26 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/08

Baharın çağrısı: Direniş!
“Altına hücum”, talana devam!
Kürdistan’da katliam saldırıları sürüyor
Katiller puslu havayı severler!
İşçi sınıfı ve emekçi kitleler gerici atmosferde boğulmaya çalışılıyor!
Üretimi durdurma eylemleri yaygınlaşıyor
DEV TEKSTİL GMYK Şubat ayı toplantısı sonuç bildirgesi
Kölelik yasalarına karşı gücümüz birliğimizdir!
Bursa ve Kocaeli’de Büyük İşçi Buluşması 6 Mart’ta
Demir Madencilik işçilerinin direnişi üzerine...
Kadın İşçi Kurultayı başarıyla gerçekleştirildi!
Türkiye’de kadın işgücü ve gelişimi / 3
Kamu emekçileri kıskaca alınıyor!
Adliyede devrimci avukatlara saldırı
“DGB’yi fırtınalı süreçlere hazırlayacağız!”
Kadıköy’de Cansel için eylem
Suriye’de ateşkes ilan edildi
Sistemin mülteci krizine bulduğu yeni çözüm
Bölücü devletlerden “bölünme” tartışmaları
Düşman bir ve her yerde!
Sermaye sınıfının çürümesinin en net göstergesi
İmran Aydın ölümsüzdür!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sistemin mülteci krizine bulduğu yeni çözüm:

NATO müdahalesi

 

Mülteci krizi Avrupa’nın gündemindeki yerini koruyor. Özellikle Almanya’da giderek bir hükümet krizine dönüşüyor. İlk günlerde kapılarını mültecilere açık tutan ve bu tutumu nedeniyle mülteciler arasında adı “mülteci anası”na çıkan Merkel, bu sorun üzerinden, sadece Sol Parti, Yeşiller ve SPD mensuplarınca değil kendi partisinden milletvekillerinin de yoğun eleştirilerine muhatap oluyor.

AB çözüme yanaşmıyor

Mültecilerin büyük kafileler halinde Türkiye, Yunanistan, Makedonya ve Slovenya sınırlarını aşarak Avrupa’ya ulaşmak üzere yollara düştükleri ilk günlerde atmosfer bugünkünden farklıydı. Örneğin Almanya belli miktarda mülteciye kapılarını açtı. Dahası, adı sığınmacıya çıkan savaş mağduru yoksul ve çaresiz bu insanlar “çok sıcak” karşılandılar, “kucaklandılar”. Ne var ki, bu durum fazla sürmedi. Neo-nazileri, Pegidaları, Pro-NRW, Pro-Kölnleri ile ırkçı-faşist çeteler ve ırçı-faşist NPD ve AFD gibi partiler hızla harekete geçtiler. Sözkonusu çeteler bir yandan sokaklara inip gösteriler yaparken, bir yandan da vakit geçirmeden mülteci kamplarına dönük saldırılarda bulundular.

Parlamentoda ve kamuoyu nezdinde iyiden iyiye sıkışan Angela Merkel sorunun tek başına Almanya’nın üzerine yıkılamayacağını, sorunun AB sorunu olduğunu, dolayısıyla tüm ortakların belli miktarda mülteci kabul etmelerinin zorunlu olduğunu ileri sürerek, dosdoğru AB’nin gündemine sokmaya çalıştı. Ancak, hiçbir Avrupa ülkesi sorumluluk almadı. Almanya ile ilşkilerini germek pahasına bundan kaçındılar. Sınırlarını mültecilere kapattılar, caydırıcı ne kadar önlem varsa buna başvurdular.

Türk sermaye devleti ile AB arasındaki kirli pazarlıklar

AB, esas olarak da Almanya, çözüm için bu kez Türk sermaye devletine yöneldi. Kendisi gibi kirli ve karanlık bir devlet olan sermaye devleti ile yoğun bir mesainin içine girdi. Bizzat Merkel milyar avrolar karşılığında Suriye’den kopup gelen mültecileri kendi ülkelerinde barındırmasını, bunun için mülteci kampları kurmasını istemek üzere, Türk sermaye devletine ziyeretler yaptı. Sermaye devletinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüştü. Ardından Berlin’de sermaye devletinin Başbakanı Davutoğlu ile yeni bir görüşme yaptı. AB ile Türk sermaye devleti arasında yoğunlaşan görüşmelere ve kirli pazarlıklara Brüksel de sahne oldu. Erdoğan, burada Belçika Kralı, AB Komisyon Şefi Jean-Calaude Junker ve AB Komisyon Başkanı Donald Tusk tarafından özel bir muhabbetle karşılandı.

Hiç kuşkusuz, Merkel’in Alman devleti adına Türk sermaye devleti yetkilileriyle yaptığı bu görüşmelerin hepsi de kirli pazarlıklar temelinde yapılmıştır. Türk sermaye devletinin en kirli pazarlıklarından biri de, AB ve esasta da efendisi ABD’den “Tampon Bölge” icazetini talep etmesidir. Sermaye devleti AB ve onun motor gücü olan Almanya’nın şu anki sıkışmışlığını da kullanarak, mülteci sorununu tam bir fırsata çevirmek istemektedir.

Şimdi de NATO devrede

Mülteci krizi çözülmek bir yana gün geçtikçe daha da ağırlaşıyor. Sorunun öncelikli muhatabı olarak AB’nin ve onun adına Almanya’nın bu krize “çözüm arayışları” devam etmektedir.

Şimdi de gündemde mülteci sorununa müdahale etmesi için NATO’nun devreye sokulması var. Bu konuda ortak bir irade de sağlanmış görünüyor. Buna göre, emperyalist savaş aygıtı olan NATO, sebep olduğu savaşların mağduru olan mültecileri sınırlardan geçirmemek için iş başında olacak. Demek oluyor ki NATO, önümüzdeki dönemde Ege Denizi’nde mültecileri avlama operasyonlarına da katılacak. Demek oluyor ki, Akdeniz’de bundan böyle daha fazla sığınmacı katliamı yapılacaktır. Deyim uygunsa NATO marifeti ile Akdeniz bir mülteci mezarlığına dönüşecektir.

Merkel tüm bu kirli önlemlerde inisiyatif talep etmekle kendisini sınırlamıyor; yanı sıra Türk sermaye devletinden vize kolaylığı sağlamak ve Kürtlere dönük kirli savaşa destek vermek karşılığında, yeni mülteci dalgalarına karşı sınırlarını kapatmasını, yeni mülteci kampları inşa etmesini istiyor.

 

 

 

 

Dünyadan işçi eylemleri

 

Hindistan’da 2000 otomobil işçisi fabrikayı işgal etti

Hindistan’daki Honda Fabrikası’nda fazla mesai yapmayı reddeden 4 işçi disiplin suçundan işten atıldı. Bunun üzerine 16 Şubat’ta 2 bin Honda işçisi iş bırakarak, işten atılan 4 işçi için fabrikayı işgal etti. İşgalin ikinci gününde polis azgınca saldırarak yüzlerce işçiyi gözaltına aldı. Saldırı sırasında birçok işçi yaralandı.

Almanya’da Daimler işçileri uyarı grevinde

TİS sürecinde bulunan IG-Metall Sendikası, müzakerenin tıkanması üzerine Daimler işçilerini uyarı grevine çağırdı. Zira Düsseldorf kentindeki Daimler’de her on işçiden birinin atılması kararı alınmış bulunuyor.

2014 Aralık ayında 1200 Daimler işçisi sendikanın sahiplenmemesi üzerine kendi inisiyatifleriyle greve çıkmışlardı. Daimler bu grevi “yasa dışı” olarak değerlendirip, 761 işçiye uyarı yazısı göndermişti. Sendika bu greve sahip çıkmadığı gibi bu uyarı konusunda bir tutum almamıştı. Bunun üzerine işçiler kendi aralarında örgütlenerek, bu uyarının dosyalarından silinmesi için ve grev haklarının gaspına karşı dava açmışlardı.

Geçtiğimiz günlerde “Grev hakkımızı engelleyemezsiniz” diye açıklama yapan işçiler sendikaya karşı da tepkilerini dile getirdiler. Davayı kaybetmeleri üzerine ise, gerekirse AİHM’e kadar gideceklerini söyleyerek kararlılıklarını ortaya koydular.

Amazon işçileri Avrupa çapında kenetleniyor

Almanya’da Amazon işçileri, ücretlerin yükseltilmesi talebiyle yeni yıla grev ile başladılar. Amazon’daki grev süreçleri aralıklı olarak üç yıldır sürüyor. Amazon tekeli, bu grevleri kırmak için Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne yeni şirketler kurdu. Buna karşı Almanya, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ndeki işçiler, 22 Şubat’ta Berlin’de bir araya gelerek, önlerindeki süreci tartıştılar. Almanya’daki işçiler greve çıktıkları zaman diğer ülkelerdeki mesailer uzatıldığı için, işçiler önümüzdeki dönemde iletişim içinde olmaya karar verdiler.

İspanya’da Mobil Dünya Kongresi protesto edildi

Her yıl Mobil Dünya Kongresi’nde bir araya gelen teknoloji tekelleri bu yıl da yine Barcelona’daydılar. Mayıs 2015'te, sol adına ve işçilere daha iyi çalışma koşulları sözüyle belediye başkanı olarak seçilen Ada Colau kongrenin açılışını yaptı. Buna karşı binlerce insan işçilerin azgınca sömürülmesini ve kongre için ayrılan 100 milyon avroluk bütçeyi protesto etmek için sokaklara çıktı.

Bu arada ulaşım işçileri de, hem kongreyi hem de dört yıldır maaşlarına zam yapılmamasını protesto etmek için 22 Mart’ta greve çıktılar.

 
§