22 Temmuz 2016
Sayı: KB 2016/27

Faşist baskı ve zorbalığa karşı tek yol devrim
Darbe girişimi ve emperyalistlerle ilişkiler
AKP “darbe girişimi” gerekçesiyle darbe koşulları yaratmaya çalışıyor
Gericiliğin karanlığını işçi ve emekçiler dağıtacak!
Ne dinci-gerici AKP iktidarı ne de darbe
Kendi davası için dövüşmeyen…
Türkiye’de darbeler
15 Temmuz “darbe girişimi”
Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
Katliamın birinci yılında Suruç anmaları
Düzen cephesi ve rejim krizi - H.Fırat
15 Temmuz darbesi ve Türkiye sol hareketi
Tarih, başarılı bir darbe olana kadar çok geçmeyeceğini gösteriyor
Fransa’da Nice katliamı ve kirli hesaplar
ABD’den Suriye’yi parçalama planı
Evvel Temmuz Festivali üzerine
Memleketimden manzaralar...
Yaşamları, direnişleri ve ölümleriyle geleceği şekillendirenlere...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ne darbe, ne AKP!

Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!

 

15 Temmuz'dan bu yana yaşanan gelişmeler ve rejim krizi üzerinden cereyan eden olaylar, burjuva düzen siyasetinin içerisinde debelendiği kriz olgusunu bir kez daha gözler önüne serdi. Dahası, gerçekleştirilen darbe girişimi, rejim cephesinde yaşanan gerici boğazlaşmanın ne denli keskinleştiğini de ortaya koydu.

Bundan sonrası için düzen cephesinde yaşanan siyasal krizin hangi biçimler üzerinden seyredeceğini kestirmek, en azından şimdilik mümkün değil. Zira burjuva siyaset sahnesi rasyonelliğini tamamen kaybetmiş bulunuyor. Olayların gündelik seyrinin hangi yönde ilerleyeceği ise tam bir belirsizlik içerisindedir.

Açık olan şey şudur ki, bir tarafında siyasal iktidarı temsil eden ve devleti büyük oranda denetim altında tutan AKP’nin yer aldığı, diğer tarafında ise iktidar ve rant paylaşımında kendisine alan açmak için darbe girişiminde bulunan güçlerin yer aldığı bu gerici boğazlaşmanın işçi sınıfı ve emekçiler adına hiçbir olumlu sonuç doğurmayacağıdır. Tersine, iktidar ve rant kavgası üzerinden karşı karşıya gelenlerin tamamı işçi sınıfının, emekçilerin, Kürt halkının ve devrimcilerin tescilli düşmanlarıdır.

Süreç içerisinde öne çıkan bir diğer olgu ise, gerici boğazlaşmanın her iki tarafı da bütün bir toplumu “Ya darbe, ya gerici siyasal iktidar” ikilemi üzerinden saflaştırmaya çalışması, kendi gerici ve sefil hesaplarının dolgu malzemesi yapmaya çalışmasıdır. Bu ikilem üzerinden kendi toplumsal dayanaklarını yaratmak için hummalı bir propaganda faaliyeti yürütmektedirler. Sınıf ve emekçi kitleler, kendi içerisinde kavgaya tutuşan ve gelinen yerde gerici politikalarını hayata geçirmek için silahlara sarılan düzen güçlerinin bu oyununa gelmemelidir. Ne AKP gericiliği, ne de darbeci güçler işçi ve emekçilere çözüm üretebilir. Ki böyle bir kaygıları ve hesapları yoktur. Tersine, tarihsel deneyimler göstermiştir ki, gerici burjuva klikler, söz konusu olan sınıf ve emekçi kitlelerin mücadelesi olduğunda hızla aynı safta yer tutmakta, devrimci sınıf hareketlerini bastırmak ve boğmak için elbirliği ile çalışmaktadırlar.

Bu nedenle şu gerçekler akıldan çıkarılmamalıdır;

- AKP şahsında cisimleşen mevcut siyasal iktidar da, askeri darbe yoluyla siyasal iktidarı ele geçirmek isteyen güçler de kurulu toplumsal düzenin, yani sömürü düzeninin devamı için çalışmaktadır. Aynı şekilde varlıklarını burjuva düzene borçludurlar. Bu nedenle zerre kadar ilerici bir yan taşımamakta, tersine her türlü gericiliğin bayraktarlığını yapmaktadırlar.

- Bugün kavgaya tutuşan güçler; dünyada ve Türkiye’de emekçi kitlelere dayatılan kölelik koşullarının altında imzaları bulunanlardır. Sermayenin çok yönlü saldırılarının icrası konusunda birbirleri ile yarışmaktadırlar.

- İktidar ve rant kavgası zemininde bugün birbirinin boğazına sarılanlar, emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarını kusursuzca icra eden, bu toprakları savaş üssüne dönüştürenlerdir. Hem AKP iktidarı, hem de darbe girişimcileri IŞİD gibi bir belayı bölge halklarının başına sarmak için ellerinden geleni yapmıştır, yapmaktadır. Zira hepsi de Amerikancıdır, emperyalizmle iç içedir. Dolayısıyla hepsi de komşu halkların akan kanından sorumludurlar.

- Bugün kavgaya tutuşanlar topluma deli gömleği giydirerek sermaye için dikensiz gül bahçesi yaratmak isteyenlerdir. Faşist baskı politikalarının ve azgın devlet terörünün altında imzaları bulunmaktadır. Kürt halkını kıyımdan geçiren, devrimci ve ilerici güçleri alçakça katleden, zindanlara atan, işkenceden geçirenler de bu aynı güçlerdir.

- Başta işçi sınıfı ve emekçiler olmak üzere, toplumun tüm ezilen kesimleri bu çıplak gerçekleri görerek gerici odaklar karşısında kendi bağımsız, devrimci konumu üzerinden hareket etmeli, işçi sınıfının devrimci bayrağı ve programı etrafında kenetlenmelidir. Zira her türlü gericilikten ve ağır sömürü koşullarından tek çıkış yolu budur.

Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu

 

 

 

 

Sınıf devrimcilerinden “darbe” söyleşisi

 

Sınıf devrimcileri, 17 Temmuz’da Ankara ve Bursa’da gerçekleştirdikleri söyleşilerde “darbe girişimi” ve siyasal gelişmeleri tartıştı.

Ankara’daki söyleşide, darbe girişimi yaratan koşullar ve darbe üzerine ortaya çıkan farklı fikirler tartışıldı. Gerçek demokrasinin ancak işçi sınıfının devrimci iktidarı altında gerçekleşebileceği ve işçi iktidarı vurgusunun öne çıkarılması ihtiyacı üzerinde duruldu.

Düzen içi çelişkilerin ve sermaye sınıfının iç çatışmalarının da detaylı olarak tartışıldığı söyleşide AKP gericiliği ile örgütlenen faşizan saldırılar da değerlendirildi.

AKP gericiliğinin devletin tüm imkânlarını kullanmasına rağmen beklediği kitleyi sokaklara toplayamasa da bu gerici odaklar eli ile toplumsal muhalefete kimi saldırı girişimlerinin yaşanabileceği değerlendirmesi yapıldı. Bu çerçevede mevzilerin savunulması noktasında kesin bir kararlılık dile getirilirken ilerici ve devrimci güçlerin “Ne darbe, ne AKP” çizgisini alanlara taşımasının önemi üzerine duruldu. Bu çerçevede sendikaların tabanından ve mümkün olan her alandan toplumsal muhalefetin harekete geçmesi için imkânları zorlamak gerekliliği tartışıldı.

Bugün AKP gericiliğinin moral üstünlüğü ele almış olmasına rağmen sistemin iç çelişkilerinin güçlenerek devam edecek olması ihtimalinin de tartışıldığı söyleşide gelişmeleri tarihsel sınıf penceresinden değerlendirmenin önemi dile getirildi.

Bursa’daki söyleşide de son günlerde yaşanan siyasal gelişmeler ele alındı.

Yaşanan darbe girişimi ve karşı darbe girişiminin etkileri üzerine değerlendirmeler yapılan söyleşide, faşist provokasyonların arttığı şu günlerde örgütlenmenin önemine dikkat çekildi.

Yaşanan gelişmeleri devrimci sınıf çizgisi çerçevesinde değerlendirerek, devrimci bir sınıf hareketi geliştirmenin önemine vurgu yapıldı.


 
§