18 Mart 2016
Sayı: KB 2016/11

Ya barbarlık içinde çöküş, ya sosyalizm!
Halkların birleşik devrimci direnişini büyütelim!
Kürt halkıyla dayanışmayı güçlendirelim!
Ellerimize geçen yeryüzü nimetlerini toplayabilmek için, zihinlerimize pranga vuruluyor
“Yeni Türkiye”, “yeni anayasa” ve çürümüş eski düzen!
Anayasa tartışmaları...
Kamuda çalışanlara kadro “müjdesi” yalanı çöktü!
Kölelik yasası “işsizliğe çözüm olacak” yalanı
Tekstil Grup TİS süreci ve İnci Plastik işçilerinin tutumu üzerine
İşçiler neden suskun?
Partinin sınıf çalışması, deneyimler ve sorunlar
Paris Komünü 145 yaşında
Suriye’de “kırmızı çizgiler”
Fransa’da 9 Mart grevi, Avrupa’da büyüyen sınıf ve kitle hareketleri
DGB ve DLB mücadele çağrılarını sürdürüyor
Beyazıt’ta katliamlar lanetlendi
Gazi Katliamı 21. yılında lanetlendi
2016 8 Mart’ı: Baskı ve yasaklara karşı direniş!
EKİM 300. sayıda!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Suriye’de “kırmızı çizgiler”

 

Suriye’deki emperyalist savaşta sözde “ateşkes” devam ederken 14 Mart’ta Cenevre’de emperyalist güçler ve işbirlikçileri arasındaki görüşmelerin ikincisi BM aracılığıyla başlatıldı. “Siyasi geçiş” adı altında yapılacak seçimler ve anayasa hazırlıkları için uzlaşmaya çalışan taraflar, “Esad’ın geleceği” konusunda anlaşamadıklarını dile getirmeyi sürdürüyor.

Görüşmeler öncesinde Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim açıklama yaparak “Esad kırmızı çizgimizdir” demişti. “Muhalefet” adı altında masaya oturan dinci-gerici çeteler ise Esad gitmeden sürecin başlamayacağını belirtiyordu. Görüşmelerde ise “Esad tartışması”nda herhangi bir uzlaşma sağlanamadı. Tarafların bu söylemlerinin arkasında ise emperyalist devletler ve onların işbirlikçilerinin bölgedeki çıkarları yatıyor. ABD ve Rusya “uzlaşmaya dönük” tavırlar içerisinde gözükse de birbirlerine karşı hamleler yapmakta ve müttefiklerinin saldırganlığının arkasında durmakta ısrar ediyor.

Kerry’den Suriye hükümetine suçlama

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry bu doğrultuda görüşmelerin hemen öncesinde Suudi Arabistan’a ziyaret gerçekleştirerek Cenevre’ye dair müttefikleriyle ortak hazırlıklarını konuşmuştu. Suudi Arabistan’ın müttefikleriyle birlikte geniş çaplı bir askeri tatbikat gerçekleştirmesi, Yemen’de saldırganlığı sürdürmesi ve son olarak da Lübnan Hizbullahı’nı “terör örgütü” ilan etmesi öne çıkan son adımları oldu. Bütün bunların ABD’nin onayı alınarak yapıldığı ve ABD’nin bölgedeki krize açıktan destek verdiği ise kuşkusuz. Nitekim Kerry son açıklamasında da Suriye hükümetini “diplomatik” yoldan da sıkıştırmaya çalıştı. Muallim’in “Esad kırmızı çizgimizdir” açıklamasıyla “barış sürecini sekteye uğrattığı” iddiasında bulundu. Kendi müttefiklerinin saldırgan adımlarına tek söz etmeyen ABD sözcüsü, Suriye yönetimini sıkıştırmaya çalışarak hedeflerinin hiç de söylediği gibi “barış” olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Geçtiğimiz haftalarda “B planı” ve “Suriye’ye federal yapı” üzerine yaptığı açıklamalar da, ABD’nin kapalı kapılar ardında “barış”ı değil, kendi çıkarlarını dayatmaya çalıştığının işareti olmuştu.

Rusya’dan uçaklarını geri çekme kararı

Öte yandan ülkesinde çok yönlü bir ekonomik krizle boğuşan Rusya, Suriye’deki uçaklarının bir bölümünü geri çekme kararı aldığını açıklamış oldu. Kısa bir süre sonra da geri çekilmeye başlandığı duyuruldu. Bu adımın Esad ile ortak kararlaştırıldığı belirtilirken, Putin’in “Savunma Bakanlığının ve ordunun kendisine verilen görevleri genel olarak yerine getirdiğini düşünüyorum” ifadelerine yer verildi. Geri çekilme Lazkiye’nin Hmeymim üssündeki uçakları kapsarken Tartus ve Lazkiye’deki diğer üslerin kullanılmaya devam edeceği bildirildi. Ayrıca Suriye’de kurulu füze savunma sistemleriyle ilgili de herhangi bir geri çekilme söz konusu değil. Suriye’de emperyalistler arasında belli bir anlaşma içerisinde hareket edilmesi, bunun yanı sıra Yemen, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa’da krizlerin büyüme olasılığı da bu geri çekilme ihtiyacını doğurmuş olabilir.

“Görüşmelerin alternatifi savaş”; savaş zaten sürüyor

Taraflar arasında sözde aracılık yapan BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ise görüşmelere dair yaptığı açıklamada, “siyasi süreç” konusunun görüşmelerin ana başlığı olduğunu, bunun üzerine konuşulduğunu belirterek bunun alternatifinin ise savaşa dönmek olacağını ifade etti. Böyle bir durumun daha vahim sonuçları olacağını itiraf eden Mistura, “Bildiğimiz tek B planı savaşa geri dönmek ve bu şimdiye kadar gördüğümüz savaştan daha kötüsü olacak” dedi.

PYD’nin görüşmelere doğrudan katılması ile ilgili de net bir tutum ortaya koymayan Mistura, tüm Suriyelilere bu süreçte şans verilmesi gerektiğini belirtmekle yetindi.

Görüşmelerin ilk bölümünün 24 Mart’ta son bulacağı ve 10 günlük bir aranın ardından yeniden başlayacağı öne sürülürken, şu ana kadar yapılan görüşmeler taraflar arasındaki uyuşmazlıklar nedeniyle gecikmeli başladı. İki haftadır ise ülkede sözde “ateşkes” uygulanırken Suriye’nin “terör örgütü” gördüğü gerici çetelere saldırıları devam ediyor. IŞİD, El Nusra ve Ahrar-uş Şam çetelerinin ise hem Kürt kantonlarına hem de Suriye devlet güçlerinin kontrolündeki noktalara yönelik saldırıları sürüyor.

 
§