15 Aralık 2017
Sayı: KB 2017/48

ABD-İsrail-Suudi saldırganlığının Kudüs hamlesi
Stratejik ortakların açık-gizli suç dosyası!
Dinci faşizmin karanlığı ve çıkış arayışı
Taşeron işçisine kadro aldatmacası
Yapılması gereken açıktır: Grev!
“Mücadele etmeyen işçi köleliğe mahkumdur”
HT Solar’da hiçbir şey bitmiş değil!
İstanbul’da direniş sürüyor
Dünyayı sarsan altmış yıl!
Emperyalist savaşa karşı mücadeleye!
Gerici kuşatmayı kırmak için tek yol mücadele!
Kurultay Hazırlık Komitesi toplandı
Bugünün mücadelesini yarına bırakma!
Gençlik Erdal Eren’i andı
Suriye’de “siyasi çözüm” ve Ortadoğu’da artan gerilim
Almanya’da siyasi kriz sürüyor
Silahların gölgesinde kâr hesapları
19 Aralık Katliamı’nın 17. yılı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yapılması gereken açıktır: Grev!

 

Metal TİS’lerinde beklenen oldu. MESS ile sendikalar arasındaki görüşmelerde oyalama taktikleri ve göstermelik esip gürlemeler eşliğinde sona gelindi ve uyuşmazlık zaptı tutuldu.

Görüşmelerin başından beri metal işçisinin MESS’le uyuşabileceği bir nokta olmadığı açıkken, görüşme masasına oturan sendikaları süreç boyunca eli kolu bağlı bekledi. Görüşmelere yön verecek eylemlere girişmedi. Bırakalım eylemli bir süreç örgütlemeyi bunun hazırlığını dahi yapmadı.

MESS ise boş durmadı. Beklentiyi düşürmek için açıklama üzerine açıklama yaptı. MESS patronları sürekli rekabet koşullarından, ülkenin içinde bulunduğu durumdan, enflasyon oranında bir zammın beklenmemesi gerektiğinden, “iş barışı” için en az 3 yıllık sözleşmenin gerektiğinden dem vurdular. İkramiyeleri performansa dayalı hale getirmekten kıdem tazminatı fonunun kurulmasına kadar metal işçisinin kazanılmış haklarına dahi göz diken bir tutumla süreci devam ettirdiler.

MESS’in bütün hamlelerine çanak tutan, saldırıları göğüsleyemeyen ve dolayısıyla metal işçisine güven vermeyerek taleplerin kazanılabileceğine dair umutsuzluk yaratan sendikal anlayışlar teslim bayrağını çekmiş durumdalar. MESS’in pazarlığı aşağıya çekmek için yaptığı %3,2’lik teklif karşısında %10’luk bir ücret zammını başarı gibi göstermenin ve metal işçisindeki öfkeyi kontrol edebilmenin derdine düştüler.

Uyuşmazlık zaptının tutulmasıyla beraber fabrikalarda eylemler başladı. Sendikalar bir eylem planı açıklamasaydı metal işçilerinde biriken öfke kendilerini de hedef alacaktı. Kaldı ki başlayan eylemler sonuç almaktan uzak bir noktada duruyor. Kaşık-çatal eylemleri, servislere veya servislerden fabrikaya yürüme eylemleri, yemeğe ıslıklarla, alkışlarla, sloganlarla gitme vb. eylemlerin Metal Fırtına ile gelinen düzeyde artık hiçbir hükmü yoktur. Bir sınıf bölüğü düşünün ki, son TİS sürecinin ardından Türk Metal’i de karşısına alarak fiili-meşru bir direniş çizgisiyle 15 gün üretimi durdursun, fiili greve çıksın ve ardından gelen TİS sürecinde taleplerine kaşık-çatal eylemleriyle sahip çıksın. Bu tablo en basitinden gülünçtür. Metal işçileri açısından yapılması gereken açıktır.

-Hangi sendikaya üye olurlarsa olsunlar tüm metal işçileri kendi fabrikalarından başlayarak vakit kaybetmeden inisiyatifi eline almalıdır. Kazanmak için taban iradesini yansıtacak komitelerini kurmalı, kendi temsilcilerini seçmeli, mümkün olan en geniş şekilde fabrikalar arası iletişim ve örgütlenme kanallarını yaratmalıdır. Bunun için Metal İşçileri Birliği ile irtibatını güçlendirmeli, süreci birlikte yürütmelidir.

-Metal işçisinin ihtiyaçlarını karşılamasa da, şu süreçten sonra taslaklardan geri adım atılmamalı; ücret zammında en az %38 artış (Türk Metal’in taslağında talep edilen), 2 yıllık sözleşme, ikramiyeler, kıdem tazminatı gibi kazanılmış haklar metal işçilerinin kırmızı çizgisi olabilmelidir. Metal işçileri bu talepler etrafında kenetlenmelidir.

-Tarihsel deneyimler göstermektedir ki; eller şaltere gitmeden, üretimden gelen güç kullanılmadan işçi sınıfının hakkı olanı alması mümkün değildir. Özellikle bu TİS sürecinde metal işçisine boyun eğdirmek için elinden geleni yapan MESS, Türk Metal ve devlet ortaklığına karşı kararlı ve sonuç alıcı bir grev gerekmektedir.

-Bugünden sermayeyi grev korkusu sarmalıdır ki, geri adım atmaya başlasınlar. Ancak mevcut tabloya bakıldığında sermayenin böylesi bir korkusu olmadığı açıktır. Sendikaların uzlaşmacı tutumu, AKP’nin OHAL’i de kullanarak grevleri yasaklaması ve işçi sınıfının bugün için bu tabloyu aşacak bilinç ve örgütlülükten yoksun oluşu bu rahatlığı yaratmaktadır. Ancak mevcut dengeleri bozacak olan da, sermayenin rahatını kaçıracak olan da metal işçisinin mücadele kararlılığı olabilir, olmalıdır.

-Bugün sendikaların inisiyatifinde yürütülen eylemler acilen aşılmalıdır. Bunlar oyalama, hava boşaltma taktikleridir. Metal işçisinin öfkesini dindirme, dindiremediği yerde “eyleme de çıktık sonuç alamıyoruz” yılgınlığına düşürme oyunudur. Yılgınlığı ve umutsuzluğu dağıtmak için metal işçisi gücünün farkına varmalıdır. Fazla mesailere kalmama eylemleri yapılmaktadır. Ancak yetersizdir. Aylardır fazla mesailerle stoklar doldurulmuştur. Bugünden üretimi yavaşlatma, durdurma eylemleri başlatılmalıdır. Belki her gün 1 saatle başlanabilir. Ama daha sonra üretimi durdurmaya dönük eylemler yoğunlaştırılmalı, sermayenin can damarlarını istediğimizde kesebileceğimizi göstermeliyiz ki, MESS gücümüzü görsün.

-Bugün metal işçisini OHAL korkusuyla dizginlemeye çalışacakları açıktır. AKP iktidarı OHAL’i grevleri yasaklamak, sermayenin önünü açmak için kullanmaktadır. Metal işçisinde “OHAL koşullarında greve çıkamazsın” algısı yaratmaya çalışmaktadırlar. Grev işçi sınıfının en temel hakkı ve silahıdır. Kimse buna engel olamaz. Buna engel olmaya kalkanlar açıktan sermayenin tarafında, işçi sınıfının karşısında yer almaktadır. O halde metal işçisi grev silahını sadece MESS’e karşı değil, sendikal bürokrasiye ve hükümete karşı da kullanmasını bilmelidir. “Biz nasıl hükümeti karşımıza alırız” demek, kendi gücünün farkında olmamaktır. İşçi sınıfı grev hakkı dahil bütün haklarını fiili mücadelelerle kazanmıştır. İşçi sınıfı bu topraklarda DGM’leri ezmiştir, saldırı yasalarını geri püskürtmüştür, hükümetler düşürmüştür.

-Bütün bu süreçte metal işçisini öncü güçlerinden, sınıf devrimcilerinden koparmak ve pusulasız bırakmak için ellerinden geleni yapacaklarıdır. “Birileri sizi kullanıyor”, “işin içinde başka iş var”, “bunların derdi başka”, “bunlar terörist, vatan haini” edebiyatına sarılacaklardır. Başta sınıf devrimcileri olmak üzere, ilerici-öncü işçiler gerici söylemlere karşı tutum almalı, bu söylemleri boşa düşürmek için azami bir mücadele içerisine girmeli, sermayenin kirli propagandası karşısında metal işçilerini aydınlatmalıdır.

 

 

 

 

Posco Assan işçileri eylemlerine tekrar başladı

 

İzmit’teki Posco Assan fabrikasında DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan işçiler 12 Aralık’ta fabrika önünde eylem gerçekleştirdi. Gazetemize bilgi veren Posco Assan işçisi, yaklaşık 49 kişinin “yüz kızartıcı suç” bahanesiyle 25/2 maddesinden, 29 kişinin de 17-18. maddeler gerekçe gösterilerek işten atıldığını hatırlattı. Patronun “davayı çekeceklerine dair yazılı kağıt getirirlerse” belki 25/2 maddesini geri çekebileceğini söylediğini anlattı. “Artık nasıl bir iş döndüyse şu an kimse bir şey bilmiyor” diyen işçi 1 aya yakın zamandır gelmeyen yetki belgesini beklediklerini ifade etti. İşçi, işe iade davaları açan işçilerin her gün fabrika önünde eylemler yapmaya devam edeceklerini ekledi.

 
§