7 Aralık 2012
Sayı: SİKB 2012/15 (48)

 Kızıl Bayrak'tan
NATO’nun hedefinde
bölge halklarının geleceği var
NATO Patriot sevkiyatına onay verdi
Türk sermaye devletiyle NATO’nun kirli ilişkisi
Sermaye devletinin uşaklığı Kore Savaşı’ndan bugüne sürüyor!
“Özel” kontra örgüt: SADAT
Dokunulmazlık
tartışmalarından yansıyanlar
Karadağ davasında 9. duruşma
“Makul” değil, insanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret!
Kiğılı direnişi üzerine
Dünden bugüne
MİCHA’dan yansıyanlar
İşyerlerinde uygulanan sistematik kişiliksizleştirme ve baskılama aracının bilimsel adı mobingtir!
MİB MYK Aralık ayı toplantısı
NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü - 1
25. yıl etkinliğinin enerjisi ve gücüyle sınıfı örgütleme seferberliğine!
Tunus ve Mısır’ın kısa dersi: Parti, sınıf, devrim!
Mursi ve efendilerine karşı emekçiler ayakta
Burjuva basının genç ve kadın militan korkusu
19 Aralık Katliamı ve direnişinin yıldönümü yaklaşırken
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çerkezoğlu’yla görüştük
Sağlıkta dönüşüm ölüme doymuyor!
Yakın zamanda işten çıkarılan Av. Fatma Arda ile “işçi avukatlık” üzerine
Av. Gökmen Yeşil’le işçi avukatlık ve tip sözleşme üzerine
Av. Cem Gök ile işçi avukatlık ve hukuk alanındaki örgütlenme üzerine
Kadına yönelik baskı, şiddet, ayrımcılık tırmanıyor
Üniversitelerden
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dünden bugüne MİCHA’dan yansıyanlar...

 

MİCHA, Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 350 işçinin çalıştığı bir fabrika. Aliağa Organize Sanayi daha yeni büyüyen bir havza olduğu için MİCHA’nın sendikal deneyimi havzadaki sınıf mücadelesi açısından önem kazanıyor. MİCHA’nın sendikal deneyimi ise ilk değil. Bundan yaklaşık 4-5 yıl önce işçiler örgütlenmek amacıyla Birleşik Metal-İş Sendikası’yla görüşmeye başladı. Ancak çalışma erken açığa çıktığı için o süreçte öncü işçiler işten çıkartılarak örgütlülüğün önüne geçilmiş.

Tarih 2012 Mayısı’nı gösterdiğinde ise MİCHA işçileri bir kez daha çalışma şartlarının düzeltilmesi, taşeronluğun kaldırılması ve ücretlerin yükseltilmesi için sendikal mücadeleye katılmışlardır. Bu sefer sendikanın adresi ise Türk Metal Sendikası’dır. İşçilerin bu sefer Türk Metal’i seçmesinin nedeni ise Ankara’daki asıl fabrika MİTAŞ’ta Türk Metal’in yetkili olmasıdır. Bundan kaynaklı patronla karşı karşıya gelmemek adına Türk Metal Sendikası seçilmiştir.

Türk Metal, patron ve işçiler

İşçilerin bu kararı almasının ardından kısa sürede çoğunluk sağlanmış ve yetki için başvurulmuştur. Ancak sınıf mücadelesi düz bir çizgi olmadığı için, bir çok şey yaşamda hesaplandığı gibi karşılığını bulmaz. MİCHA’da da böyle bir süreç yaşanmıştır. MİCHA patronu, Aliağa’da ilk elden bir mevzi kaybetmemek adına Micha işçilerinin haklı mücadelesine tüm olanaklarıyla saldırmıştır. MİCHA patronu arkasına sanayinin diğer patronlarını da alarak saldırılarını gerçekleştirmiştir. Aliağa Ticaret Odası’nı bile arkasından sürüklemiştir. Zor aygıtını kullanmak için ise jandarmayı devreye sokmuştur. Direnişi bitirmek için bunlar yetmediğinde direniş alanına asit dökerek korku salmaya çalışmıştır. MİCHA patronu saldırılarında sınır tanımazken, Türk Metal ise ilk defa bir direniş alanında sabahtan akşama kadar kalıyor olmanın getirdiği moral bozukluğuyla süreci bitirebilmenin hesabını yapmıştır. Direniş 100 gün boyunca işçilerin iradesiyle sürdürülmüştür. MİCHA’ya Bergama’dan gelen işçiler gelememeye başladığı andan itibaren, direnişçi işçiler tarafından sendikadan servis aracı verilmesi sağlanmıştır. Bu sayede direniş alanı da zayıf bir görüntü durumundan kurtulmuştur.

Direnişin handikaplarından biri de yetki tespit aşamasının birçok fabrikada olduğu gibi sermaye devleti tarafından geciktirilmeye çalışılmış olmasıdır. Direniş boyunca sendikanın diyebildiği tek şey “açılan davaların sonucunu bekleyin” olmuştur. “İşçilerin imza toplayalım, Aliağa’da stand açalım, İzmir kamuoyuna duyuralım” istemleri sendika tarafından hep ertelenmiştir. Türk İş Ege Bölge Temsiliciliği bile süreçten bihaber bırakılmıştır.

Türk Metal, işçileri bir adım kıpırdatmamış, işçileri yasal cendereye hapsetmeye çalışmıştır. Ancak direnişçi işçiler kısmi de olsa sendikayı harekete geçirmiştir. Bunun en anlamlı örneği de Senkromeç direnişine destekleri olmuştur.

Direniş yüz günün ardından yine bir bayram arefesinde Türk Metal-patron arasında geçen görüşmeden sonra bitirilmiştir. Ancak beklenen bir kazanımla değil. Yaklaşık 15 işçi haricinde direnişçiler işe dönmüşlerdir. İşe iade bir kazanım gibi gözükebilir. Ancak taşeronu kaldırmaya çalışan MİCHA işçileri direnişten sonra tekrar taşeron olarak iş başı yaptırılmıştır. Patron baskısında bir değişme yaşanmamıştır. Patronlar tarafından sık sık işçilere sendikal davalardan vazgeçmeleri tehdidi savrulmuştur. Tehditlerin yetmediği yerde ise bir kez daha işten çıkarma saldırısı gerçekleştirilmiştir. 26 Kasım Pazartesi günü 5 işçi davalardan vaz geçmediği için işten çıkartılmıştır. Sendika ise olup bitenlere seyirci kalmaktan fazlasını yapmamıştır. İşten çıkartılan işçiler 27 Kasım Salı günü yaklaşık 10-12 Türk Metal temsilcisini MİCHA önüne çağırarak bu durumun çözümü için çaba harcamalarını istemişlerdir. İşçilerin ısrarları üzerine Türk Metal sendikası daha önce işten çıkartılan iki işçiye Ankara Genel Merkez aracılığıyla MİTAŞ patronu Volkan Karabağ ile bir görüşme ayarlamak zorunda kalmıştır.

Görüşmeler neticesinde 1 Aralık itibariyle MİCHA patronunun Türk Metal Sendikası’nın yetkisine itiraz etmeyeceği, sözleşmede taşeron işçilerin kadro ve sendika hakkının tanınacağı ve işten çıkartılan işçilerin de sözleşme süreci tamamlandığında işe geri alınacağı sözü verdiği açıklanmıştır. Çıkartılan işçiler de şu an sözleşmenin tamamlanmasını beklemektedir.

Sonuç olarak

Türk Metal Sendikası MİCHA’da yetkiyi almışsa bunun en büyük nedeni öncü işçilerin davalarının arkasında durmalarıdır. MİCHA işçilerine düşen görev, bundan sonrası için bile çok fazla hayale kapılmadan Türk Metal Sendikası’nı denetlemeye devam etmeleridir. Sendikanın kapalı kapılar ardında patronla görüşmesine izin verilmemelidir. Nasıl ki Ankara’ya giderek işin asıl muhattapları olduklarını göstermişlerse, bundan sonrası için de bunu yapmak zorundadırlar.

Metal İşçileri Birliği, MİCHA sürecini neredeyse başından itibaren takip etmektedir. Gücü doğrultusunda sınıf dayanışması için gereken azami çabayı harcamıştır. Bundan sonra gelişebilecek herhangi bir durumda da yine MİCHA işçilerinin yanında olmaya devam edecektir.

İzmir Metal İşçileri Birliği

04 Aralık 2012

 

 

 

 

Coşkunöz işçileri, Renault işçisiyle dayanışmaya çağrıyor!

 

Merhaba,

Bizler Coşkunöz işçileriyiz. Yıllardır sırtımızda Türk Metal kamburunu taşıyoruz. Tıpkı Arçelik, Renault, Tofaş, Ford işçisi gibi... Türk Metal çetesine üye olan metal işçisi kardeşlerimiz gibi... Bizler Türk Metal çetesinin icratlarını, kimin safında olduğunu işçi kardeşlerimize tekrar tekrar anlatmayacağız. Zira metal işçisi bu çetenin ne olduğunu iyi bilir. Türk Metal, metal işçisinin değil bizzat patronun yanında. Bunu artık sendikalı-sendikasız tüm metal işçileri biliyor.

Türk Metal, 2012-2014 metal toplu sözleşmesi için öngördüğü taslağını açıkladığında Eskişehir Arçelik’te çalışan işçi kardeşlerimiz 10 km yürüyerek taslağa yönelik tepkilerini gösterdiler. 12 Kasım günü Sakarya’daki Otokar işçileri de taslağı protesto ettiler. Ardından Renault işçileri üretimi durdurarak tepkilerini daha ileriden ortaya koydular. Bu nedenle ilk etapta 23 işçi işten atıldı. Daha sonra işten atmalar devam etti.

Peki bu tepkiler neden? İşten atmalar neyi gösteriyor ve Türk Metal çetesi bu işten atmaların neresinde duruyor? Bu soruların cevapları çok açıktır. Her sözleşme dönemi Türk Metal’in, MESS’in istediği sözleşmelere imza attığını biliyoruz. Bu satış sözleşmeleri biz metal işçilerine ‘çifte bayram’ olarak sunulmuştur. Ama bunlar biz metal işçilerinin isteklerinden, taleplerinden uzak sözleşmelerdir.

Bosch işçlerinin sendika değiştirmesi ve biz metal işçilerine bu sendikadan kurtulmanın yolunu göstermesi Türk Metal’i %18’lik ücret zammı sunan bir sözleşme hazırlamaya itmiştir. Ama biz metal işçileri olarak biliyoruz ki, hangi ‘bilim adamları’ tarafından hazırlanırsa hazırlansın, Türk Metal bizleri satacaktır. Bu kadar net konuşmamızı sağlayan da bu çetenin MESS’in sözünden çıkmayacağı gerçeği ve geçmiş dönemki satış sözleşmeleridir. %18’lik ücret zammının yalan olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu nedenle Renault işçisinin tepkisi haklıdır. Ağır çalışma koşullarında ve düşük ücretlerle çalışan biz Coşkunöz işçileri de bu tepkinin haklılığının bilincindeyiz.

Renault işçisi kardeşlerimizin işten atılmasının nedeni Türk Metal’in oluşturduğu listedir. Listede bu çeteye tepki gösteren işçiler vardır. Buna yabancı değiliz. İlk defa da duymadık. Çünkü bu sendika patron mantığıyla çalışıyor. Azıcık sorunlara duyarlı olan, sesini çıkaran, tepki gösteren işçileri Türk Metal’in kara listeye aldığını bütün işçi kardeşlerimiz biliyor. Bu işten atmalar hem Renault işçisine hem de biz metal işçilerine göz dağı vermek içindir. Bunun tehdit olduğunun bilincindeyiz. Onlar metal işçilerinden korkuyorlar. Çünkü biliyorlar ki, metal işçisi ayağa kalkarsa yer yerinden oynar.

Bizler Renault işçisi kardeşlerimizin eylemlerinden bir çok şey öğrendik. Sonucu ne olursa olsun, bu eylemleriyle bizlere deneyimler bırakıyorlar. Bu çeteden kurtulmanın zamanının geldiğini, hatta geçtiğini, fabrika komitelerinin oluşturulmasının aciliyetini bizlere tekrar gösterdiler. Eğer Renault işçisi kazanırsa Coşkunöz işçisi ve tüm metal işçisi kazanır.

Bizler Coşkunöz işçileri olarak Renault’da yaşanan süreci bu şekilde değerlendiriyoruz. Bizler işten atılan işçi kardeşlerimizin bir an önce işe geri alınmasını talep ediyoruz. Ve işten atılan işçiler üzerindeki baskının, özellikle Türk Metal çetesi tarafından yapılan baskının kaldırılmasını istiyoruz. Bizler Renault işçisinin her zaman yanındayız. İşçi sınıfını da destek olmaya çağırıyoruz.

Coşkunöz işçileri