16 Aralık 2016
Sayı: KB 2016/47

Birleşik direniş, fiili-meşru mücadele!
Sermaye ekonomik krize “çözüm” arıyor
Sermayedarları kurtarma paketi!
Kanla beslenen bir düzen
Bu pisliği devrim temizler
İki stratejik ortağın Mavi Marmara anlaşması
15 Temmuz’dan yansıyanlar
İnsanca yaşamaya yeten asgari ücret için mücadeleye!
DEV TEKSTİL GMYK Aralık Ayı Toplantı Sonuçları
İşçi direnişleri ve eylemler devam ediyor
Krizler içerisinde debelenen düzene karşı, devrimci bir sınıf hareketi için ileri! - Onur Kara*
Asya-Pasifik: Emperyalistler arasındaki çatışmanın yeni alanı
Halep Suriye ordusunun denetimine geçti, savaş devam ediyor
Avrupa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru
AB ve avro cephesindeki gelişmeler üzerine
Bir kadın cinayeti ve Alman devletinin kirli sicili
Artık yeter! Sizinle kardeş değiliz
Maraş Katliamı’nın 38. yılı
19 Aralık Katliamı'ndan bugüne…
“19 Aralık’ta direniş bayrağını daha yukarıya yükselttik!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bir kadın cinayeti ve Alman devletinin kirli sicili

 

Kadına yönelik çifte baskı ve sömürü, yaşamın her alanında erkekler lehine ve en kaba biçimlere büründürülerek sürdürülen ayrımcı politikalar, cinsel taciz-tecavüz, şiddet, yaralama, gitgide artan kadın cinayetleri, porno ve fuhuşun en kârlı sektör haline gelmesi sözde uygar Avrupa’nın bir gerçeğidir.

Şaşırtıcı gelebilir ama, gerçektir. Her konuda olduğu gibi, kadınları hedef alan bu sorunlarda da Almanya başı çekmektedir. Şöyle ki; Almanya’da sokakta, fabrika ve işyerlerinde, hemen her gün bir cinsel taciz ve tecavüz olayı yaşanmakta, neredeyse her gün bir kadın cinayeti işlenmektedir.

Bu konuda Federal Kriminal Dairesi’nin Kasım ayı sonunda sunduğu bilgiler oldukça dehşet vericidir. Sunulan verilere göre Almanya’da 2015 yılında 127 bin 500 şiddet olayı yaşanmıştır. Şiddetin %82’si kadınlara dönüktür. Bu verilere göre, cinayetleri işleyenlerin içinde göçmen ya da mülteciler de var. Ancak, yine bu verilerden de öğreniyoruz ki, çoğunluğu Almanlar oluşturmaktadır.

Yalanı gerçek olarak sunmada ve kabul ettirmede son derce mahir olan, en karanlık cinayetleri dahi gizleme yeteneği göstermekte başı çeken, kendi meclisini yakıp, yangını Bulgaristan devriminin önderi G. Dimitrov’un üzerine yıkan usta kundakçı Alman devleti, polisi ve kirli medyası üzerinden en tartışmasız gerçekleri dahi karartmaktadır. Daha doğru bir ifade ile saptırmaktadır. Bunun için her zaman yaptıkları şey ise, olayı peşin peşin Almanya dışından gelenlere, ya da Alman kökenli olmayanlara yıkmaktır. Hitler döneminde II. Emperyalist Paylaşım Savaşı yıllarında günah keçileri Yahudilerdi. Günümüzde ise, her şey göçmenlerin ve mültecilerin üzerine yıkılmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Almanya’nın Freiburg kentinde yaşanan bir kadın cinayeti bu gerçeği bir kez daha boylu boyunca açığa çıkarmıştır.

Geçtiğimiz günlerde Freiburg’da bir kadın cinayeti işlendi. Cinayeti gerçekleştiren gerçekten de bir göçmendi. Bu, en başta ırkçı-faşist çevreler için bulunmaz bir fırsat oldu. Anında savaş mağduru mültecilere ve müslüman kökenli göçmenlere dönük bir haçlı seferi başlatıldı. Almanya’da göçmenlere ve mültecilere oldukça sıcak ve toleranslı tutumu ile tanınan Freiburg halkının zihnini bulandırmak üzere, en kabasından bir kara propaganda dalgası yükseltildi. Her sorunun kaynağı olarak gösterilen göçmenler ve mülteciler Almanya’da kadınlara dönük taciz-tecavüz, şiddet ve cinayet vakalarının sorumlusu olarak sunuldu.

Almanya’da kadın cinayeti işleyenlerin içinde göçmen ve mültecilerin olduğu yadsınmaz bir gerçektir. Ancak, tartışmasız olan bir başka gerçek daha var. Kadın sorununun kaynağı özel mülkiyet düzeni olan kapitalizmdir. Keza her geçen gün daha da yakıcı hale gelen kadınlara yönelik sınıfsal ve cinsel sömürü ve baskı, dur durak bilmeyen cinsel taciz-tecavüz ve cinayet vakaları, tüm diğer sınıflı toplumlarda olduğu gibi düzenin, yani kapitalizmin eseridir. Kadın cinsinin hayatın her alanında dışlanmasında ifadesini bulan ayrımcılık bir sınıf ve devlet politikasıdır. Bu durum olduğu gibi Alman kapitalizmi ve Alman devleti için de geçerlidir. Esasında, sadece 2015 yılında Almanya’da yaşandığı belirtilen 127 bin 500 şiddet olayının % 82’sinin kadınlara dönük olması, bu konuda fazla söze gerek bırakmıyor.

Öte yandan porno ve fuhuş sektörünün en güçlü olduğu ülke Almanya’dır. Alman devleti, başta Bulgaristan, Romanya, Polonya gibi Doğu Avrupa’dan, son dönemlerde ise savaş bölgelerinden gelen kadınları, sadece en pis ve en ağır işlerde çalıştırmakla yetinmiyor. Yanı sıra, hem de Alman polisinin bilgisi ve denetimi koşullarında çok yoğun biçimde onları porno ve fuhuş sektörüne çekiyor. Fuhuş mafyası ile birlikte onları ticari bir meta olarak pazarlıyor. Onların sırtından milyonlar kazanıyor.

Tekelci Alman devleti Avrupa’nın en kirli devletidir. Kirli işler yapmakta her zaman başı çekmektedir. Sefil çıkarları için her türden karanlık ilişkiye girmektedir. Bu tablodan en çok zarar gören toplumsal kesimlerden birisi ise kadınlardır. Tam da bu nedenle kapitalizmin tüm pislikleri ile tarihin çöplüğüne gönderilmesi, en çok emekçi kadınların çıkarına olacaktır.

 

 

 

 

ABD’de kadınlar baskılara ve Trump’a karşı sokaktaydı

 

Trump’ın kadınlara yönelik gerici söylemleri, kürtaj hakkını gasp etmeye ve kadınlar üzerindeki baskıları arttıracak kimi düzenlemeler yapacağını belirtmesi seçim döneminde büyük tepkilere yol açmıştı. Trump’ın seçilmesinin ardından da tepkiler devam ediyor. Son olarak kadınlar 12 Aralık Pazartesi günü ülke çapında Trump’a karşı grev ve eylemler gerçekleştirdi.

“Harcama, çalışma!” çağrısıyla, Los Angeles, New York, Boston, Denver gibi kentlerin de aralarında bulunduğu 29 şehirde yapılan eylemlerde binlerce kadın sokaklara çıktı. 24 saat boyunca iş bırakan ve hiçbir tüketim yapmayan kadınlar, kadına yönelik baskıları, şiddeti, ayrımcılığı protesto ederek bunları körükleyen Trump’a karşı öfkelerini haykırdı.

Eylemlerde, 8 Kasım’daki seçimle belirlenen 538 delegeli Seçmenler Kurulu’na çağrı yapan kadınlar, Trump’ın başkan olmaması talebini yükseltti. Seçmenler Kurulu 19 Aralık’ta resmi olarak başkanı belirleyecek.


 
§