4 Temmuz 2014
Sayı: KB 2014/27

Gençliğin devrimci birliği için...
AKP, bir kez daha
“Kürt oyları av partisi”ne hazırlanıyor
Bol yalanlı bir Ramazan daha
Şirketler büyüyor, sendika ağaları gurur duyuyor!
Araştırma değil
aklama komisyonu!
Grev yasaklama sermaye devletinin fıtratında var
Grev yasağı ve sendikal barikat
Cam işçileri grev yasağına karşı Ankara’daydı
MESS Grup TİS sürecini kazanmak için...
İşbirlikçi Türk Metal
MİB'i 'anlamaya' çalışıyor!

Aliağa Belediyesi
direnişi üzerine

Kayseri’de Greif direnişinin rüzgarı esti!

Greif direnişinin sesi İzmir'deydi!

İzmir'deki Greif işgali paneli üzerine

Kızıl Bayrak yukarı, daha daha yukarı! - B. Seyit
Devrimci sınıf yayıncılığı üzerine notlar - T. Kor
“Sınıfın ve devrimin sesi Kızıl Bayrak 20. yaşında!” / 2
Aymasan Direnişi’nden bir işçinin
kaleminden Kızıl Bayrak...
“Kızıl Bayrak bir taraftır, işçi sınıfının tarafıdır!”
Siyonist İsrail’in saldırganlığı sahte gerekçeye dayanıyor
Ne istiyorlar bu üniversitelerden?
BDSP’den 2 Temmuz anmaları
21. yılında Sivas Katliamı’na yaygın öfke
Kartal’da kitlesel ve coşkulu Sivas anması
Markopaşa’nın mimli ozanı, selamsızdır Babıali’den aşağı - K. Ehram
Derby işgali 46. yılında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Aliağa Belediyesi direnişi üzerine...

 

Aliağa Belediyesi direnişi 49 gün sonunda bitirildi. Direnişin Aliağa gibi bir sanayi kentinde olması anlamlı bir başlangıçtı. Ancak direnişi değerlendirmeden önce ilk yapılması gereken bu sürecin nasıl örgütlendiğidir.

30 Mart yerel seçimleri her yerde olduğu gibi Aliağa’da da sermaye partileri arasında bir yarışa dönüşmüş olmasıdır. CHP-DSP-MHP ve AKP arasındaki yarışta tüm düzen partileri kendi konumların güçlendirme hedefli bir seçim çalışması yürüttüler. Aliağa'dan sınıf devrimcileri olarak bizler de sınıf kimliğimizle harekete ederek bu dönemde sürmekte olan Greif işgalini ana gündem haline getirdik. Aliağa'da seçim çalışmasını haklarımız ve geleceğimiz için “İşgal, grev, direniş!” şiarı ile birleştirdik. Gerçek seçimin sınıfsal temellerde yapılması gerektiğini ve Greif işçilerinin bizlere izlenmesi gereken yolu gösterdiğini, başta belediye işçileri olmak üzere Aliağalı işçi ve emekçileri Greif direnişi hakkında bilgilendirerek destek ve dayanışma faaliyeti örgütledik.

Ancak Aliağa Belediyesi şantiyelerinde görüştüğümüz ve Greif'in sesini taşıdığımız işçilerin büyük bir kısmının Greif işgalinin önemini tam olarak kavramamaları sonucu sınıfsal kimlikleri ile seçimlere katılmak yerine düzen partilerinin politikalarına destek vermek kaygısı ile hareket etmişlerdi. İşçilerin sermaye partilerine göre taraflaşması taban örgütlülüğünü yaratmanın önüne geçmiş hatta daha önce kısmen var olan taşeron işçilerinin birliği de dağılmıştır.

Böyle bir sürecin üzerine seçimleri kazanan MHP, ilk olarak kendine muhalif olan 104 işçinin işine son vermiş ve Aliağa'da direnişin başlamasına yol açmıştır. Ancak şu soru da unutulmamalıdır: MHP 104 işçiyi seçecek zamanı nereden bulmuş ve neye göre seçmiştir? Bu da açık olarak göstermiştir ki seçimlerden önce çıkarılacak işçilerin listesi hazırlanmıştır. Bunu seçimlerden önce bazı işçiler ifade etmişlerdir. Bunlar az-çok bilindiği halde belediye işçileri yaşanan Greif direnişinin taban örgütlülüğünü örnek almak yerine denize düşen yılana sarılır misali taşeron işçiler düzen partilerinin yarattığı ayrışmadan kendilerini kurtaramamıştır.

49 gün süren direnişin ilk günleri Aliağa'da anlamlı eylemli dayanışmalara dönüşmüştür. İlk işten çıkartılmaların yaşandığı gece belediye işgal edilecek endişesiyle İzmir'den TOMA ve çevik kuvvet polisi çağrılarak olası bir işgal girişimine karşı sermayenin kolluk güçleri hazır bekletilmiştir. Ancak işçiler arasındaki yapay ayrımlar daha ilk geceden kendini göstererek oluşan militan tepki böylece parçalanmıştır.

Direniş Aliağa'da emek güçlerinin de sınırlarını ortaya koymuştur. Emek ve Demokrasi Platformu ile DİSK Genel-İş Sendikası İzmir 5 No’lu Şube direnişte üzerinde durulması gereken güçlerin başında gelmektedir. Çünkü taşeron işçileri DİSK Genel-İş Sendikası 5 No’lu Şube üyesidirler fakat sendikanın toplu sözleşme yetkisi olmadığı için toplu pazarlığa oturamamışlardır. Bunun yanında Genel-İş Sendikası 5 No’lu Şube kadrolu işçiler içerisinde yetkili bir sendikadır da aynı zamanda. İşçiler direnişe başladığı andan itibaren DİSK Genel-İş göstermelik ziyaretlerde bulunmanın ötesine geçememiştir. Aliağa Belediyesi’ndeki TİS yetkisine sahip Genel-İş temsilci ve üyeler direnişe hak ettiği desteği sunmaktan geri durmuş ve direnişin yalnızlaşmasında büyük bir rol oynamışlardır. Belediye işkoluyla bağı olmayan ancak Emek ve Demokrasi Platformu’nun dönem sözcülüğünü yapan Petrol-İş Aliağa Şubesi, DİSK Genel-İş'ten daha fazla direnişe destek olmuştur. Ancak Petrol-İş Sendikası Şube seçimlerinde yönetimi MHP kökenli işçilerin kazanması ister istemez direnişe olan desteğin de sınırlı kalmasını yol açmıştır. Petrol-İş üyesi birçok işçi MHP'li belediye başkanı Serkan Acar'ın yürüttüğü kara propagandaya aldanması, buna bir de işten çıkarılanların Alevi ve Kürt olması eklenince sınıfsal birlik yerini yapay ayrımlar öne çıkmıştır. Bu tablo direniş için en büyük handikap olmuştur.

Yapay ayrımlar başta direnişçi işçiler arasında olmak üzere Aliağa'da tüm işçi ve emekçileri etkilemiş ve direnişi ileriye sıçratacak bir birikimden yoksun bırakmıştır. 49 günlük direnişin ilk üç haftasından sonra bu tablo daha da netleşmiştir. Direnişteki iç birliğin zayıflaması fiili-meşru militan mücadelenin önünü de kesmiştir. İlk haftalarda Cici Sokak kadınlarının işten atılan eşlerine, tanıdıklarına destek olmak amacıyla yaptıkları eylemler (temizlik işleri şantiyesinde giriş-çıkışlar kapatılmıştır) olumlu ve ileriye taşınması gereken eylem biçimleri olması gerekirken bu eylemlerin önü kesilmiştir.

Aliağa Belediye direnişi 49 gün sonra Belediye Başkanı Serkan Acar'ın bir takım tavizler vermesi ile birlikte bitirilmiştir.

Taban örgütlülüklerinin ve işçi komitelerinin oluşturulmadığı her direniş kolayca heba olmaktadır. Bu açıdan Aliağalı işçi ve emekçiler belediye direnişinden gerekli sonuçları çıkarabilmelidir.

Tüm zayıf yanlarına rağmen 49 gün boyunca geceli-gündüzlü direnen 30'a yakın direnişçi işçi haklarını kazanmak için onurlu bir direniş sergilemiştir. Taşeronlaşmaya, esnek çalışmaya, düşük ücretlere karşı emeğin korunması mücadelesinde bir eşik olan Greifleri bir adım daha ileriye taşımak günün en acil görevidir.

Aliağa Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu

 

 

 

 

Köleliğe karşı işçi toplantısı

İşçilerin Birliği Derneği bir haftadır çağrısını yaptığı taşeron gündemli işçi toplantısını 28 Haziran'da gerçekleştirdi. İş çıkış saatinde işçilerin toplanmasının ardından başlayan etkinlik İşçilerin Birliği Derneği adına açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmada, İşçilerin Birliği Derneği'nin yaz dönemi boyunca sınıfın gündemleri üzerine bilgilendirme-eğitim çalışmalarını sürdüreceği söylendi. Ardından da sermaye devletinin işçi sınıfına yönelik çok yönlü saldırıları kapsamında taşeron çalışmanın tuttuğu yere değinildi.

İşçiler yargıda sonuç alamaz hale geldi

İşçilerin Birliği Derneği adına yapılan konuşmanın ardından söz Çağdaş Hukukçular Derneği'nden Av. Gökmen Yeşil'e bırakıldı. Yeşil, taşeron çalıştırmanın hukuksal olarak kapsamına dair bilgilendirme ile başladığı konuşmasına kamu kuruluşlarında ve özel sektörde neden taşeron çalıştırmanın tercih edildiğini anlatarak devam etti. Ucuz ve güvencesiz çalışma anlamına gelen taşeron sisteminin patronların ve devletin işine geldiğini belirtti.

Yeşil, taşeron çalıştırmanın AKP hükümeti öncesinde de sistematik bir şekilde uygulandığını belirtti ve AKP döneminde taşeron sistemindeki değişikliklere değindi. Yeni oluşturulan Yargıtay daireleri ile işçilerin hukuki yollarla haklarını aradıklarında sonuç alamaz hale geldiklerini anlattı. Gündemde olan yeni taşeron yasası ile yargı eliyle işçilere yönelik hak gaspları için yapılan değişikliklerin yasallaştırılmak istendiğini söyledi. Taşeron çalıştırmanın kapsamının da genişletildiğini, asıl iş ilişkisi haline getirilmeye çalışıldığını anlatarak konuşmasını sonlandırdı.

Taşerona karşı mücadelede Greif örneği

Aranın ardından başlayan soru-cevap bölümünde taşeron çalıştırma kapsamında patronların yaptığı hukuksuzluklar üzerinde duruldu. Ayrıca taşeron çalıştırmadan da daha tehlikeli bir çalışma biçimi olan yevmiye usulü sigortasız-kayıtsız çalışma üzerinde duruldu. Taşeron karşısında verilmesi gereken mücadele biçimi olarak Greif örneği üzerinde duruldu. Tartışmaların ardından işçi sınıfı için kölelik anlamına gelen taşeron sistemine karşı tek çözüm yolunun birlik olmak ve örgütlenmek olduğu söylendi.

Toplantı sonlandırılırken, Kızıl Bayrak'ın son sayısı da toplantıya katılan işçi ve emekçilere dağıtıldı.

Kızıl Bayrak / Küçükçekmece

 
§