, grevler, boykotlarla karşılık verdi. 1961 senesinde Saraçhane Parkı’nda grev ve toplu sözleşme hakkı için 100 bin kişilik bir miting ile başlayan işçi hareketi, Kavel İşgali, Derby İşgali, Alpagut Direnişi gibi eylemlerle büyüyerek devam ediyordu. Aynı yıllarda dünyada birçok direniş, devrimci mücadeleler yaşanıyordu. Emperyalistler 1960’ların başlarında dünyanın birçok yerinde ezilen halkların, işçi ve emekçilerin, gençliğin direniş duvarlarına çarpıyordu. Sovyetler’in varlığı ve etkisi,  Latin Amerika ülkelerinde ezilen halkların ve yoksul köylülüğün gerilla hareketleri, Vietnam direnişi, Avrupa ülkelerinde yaşanan gençlik hareketleri... Türkiye’de ise özellikle öğrenci gençlik hareketi bu dönemde politik bir güç olarak ortaya çıktı.

İlk kıvılcım: 6. Filo defol!

1967’nin Ekim ayında ABD’nin 6. Filo’su Türkiye’ye gelir ve Dolmabahçe’ye demirler. Devrimci öğrencilerin buna karşı düzenledikleri “Amerikan sömürgeciliğinin bekçisi 6. Filo defol” şiarlı mitingler, eylemler sonucu 6. Filo askerleri karaya çıkamadan gitmek zorunda kalır. ‘68 yılına gelindiğinde ise 6. Filo protestolarından hemen sonra 17 Temmuz 1968’de İTÜ öğrenci yurduna polis baskını yapılarak eyleme katılan devrimci öğrenciler hedef alınır. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Vedat Demircioğlu bu baskında camdan atılarak katledilir.

10 Şubat 1969 tarihine gelindiğinde 6. Filo bir kez daha Dolmabahçe önüne gelmiştir. Birçok şehirde yapılan protestoların ardından İstanbul’da öğrenci ve işçi örgütleri 16 Şubat’ta İstanbul’da “Emperyalizme ve sömürüye” karşı bir miting düzenlemeye karar verir. Beyazıt Meydanı’ndan Taksim’e yürünecektir. Yürüyüş için yasal izin alınırken yürüyüş günü yaklaştıkça gerici kışkırtmalar da artmaktadır. Gerici gazetelerden yürüyüş aleyhine çağrılar yapılır. Bugün hâlâ Milli Gazete’de gericiliğin kalemşörlüğünü yapmakta olan Mehmet Şevki Eygin “Müslüman Türk gençliğine 6. Filo’yu kurtarmak için cihat” çağrısı yapar. “Dinimize, bayrağımıza hakaret ediliyor” kışkırtmalarıyla başta Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) olmak üzere birçok faşist örgütlenme 14 Şubat’ta bir miting düzenlerler. “Bayrağa saygı” adı altında yapılan bu mitingde emperyalizm karşıtlarına ölüm çağrıları yapılarak şunlar söylenir: “Ey Müslümanlar!.. Pazar günü Taksim’de komünistlerin mitingi var. Allah’ını seven, dinini seven, karısının namusuna sahip çıkmak isteyen herkes, Pazar günü saat 14.00’te Taksim’de solcuları, komünistleri öldürmek için gelsin.”

16 Şubat 1969 “Bu Pazar kanlı Pazar”

16 Şubat’a gelindiğinde ilerici devrimci işçiler, emekçiler ve öğrenciler Beyazıt Meydanı’nda toplanmaya başlar. Yaklaşık 30 bin işçi, emekçi ve genç alana gelmiştir. Taksim’e doğru başlayan yürüyüşte “Vietnam’da barınamayan Türkiye’de tutunamaz” “Emperyalizme hayır, sosyalizme evet”, “ Köylüye toprak yok, Amerika’ya toprak çok” sloganları atılmakta, “6. Filo defol!” pankartları taşınmaktadır. Yürüyüş başladığı sırada gericiler de ellerinde silah, bıçak ve baltalarla Beyazıt Camii’nde, Taksim’de ve Dolmabahçe’de toplanmışlardır. Günlerdir süren kışkırtmayla büyük bir provokasyon hazırlanmıştır. Öyle ki saldırıda polisler, zarar görmesin diye gericilere ve faşistlere mavi kurdeleler dağıtır. Yürüyüş kitlesi Marmara Otel’in önüne geldiğinde gerici ve faşistler işçi ve emekçilere, gençlere saldırır. Saldırı sonucu yüzlerce insan yaralanırken TİP üyesi iki işçi Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan katledilir. Açılan davada yalnızca 4 kişi yargılanır. Ancak ne ellerindeki sopaları gerici faşistlere dağıtan polisler, ne elindeki silahlarla işçilerin ve öğrencilerin kanını akıtan gerici faşistler ceza alır.

Kanlı Pazar aradan geçen 49 yıla rağmen hâlâ emperyalistlerin ve işbirlikçisi devletlerin bir aynasıdır. O gün 6. Filo’yu kendine kıble yapıp ellerinde satır, bıçak ve sopalarla ilerici, devrimci işçi ve emekçilere saldıran gerici faşist tetikçiler bugün sermaye devletinin cumhurbaşkanlığını, bakanlığını, milletvekilliğini yapmakta ve emperyalist efendilerinin gösterdiği yoldan hiç ayrılmamaktadırlar. İşçi ve emekçilerin kölelik zincirlerini kalınlaştırmakta, ezilen halkları katletmektedirler. Kapitalist emperyalist sistemin dayattığı bu yıkım ve yok oluş karşısında yapılması gereken şey ise o gün “6. Filo defol” çağrısı ile büyüyen anti-emperyalist mücadeleyi bugüne taşımaktır.

İ. Y. Gün

 

 

 

 

Rektörlük Mülkiye’de öğrenci topluluklarını kapattı

 

Üniversitelerde devrimci ve ilerici güçlerin siyasal faaliyetleri engellemelerle karşılaşırken, gelinen yerde öğrenci toplulukları da etkisizleştirilmeye başlandı.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (Mülkiye), öğrenci topluluklarının çalışmalarına rektörlük tarafından izin verilmedi.

Mülkiye Haber’in haberine göre, geçen dönem başında öğrenci toplulukları için yeni bir düzenleme yapan ve fakülte düzeyinde topluluk kurulmasını yasaklayan ve yeni şartlar getiren Ankara Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı (SKS), danışmanı SBF’den (Mülkiye) olan tek bir topluluğa izin verdi.

Yıllardır çalışmalarını sürdüren Tiyatro Topluluğu, Mülkiye Bisiklet Topluluğu, Sosyalist Düşünce Topluluğu, Yenilikçi Düşünce Topluluğu, Mülkiye Ekonomi Topluluğu ve Edebiyat Topluluğu’nun başvuruları reddedildi. SKS, kabul edilen öğrenci topluluklarının listesini yayınladı.

Toplam 51 öğrenci topluluğunun başvurusunu kabul eden SKS, Mülkiye’den sadece Mülkiye Gençlik’i kabul etti.

 
§