16 Haziran 2017
Sayı: KB 2017/23

AKP iktidarı hak arama mücadelesini tamamen ortadan kaldırmak istiyor
Ölümü görüp, sıtmaya razı olmak ya da mücadelenin yolunu tutmak!
“KESK bütün ihraçları direnişe çağırmalı ve var olan direnişleri büyütmeli”
Yüksel direnişi saldırılara rağmen sürüyor
“İşimize ve iş güvencemize sahip çıkıyoruz!”
İşçilerden Chinatool Otomotiv yönetimine yanıtlar
Sendika düşmanlığına, kölelik dayatmalarına karşı grev ve direnişler sürüyor
Bekaert’te işten atma: İşçiler sendikaya ve patrona tepkili
MİB MYK Haziran Ayı Toplantısı Sonuçları
Alpagut Direnişi
Trump’ın Vahhabilerle “kılıç dansı” ve Katar krizi
İngiltere seçimi ve İşçi Partisi’nin yükselişi
Birlik ve ayrılığın gölgesindeki İspanya ve ulusal hareketlerin açmazları
“Bağımsızlık referandumu” ve sermaye devletinin gerici direnci
Dinci gericilik eğitime şekil vermeye çalışıyor
Polis, TAYAD üyesi İnanç Özkeskin’i katletti
“Sur halkı göçe zorlanıyor, bölgenin yapısı değiştiriliyor”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Sur halkı göçe zorlanıyor, bölgenin yapısı değiştiriliyor”

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon, hakkında acele kamulaştırma kararı verilen Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki yıkıma dair 14 Haziran’da basın toplantısı düzenledi.

Elektrik ve su kesildi

Okunan açıklamada Sur’un Lalebey ve Alipaşa mahallelerinde yaşayanların buradan gitmesini sağlamak için, 22 Mayıs’tan itibaren okul ve camiler de dahil olmak üzere tüm alanlarda su şebekesinin ve elektriklerin kesildiği belirtilerek kanalizasyonların da kasıtlı olarak tıkandığı aktarıldı. İHD Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Tabip Odası’nın raporuna göre, tankerlerle sağlanan içme ve kullanma suyu nedeniyle de özellikle yaşlılar ve çocuklar arasında ishal vakalarının arttığı ifade edildi.

Çatışmalar bir yıl önce bitti ancak yasak sürüyor

Açıklamada, Sur’daki çatışmaların Mart 2016’da bitmesine rağmen 6 mahallede sokağa çıkma yasağının sürdüğüne dikkat çekilerek, yıkımlarla rant elde etmenin yanı sıra demografik yapının değiştirilmesinin de hedeflendiğinin altı çizildi. 23 bin kişinin evlerine dönemediği belirtilen açıklamada Suriçi’ne 6 yeni karakol yapılacağı da ifade edildi. UNESCO tarafından dünya mirası ilan edilen ilçede 147 tanesi anıtsal yapı olmak üzere 595 tescilli taşınmaz kültür varlığının bulunduğu ve yıkımların bunları tehdit ettiği de eklendi. Suriçi’nin demografik yapısının ilk kez değiştirilmediği, 1915 yılında kentteki binlerce Ermeni’nin de katledildiği hatırlatıldı.

“Hâlâ bulunamayan cenazeler var”

Açıklamanın okunmasının ardından İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici Sur’dan izlenimlerini aktardı. Sokağa çıkma yasaklarıyla yarıya yakını yıkılan Sur’un şu an dümdüz edildiğine dikkat çeken Bilici, “operasyonlar”da katledilenlerin cenazelerinden hâlâ bulunamayanlar olduğunu hatırlattı. Sur’un tamamı için alınan “acele kamulaştırma” kararının tamamen siyasi olarak ve merkezi otorite tarafından alındığına dikkat çeken Bilici, evleri kamulaştırılan insanlara “Nereye gidiyorsanız gidin” yaklaşımı olduğunu söyledi.

“Demografik yapı değiştiriliyor”

Sur’un zorla boşaltılmasının ardından buraya kimlerin yerleşeceğinin bilinmediğini, demografik yapının değiştirilmeye çalışıldığını ifade eden Bilici “Türk-Sünni anlayışın egemen olacağı bir yapılaşmaya gidildiğini” söyledi. HDP’li ailelerin Hüda Par’lılarla aynı semte taşınmak zorunda kaldığını belirten Bilici, ailelerin bir süre sonra buralardan da ayrılmak zorunda kaldıklarını aktardı.

Sur’a dair yapılmak istenen incelemelerin ise devlet tarafından engellendiğini aktaran Bilici, gazeteciler ve insan hakları örgütlerinin ilçeye girdiği andan itibaren ya sürekli takip edildiğini ya da ilçeden çıkarıldığını söyledi. Bilici, konuşmasını UNESCO’ya yaptıkları yerinde inceleme çağrısına da yanıt alamadıklarını söyleyerek sonlandırdı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

Zırhlı araç bu kez de Lice’de can aldı

 

14 Haziran günü Diyarbakır’ın Lice ilçesinde askeri zırhlı araç, sokakta yürüyen Pakize Hazar isimli yaşlı kadına çarptı. Meydana gelen kaza sonucunda Hazar olay yerinde yaşamını yitirdi. Daha sonra olay yerine gelen polis ekipleri, incelemelerde bulundu.

dihaber’in haberine göre, uzun süre sokak ortasında bekletilen Hazar’ın cenazesi, otopsi işlemleri için Halis Toprak Vakfı Lice Devlet Hastanesi’ne götürüldü.

6 Eylül 2016 tarihinde Dersim kent merkezi Seyit Rıza Meydanı’nda polise ait Kobra tipi zırhlı araç yoldan karşıya geçmeye çalışan 71 yaşındaki Naciye Özdemir’e çarpmış, yaşlı kadın yaşamını yitirmişti.

9 Şubat 2017’de Mardin’in Dargeçit ilçesinde okuldan eve giden ilkokul öğrencisi 7 yaşındaki Berfin Dilek, zırhlı polis aracının çarpması sonucu yaşamını yitirdi.

27 Nisan 2017’de Diyarbakır kent merkezi Gevran Caddesi’nde askeri zırhlı aracın çarptığı 55 yaşındaki Hatun Elhuman yaşamını yitirdi.

28 Nisan 2017’de Van’da zırhlı polis aracının çarptığı 2 kişiden Sami
Uçan kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

Yine Van’da takip eden bir hafta içinde 7 kişi zırhlı araçların çarpması sonucu yaralandı.

En son 4 Mayıs 2017 gecesi Şırnak’ın Silopi ilçesinde zırhlı bir polis aracının bir eve çarpması sonucu Furkan ve Muhammed Yıldırım adındaki iki kardeş hayatını kaybetmişti.

 

 

 

 

Son 50 yılın en yüksek düzeyi

 

Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet ve emek sömürüsü üzerinden yükselen kapitalizm yoksulluk üretmeye devam ederken, servet-sefalet uçurumu da büyüyor. Kapitalizmin kriziyle birlikte fatura işçi ve emekçilere kesilmeye devam ederken, toplumdaki dar bir azınlık ise servetine servet katmayı sürdürüyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’na (OECD) göre, OECD ülkelerinde yaşayan en zengin yüzde 10’un geliri, en yoksul yüzde 10’un gelirinin 9 katına çıktı. Bu rakamın 25 yıl önce 7 kat olduğu ifade ediliyor. Bu uçurumun son 50 yılın en yüksek düzeyi olduğu belirtiliyor.

OECD Genel Sekreteri Angel Gurria, “Benzersiz duruma gelen gelir eşitsizliği sosyal bütünlüğü tehdit ediyor” açıklamasını da yaparak, sosyal patlamadan duydukları korkuyu da ifade etti.

Milyonlarca insan açlık ve sefalet içinde

Aynı uçurum yıl başında İngiltere merkezli Oxfam isimli kuruluşun yayınladığı verilerle bir kez daha ortaya çıkmıştı. Buna göre dünya üzerindeki en zengin 8 kişinin serveti, 3.6 milyar insanın toplam gelirinden daha fazla idi.

Bu yıl içerisinde Birleşmiş Milletler’in bir açıklamasına göre ise, Afrika’da 1,4 milyon çocuk açlık nedeniyle ölüm tehlikesiyle karşı karşıya.

Günümüzde birçok ülkede nispi yoksullaşmanın yanı sıra mutlak yoksullaşma da artmış durumda. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, 78 milyon nüfusu olan Türkiye’de 2016 yılı içinde 15 milyon 591 bin kişi “sosyal yardımlara muhtaç” hale getirildi.

Dünyanın birçok ülkesinde “kemer sıkma” adı altında uygulanan politikalar, kıdem tazminatının gaspı, mezarda emeklilik gibi sosyal yıkım saldırıları hayata geçirilirken, bir avuç sermayedar lüks içinde yaşamayı sürdürüyor. Savaş ve saldırganlığa devasa bütçeler ayrılırken, toplumun ihtiyacına ayrılan kaynaklar her geçen gün azaltılıyor.

Bu “gelir dağılımındaki eşitsizlik”, kapitalist düzenden kaynaklanan yapısal bir sorundur. Toplumun ihtiyaçlarını üreten araçlar üzerindeki özel mülkiyet tekeli, üretimin bir avuç azınlık için gerçekleşmesine yol açıyor. Yoksulluk, işsizlik, sefalet, toplumsal çürüme gibi sorunlar işte bu kurulu özel mülkiyet düzeninden kaynaklanıyor.

 
§