26 Ağustos 2016
Sayı: KB 2016/32

Özgürlük devrimde, barış sosyalizmde!
AKP’ye uyumlu ve ayarlı bombalar
Haklarımız ve geleceğimiz için mücadeleye
Basın özgürlüğü yalnız düzenin kalemşorları için…
OHAL’de fırsatçılığa devam!
Tarihten bugüne NATO ve Türkiye gerçeğine dair…
ABD ve Türk sermaye devletinin Cerablus seferi üzerine
Emperyalizme hizmet halklara düşmanlık bakidir
Biden ve Yıldırım’dan “ilişkileri onarma” vurgusu
TKİP V. Kongresi sunumlarından... Gençlik çalışmamızın sorunları
Direnmeyi seçmeyenler teslimiyete yürürler
Sermaye-hükümet-Türk Metal ittifakı iş başında!
Japon sömürü teknikleri
“Kaybedecek neyimiz kaldı!”
“Mezarda emeklilik”ten “bireysel emeklilik” yalanına
1900-Novecento
Kapitalizm ve çocuk
Sosyal-demokrat hükümetler ve günümüzdeki rolleri
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Mezarda emeklilik”ten “bireysel emeklilik” yalanına

 

“Mezarda emeklilik” işçi ve emekçilerin tepkisini çekmişti. Sermaye devletinin yasa hazırlığına karşı 1999 yılında tepki doruğa çıkmıştı. 17 Ağustos depremi sonrasında ise işçi ve emekçiler yaralarını sarmak için seferber olurken Türk sermaye devleti sözde yaraları sarma görüntüsü altında sermaye için seferber olarak “mezarda emeklilik” yasasını geçirmişti.

Bugün de benzer bir tablo yaşanıyor. Darbe girişimi işçi ve emekçilerin tepkisiyle karşılaşırken, emekçiler sefaletin altından kalkmak için darbeye tepkilerini ortaya koyarken Türk sermaye devleti sözde “birlik” adı altında sermayedarların birliği için seferber olmuş durumda. Sermayeye fon sağlamak için yasalar geçiyor, yabancı sermayeye güven yaratılmaya çalışılıyor, kıdem tazminatının gaspı başta olmak üzere yeni yasalar hazırlanıyor, işçi ve emekçilerin öne çıkan kesimleri işten atma ve polis saldırılarına maruz kalıyor.

Bu tabloda işçi ve emekçilerin tartıştığı ve kafa karışıklıklarıyla öne çıkan bir düzenleme de “bireysel emeklilik” yasası oldu.

“Emeklilik” diye sunulan mezarlık

“Emeklilik” meselesinin kendisi ise Erdoğan’dan Soylu’ya, Şimşek’ten Yıldırım’a sermaye devleti şeflerinin sermaye için bir kez daha seferber olduğunu gözler önüne seriyor. Öyle ki, yaşlı işçilerin iş cinayetlerine ilişkin İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin son olarak yayımladığı rapor bunu bir kez daha ortaya koydu.

Raporda altı çizilen ise sermaye iktidarının emeklileri yük olarak görmesi ve sözde “emeklilik” düzenlemelerinin, emeklilere yapılan harcamaların dolaylı ya da dolaysız yollardan kısılması ve sermayeye aktarılması.

Fon uygulaması bu anlama geliyor. Emekli olana kadar sömürülen, emekli olduktan sonra da sömürülmek zorunda kalan işçi ve emekçilere sunulduğu iddia edilen “emeklilik” için ayrılan fon, atıl kalan ya da “emekçilerin ihtiyaçları için boşa harcanan” sermayenin patronlara sunulması işlevini görecek.

Yani işçi ve emekçilere bir güvence sunuluyor gibi gözükse de, güvencesiz ve ağır çalışma koşullarında sömürülerek mezarlık sunuluyor.

Esasta ise işçilerin, emekçilerin ve emeklilerin haklarının sermayeye yatırım olanağı olarak peşkeş çekilmesi amaçlanıyor.

“Güvenceyi esas alan bir emeklilik sistemi değil”

Konuyla ilgili İSİG raporunda şu ifadeler kullanıldı:

Devlet ve sermaye şöyle diyor: Ülkemizde ücretler malum çok yüksek! Asgari ücret 1300 TL. İşçiler yeme, içme, barınma, ulaşım vb. temel giderlerini harcadıktan sonra kalan(!) paralarını çarçur ediyorlar. İşçiler paralarını çarçur etmesin ve tasarruf yapsın. Bu paralar özel şirketlerin yönetimindeki bir fonda toplansın. (...) Diğer yandan bu yasa bir sosyal güvenceyi esas alan bir emeklilik sistemi değil, emekçilerin ‘yapabilirse’ tasarruflarının birkaç özel şirket tarafından yıllarca kullanılması, yine devletten yüzde 25 oranında kaynak (bizim paralarımız) transferidir. Eğer toplu bir para olursa -ki bu da aldığımız ücretler dikkate alındığında çok cüzi bir miktar- ve bu parayı emekli maaşı olarak istersek ‘ne kadar zaman maaş bağlansın?’ sorusuyla karşılaşıyoruz. Yani ‘yaşamımıza bir süre biçme zorunluluğu’ getiriliyor. Belirlediğimiz sürede de aylık ‘ilköğretim öğrencisi’ harçlığına denk bir düzeyde maaş alabiliyoruz…”

2016 yılında en az 253 “yaşlı” işçi katledildi

İSİG Meclisi, söz konusu raporda 2016 yılında “yaşlı” işçilerin iş cinayetlerine ilişkin verilere de yer verdi. “Emekli olduğu halde çalışan, emeklilik yaşını beklediği için çalışmak zorunda kalan ve emekli olma hakkını sigortasız çalıştığı ya da sigortası düzenli yatırılmadığı için kazanamayan işçilerin çalışırken yaşamını yitirdiğini öğreniyoruz” denilen raporda, 50 yaş üstü işçilerin katledildiği iş cinayetleri genel detaylarıyla ele alındı.

Bu yılın ilk yedi ayında en az 253 “yaşlı” işçinin katledildiğinin altı çizilen raporda, iş cinayetleri üretim ilişkilerindeki konumuna, yıllara, iş koluna, nedenlerine ve yaşandığı şehre göre incelendi.

Ayrıca katledilen işçilerin yaşına ve cinsiyetine göre istatistiklere de yer verildi. Raporda şu noktalar üzerinde duruldu:

Genel iş cinayetlerine göre düşündüğümüzde de yüzde 18-20 oranı civarında ‘yaşlı’ işçiler iş cinayetlerinde yaşamlarını yitiriyor.

Üretim ilişkilerine göre

İstihdam biçimlerine baktığımızda ‘yaşlı’ işçi ölümlerinin 1/3’ü çiftçi ve esnaf, 2/3’ü ise işçi ve memur statüsünde çalışıyor.

İş kolu dağılımı

Yaşlı işçiler önemli bir oranda tarımda istihdam edilmiştir. Bunun ilk biçimini küçük toprak sahipliği/çiftçilik, ikinci biçimini ise mevsimlik tarım işçiliği oluşturmuştur. Yaşlı işçilerin ikinci ana istihdamını inşaat ve taşımacılık işkolları oluşturmuştur.

Nedenlerine göre

Ezilme ve göçükler tarım ve inşaat işkolunda, trafik kazaları taşımacılık ve tarım işkolunda, düşmeler ise inşaat işkolunda sık rastlanan ‘yaşlı’ işçilerin iş cinayetleri nedenleridir. Ancak dikkat çeken husus bütün işkollarında çalışan ‘yaşlı’ işçileri ‘yatay’ olarak kesen neden olan kalp krizleridir. Her 5 ‘yaşlı’ işçiden 1’i çalışırken kalp krizi geçirerek yaşamlarını yitirmekte.

Cinsiyet ve yaş dağılımı

Elimizdeki bilgilere göre ‘yaşlı’ işçi ölümlerinin toplumsal cinsiyet dağılımını yüzde 4 kadın ve yüzde 96 erkek işçiler oluşturmaktadır. Emeklilik yaşı kademeli olarak 65 yaşına çıkarıldı. Ancak bir husus da iş cinayetlerinde yaşamını yitiren yaşlı işçilerin 1/6’sının 65 yaş ve üzerinde olması.

İş cinayetlerinin yaşandığı şehirler

Sanayileşen şehirlerin ön plana çıktığını görmekteyiz…”

 
§