21 Haziran 2013
Sayı: KB 2013/25

 Kızıl Bayrak'tan
Zorbaların saltanatı sarsıldı, direniş kazandı!
Daha fazla siyaset, daha fazla örgüt!
Direnenler ve çark edenler...
Taksim Direnişi ve
düzen partileri
Sermayenin gericiliğine karşı
devrimci sınıf kavgasına!
Kitlelerin direnme iradesi örgütlenmeli
ve süreklileştirilmelidir!
Polis şiddetinde
‘ustalık’ dönemi
Sermaye medyasının
direniş düşmanlığı
Taksim’de direniş iradesi kazandı!
Direniş illerde büyüyor!
“AKP’nin oyalama çabası boşunadır”
Direnişle dayanışma grevi
İllerde grev eylemleri
Düzen cephesi ve rejim krizi - H. Fırat
31 Mayıs patlaması
ve devrimci sorumluluklar
Yalan, şantaj ve şiddet makineleri parçalanıyor... - K. Ali
“Diren Taksim yalnız değilsin!”
G8 Zirvesi’ne Suriye çekişmesi damga vurdu
İran seçimlerinden yansıyanlar

Brezilya’da halkın
direnişi büyüyor

Ethem’in hesabını emekçiler soracak!
Ankara BDSP’den açıklama...
43. yılında 15-16 Haziran Direnişi selamlandı
İstanbul’da dönüşüm ideolojiktir!
Halk hareketinin kazanımları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

G8 Zirvesi’ne Suriye çekişmesi
damga vurdu

 

Dünyanın en zengin 8 ekonomisine sahip ülkelerin devlet başkanlarının biraraya geldiği ve bu yıl 39’uncusu gerçekleşen G8 Zirvesi Kuzey İrlanda’da yapıldı.

İngiliz emperyalizminin Başbakanı David Cameron’ın ev sahipliği yaptığı zirveye, Amerika, Rusya, Fransa, Almanya, Kanada, Japonya, İtalya başbakanlarının yanısıra, AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy ve AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso katıldı. Etrafı sularla kaplı olan Lough Erne’e emperyalist liderler yoğun güvenlik önlemleri altında helikopterlerle getirildi.

Zirve süresince 8 bin polis Kuzey İrlanda’da, 4 bin polis ise İngiltere’nin diğer bölgelerinde görev yaptı.

Zirve protestolarla karşılandı ve protestolar altında sürdü. Londra ve Belfas’ta kapitalizm karşıtı gruplar protesto gösterileri düzenlediler. Gösterilere binlerce kişi katıldı. Polis eylemleri gözaltı terörü ile vahşice bastırmaya çalıştı. “Stop G8 - G8’i durdurun!” şiarları altında düzenlenen gösteri ve protestolar büyük ölçüde şirketler ve bankalar önünde gerçekleşti. “Stop G8”den yapılan açıklamalarda, “dünyanın en gaddar ve kirletici” şirketlerinin, hükümet binalarının ve “mega-zenginlerin” Londra merkezinde bulunduğu hatırlatıldı.

Amerika’dan sonra İngiltere de ortaya çıkan telekulak skandalı ile çalkalandı. 2009’da Londra’da yapılan G20 Zirvesi sırasında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu konuk ülke heyetlerinin casusluk yöntemleriyle izlendiği haberi zirveye gölge düşürdü.

Zirvenin ekonomi ağırlıklı geçmesi ve öncelikle küresel vergi kaçakçılığıyla mücadele imkanlarının görüşülmesi bekleniyordu. Ancak, Suriyeli muhaliflere silah yardımı yapılması konusunda Rusya ile batılı emperyalistler arasında patlak veren görüş ayrılığı zirvenin gündemini değiştirdi ve Suriye krizi ana gündem oldu.

Suriye konusunda timsah gözyaşları döken emperyalistler; “Birleşmiş Milletler tahminlerine göre 93 bin kişinin yaşamına malolan, 4,2 milyon kişinin evlerini terketmesi, 1,6 milyon kişinin mülteci olmasıyla sonuçlanan, dehşet verici insanlık trajedisinden büyük bir endişe” duyduklarından dem vurdular.

Sonuç bildirisinde, krizin ancak siyasi çözümle aşılabileceğine vurgu yapıldı ve Cenevre Konferansı’na destek verildi. Bir geçiş hükümeti kurulması da ifade edildi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, zirveye katılan diğer 7 emperyalist liderin eleştirilerine rağmen Suriye konusundaki tutumunu değiştirmedi ve zirvenin sonuç bildirisinde Suriye Devlet Başkanı Esad´ın geleceğine dair atıfta bulunulmasını engelledi.

Sonuç bildirisinde yer alan diğer konu da, çok uluslu tekellere getirilen, yeni önlemler kapsamında faaliyet gösterdikleri her ülkeye ne kadar vergi ödediklerini açıklamak zorunluluğu. Söz konusu önlemler arasında yasal boşluklardan yararlanarak vergi kaçırmak için kurulan paravan şirketlerin gerçek sahiplerini açıklama zorunluluğu da var.

Aralarında Google, Apple, Starbucks ve Amazon’un da bulunduğu büyük şirketlerin çok az vergi ödediklerinin ortaya çıkması tepkiye neden olmuştu.

Tüm bunların bu yıl içinde yapılacak G20 zirvesinde olgunlaştırılması hedefleniyor.

Emperyalistlerin G8 Zirvesi katılan devletlerin önemli bir siyasi platformudur ve buralarda kapalı kapılar ardında dünya ekonomisi ve dünya siyasetinin en önemli sorunları üzerine görüşülüp, işçi ve emekçi kitlelerin hayatlarını, geleceğini etkileyecek kararlar alınır.

Bilindiği gibi, emperyalist devletlerde, sanayi üretimindeki gerçek düşüş ve spekülatif borsalar arasındaki açı giderek daha fazla büyüyor. Mart ayında spekülatif hisse senetlerine yatırılan sermaye geçmiş yıla göre yüzde 7.8 artarak 57,4 trilyonu aştı. Spekülatif sermayenin baskın rolü, kontrolsüz spekülatif balonların patlama riskini büyütüyor. Örneğin Mayıs ayında Japon Nikkei endeksi’nde yüzde 7 düşüş yaşanmıştı. DAX da aynı keza. Bu dalgalanmalar nedeniyle borsa değeri 1.2 trilyon ABD doları yok oldu.

G8 kriz yönetimi bunun önüne geçmeye çalışıyorsa da alınan tüm önlemler, 2008 den beri devam eden küresel ekonomik ve mali krizinin gerçek sebeplerini değiştiremez.

İkinci olarak, G8 Zirvesi’nin arkasında yatan amaç; Ortadoğu’da emperyalist çıkarlarının uygulanması ve korunması.

G8 Zirvesi Suriye konusunda emperyalistler arasında çelişkileri de bir kez daha gösterdi. Özellikle Rusya, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad üzerindeki etkisini kaybetmek istemiyor. ABD, Özgür Suriye Ordusu gibi karanlık güçleri silahlarla donatmayı artık daha açıktan yapıyor. Diğer taraftan Rusya, ABD emperyalistlerinin Suriye üzerinde uçuşa yasak bölgeler oluşturma olasılığına karşı Esad yönetimini uçaksavar füzeleri ile silahlandırıyor. Savaş tehdidi her iki taraftan da bileniyor.

2008 yılında patlak veren küresel, ekonomik ve mali kriz sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi dalgası oldu. Bu aynı zamanda emperyalistlerin güç dengelerini (ekonomik, mali, askeri ve diğer güçleri) kayması ile sonuçlandı. Emperyalizmin güçler dengesinde bir kayma oldu. Bu emperyalistler arasında ilgi ve etki alanlarının yeniden paylaşımı için mücadelenin yoğunlaşmasının zeminidir. Para politikası ya da Suriye sorununda...

Kısacası emperyalistlerin bu zirvelerde aldıkları kararlar küçük bir asalak azınlığa harcayamayacakları kadar para kazanma imkanı tanırken, milyonlarca insanı ise açlığa ve yoksulluğa sürüklemekte ve geleceğini karartmaktadır. Dolayısıyla bu sistem mutlaka yıkılmalıdır.