26 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/08

Baharın çağrısı: Direniş!
“Altına hücum”, talana devam!
Kürdistan’da katliam saldırıları sürüyor
Katiller puslu havayı severler!
İşçi sınıfı ve emekçi kitleler gerici atmosferde boğulmaya çalışılıyor!
Üretimi durdurma eylemleri yaygınlaşıyor
DEV TEKSTİL GMYK Şubat ayı toplantısı sonuç bildirgesi
Kölelik yasalarına karşı gücümüz birliğimizdir!
Bursa ve Kocaeli’de Büyük İşçi Buluşması 6 Mart’ta
Demir Madencilik işçilerinin direnişi üzerine...
Kadın İşçi Kurultayı başarıyla gerçekleştirildi!
Türkiye’de kadın işgücü ve gelişimi / 3
Kamu emekçileri kıskaca alınıyor!
Adliyede devrimci avukatlara saldırı
“DGB’yi fırtınalı süreçlere hazırlayacağız!”
Kadıköy’de Cansel için eylem
Suriye’de ateşkes ilan edildi
Sistemin mülteci krizine bulduğu yeni çözüm
Bölücü devletlerden “bölünme” tartışmaları
Düşman bir ve her yerde!
Sermaye sınıfının çürümesinin en net göstergesi
İmran Aydın ölümsüzdür!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kölelik yasalarına karşı gücümüz birliğimizdir!

 

Her geçen gün çalışma ve yaşam koşullarımız kötüleşiyor. Maaşlarımız keyfi bir şekilde kesiliyor. Mesailerimiz tam yatmıyor. Patronlar kendi çıkarlarına göre yasal olmadığı halde bizlere “işe gelmeyin fabrika tatil” diyorlar. İstedikleri zaman işten çıkarıyorlar. Fabrikalarda baskılar gittikçe artıyor. Hâl böyleyken açlık ve yoksulluk sınırının altında çalıştırılıyoruz. Seçimlerde asgari ücret net 1300 TL olacak denildi, fakat bunun içine Asgari Geçim İndirimi’nin (AGİ) katıldığı biz işçilere söylenmedi. Böylece bizlerin gözü boyandı.

Önümüzdeki günlerde yasalaşacak olan yeni düzenlemeye bakacak olursak, söz konusu düzenleme bizler için tam bir kölelik anlamına geliyor. Bu yasanın içindeki Kiralık İşçi Büroları düzenlemesi yaşam koşullarımızın ne kadar da kötüleşeceğini bizlere gösteriyor. Kiralık İşçi Büroları bizler için bir iş bulma yeriymiş gibi gösteriliyor. Bizler işten çıkarıldığımızda buralara gidip kaydımızı yaptıracağız. Bir patron işçiye ihtiyaç duyduğunda buralardan işçi isteyecek. Daha doğrusu biz bu bürolar tarafından patrona belirli güne ve saate kadar kiralanacağız.

Bu bürolar bir nevi bizlere karşı bir patron gibi davranacak. Yani bizler aslında iki tane patronun arasında bir oyuncak olacağız. Buna modern kölelik desek hiç de yanlış olmaz. Kemal Sunal filmlerinin hepsini hemen herkes izlemiştir. Filmlerinin birinde işe işçi götüren kişi “sen, sen, sen” diyor. Kemal Sunal da “ya ben” deyince “sen gelme ulan ayı’’ diye cevap alıyordu. İşte tam da bugün aynı şey oluyor. Sadece bunun modern hali.

Evet işçi dostlar, kardeşler. Bu şekilde artık keyfi işten çıkarma yasalaşacak. Diyelim ki biz bir fabrikada çalışıyoruz. Çalışma süremizin dolmasına az bir zaman kala patron bizi keyfi bir şekilde çıkaracak. Bir yıl dolunca kıdem tazminatı alma hakkımız var, bu da bu şekilde elimizden alınacak. Dahası devlet Kıdem Tazminatı Fonu oluşturmayı planlıyor, İşsizlik Sigortası Fonu gibi. Yalnız bugüne kadar bu fondan kimlerin yararlandığı ortada. Patronlar bu fonlardan teşvik adı altında çeşitli nedenlerle sürekli para alıyorlar. UİS’in (Ulusal İstihdam Stratejisi) stratejik ilkeler bölümünde bu açıkça söylenmiş zaten: “Öne çıkan işverenlerin üzerine ek yük getirilmemesi için uygulanacak yeni teşvik politikalarının maliyetleri firmalarca değil genel bütçe ve bu fonlar aracılığıyla karşılanacak.”

Ya da patronlar bu oluşturulacak fona sonradan kıdem tazminatlarını toplu olarak da yatırabilirmiş. Sizce yatırırlar mı acaba? Diğer bir başka sorun ise sigortasız olarak çalıştırılacağız. Düzenli bir işimiz olmayacak. Grev hakkımız olmayacak. Bizlerin hakları için mücadele eden sendikalara üye olamayacağız.

En önemlisiyse bizler haklarımızı aramak için bir araya gelemeyeceğiz. “Ne yapalım o zaman” diyorsak; çok geç olmadan bugünden fabrikalarımızda gittikçe kötüleşen çalışma ve yaşam koşullarımız karşısında birleşmeli, haklarımızı aramalıyız.

Mersin Serbest Bölge’den bir tekstil işçisi

 

 

 

 

Kölelik yasa tasarısı alt komisyondan geçti

 

Esnek çalışmayı ve Özel İstihdam Büroları’nı yaygınlaştırmayı hedefleyen, kiralık işçiliğin önünü açan kölelik tasarısı meclis komisyonlarında görüşülüyor. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu bünyesinde oluşturulan 9 kişilik alt komisyon, yasa tasarısıyla ilgili raporu tamamlayarak 23 Şubat’ta komisyona sundu.

“İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” adı altında işçi sınıfına saldıran Türk sermaye devleti, tasarı yasalaşırsa 10 milyondan fazla işçiyi kiralık işçi statüsünde köleliğe mahkum edebilecek.

Toplu işten çıkarma sonrası işçi kiralamanın önü açıldı

Alt komisyonda yapılan görüşmeler sonucunda tasarıda değişiklikler yapılarak daha da ağır bir saldırı için adım atıldı. Bu değişikliklerin başında ise toplu işçi kıyımı yapılan yerlerde “geçici çalışmanın yasaklanması” maddesinin kaldırılması geldi. Böylece, patronlar toplu işten çıkarma sonrası, en erken 8 ay sonra işçi kiralama hakkını elde etmiş oldu.

Urfa Milletvekili Mahmut Kaçar’ın başkanlığında oluşturulan ve 9 milletvekilinden oluşan alt komisyon; çeşitli emek örgütlerinin görüşlerini aldıktan sonra, bu örgütlerin itirazlarına rağmen, tasarının 2, 4, 8, 9 ve 10’uncu maddelerini değişikliğe gitmeden aynen kabul etti. Bu doğrultuda, uzaktan çalışma, özel istihdam bürolarına geçici iş kurma yetkisi, yasanın suistimali durumunda uygulanacak yaptırımlar ile ilgili maddeler alt komisyonda kabul edilmiş oldu.

Yapılan diğer değişikliklere göre, 10 veya daha az işçi çalıştıran iş yerlerinde en fazla 5 işçi kiralama sınırı getirildi. Geçici işçi ile aynı işi yapan işçiler arasında çalışma koşulları açısından ayrım yapılamayacağına dair maddede ifade değişikliği yapılırken özel istihdam bürolarının geçici iş ilişkisi kurma yetkisi alabilmesi için aranan şartlarda da değişiklik yapıldı.

 

 

 

 

Birlik olup beraber davrandıktan sonra gerisi gelir”

 

Geçtiğimiz günlerde sendikaya üye olan ve işten atma saldırısı karşısında direnişe geçen MATA işçileri ile konuştuk.

- Fabrikada sendikalaşma ve iş yavaşlatma sürecini kısaca anlatabilir misiniz?

- Maaşlarımız düşüktü ve asgari ücret sonrasında maaşlarımıza enflasyon oranında (% 8.8) zam yapıldığı için memnun değildik ve işçiler olarak buna karşı bir bağ kurduk. Beyaz yakalılara duyurmayacak şekilde gizlice, güvendiğimiz arkadaşlarla örgütlenmeye başladık ve Birleşik Metal-İş’e üye olmaya başladık. Birleşik Metal-İş her gün bizlerden üye sayısı aldı ve çoğunluğa ulaştıktan sonra sendika meselesi inceden inceye duyulmaya başladı.

Patron sendikayı duyunca 15 işçi arkadaşımızı işten kovdu bizler de iş yavaşlattık. Bizlerin desteği, eylemiyle arkadaşlarımız işe geri alındı. Sendikalaşmamız ve eylemimiz diğer fabrikalarda da duyuldu. Pankartlar açarak, eylemlerle bizlere destek olundu.

Patron ilk başta sendikalaşma durumunu kabullenemedi ama sayının çoğunluğundan dolayı bir şey yapamadı. Sonrasında ise sendikayla görüşmeler başladı, talepler iletildi. Yetki başvurusu yapılmıştı, onu bekliyoruz. Sendikayla görüşmeler, toplantılar oluyor.

- Fabrikada yaşadığınız sorunlardan bahseder misiniz?

- Sadece bir kuru maaş alıyoruz, hiçbir sosyal hakkımız yok. Günde bir kere 15 dakikalık çay molamız vardı. Sonrasında 10 dakikalık iki mola oldu. Yemek molamız çok kısa, 30 dakika. Fabrikanın dışında yiyoruz ve zaman yetmiyor.

- Sizlerle aynı sorunları yaşayan sınıf kardeşlerinize nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

- Birlik olup beraber davrandıktan sonra gerisi gelir.

 
§