24 Kasım 2017
Sayı: KB 2017/45

Sermaye düzeni krizin faturasını emekçilere ödetmeye hazırlanıyor!
Kuklaların isyanı!
Ekim Devrimi’nin 100. yılı kutlamaları ve devrimci duruş
Kimin için “güvenlik”?
Sınıfın devrimci geleceği ve mesleki eğitim
Türkiye’de haklar kullanılmadığı sürece var!
MESS Grup Sözleşme sürecinde durum ve görevlerimiz
Posco Assan ve Birleşik Metal-İş gerçeği
İhraçlara karşı İstanbul’daki direniş 40. haftasında
Yeni Ekimler ve sosyalizm için ileri!
100. yıl etkinliğine mesajlar
Devrimci, coşkulu ve her bakımdan başarılı bir etkinlik
Ekim Devrimi’nin 100. yılı etkinlikleri ve iki yol!
Suriye’de “siyasi çözüm” mü?
Gericiliğe karşı mücadeleye!
Kadın hak ve özgürlüklerine kağıt üzerinde dahi tahammülleri yok!
Denizler ve Nazım bize aittir!
Mirabel kardeşler yol gösteriyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kadın hak ve özgürlüklerine kağıt üzerinde dahi tahammülleri yok!

 

Burjuva yasalarına yazılı hakların hiçbir güvencesi olmadığını işçi ve emekçiler gayet iyi biliyorlar. Konuya kadın işçi ve emekçiler açısından bakıldığında bu durum daha belirgin olarak görülüyor. Bunun son örneği, 2010 senesinde Başbakanlık tarafından “Kadın istihdamını ve fırsat eşitliğini” içeren belli düzenlemelerin yer aldığı genelgenin şimdi değiştirilmek istenmesi oldu.

AKP hükümetinin gerek kadın hak ve özgürlükleri mücadelesinin bir basıncı sonucu gerekse o dönem Avrupa Birliği’ne uyum kaygısıyla yayınladığı bu genelgeyle, kadın emekçilerin iş yerlerinde yaşadıkları ayrımcılığa karşı bir takım yasal düzenlemeler getirilmişti. Bunun ne kadar uygulandığı ya da denetlendiği tartışmalıdır ancak şimdi bundan da vazgeçmeye hazırlanıyorlar. Bunu da doğrudan tepki almamak hesabıyla genelgenin “ülke koşulları ve güncel ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenmesi” adıyla yapıyorlar. Ve bu güncellemeyle, “kadının fırsat eşitliğini sağlayacağı ve kadının istihdamını kolaylaştıracağı” ileri sürülen hükümlerden “arındırılmış” yeni bir taslak hazırlıyorlar.

Yeni genelgenin güncellenmiş halinde neler YOK?

- Eski genelgede yer alan “eşit işe eşit ücret imkanının sağlanması” hükmü yeni genelgede yok.

- Kamu ve özel sektör iş yerlerine yönelik yapılan denetimlerde, cinsiyet eşitliğine ilişkin hükümlere uyulup uyulmadığının denetlenmesi zorunluluğu yeni genelgede yok.

- Kamu kurum ve kuruluşları ve yerel yönetimlerin faaliyet raporlarına kadın-erkek eşitliği yaklaşımını dahil etmelerine, kamu kurumlarınca mevzuat taslakları hazırlanırken fırsat eşitliği etki değerlendirmesi yapılarak taslakların ekinde sunulması zorunluluğuna da yeni genelgede yer verilmiyor.

- “Kamu kurum ve kuruluşlarında işe giriş sınavları ve hizmet içi eğitim programlarına katılım, görevde ve unvanda yükselme (terfi), üst yönetim kademelerinde görev alma hususlarında cinsiyete dayalı ayrımcılık yapılmayacak, kadın-erkek fırsat eşitliği ilkesi gözetilecektir. Tüm kamu kurum ve kuruluşları, hizmet içi eğitim programlarında ‘kadın-erkek fırsat eşitliği’ konusuna yer vereceklerdir” maddesi yeni genelgede yok.

- “Halk Eğitim Merkezleri, Toplum Merkezleri, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü ve yerel yönetimlerin yaygın eğitim faaliyetleri ve mesleki eğitim programlarında, sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği sağlayarak kadının insan hakları, eğitim ve istihdam olanakları, iş arama süreçlerinde danışmanlık ve rehberlik hizmetlerine ilişkin konuları da içerecek şekilde planlaması” görevine yeni genelgede yer yok.

- Kadın konukevlerindeki şiddet mağduru kadınlar ile tahliyesine bir yıldan az kalan cezaevindeki kadınlar ve kocası ölen veya boşanan kadınların sosyal yaşama katılımlarının sağlanması amacıyla gerçekleştirilecek projelere öncelik tanınmasına ilişkin hüküm de artık yok.

- Çalışma yaşamına ilişkin istatistiklerin cinsiyet temelinde toplanması, ayrıca ev eksenli çalışan kadınlara ilişkin düzenli ve sistemli istatistikler hazırlanması ve araştırmalar yapılması zorunluluğu da yeni genelgede yok.

- Kamu ve özel iş yerlerinde kreş ve gündüz bakımevi kurulması ve kurulup kurulmadığının denetlenmesi görevi de taslakta yok.

Görüldüğü gibi, AKP gericiliği hak ve özgürlükleri gasp etme konusunda kendini sürekli güncelliyor. Kadın işçi ve emekçilerin çalışma yaşamında yaşadıkları ayrımcılığın, eşitsizliğin önüne geçmek adına kağıt üzerine yazılı hükümlere dahi tahammül edilmiyor. Bunların genişletilmesi ve yaşamda uygulanır hale getirilmesi gerekirken tümden ortadan kaldırılıyorlar. Kadınları çalışma yaşamına dahil edecek kısmi önlemleri içeren hükümlerden kurtuluyorlar. Kadınlara yaşam alanı olarak sadece evleri gösteriliyor, kariyer olarak da sadece annelik uygun görülüyor. Kadın işçi ve emekçiler daha fazla güvencesiz ve esnek çalışma biçimlerine itiliyor. Bu genelge AKP gericiliğinin artan saldırılarının yeni bir örneği olarak karşımızda duruyor. Hak gasplarına karşı koymanın, gericiliğin saldırılarını durdurmanın yolu ise örgütlü mücadeleyi büyütmekten geçiyor.

 

 

 

 

25 Kasım’da Mirabel Kardeşler’in çağrısı:

Kadına yönelik şiddete karşı örgütlen, güçlen!

 

1930 yılında, Latin Amerika’nın küçük bir ada ülkesi olan Dominik Cumhuriyeti’nde, Rafael Trujillo askeri bir darbe ile iktidarı ele geçirdi. 31 yıl boyunca baskıyla birlikte iktidarda kalmayı başaran diktatöre karşı çeşitli ayaklanmalar gerçekleşiyordu. Diktatörlüğe karşı olan Clandestine Hareketi, diktatör Rafael Trujillo için oldukça rahatsız ediciydi. Bu hareketin başında Mirabel Kardeşler olarak bilinen üç kadın savaşçı yer alıyordu; Maria, Patria, Minerva. Mirabel Kardeşler, diktatörlüğe karşı verdikleri yiğitçe mücadele nedeniyle hedef gösterilerek 25 Kasım 1960 tarihinde tecavüz edilip katledildiler.

Taciz ve tecavüzün meşrulaştırılmaya çalışıldığı, kadın üzerinden her türlü gerici düşüncenin aşılandığı, kadına yönelik şiddetin kat kat arttığı bu dönemde, Mirabel Kardeşleri sahiplenmek ve mücadeleyi büyütmek özel bir önemdedir. Evine dönerken tecavüze uğrayıp vahşice katledilen Özgecan Aslan’ın, lise sıralarında öğretmeni tarafından tecavüze uğradığı için yaşamına son veren Cansel Buse Kınalı’nın, okul çıkışında katledilen Helin Palandöken’in ve isimlerini bilmediğimiz nice sıra arkadaşımızın katledilmesi bu düzenden bağımsız değildir. Kadına yönelik her türlü gerici saldırının önünü açan AKP iktidarı ise, bütün tecavüzcü-katilleri aklamakta, mahkemelerde “iyi hal” indirimleri ile ödüller sunmakta ve kadını hedef alan taciz, tecavüz, şiddet vb. saldırılara yasal birçok dayanak oluşturmaktadır.

Devrimci Liseliler Birliği olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde mücadeleyi büyütmeye, örgütlü birliğimizi güçlendirmeye çağırıyoruz.

Devrimci Liseliler Birliği

 

 

 

 

OHAL’de kadına yönelik şiddette artış!

 

15 Temmuz darbe girişimini fırsata dönüştüren AKP iktidarı, ilan ettiği OHAL ile işçiler, emekçiler ve kadınların üzerindeki sömürü, baskı ve şiddeti artırdı.

* OHAL koşullarında 2017’nin ilk 6 ayında 208 kadın katledildi. Aynı zamanda kadınların yaşam tarzına yönelik müdahaleler artış gösterdi. Kadına şiddet uygulayanlara yönelik “iyi hal” ve “haksız tahrik” indirimleri devam etti.

* Kürt halkını hedef alan saldırılardan Kürt kadınları yoğun bir şekilde etkilendi. Kürt illerindeki belediyelere kayyım atandı, belediye eş başkanları, milletvekilleri halen tutuklu bulunuyor. Kayyım atanan belediyelerdeki kadın daireleri ya kapatıldı, ya da kayyımın atadığı erkekler görevlendirildi.

* KHK ile kamudan ihraç edilen kamu emekçilerinin en az %23’ünü kadınlar oluşturuyor. Üniversitelerden ihraç edilen 4 bin 811 akademisyenin 5’te biri kadın. İhraçlara karşı kamu emekçilerinin direnişleri devam ediyor. Nuriye Gülmen, tutuklu bulunduğu Sincan Hapishanesi’nde açlık grevini sürdürürken, Semih ve Esra Özakça ise dışarıda açlık grevlerine devam ediyor.

* OHAL ile birlikte ilerici-sol basın üzerinde de baskılar arttı. 16 kadın gazeteci halen cezaevindeyken, Jin Haber Ajansı ve Şujın KHK ile kapatıldı.

* OHAL döneminde çocuklara yönelik cinsel istismarda da artış yaşandı. Bu zaman dilimi içerisinde 368 çocuk, istismara maruz kaldı. Çocuk yaşta evlendirilenler ise bu sayılara dahil değil.

* Cezaevlerinde hak ihlallerinde de artışlar yaşandı. Tutuklu ve hükümlülerin iletişim, görüş ve sağlık hakkı ellerinden alındı. Geçtiğimiz aylarda Tarsus Cezaevi’nde kadın tutsaklar açlık grevi gerçekleştirdiler.


 
§