13 Şubat 2015
Sayı: KB 2015/06

Sınıfın devrimci baharını örgütlemek
Sınıfın direnişini büyütelim!
Sınıf hareketinde yeni bir döneme doğru
Daha derin kazıyoruz! - B. Olgun
Türk-İş, Yol-İş ve AKP'nin komisyon manevrası
Boytaş işçilerinin fiili grevi ve gösterdikleri
Bini aşkın işçi ve emekçi 'İşgal Grev Direniş Gecesi'nde buluştu
Devrimci işçi kürsüsü
Onların maceraları...
MİB MYK Şubat ayı toplantısı
Ejot Baştemsilcisi İlker Tetik: Fırtınayı dindirdiler
Reformizm ve devrim - 1 - H. Fırat
Avrupa: İşçi hareketi ve parlamentarist hayaller - A. Eren
Syriza ve Podemos: Gelecek için dersler
‘Uluslararasılaşan sermayeye karşı uluslararası işçi hareketi’
Obama savaş yetkisi istedi
Akdeniz’de kemer sıkma ve ölüm!
Bilecik’te seramik işçileri ayakta
Yasaklara, asimilasyona karşı on binler Kadıköy’deydi
Avukatlardan adalet nöbeti
Hasta tutsak Erdoğdu’ya getir-götür işkencesi
Twitter’ın Şeffaflık Raporu şaşırtmadı
Kadına yönelik aşağılamalar sürüyor
İşgal ateşi ile Şubat’ı ısıtanlara…
DGB Türkiye Meclisi toplandı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

‘Uluslararasılaşan sermayeye karşı uluslararası işçi hareketi’

 

İşçi sınıfının uluslararası birliğini büyütme hedefiyle çalışmalarını sürdüren Otomotiv İşçilerinin Uluslararası Kongresi, önümüzdeki aylarda biraraya gelecek.

2’ncisi Ekim 2015’te Almanya’nın Stuttgart kentinde düzenlenecek olan Otomotiv İşçilerinin Uluslararası Kongresi’nin Münih’te yapılan ilk kongresinde komiteye seçilen Ali Reçber, kongrenin örgütlenme ilkeleri, çalışma metodu ve uluslararası ilişkilerini düzenleme çalışmalarını yürütüyor.

Otomotiv İşçilerinin Uluslararası Kongresi’ni Hazırlama Komitesi (İCOG) üyesi Ali Reçber ile Almanya’da metal işkolundaki mücadele, kongre hazırlıkları ve Greif işgali üzerine konuştuk….

Almanya’da iş güvencesi hedefte’

- Son süreçte Türkiye’de sınıf hareketinde bir çalkalanma var. Metal grevi bu gelişmelerden biri. Benzer biçimde Almanya’da da metal işkolunda bir grev sürecine giriliyor. Almanya’da halihazırda metal işkolunda yaşanan bu hareketliliğin arka planında ne var?

Ali Reçber: Almanya’da son 10 yılda işçi sınıfı mücadelesinde hareketlenme var. Grevler ve bu grevlere katılım sayısında büyük bir artış var. Metal sektöründe örgütlü IG Metall Sendikası işçilerin grevlerini, mücadelesini önlemek, havasını almak, onların tepkilerini sistem içerisinde yumuşatmak için bazen bu tür uyarı grevlerine gidiyor. Son grev süreci de diğerlerine benzer bir içerik taşıyor. Almanya, kapitalizmin en rafine biçimde geliştiği ülkelerden biridir ve kapitalizmin krizinden en az etkilenen ülke olduğunu ukala bir biçimde söyler. Bu bir bakıma doğrudur da.

Bunun ne pahasına olduğunu özellikle gizlemeye çalışıyorlar. Gizlemeye çalışsalar da işçiler bunu günlük yaşamlarından biliyorlar. İşçiler bir dizi alanda hak kayıplarına uğruyorlar. Çalışma koşulları kötüleşti, reel ücretler oldukça geriye gitti. Taşeronlaştırma oldukça yaygınlaştı. Yasalarda yapılan değişikliklerle işten atmalar kolaylaşıyor ve işçilerin iş güvencesi de kalmadı gibi bir durum var. Özellikle yeni işe alınanlarda -gibisi fazla- bu iş güvencesi yok. Aynı zamanda sağlık ve eğitim alanında izlenen politikalar işçilerin tepkisini çekiyor. İşçiler çeşitli eylemlerle tepkilerini dile getiriyorlar. Bunu en yakından Opel’in Bochum fabrikasının kapatılması sürecindeki direnişte gördük. Tüm bunlar, yaşam kalitesinin düşmesi nedeniyle yaşanıyor.

Taşeronlaştırma yaygınlaşıyor’

- Almanya’da otomotiv sektöründe çalışan işçilerin sorunları nedir?

- Kongre olarak kendimizi otomotiv alanında yoğunlaştırdık. Bu demek değildir ki diğer işçi bölükleriyle ilişkilerimiz olmasın. Kendimizi otomotiv işçileri alanında yoğunlaştırdık çünkü dünyada birkaç tekele bağlı muazzam bir işçi kitlesi var. Bu işçilerin yaşam koşulları birbirine benziyor. Almanya’da bir işçinin 2 bin avro almasıyla Türkiye’de 1000 TL alıyor olması arasında büyük bir fark olduğu düşünülebilir ama böyle değil. Kapitalist sistemde üretim artıp zenginlik büyüdükçe yoksulluğun son bulacağı yalanı söylenir. Bunu Almanya’da çok somut olarak yaşıyoruz. Almanya’da kapitalizm oldukça gelişkin ve ülke 10-20 yıl öncesine göre çok daha zengin. Yoksulluk ise katlanıyor. Zenginlik ve sefalet ters orantılı olarak gelişiyor ve birbirlerini besleyerek büyütüyorlar. Metal sektöründe yeni işe alınan işçilerin ezici çoğunluğu taşeron firmalar üzerinden alınıyor. Bir örnek vereyim. Ben Stuttgart’ta yaşıyorum. Stuttgart, Almanya’da otomotiv ve metal sektörünün kalbi konumunda bir kenttir. Bosch, Mercedes, Porsche oradadır. Bu tekellere bağlı sayısız yan sanayi de buradadır. Sadece Mercedes’in Sindelfingen tesislerinde 50’nin üzerinde taşeron firma var. Mercedes’in Untertürkheim Tesisleri’nde değişik firmalara bağlı çalışan bir o kadar taşeron işçisi var. Bunların arasında ayrmcılığı körüklüyorlar. Untertürkheim’daki tesislerde kadrolu işçilerle taşeron işçilerinin aynı tuvaleti, aynı duş kabinlerini kullanmaları yasaklandı. Böylesine bir ayrımcılık yapıyorlar. Ücretler de bir o kadar düşük. Ekstra ödemelerle birlikte ücretleri 1300-1400 avroya geliyor. Bunları niye anlatıyorum. Çünkü kapitalizm bu sorunları çözmeye yetmiyor.

Uluslararası bir işçi hareketi yaratmayı hedefliyoruz’

- Kongreyle neler hedefliyorsunuz? Kongreye nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?

- Mayıs 2014’te İspanya’nın Barcelona kentinde kongreye hazırlık toplantısı yapılmıştı. Ben de o toplantıda yer aldım. Orada Alman sermayesinin satın aldığı Seat işletmelerini gezmiştik. Oradaki çalışma koşulları ve ücretlere baktığımızda aynı vahşeti gördük. Seat’ta taşeronlaşmaya gidildiğini gördük. Brezilya, İran, Meksika gibi ülkelerden gelen arkadaşların ülkelerindeki çalışma koşullarına ilişkin aktarımları birbirine benziyor. Uluslararasılaşan sermayenin saldırısına ve baskısına karşı uluslararası bir işçi hareketi yaratmayı hedefliyoruz. Amacımız budur. Bir sonraki kongre Stuttgart’ta gerçekleştirilecek. Bu kongrede Türkiye’den işçi arkadaşları, sendikacı arkadaşları görmek bizi mutlu edecektir.

İşçiler öz örgütlenmelerini yaratmalı’

- Son dönemde Türkiye’de sınıf hareketinde bir çalkalanma var. Greif işgaliyle beraber yoğunluk kazanan bu dalgayı siz nasıl görüyorsunuz?

- Biz bu mücadelenin içerisindeyiz. Türkiye’deki mücadeleyi de yakından izliyorum. İşçi sınıfının uluslararası mücadele birliğini yaratmak için gelişmeleri çok daha yakın biçimde izlememiz gerekiyor. Greif direnişini, Mayıs 2014’te İspanya’da yapılan kongre hazırlık toplantısında gündeme getirmiştim. Greif işçilerinin işgal eylemini anlattık ve CGT binasında yapılan toplantıda yaptığım aktarımlar büyük bir sempati ve destek gördü. Türkiye’de işçiler eylemlilik halinde. Sorun, işçilerin kendi sorunlarına sahip çıkmaları ve öz örgütlenmelerini yaratmaları. Aslında dünyanın her yerinde aynı sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sadece Türkiye’deki işçi kardeşlerimizin değil hepimizin sorunudur. Bizim kongre girişimimiz veya Greif işçilerinin ortaya koyduğu komiteleşme çalışmaları bu alandaki paha biçilmez deneyimlerdir. Bu deneyimi anlatarak geliştirmek ve bir silaha dönüştürmek hangi ulustan olursa olsun tüm sınıf bilinçli işçilerin görevidir.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 
§