23 Ağustos 2013
Sayı: KB 2013/33

 Kızıl Bayrak'tan
Mısır’da dinci-gerici projenin çöküşü ve yansımaları
AKP ve düzen için yolun sonu
AKP neden kaygılanıyor?
Düzen partilerine kanmayalım!
Hacıbektaş şenliklerinde neler yaşandı?
Aleviler’in AKP’ye yönelik öfkesi haklı, tepkileri meşrudur!
Emekçi semtlerinde
devlet-polis-çete üçgeni!
Tekstilde büyük grev başladı!
Tekstil greviyle sınıf dayanışmasını büyütelim!
“Pes edersek onlar kazanır”
Tekstilde grev dalgası
KESK’in son Ankara yürüyüşü üzerine birkaç düşünce
KESK’liler Ankara’ya yürüdü!
Kurucu Meclis seçimleri ve proletarya diktatörlüğü - V.I.Lenin
Mısırlı devrimci-demokratik güçlerin açıklaması
Kökten dinciler, Güney Beyrut’u hedef aldılar

Marikana Katliamı’nın 1. yılında

Forumlardan
Burcu Koçlu derhal
serbest bırakılmalıdır!
Rojava’da tecavüz ve yağma fetvaları sökmeyecek!
Suat Kılıç’a açık mektup
Çizgi Metin’in anısı yaşıyor şimdi
Harmandalı’da
“çöp eylemi”
İşkenceci tanıklığıyla
hapis cezası
BDSP’li tutsaklardan Kazova direnişçilerine mektup
Devrime yürüyecek güçteyiz!
Ölümlerinin 86. yılında Sacco ve Vanzetti’yi saygıyla anıyoruz!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşkenceci tanıklığıyla hapis cezası

 

İşkenceyle katledilen Engin Çeber ile birlikte gözaltına alınan üç devrimcinin “polise mukavemet” ve “görevli memura hakaret” iddialarıyla yargılandıkları İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davadan ceza çıktı. Biri kadın, beş polisin şikayetçi olduğu davada Cihan Gün, Özgür Karakaya ve Aysu Baykal’a işkenceci polislerin verdiği ifadeler ve tuttukları tutanaklar baz alınarak ceza verildi.

Baykal ve Karakaya’ya “polise direnme” suçundan 4 biner TL para, “hakaret” suçundan da birer yıl ikişer ay 17’şer gün hapis cezası verdi. Gün’e her iki suçtan verilen bir yıl dokuz ay yedi günlük ceza bakımından hükmün açıklanması ertelendi.

Davada “mağdur” olarak görülen beş polisten Abdulmuttalip Bozyel, Engin Çeber’in de aralarında bulunduğu üç gence işkence uygulamaktan, Aliye Uçak ise ‘kasten yaralama’ suçundan ceza almıştı.

28 Eylül 2008’de eylem sonrası dört devrimci işkenceyle gözaltına alınmış, götürüldükleri İstinye Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezi’nde de saldırı devam etmişti. Gözaltındaki devrimcilerin “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganları ve polislere “Faşist” demeleri mahkemede “delil” oldu.

İşkence karşısında direnenlere ceza verilirken işkenceyle hayatını kaybeden Engin Çeber’in davası hala yargı tarafından bitirilmedi. İkinci kez karara bağlanan Engin Çeber davasının temyizi aradan geçen zamana rağmen devam ediyor. Mahkemenin sonuçlandırdığı dava 1 Ekim 2012’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Başsavcılık, “işkence” suçundan karara bağlanan davayı “eziyet” suçu üzerinden işleyerek 8. Ceza Dairesi’ne gönderdi. Fakat 8. Ceza Dairesi, “eziyet” nitelemesi nedeniyle kendi kategorisine girmeyen dosyayı iade etti. Bunun üzerine başsavcılık, “cinayet ve kasten öldürme” dosyalarına bakan 1. Ceza Dairesi’ne iletti. Fakat bu Daire’den de dosya yeniden 8. Ceza Dairesi’ne gönderildi. Devrimcilere yönelik davalar hızla karara bağlanırken işkenceye yönelik yargılama bitirilmiyor. Düzen yargısı görevini layıkıyla yerine getirerek işkence davasının kararını öteliyor.

 

 

 

 

Roboskili aileler cezaları tanımıyor

 

Roboski Katliamı’nın üzerinden 600 gün geçmesi üzerine aileler 19 Ağustos’ta bir yürüyüş gerçekleştirdi. Gülyazı Şantiye Mahallesi’nde toplanan aileler, Gülyazı Tugayı’na yürüdü. Yürüyüş sırasında “Katil devlet hesap verecek”, “Şehit na mırın”, “Failler yoksa barış da yok” sloganları atıldı.

Ailelerin önü jandarma barikatı ile kesildi. Aileler, jandarma barikatı önünde basın açıklamalarını yaptı. Açıklamayı katliamda birçok yakınını kaybeden Veli Encü okudu. Katliamın açığa çıkarılması için 600 günde yapılanlara bakıldığında, iğne ucu kadar bir ilerleme dahi olmadığını söyleyen Encü, “Bir kere daha bunu söylemek zorundayız ki; devlet yine bizi korkutma politikalarıyla cezalandırmaya devam ediyor” dedi. Katliamın ardından 500. günde, katliamın yaşandığı bölgeye yapılan karanfil yürüyüşü nedeniyle haklarında soruşturma açıldığını hatırlattı.

Roboskîli aileler, açıklamanın ardından kendilerine gönderilen “olay yeri tutanakları” ile kendilerinin hazırladıkları tutanakları ve idari para cezası makbuzlarını jandarma barikatına fırlattı.

Roboskîli aileler açıklamanın ardından yeniden Şantiye Mahallesi’ne yürüyerek, eylemlerini sonlandırdı.

 

 

 

 

Memduh Kılıç serbest bırakılsın!”

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi 74. hafta F eylemini hasta tutsak Memduh Kılıç için gerçekleştirdi.

İHD üyeleri ve katılımcılar Galatasaray Lisesi önünde buluştu. Slogan atarak başlattıkları eylemde, İHD İstanbul Şubesi adına Hulusi Zeybel basın metnini okudu. Açıklamada, bir ülkedeki hapishanelerin o ülkenin aynası ve cezaevlerinin toplumun kanayan yarası olduğunu dile getiren Zeybel, F Tipi hapishanelerin hayata döndüren değil, pek çok tutsağın ölüme yollandığı yer haline geldiğini vurguladı. Hapishanelerdeki tedavi koşullarına değinen ve tedaviye ulaşımın önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini belirten Zeybel, ağır hastaların serbest bırakılmasını talep etti.

Hasta tutsak Memduh Kılıç’ın durumuna işaret edilen basın metninde şunlar söylendi: “Daha önce geçirdiği verem hastalığından dolayı akciğer yetmezliği bulunan ve solunum cihazına bağlı olarak yaşayan, ileri derecede bel ve boyun fıtığı, mide reflüsü, kronik faranjit, astım ve sol bacağında tümör bulunan Memduh Kılıç, geçtiğimiz Temmuz ayında Şakran 3 Nolu T Tipi Hapishanesi’nden Edirne F Tipi’ne sürgün edildi.”

Açıklamada Memduh Kılıç’ın İstanbul’daki herhangi bir hapishaneye sevki ve ağır hasta tutsakların, sağlıklarına kavuşması, insan onuruna yakışır koşullarda tedavilerinin sürdürebilmesi için tahliye edilmeleri gerektiğini vurguladı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

Hasta tutsaklar serbest bırakılmalıdır”

 

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Tutuklu Aileleri ile Dayanışma Derneği (TUAD), 18 Ağustos’ta Metris Hapishanesi önünde ortak basın açıklaması yaparak, hasta tutsakların durumuna dikkat çekti ve hükümeti adım atmaya çağırarak, tutsakları serbest bırakmasını istedi.

Metris Hapishanesi önünde biraraya gelen aileler ve BDP’liler “Cezaevlerinde ölümlere son hasta tutsaklara özgürlük” pankartı açarak, alkış ve zılgıtlarla eylemi başlattılar. Eylemde ilk olarak BDP İstanbul İl Eş Başkanı Muharrem Birgül konuşma yaptı. Devletle yapılan görüşme sürecine değinen Birgül, hükümetin adım atması gereken bir konunun da tutsaklar ile ilgili olduğunu belirtti. Birgül, görüşmelerin sürmesi için hükümetin adım atması gerektiğini, çıkarılan yasaların uygulanması gerektiğini ifade etti. Birgül, hasta tutsakların serbest bırakılmaları konusunda getirilen ek şartın ise çifte standart olduğuna dikkat çekti. Adli Tıp Kurumu’nun özellikle devrimci ve siyasi tutsaklara karşı, hükümetin emri ile hareket ettiğine dikkat çekti. Birgül, görüşme sürecinin karşılık bulabilmesi için hasta tutsakların serbest bırakılması ve Öcalan’ın şartlarının uygun hale getirilmesi gerektiğini belirterek konuşmasını bitirdi. Eylem, hasta tutsakların serbest bırakılması talebini içeren basın açıklamasının okunması ile son buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 
§