22 Temmuz 2016
Sayı: KB 2016/27

Faşist baskı ve zorbalığa karşı tek yol devrim
Darbe girişimi ve emperyalistlerle ilişkiler
AKP “darbe girişimi” gerekçesiyle darbe koşulları yaratmaya çalışıyor
Gericiliğin karanlığını işçi ve emekçiler dağıtacak!
Ne dinci-gerici AKP iktidarı ne de darbe
Kendi davası için dövüşmeyen…
Türkiye’de darbeler
15 Temmuz “darbe girişimi”
Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
Katliamın birinci yılında Suruç anmaları
Düzen cephesi ve rejim krizi - H.Fırat
15 Temmuz darbesi ve Türkiye sol hareketi
Tarih, başarılı bir darbe olana kadar çok geçmeyeceğini gösteriyor
Fransa’da Nice katliamı ve kirli hesaplar
ABD’den Suriye’yi parçalama planı
Evvel Temmuz Festivali üzerine
Memleketimden manzaralar...
Yaşamları, direnişleri ve ölümleriyle geleceği şekillendirenlere...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Memleketimden manzaralar...

 

15 Temmuz gecesi TSK’nın açıklamasının ve yaşanan çatışmaların sonrasında sokaklardayız. Sabah yolların kapalı olması ve toplu taşıma araçlarının çalışmaması ile birlikte uzun bir yol katettik. Yol boyunca gördüğüm şaşkınlık ve telaştı.

Metrobüsler, marmaraylar, metrolar hiçbir şey çalışmıyor. Metrobüs’te bulunan TV’nin altlarında kalabalıklar halinde insanlar Boğaziçi Köprüsü’nde “teslim olan” askerleri izliyorlar. Herkesin gözlerinde hem şaşkınlık hem de korku var. Gece boyu patlamalar, silah sesleri. Bir grup “teslim oldular mı” diye sorarak geliyor ve sonrasında çoşku seli. Alkışlar, kıyametler. Herkes gecenin yoğunluğu ile konuşuyor da konuşuyor. Bir kısım yurdum insanı geceden beri sokakta belli hallerinden. Sırtlarında Türk bayrakları, dillerinde korku ve hırs aynı anda.

Gece olanların farkında değil, televizyonlardan izlemeye o kadar alışmış ki insanlar. Her gün kendilerinin parça parça satılmasına alıştığı gibi umarsız bugün de işe gidebileceğini düşünüyor. Yanımdaki yanındakine diyor ki “gidemiyoruz ya işten atılır mıyız”, “saçmalama kimse bir yere gidemiyor”. Sonra yürümeye başlıyor kalabalıklar metrobüs duraklarını geçe geçe. Bir askeri tank çıkıyor karşısına insanların herkes fotoğraf çekiyor yanında yamacında. Bir amca bağırıyor “para tatlıdır oğlum ikisi için de diyorum” diye... Başlıyor bir tartışma. Köprüye kadar bir azimle geliyoruz. Yol boyunca arabalar kalmış, camları inmiş, yerlerde kan ve kovanlar var. AKP’nin sokağa çıkma çağrısına uymayanlar sabah işlerine devam etme hayalinde.

Köprüden yürüyerek geçerken Haziran Direnişi’nin 15-16 Haziran’ında kitlelerle yürüdüğümüz gün geçiyor aklımdan. Ne kadar da çoşkulu ve öfkeliydik. Gelecekte işçi sınıfının silahları ve tulumlarıyla yürüdükleri günlerin hayali, 40 yıl öncesindeki günlerin iziyle yürüyorduk. Şimdi ise telaşlı ve ürkek bir kalabalık ile yürüdük. En sonunda önümüz kesildi. Her geçen iki kişiden biri polismiş meğerse. Onlar geçiyor biz bir avuç kalıyoruz. Tankın mühümmatı dolu olduğu için bomba imha ekiplerini bekliyoruz. O arada biri telefonundan gecenin görüntülerini izliyor. İdam çağrıları bir tarafta yükseliyor, bir tarafta gözyaşları. Bütün cam duraklar tuz ile buz, motorun sadece iskeleti kalmış. Cam parçaları, “vatan millet Sakarya” edebiyatları.

Şimdi yükselecek milliyetçi hezeyanların karşısında sınıf kinimizi bileyerek güçlü durmamız gerekiyor. Söylemlerimizi, tüm gerçekleri kitlelere anlatmak zorundayız.

Bugün bizlere hak vermeseler de, yarın bu atmosferin görüntüsü dağıldığında gerçeğin gücüne sarılacaklar. İnsanların gözlerindeki telaşı ve korkuyu, savaşma gücüne dönüştürebilmek önemli. Yönetenlerin yönetemeceyecek hale gelmesinin tam karşılığını bulacağı bir zaman dilimine giriyoruz. Sınıflar mücadelesinin en hareketli dönemlerini yaşacayacağız. Tarih sözümüzü tuttuğumuza tanıklık etti, daha fazlasına da edecektir.

Bir Kızıl Bayrak okuru

 

 

 

 

Sokakta halk mı vardı?
Daha neler!

 

Yaşanan darbe girişimini halkın önlediğine dair çok büyük nutuklar atıldı. Peki gerçekte çok büyük kitleler sokağa döküldü mü? Ya da bu kitleler mi darbeyi önledi?

AKP’ye ve darbede ondan yana saf tutmuş medyaya sorsanız durum böyle. Oysa gerçek hiç de böyle değildir.

Peki sokakta kimler vardı? Darbe girişimi duyulur duyulmaz öncelikle AKP il ve ilçe teşkilatları birçok yerde Tayyip Erdoğan’ın çağrısını da beklemeden sokağa çıkmıştı. Bu dar kadroya yapılan çağrıyla birlikte tarikatçılar, AKP’ye oy veren kitlenin daha militan kesimleri ve MHP yanlıları sokağa çıktılar. Bir süre sonra ise oy veren kitlenin bir kısmı ile ne olup bittiğini merak eden bir kitle daha sokaktaydı. Ama bir alanda birikmiş yüz binler halen ortada yoktu.

Kendi bulunduğum yerelde yaptığım gözlemlerden de bahsederek olayı örnekleyeyim. Sincan %60’ı AKP’ ye, %20’si MHP’ ye oy atan bir kitleye sahiptir. Resmi nüfusu 600.000’in üstündedir. Üstüne üstlük AKP’ye destek veren birçok cemaat de Sincan’da örgütlüdür. Tüm bunlara rağmen Sincan’da ilk gün (darbe akşamı) on ile onbeş bin arası kitle Sincan Lale Meydanı etrafındaydı. İkinci gün bu sayı altı yedi bin, dördüncü gün iki bin civarına düşmüştür. Bu sayılara ek olarak Kızılay’a giden kitle eklenebilir. Oy desteğiyle oranlandığında, örgütlü parti ve cemaatlerin varlığı düşünüldüğünde ve medyada estirilen rüzgar, camilerden, sokak aralarından sokağa çıkın anonsları hesap edildiğinde halkın katılımının minimum düzeyde olduğu görülüyor. Evlere bayrak asın çağrısı da Sincan’da en fazla üç evden birinde karşılık bulabildi. Bunun dışında sokakta bulunan kitleye evlerden destek verici harekette bulunulmadı. Medyadan gösterilen Kızılay mitinglerinde ise ilçelerden otobüslerle yandaş taşımalara, memurları ve işçileri zorla meydana getirmelerine rağmen yüz bin kişiyi bile toplayamadılar.

Tüm bunlar AKP’nin %50’mi evde zorla tutuyorum söyleminin gerçek dışılığını gösteriyor. AKP adına kendilerine verilen desteğin halk desteği olduğunu söylemek gerçek dışıdır. Bu durum AKP’nin olası bir darbe ya da halk hareketi koşullarında kendilerini savunabilecek bir kitleye sahip olmadıkları anlamına da gelmiyor. Zira kendi yandaş takımını ve destekçilerini ileride yaşanabilecek olaylara hazırlama fırsatı yakalamış bulunuyorlar.

Sincan’dan bir Kızıl Bayrak okuru

 

 

 

 

Wikileaks AKP içi e-postaları yayınladı

 

Wikileaks Türkiye ile ilgili yayınlayacağını duyurduğu belgelerin ilk serisini 20 Temmuz’da yayınladı.2010 yılından itibaren AKP içerisindeki e-postaların yer aldığı belgelerde en yeni olarak 6 Temmuz 2016 tarihli e-postalar yer alıyor.

Wikileaks belgeleri kısa bir açıklamayla yayınladı. Açıklamada, yayınlanan ilk serinin A’dan I’ya kadar olan 762 e-posta adresini kapsadığı ve 294 bin 548 e-postadan oluştuğu belirtildi. E-postaların “akparti.org.tr” uzantılı adresten geldiği ve “hassas iç meselelerden ziyade genellikle dünya meseleleriyle ilgili olduğu” dile getirildi.

Wikileaks açıklamasında, yayınlanan belgelerin ellerine darbe girişiminden bir hafta önce ulaştığı fakat darbe sonrası tasfiye adımları nedeniyle bir parça ileri alındığı söylendi. Son olarak, “Materyal ve kaynağın darbe girişimi, ya da rakip siyasi parti ya da devletle herhangi bir suretle bağlantılı olmadığını teyit ettik” ifadeleri de kullanıldı.

Wikileaks büyük olasılıkla yayınlayacakları belgelerden dolayı Türkiye ve müttefikleri tarafından siber saldırıya uğradığını belirtmişti.

Belgelerin yayınlanmasının ardından, Türkiye’den erişim engellendi.

 
§