13 Şubat 2015
Sayı: KB 2015/06

Sınıfın devrimci baharını örgütlemek
Sınıfın direnişini büyütelim!
Sınıf hareketinde yeni bir döneme doğru
Daha derin kazıyoruz! - B. Olgun
Türk-İş, Yol-İş ve AKP'nin komisyon manevrası
Boytaş işçilerinin fiili grevi ve gösterdikleri
Bini aşkın işçi ve emekçi 'İşgal Grev Direniş Gecesi'nde buluştu
Devrimci işçi kürsüsü
Onların maceraları...
MİB MYK Şubat ayı toplantısı
Ejot Baştemsilcisi İlker Tetik: Fırtınayı dindirdiler
Reformizm ve devrim - 1 - H. Fırat
Avrupa: İşçi hareketi ve parlamentarist hayaller - A. Eren
Syriza ve Podemos: Gelecek için dersler
‘Uluslararasılaşan sermayeye karşı uluslararası işçi hareketi’
Obama savaş yetkisi istedi
Akdeniz’de kemer sıkma ve ölüm!
Bilecik’te seramik işçileri ayakta
Yasaklara, asimilasyona karşı on binler Kadıköy’deydi
Avukatlardan adalet nöbeti
Hasta tutsak Erdoğdu’ya getir-götür işkencesi
Twitter’ın Şeffaflık Raporu şaşırtmadı
Kadına yönelik aşağılamalar sürüyor
İşgal ateşi ile Şubat’ı ısıtanlara…
DGB Türkiye Meclisi toplandı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Hasta tutsak Erdoğdu’ya getir-götür işkencesi

 

İzmir Aliağa’daki Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde devrimci tutsaklara ve onların ziyaretçilerine yönelik keyfi uygulamalar devam ediyor.

2014 yılının Temmuz ayında tutuklanarak Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’ne konulan TKİP dava tutsağı Evrim Erdoğdu da cezaevi yönetiminin keyfi uygulamalarından payına düşeni alıyor. Kronik-bronşit astım hastası olan Evrim Erdoğdu’nun, hastaneye ring aracıyla götürülüp getirilmesi tam anlamıyla işkenceye dönüşüyor. Havasız ve kapalı bir ortamda getirilip götürülen Erdoğdu bu yolculuklar nedeniyle kriz geçirerek ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor.

Getir-götür işkencesi

Erdoğdu, son olarak 5 Şubat’ta İzmir Bayraklı Adliyesi’nde görülen dava duruşması için mahkemeye getirilirken ring aracının kapalı ve havasız olması nedeniyle nefes almakta zorlandı. Askerlere hava alması gerektiğini belirtmesine rağmen Erdoğdu’nun bu talebi keyfi biçimde reddedildi. Erdoğdu, ring aracından indikten sonra da adliyenin kapalı ve pis odasında bekletildi ve bu durum yeni bir kriz atağını tetikledi.

Astım ilacını aldıktan sonra biraz rahatlayan Erdoğdu, mahkemeye çıktıktan sonra hapishaneye götürülmesi için adliyenin hücresine konuldu. Buradaki koşulların kötü, havasız ve dar olması nedeniyle nefes almakta zorlanan Erdoğdu, askerlere hava alması gerektiğini söylemesine rağmen bu durum doktorlara bildirilmeyerek Erdoğdu’ya bilinçli bir şekilde eziyet edildi.

Bir süre baygın kaldıktan sonra askerlerin “gidiyoruz” sesiyle kendine gelen Erdoğdu, geçirdiği baygınlık ve astım atağından kaynaklı nefes alamadı. Askerlere, yürüyemeyeceğini ve hava alması gerektiğini söylemesinden sonra ise komutanın hakaret ve küfürlerine maruz kaldı.

“Hem askere kurşun sıkıyorsunuz hem de askerden yardım istiyorsunuz” diyerek Erdoğdu’ya yönelik saldırgan tutumunu sürdüren komutan, “Ringe götürün nasıl götürürseniz götürün” sözleriyle devrimci tutsağa yönelik saldırganlığını sürdürdü.

Kriz geçirmesi üzerine bir süre beklenen, kendine gelmesinin ardından ise ring aracına bindirilen Erdoğdu, yaşanan bu olayın ardından hücre arkadaşları ile birlikte savcılığa suç duyurusunda bulundu.

Ziyaretçilere keyfi dayatmalar

Şakran’da cezaevi yönetimi hasta tutsaklara uyguladığı hukuksuzlukların yanı sıra ziyaretçilere de sorun çıkarmaya devam ediyor. Cezaevi yönetiminin, baskıcı ve keyfi uygulamalarından Erdoğdu’yu ve diğer tutsakları cezaevinde ziyaret etmek üzere görüşe gidenler de alıyor.

Bugünkü görüş sırasında, ayakkabıları çıkartılmak istenen ve keyfi uygulamaya karşı koyan ziyaretçilere görüş yaptırılmadı. Ziyaretçiler komutanla ve cezaevi savcısıyla görüştüler ancak bir sonuç alamadılar.

Şakran Hapishanesi geçtiğimiz yıllarda çocuklara yönelik taciz ve tecavüzle gündeme gelmişti. Ardından Haziran Direnişi süresince kadınlara dayatılan çıplak arama ve tacizle, hasta tutsak Burcu Koçlu’ya uygulanan hukuksuzluklarla gündemdeki yerini korumuştu.

İlerici, demokrat, devrimci kurumlar ve ailelerin baskısı sonucu hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri ve tacizler, çıplak arama gündeme gelmiş ve tutsaklara sahip çıkılmıştı.

Kızıl Bayrak / İzmir

 

 

 

 

Devlet cezaevlerinde katliama hazırlanıyor!

 

TİHV, TBMM Genel Kurulu gündemine gelen “Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı” hakkında yazılı açıklama yaparak tasarıyı ‘Yeni Hayata Dönüş Operasyonları hazırlığı’ olarak niteledi. AKP hükümetinin, 15 Ocak 2013’te “Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı”nı Meclis Başkanlığı’na sunduğunu ve tasarının 27 Haziran 2014 tarihinde Adalet Komisyonu’ndan geçtiğinin hatırlatıldığı açıklamada, “Kişilerin iç dünyasına nüfuz eden yöntemlerle iyileştirilmelerinin ancak iç ve dış güvenliğin sağlanması ile mümkün olduğu” ifadelerinin yer aldığı tasarının anti demokratik yönüne dikkat çekildi. 

Açıklamada, hasta tutsakların durumuna dikkat çekilerek cezaevlerinde ağır hastalıkları olan ve serbest bırakılarak tedavi edilmeyi bekleyen 247’si ağır olmak üzere toplam 649 hasta mahpusun bulunduğuna değinildi.

Hasta tutsakların yanı sıra çocuk cezaevlerindeki işkenceler, tecrit ve tretman uygulamalarının devam ettiği vurgulanan açıklamada, tasarının hayata geçmesi durumunda yaşanacaklar sıralandı.


 

 

 

 

Hekimler görevini yapacak!

 

İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, F oturması eylemlerinin 151.’sinde sağlık emekçilerinin hasta tutsakların tedavi hakkı için elinden geleni yaptığını ancak Adli Tıp Kurumu’nun buna engel olduğunu vurguladı.

7 Şubat’ta Galatasaray Meydanı’nda toplanan İHD üyeleri F tipi tecride dikkat çeken pankartlar ve hasta tutsakların fotoğraflarıyla F şeklinde oturdu.

Eylemde ilk olarak İHD İstanbul Şube Başkanı Abdulbaki Boğa konuştu. Boğa, Bülent Arınç’ın konuyla ilgili “İlgileneceğim bir çalışmamız var” dediğini anımsattı, 85 yaşındaki hasta tutsak Hasan Alav’ın serberst kalmasına dikkat çekti.

Dr. Ayten İnan ise, hekimler cephesinden tecrit politikasını değerlendirdi. Tedavi hakkının engellenmesine dair görüşlerini aktaran İnan, mevcut iktidara rağmen hekimlerin ısrarla mahkumları tedavi etmek için çaba harcadığını ifade etti.

İHD şube yöneticisi Hatice Kalpaklı, erklerin hapishaneleri bir  yıldırma, susturma aracı olarak kullandıklarını belirtti. Kalpaklı, tutsakların yaşam haklarının da bilinçli ve sistematik olarak engellendiğini söyledi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

Hasta tutsak hayatını kaybetti

 

Sermaye devletinin cezaevlerindeki ölüm politikası bir hasta tutsağı daha katletti.

Kanser hastası olan ve bir süre önce hastalığı nedeniyle tahliye edilen Abdulsamet Çelik tedavi gördüğü İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde 11 Şubat sabahı hayatını kaybetti.

Ölüm sınırına yaklaştıktan sonra serbest bırakılan ve hastanede kemoterapi tedavisi sürerken yaşamını yitiren Çelik’in cenazesi memleketi Mardin’e gönderildi.

Abdulsamet Çelik, 22 yıl kaldığı cezaevinde MDS kanseri olmuş, Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi’ndeyken ölüm sınırına yaklaştığında da Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) raporu üzerine 26 Haziran 2013’te infazı bir yıl dondurularak tahliye edilmişti.

Çelik 30 Aralık 2014 günü kanındaki trombosit seviyesinin düşmesi nedeniyle 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılmıştı.

Abdulsamet Çelik’in kardeşi, “Ağabeyimin katili devlettir” derken, cezaevindeki hasta tutsakların bırakılmasını istedi. TAYD-DER İzmir Şubesi Eşbaşkanı Birlikler de, “Erken müdahale ile, karaciğer nakliyle sağlığı yerine gelebilirdi ama cezaevinde uygulanan politikayla katledildi” diye tepki gösterdi.

 
§