22 Haziran 2012
Sayı: SYKB 2012/25

 Kızıl Bayrak'tan
Sınıfın birleşik, meşru/militan mücadelesini
örgütleyelim!
Kürt sorununda son gelişmeler
üzerine
Zana'dan "teslimiyet
açılımı"
Urfa Cezaevi katliamı düzenin cezaevi gerçeğine ışık
tuttu
Sermaye devleti Urfa Cezaevi'nde 13
tutsağı katletti
Sivas'ın katili sermaye
devletidir!
Sınıf devrimcisi Nihadioğlu serbest
bırakılsın!
İstanbul'da 15-16 Haziran
paneli
Büyük direnişin 42. yılında direnenler
buluştu
"THY'de direniş sürecek"
TOGO'da kararlı direniş
CEHA'da sendikalaşma
süreci üzerine
Türk Metal çetesi metal işçilerini
kavgaya davet etti
Bahar dönemi aynasında kitle çalışmamızın
sorunları - EKİM
Yunanistan: Restorasyon mu? Radikal ileri atılım mı?
Volkan Yaraşır
Yunanistan seçim sonuçlan emperyalistleri
ve uşaklarını rahatlattı
Mısır'da seçimler ve iktidar çatışmalar
Avrupa Futbol Şampiyonası, futbol afyonu ve kışkırtılan ırkçı-şoven saldırganlık
Maden işçileri yol gösteriyor!
Sermaye hükümeti özelleştirmenin
önündeki engelleri kaldırdı
Urfa Hapishanesi 'nde katliam var!
İstanbul çilesi 'master planlı
Tepenin ardında güneş doğmayacak!
12 Eylül'den günümüze
işkenceye karşı direniş
"Amerika'da faşizmin ilk kurbanlarıyız"
Çeber'e işkence davası görüldü
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

 


Avrupa Futbol Şampiyonası,
futbol afyonu ve
kışkırtılan ırkçı-şoven saldırganlık

Dünya ve en başta da zengin kıta Avrupa, günlerdir Avrupa Futbol Şampiyonası ile yatıp kalkıyor. Şampiyonaya ev sahipliği yapan Polonya ve Ukrayna’nın, özellikle maçların oynandığı kentleri her gün dünyanın ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen onbinlerce futbol fanatiği ile dolup taşıyor. Yüzbinlerce insan hemen her gün Polonya ve Ukrayna’daki stadyumlara koşuyor. Stadlar tıklım tıklım. Futbol fanatikleri, holiganlar futbol afyonu ile sersemlemiş olarak bağırıyorlar, tuttukları takımın leyhine sloganlar atıyorlar, şarkılar söylüyorlar. Geceleri ise, futbol afyonu yerini alkole terkediyor. Sokaklar, birahaneler ve eğlence merkezleri sabaha kadar binlerce sarhoş futbol fanatiğinin naraları ve kontrolsüz küfürleriyle çınlıyor.

Şampiyonayı yerinde izlemek üzere Polonya ve Ukrayna’ya gidemeyen milyonlar ise her gün ve aynı saatlerde TV ekranlarının başında toplanıyor. Benzer sarhoşluk içinde maçları izliyorlar. Tuttukları takım için avaz avaz bağırıyor, hop oturup hop kalkıyor, takımları gol attıkça kendilerinden geçiyorlar. Ardından, içkili barlara koşuyor, sabahlara dek eğleniyorlar.

Futbol fanatiklerinin-holiganların bugünlerdeki yegane sloganı, ‘her şey futbol için’dir. Ve bugünlerde sadece ve sadece futbol ilgilendiriyor onları.

Ne var ki ve ne yazık ki, sözkonusu olan sadece onlar değil, milyonlarca emekçi de bu afyonu soluyor, bilinçli bilinçsiz maçları izliyor, taraf oluyor, takım tutuyor. Evde, okulda, sokakta, birahane, kahve ve nihayet fabrika ve işyerinde futbolu konuşuyor, bir önceki gün oynanan maçların kritiğini yapıyorlar. Eşleri ve çocukları da sürükleniyor peşlerinden.

Avrupa dünyanın en zengin kıtalarından biridir. Ancak kriz bu zengin kıtanın da yakıcı gerçeğidir. Faturası ise her zaman olduğu gibi yine işçiye ve emekçiye ödetiliyor. Kriz derinleşiyor, her gün biraz daha ağırlaşıyor ve emekçiler için her gün biraz daha yıkıcı hale geliyor.

Sömürü katmer katmer, işsizlik kabus gibi, ücretler sefalet ücreti, yoksulluk ve sefalet diz boyu ve açlar ordusu ha bire büyüyor.

Bitmedi, dahası var.

Kriz önlenemiyor, tüm çabalara rağmen aşılamıyor. İlk elden bankalar batmıştı. Bunu şirketlerin iflası izlemişti. Şimdi ise ülkeler batıyor. Birçok ülkenin ve en çok da daha düne kadar refahın kalesi olarak sunulan Avrupa Birliği üyesi kimi ülkelerin ekonomileri iflasın eşiğine gelmiş bulunuyor. Bu ülkelere hükümet de dayanmıyor. Peş peşe istifa ediyorlar.

Avrupa’nın doymak bilmez sermaye tekelleri tam zamanıdır deyip, bu ülkeleri her bakımdan sömürmek ve yağmalamak üzere harekete geçmişlerdir. Bu ülkelere, ama esasta da bu ülkelerin emekçilerine ağır ve onur kırıcı kölelik koşulları dayatıyorlar. Sözde kurtarma paketleri ile bu ülkeleri ha bire borçlandırıyorlar. Karşılığındaysa, kayıtsız koşulsuz itaat istiyorlar. 

Kapitalist barbarlar bu borçların geri dönmediğini gördükçe ya da geri dönmeyeceği tehlikesi belirdikçe hırçınlaşmaya başlamışlardır. Öyle ve o kadar ki, bu ülke emekçilerini aşağılamaya başladılar. Almanya’nın en popüler ve en çok satan gazetelerinden biri olan Bild gazetesinin, Yunanistan’daki seçimlerden bir gün önce yayınladığı, Yunan emekçilerini asalaklık, tembellik ve hırsızlıkla itham eden onur kırıcı yazı, bu aşağılama çabasının ibret verici bir örneğidir.

Daha çok şey söylenebilir, fakat bilinçsiz ve örgütsüz yığınlar bugünlerde tüm bunları unutmuş bulunuyor. Sebep ise, futbol afyonudur..

Din gibi futbol da bir afyondur ve benzer bir işlev görüyor. Bilinçsiz yığınlar bugünlerde yoğun biçimde bu afyonu soluyor. Uyuşmuş ve uyuşturulmuş bulunuyor. Sistemin efendileri, bilinçsiz, yoksul, umutsuz ve de çaresiz milyonları uyutmak için, bu kez din yerine en az onun kadar etkili olabilen futbol afyonuna başvurmuş ve doğrusu başarılı da olmuşlardır.

Sistemin efendileri emekçileri sadece pasif ve uyuşturulmuş bir kitle yapmakla yetinmemekte, ırkçı-şoven emellerinin aracı olarak da kullanmaktadır. Düne kadar demokrasinin mabedi olarak propaganda edilen Avrupa’nın günümüzde ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının kol gezdiği bir toprak haline geldiği tartışmasız bir gerçektir. Faşist partiler Avrupa’nın pek çok ülkesinde seçimlerde oy patlaması yapıyorlar. Avrupa Futbol Şampiyonası vesilesiyle ırkçılık futbol sahalarına da sokulmuştur. Kimi ülkleri aşağılayıcı pankartlar açılmakta, ırkçı sloganlar atılmaktadır.

Avrupa burjuvazisi işi aşağılık bir biçimde Avrupa futbol şampiyonasını da kardeş halklar arasında bir düşmanlığın gelişmesi için bir fırsat olarak kullanmaya dek vardırmıştır. Yunanistan’da gitgide tırmanan bir Almanya karşıtlığı gelişmektedir. Alman burjuvazisi Bild gazetesinde yazılan yazı örneğindeki gibi açıktan Yunan işçi ve emekçilerine dönük en iğrencinden bir ırkçı-şoven saldırganlık içindedir.

Avrupa burjuvazi büyük bir zenginliğin üzerinde oturuyor. Bu zenginlik tüm insanlığa yeter de artar bile.  Nedir ki, milyonların açlığı, yoksulluğu ve sefaleti onu zerre kadar ilgilendirmiyor. Tam tersine o bu durumun devam etmesinden yanadır. Zira burjuvazi bugünkü zenginliğini milyonlarca işçi ve emekçinin sefaletine borçludur.

Bu durumun devamı için Avrupa burjuvazisine diğer şeylerin yanısıra, futbol ve fiesta gibi afyonlar da gereklidir. Faşist Franko 40 yıl boyunca milyonlarca insanı boğa güreşleri ve Fiesta ile uyuşturmuştu. Avrupa burjuvazisi kendi öz çocuğu Hitler ve Franko’nun izinde yürümeye devam ediyor.

İşçi ve emekçileri din afyonunda olduğu gibi futbol afyonuna karşı da uyarmak, kriz, sömürü, işsizlik, açlık ve yoksulluk, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı, emperyalist saldırganlık ve savaşın kaynağı kapitalizme karşı mücadele çağrısı yapmak, günün en önemli görevlerinden biridir.

Enternasyonal-İnfo


 

 

 

 

G-20'de çıkar kavgası

Meksika’da toplanan G-20 Zirvesi’nde öne çıkan gündemler yine emperyalistlerin Ortadoğu politikası, gıda yoksulluğu ve Avrupa'daki ekonomik kriz oldu.

Sözde tüm insanlığın yaşadığı gıda yoksulluğuna vurgu yapmayı hedefleyen G-20 zirvesi ilk günden itibaren emperyalistlerin çıkar kavgalarına sahne oldu.

G-20 ülkeleri, yaptıkları toplantıda AB üyesi ülkelerin borç krizi ve ayırdığı kurtarma fonları üzerinden tartışmalara sahne oldu. Avrupa Birliği'ni şekillendiren Almanya IMF'nin daha fazla kredi sunmasını önerirken G-20 emperyalistleriyse AB'nin kendi borçlarını kendi kurtarması gerektiğini savundu. Mevcut borç krizinin daha da büyüyeceği öngörüleri arasında emperyalistlerin hareket alanları daralırken İspanya'da da krizin belirginleşmesi zirveyi emperyalistler arasındaki gerilimlerin sahnesine çevirdi.

G-20 üyesi devletler, toplantıda “Avrupa'nın krize karşı önemli adımlar attığını” fakat “küresel ekonominin geleceği için 'daha güçlü' bir güvenlik duvarı oluşturmaları gerektiğini” savundu.

ABD Devlet Başkanı Obama'nın Rusya Devlet Başkanı Putin'le yaptığı görüşmede Suriye konusu konuşulurken emperyalist müdahale için zemin arayan ABD ve işbirlikçi üyeler bekledikleri desteği Putin'den alamadılar.

Emperyalizmin dünya ölçeğindeki politikalarını tartıştığı G-20 Zirvesi emekçilere dayatılan sosyal yıkım saldırılarını tırmandırmayı savunan, Avrupalı emekçileri geleceksizliğe mahkum eden tartışmalar ve kendi iç çekişmeleri arasında devam ediyor. Toplanan her zirve emperyalist-kapitalist sistemin yapısal krizini ve açmazlarını günyüzüne çıkarıyor. Çözümsüzlük içerisinde saldırganlaşan ve daha ağır bir yıkım süreci yaşayan emperyalistlerin bu zirveden de beklediği sonuçları alamadığı görülüyor.