11 Ekim 2013
Sayı: KB 2013/40

AKP paketlerinden kölelik dayatmaları ve polis devleti uygulamaları çıktı
AKP’nin ‘demokrasi paketi’...
Haziranları Ekimler’e taşımak için...
Ekim Devrimi’nin 96., Yeni Ekimler’in Partisi’nin 15. yılında...
İşçi ve emekçi iktidarı için saflara!
Ferit’in katili çürümüş düzendir!
Kadın istihdam paketi, esnek çalışma paketinin parçasıdır!
10. Çalışma Meclisi toplantısı gerçekleşti…
Sendikal harekette neden ve nasıl tasfiye?
Feniş’te mücadele kararlılıkla sürüyor!
“Hakkımızı alana kadar...”
Penti’de direniş bitti!
“Eylemlerimiz devam edecek!”
Ortak olan soruna temelden farklı yaklaşımlar
“Altın Şafak” ve Alman burjuvazisinin ikiyüzlülüğü...
AKP’nin ikiyüzlü mülteci politikası

Gençlik direnişe, 6 Kasım’da alanlara!

Gençlik hakları için direnişte...
Çocuklar şehre geri döndü...
Gezi tutsaklarından BİR-KAR’a...
Burcu Koçlu için eylem!
Zindanda baskılar sürüyor…
BİR-KAR’dan Gezi tutsağına…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kadın istihdam paketi,

esnek çalışma paketinin parçasıdır!

 

Sermaye sınıfı, uluslararası sermayenin yönelimleri doğrultusunda neo-liberal politikaları hayata geçirmek için 2000’lerin başından itibaren adımlarını hızlandırmış bulunuyor. Son yıllarda ise, “Ulusal İstihdam Stratejisi” adı verilen projede ifadesini bulan, esnek, güvencesiz çalışmayı temel çalışma biçimi haline getirmek için kolları sıvamış durumda.

Ekim ayı sonunda meclisin gündemine getirilmesi planlanan esnek çalışma paketinde, kıdem tazminatının fona devredilmesi ile birlikte gaspı, taşeron işçilik yasası, özel istihdam büroları ve kadın istihdamının artırılması(!)na dönük düzenlemeler yer alıyor. Paketin bütününe baktığımızda ise, işgücü piyasasının bir bütün olarak esnekleştirilmesi, işçilerin güvencesiz bir çalışmaya mahkum edilmesi hedefleniyor. AKP iktidarı, paketi pürüzsüzce hayata geçirmek amacını taşıyor ve bugün sendika konfederasyonlarının da içinde yer aldığı Çalışma Meclisi’nde, tıpkı 2003 yılında 4857 sayılı İş Kanunu’nun yasalaşması sürecinde olduğu gibi, sendikalarla “uzlaşmayı”, “kırmızı çizgileri” ortadan kaldırmayı hedefliyor.

Kadın istihdam paketi, bütünsel saldırının parçası

Paket basına yansıdığı andan itibaren kadınların istihdamının artırılmasına yönelik olduğu iddia edilen maddeler tartışmalara yol açtı. Hatırlanacağı üzere bu tartışmalar yeni değil. Ocak ayında başlayan Mart ayında ise devam eden tartışmalarda, doğum izinlerinin artırılması, çocuk sayısının artırılmasına dönük teşvikler, sanayi bölgelerinde kreşlerin açılması vb. maddeler öne çıkmıştı. O günlerde Kızıl Bayrak’ta yeralan değerlendirmede şunlar söylenmişti: “(...) Teşvik paketinin en kritik maddesini ise, kadınlar için esnek çalışma modellerinin ‘teşvik edilmesi’ oluşturuyor. Üretimi bir bütün olarak esnek, güvencesiz, kural dışı bir biçime dayandırmaya çalışan sermaye sınıfı, bir dönemdir bu doğrultuda çalışmalarını yoğunlaştırmış bulunuyor. UİS (Ulusal İstihdam Stratejisi) parça parça hayata geçirilmek istenirken, stratejinin en temel öğesi olan esnek çalışma, öncelikli olarak kadınlar üzerinden yasalaştırılmak isteniyor. Dolayısıyla bu paket, sadece kadın işçileri değil, erkek işçileri de doğrudan etkiliyor. ‘Kadınların aile sorumlulukları’ gerekçe gösterilerek, sınıfın bütününü hedefleyen esnek çalışma, teşvik paketiyle resmileştirilmeye çalışıyor.” (Kızıl Bayrak- 29 Mart 2013)

Kadın istihdamına yönelik teşvik paketi Haziran ayında rafa kaldırılırken, bugün asıl niyetler ortaya seriliyor. Söz konusu paket sınıfa dönük kapsamlı saldırı paketinin bir parçası olarak sunuluyor. Yine bildiğimiz göz boyama, vaatler ve yalanlar eşliği içinde...

Kadın istihdamını teşvik paketinde doğum izninin 16 haftadan 24 haftaya çıkartılması, kadınlara çocuk sayısına göre kademeli emeklilik, yarım gün çalışma imkanı(!), isteğe göre çocuğu 3 veya 5 yaşına gelene kadar çalışmama hakkı, doğum yapan kadına işe dönüş garantisi, işyerlerinde kreş açılması vb. maddeler yer alıyor.

Kulağa hoş gelen, kadınlar için kazanım gibi gözüken, hatta kimi sanayi odaları başkanlarının itirazlarına ve AKP sözcüleriyle polemiklerine dönüşen maddeler, çok açık ki tümüyle sermayenin uzun vadeli çıkarlarına hizmet ediyor.

Genç nüfus, sağlıklı aile, kadın istihdamı bir arada!”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, kadın istihdam paketi hakkında şunları söylüyor: “Hayatın bir gerçeği var, neslin devam etmesi gerekiyor” “(...) Hem genç nüfus olacak, hem sağlıklı bir aile olacak, hem de kadının istihdamını çalışma hayatına katılımını sağlayacak.” Bu sözler paketin mantığını da özetliyor.

Son yıllarda AKP iktidarı, kadınların yaşamına müdahaleye dönük adımlar atıyor. Kadınların ne giyeceğine, kaç çocuk doğuracağına, nasıl doğuracağına ilişkin tartışmalar tüm toplumun gündemine oturuyor. Kuşkusuz ki, ılımlı İslam modelinin bir parçası olarak gündeme getirilen böylesi müdahalelerin gerisinde AKP iktidarının işgücü piyasalarının dönüşümünde kadına biçilen rol yatıyor. AKP hükümeti, 3-5 çocuk telkinlerini, kürtaj yasağı müdahalelerini bizzat sermayenin genç-ucuz işgücü ihtiyacı çerçevesinde yapıyor. Zira uzun vadeli genç işgücü ihtiyacı çerçevesinde resmi rakamlara göre %1.9 oranında olan doğurganlık oranının %3’lere çekilmesi hedefleniyor. Dolayısıyla, kürtaj yasağı tartışmaları ile kadın istihdam paketi aynı ihtiyacın iki farklı yönünü işaret ediyor.

Kuşkusuz ki, sermaye sınıfı tüm ihtiyaçlara ucuz işgücü ihtiyacından bakıyor ve esnek çalışma ve güvencesizleştirme politikasının hedefinde de kadın emeği duruyor. Dolayısıyla Türkiye’de genç nüfus azalırken bir yandan kadınların 3-5 çocuk doğurmasının teşvik edilmesi, öbür yandan da aile içi sorumluluklarını aksatmadan kadınların ucuz işgücü olarak çalışması hedefleniyor. Sendikaların katılımı ile devam eden Çalışma Meclisi’nin temel gündemlerinden biri olan istihdam bürolarının, kadın istihdamı ile birlikte tartışılması, tam da bu amaca hizmet ediyor.

Ek olarak belirtelim ki, paketin maddeleri, kendi içinde göz boyamalarla birlikte yalanları da içeriyor. Kadınlara yönelik kazanım gibi gözüken kimi hükümlerin (doğum izni, kreş vb.) esnek çalışma hayata geçtiğinde bir hükmünün kalmayacağını da açıklıkla görmek gerekiyor. Zira, doğum izinlerinden ancak kurallı, “güvenceli” çalışanlar faydalanabilir. Ya da kreş, geçtiğimiz yıllarda yasalaşan bir başka teşvik paketinde iyice güdükleştirilmiş, kamuda ise özelleştirme politikaları çerçevesinde neredeyse kalmamıştır. Mart ayında gündemleştirilen pakette, 10 ilde 10 OSB’de kreş açılmasından bahsedilirken, kreşleri sermaye kuruluşlarının açacağı ve aynı zamanda vergide indirimden faydalanacakları ifade edilmekte idi. Böyle bir düzenlemenin de yine sanayide “kurallı” çalışan kadın işçileri ilgilendirdiği görülmektedir. Halihazırda söz konusu olan pakette göz boyamaya dönük söylemlerin dışında “kreş hakkına” dair herhangi bir açıklama yer almamaktadır. Son olarak teşvik paketi taslağında yer alan “doğumdan sonra işe geri dönme garantisi”, zaten günümüz yasalarında da bulunmaktadır. Bunun bahşedilen bir hak gibi sunulması, emekçi kitleleri kandırmaya çalışmaktan başka bir şey ifade etmemektedir.

Saldırı yasalarına karşı birleşik mücadeleyi yükseltelim!

Sermaye sınıfı, işçi sınıfına dönük son yılların en kapsamlı saldırısını hayata geçirmeye hazırlanıyor. Kuşkusuz ki bu gücü işçi sınıfının örgütsüzlüğünden ve bununla da bağlantılı olarak sendikal bürokrasinin uzlaşmacı-ihanetçi çizgisinden alıyor.

Esnek çalışma paketi karşısında, esnek çalışma, güvencesiz, taşeron, kuralsız çalışmanın yasaklanması, “güvenceli iş”, “güvenceli çalışma” talebi yükseltilmelidir. Aynı zamanda kadın işçileri doğrudan ilgilendiren “doğumdan önce ve sonra 3’er aylık ücretli izin, bakım ve yardım”, “tüm işyerlerinde kreş ve gündüz bakım evleri”, “kadınların kadın sağlığına uygun olmayan işlerde çalışmasının yasaklanması” talepleri, kadın-erkek tüm işçi sınıfının talepleri olarak öne çıkarılmalı ve sahiplenilmelidir.

Bugün yapılması gereken, Haziran Direnişi’nin ruhuyla, yıkım paketini bir bütün olarak reddederek mücadeleyi yükseltmektir.

 
§