6 Temmuz 2012
Sayı: SYKB 2012/27

 Kızıl Bayrak'tan
İçerde faşist baskı ve teröre, dışarda saldırganlık ve savaşa karşı; Birleşik-militan bir kitle hareketi!.
KCK davasında keyfiyet ve saldırı
Savaş çığırtkanlığı
düzen medyası eliyle büyütülüyor
Makyaj tazeleme operasyonu:
“Terör mahkemeleri”
Katliamcı devletten
hesap sorma çağrısı
BDSP’den 2 Temmuz
eylem ve etkinlikleri..
4+4+4 yasasına yönelik tepkiler sürüyor
İş cinayetleri
Temmuz’da da sürüyor
Havayolu direnişinde
sorunlar ve görevler
Birleşik Metal’de
temsilciler kurulu
Kristal-İş Sendikası TİS Dairesi Müdürü Can Şafak ile
MESS Grup TİS süreci üzerine.
İşçi sınıfı hareketinin
tablosu üzerine
Mısır’da dinci-gerici aday
cumhurbaşkanı oldu
20. AB Zirvesi gerçekleştirildi
General Motor’un Opel saldırısı
ve kaçırılan direniş fırsatı
Her kıtada eylem, direniş!.
Lefkoşa Belediyesi’nde işgal!..
İşçilerin birliği, halkların kardeşliği için;
3-4-5 Ağustos’ta
9. Mamak Kültür-Sanat Festivali’nde buluşuyoruz!.
Ya sendika girecek ya kepenkler inecek!.
Samsun’da rant dönüşümü can aldı
ekimgencligi.net yayında...
Bir savaşın kirliliği çocukları ne kadar hedef aldığıyla anlaşılır!.
Rüzgar eken fırtına biçer!.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Savaş çığırtkanlığı düzen medyası
eliyle büyütülüyor!

Emperyalistlerin Suriye’ye yönelik planları için koçbaşı misyonu üstlenen sermaye devleti, bu duruma meşru kılıf yaratmak için her türlü aracı en etkin şekilde kullanıyor. Düşen keşif uçağı sonrasında kirli işleri açığa çıkan sermaye devleti aradan geçen sürede emperyalistlerle yaptığı görüşmelerden aldığı izinle savaş nidalarını yükseltiyor. Sermaye devletinin sözcülerinin açıklamalarındaki iki yüzlü ve demagojik müdahale çağrılarını onu kat be kat aşan dozajıyla burjuva medya eliyle yürütülen propaganda çalışmaları izliyor.

Sayılarla savaş tablosu çiziliyor

Bir yandan en bayağı askeri haberlerle Suriye ordusu ile Türk devleti ordusu karşılaştırılıyor. Tank, top sayıları karşılaştırılarak Türk devleti ordusunun neredeyse iki katı güçlü olduğu anlatılıyor. Diğer yandan Türk sermaye devletinin son yıllarda artırdığı savaş sanayi övülerek “milli silahlarımız” belirli periyotlarla yayınlara taşınıyor. Özellikle savaş sanayindeki gelişmiş insansız hava, deniz ve kara araçları ile ‘dışa bağımlılığı bitiren’ tank, savaş helikopteri, savaş gemisi, piyade tüfeği gibi önemli savaş projeleri büyük övgülerle sunuluyor. Sermaye devletinin orta vadeli askeri ve bölgesel politikalarının teknik bir uzantısı olan “milli” savaş sanayi adımları tam da Suriye’ye yönelik üslubun sertleştirildiği günlerde yeniden gündemleştiriliyor.

Çevre kirliliğinden savaş emaresi yaratmak

Burjuva basın üzerine düşen rolü en iyi biçimde oynamak için her türlü durumu Suriye karşıtlığına çekiyor. Dünyanın en büyük ikinci kumsalı olan Samandağ’ın yaşadığı çevre kirliliğini Suriye’nin düşman tavırlarına bağlayan haberler servis ediliyor. Kirli emelleri uğruna gerçeği tersyüz etmekten geri durmayan burjuva medya çöplerin %70’inden fazlasının Türkiye üzerinden geldiğine dair bilgileri yok sayıyor. Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir, “Bu konuda yapılmış araştırmalar var ve bu kirliliğin yüzde 70’inin Türkiye’nin kendi çöplerinden kaynaklandığını biliyoruz. Talihsiz bir haber. Bizler burada savaş tamtamlarının çalınmasını istemiyoruz” diyerek burjuva basını teşhir etti.

Sermaye hükümetinin her açıklamasını yeni bir zafer havasında sunan burjuva medyanın haberlerindeki abartı pratik uygulamalarda da görülüyor. Burjuva medyanın sermaye devleti temsilcilerine dayandırarak tek doğru ilan ettiği uçağın nerede düştüğü bilgisine Rusya cephesinden gelen açıklama da çelişkiyi ortaya koydu.

Yaratılmak istenen manipülasyondur!

Verilen her haberle emekçilerin gerçek bilgiye güvenini zayıflatan burjuva basın bilgi kirliliğiyle tartışmaları kısırlaştırmak ve emperyalistlerin politikalarını gölgelemek istiyor. Uçağın düşürüldüğü ilk günden itibaren pilotların akıbetiyle ilgili bir dizi yalan haber sunan burjuva medya önce pilotların sağ olarak kurtarıldığını açıklamıştı. Sonrasında pilotların sağsa Suriye tarafından esir alındıkları iddiası düzenli olarak işlenmeye başlandı. Gelinen aşamadaysa pilot cenazeleri üzerinden intikam çağrılarına yer veriliyor. Düşen savaş uçağının pilotlarından Yüzbaşı Gökhan Ertan’ın babası Ali Ertan’ın, “Ben ülkemin hiçbir zaman ufak tefek şeylerle benim hissi davranışımla bir savaşa girmesini istemem” sözleri de burjuva medyada çok sınırlı yer bulabildi. Zira amaca hizmet etmeyen her haber göz ardı edilerek yok sayılıyor.

Burjuva medya Suriyeli işbirlikçilerin aralarındaki çıkar kavgalarını görmezden gelirken, Türk sermaye devletine dair övgüleri sıralamaktan geri durmuyor.

Nazi Almanyası basın üzerindeki tahakkümünü Propaganda Bakanlığı ve onun en temel unsuru Goebbels sayesinde kazanmıştı. Goebbels, çalışmalarında “büyük yalan” tekniğini kullanırdı. Bugünün burjuva medyası “Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanırlar” diyen Goebbels’in ruhuna rahmet okutuyor.

Bugünün Türkiye’sindeyse sermaye hükümeti AKP özel bir bakanlığa dayandırmasa da burjuva basının büyük bölümü üzerinde kontrol ve sansürü sağlam temeller üzerine oturtmuştur. Sermaye hükümetinin her açığını kapama görevi dolaylı olarak basın üzerinden giderilmektedir. Düşürülen savaş uçağı, Urfa Cezaevi’ndeki isyan, Roboski Katliamı gibi güncel örnekler sermaye devletinden çok daha önce burjuva medyanın konuya savunmalar yarattığının örnekleridir. Özellikle Suriye yönetiminin düşürdüğü savaş uçağıyla ilgili 12 saat süren sessizliği burjuva medya dikkatle işlemiş düzen güçlerine zaman kazandırmıştır.

AKP hükümetinin temel dayanaklarından olan gerici medya da politikaların zeminini düzleyen bir rol üstlenmektedir.

Bugün 100’ü aşkın gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Sermaye devletine ‘uyumlu’ yayın yapmayan ilerici, devrimci ve yurtsever basın, arka arkaya gelen tutuklama, yayın toplatma ve para cezaları ile karşı karşıya kalmaktadır.

İşçi ve emekçilerin gerçeği öğrenmesi, emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin gerçek yüzünü teşhir etmek için özgür basın geleneğinin sürdürülmesi bugün burjuva basın eliyle yaratılan tüm etkiyi dağıtmanın tek olanağıdır.

 

 

 

Redhack savaş çığırtkanlarını hackledi!

RedHack, hem Sivas Katliamı’nı lanetledi hem de Suriye’ye yönelik emperyalist müdahale planlarını protesto etti.

Sermaye hükümeti AKP’nin şefi Erdoğan’ın Kaddafi ve Esad’la selamlaştığı fotoğrafları kullanan Redhack “Dış işleri değil savaş ve kölelik işleri!” başlıklı bir açıklamayı Dışişleri Bakanlığı’nın resmi sitesine koydu.

Bu tiyatroda yaşamak zorunda değiliz”

3 Temmuz sabahı duyurulan eylemle “Emperyalizmin Ortadoğu projeleri kapsamında dünün dost ülkeleri hızla savaşa sürüklenmekte, suni savaş senaryolarıyla halkımız savaş psikolojisine sokulmakta, milliyetçi duygular körüklenerek kardeş halklara düşmanlık besletilmeye çalışılmaktadır.” denerek emperyalist politikalar teşhir edildi.

Hacklenen siteye Grup Yorum’un “Gün tutuşur” şarkısı yüklenerek 2 Temmuz Sivas Katliamı’nda ölenler de anıldı.


 

 

MGK’nın hedefi Suriye

Türk sermaye devleti 28 Haziran günü toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, Türk jetinin düşürülmesi ve yapılacak hamleleri gündemine aldı.

MGK toplantısının ardından yayınlanan bildiride “Türkiye’nin bu saldırgan eylem karşısında uluslararası hukuktan kaynaklanan tüm haklarını mahfuz tutarak kararlılıkla hareket edeceği” vurgulandı.

Bildiride, “bu ülkede akan kanın, bir an evvel durdurulması ve halkın meşru talepleri doğrultusunda demokratik sürecin önünün en kısa sürede açılması gerektiği ifade edilmiş, ayrıca sınır bölgesinde yaşanan son gelişmeler değerlendirilmiştir.’’ denilerek Esad rejimini hedef alan ifadeler kullanıldı.

Emekçilerin, ezilen halkların meşru taleplerine baskı ve zorbalıkla karşılık vermek noktasında Suriye yönetiminden bir farkı olmayan sermaye devleti bu açıklamalarla ikiyüzlü tutumunu da açığa vurdu.

Beşar Esad ise, İran Devlet Televizyonu’na verdiği röportajda MGK bildirisine yanıt niteliğinde açıklamalarda bulundu. Esad, “Türk yetkililerin politikalarıyla Türk halkının Suriye hakkındaki olumlu görüşleri birbirine uymuyor” dedi.

Sınır bölgesine taşınan zırhlı ve füze bataryalarının, uçaksavar sistemlerinin tampon bölge hedefine ilk adım olarak ‘uçuşa yasak bölge’ için hazırlık olduğu ortaya çıktı.