24 Şubat 2012
Sayı: SYKB 2012/08

 Kızıl Bayrak'tan
Sermaye iktidarı
kıdem tazminatına el atmaya hazırlanıyor
Faşist baskı ve zorbalıkla toplumsal mücadelenin önü alınamayacak!
Dinci-gerici güçler arasında uzlaşma
Dinci-Amerikancı rejim ırkçı-inkarcı politikada ısrarlı
Roboski’nin sorumluluğundan kurtulamazsınız!
Kürt halkı ‘anadil’ talebiyle
sokaklara çıktı
“Örgütlenmeli ve sonuna kadar
mücadele etmeliyiz!”
“Katil NATO, işbirlikçi-uşak TC!”
Maliye emekçilerinden
1 günlük grev
“Kadınlar evde,
işyerinde direnişte”
“Örgütlenmeyi Çiğli Organize’ye yaymalıyız”
İMO’da direniş başladı!
Taşeron işçileri hakları için
Ankara yolunda
Bahar süreci ve
kitle çalışması üzerine
BDSP’nin 8 Mart
etkinlikleri programı..
Emekçi kadınlara
devrimci 8 Mart çağrısı...
BDSP’nin devrimci bahar çalışmalarından
TC ve kriz süreci - Volkan Yaraşır
Sokak eylemleri
Romanya’da hükümeti devirdi
Dünya çapında grevler
Cumhurbaşkanı Wulff’un istifası ve sonrası
Almanya’da metal işkolu toplu iş sözleşmeleri başladı
Kavganın baharında gençliği devrime kazanalım!
İstanbul Eğitim-Sen 6 Nol Şube
Başkanı İsmet Akça ile konuştuk
Devrimci müzik çalışması üzerine
Bir yağma, talan ve rant projesi: Haydarpaşa
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Devrimci müzik çalışması üzerine

Sorunlar ve görevler…

Mamak İşçi Kültür Evi kurulduğundan beri Kültür Evi bünyesinde müzik alanında çalışma yürütüyoruz. Yılları bulan bir çalışma deneyimine sahip olduk. Birçok devrimci müzik topluluğu-grubunda olduğu gibi biz de birçok sorunla karşı karşıya kaldık ve kalıyoruz.

Müzik etkinliği biz sınıf devrimcileri ve işçi sınıfını olumlu yönde etkileyecek, harekete geçirecek ve örgütleyecek bir yapıya sahip. Birçoğumuz bunun bilinci ile hareket ediyoruz. Müzik çalışmalarının, insanın bakışını genişleten, onu düşünmeye sevk eden ve bilinçlenmesini sağlayan bir rolü var. Bunu yakından, kendimiz üzerinden gözlemleyebiliyoruz.

Çalışmalarımızda birçok sorunla da karşı karşıya kalabiliyoruz. Öncelikle üretim sorununa değinmek gerekiyor. Ama bundan önce üretim kavramı üzerinden bir açıklık sağlamak gerekiyor. Üretim kavramının ikili boyutuna değinmeliyiz. Birincisi birebir kendi yapacağımız ezgiler, bir diğeri de bizden önceki yapılmış eserleri yorumlamak ya da yorumlamadan olduğu gibi seslendirmek… Aslen bu ikincisi de üretimin bir başka boyutudur. Çünkü sonuçta kapitalist sistemde yaşadığımızı göz önünde bulundurursak, devrimci birtakım sanat ürünlerini saflarımıza katılan insanlarla beraber işlemek belli bir emek sürecini gerektiriyor. Bu esnada belli bir deneyim, eserlerin tanınması, bir iç bütünlük, müzik açısından kişinin devrimci müziği tanıması ve ilgi duyması, repertuar geliştirme vb. açıdan kolektif bir üretim süreci yaşanıyor. Bu yanıyla baktığımızda aradan yıllar geçtikten sonra muazzam bir üretim yaptığınızın farkına varıyorsunuz. Zaman zaman topluluk birleşenlerinden ayrılan kişilerin başka yerlerde sizin birikiminiz ile yol yürüdüğüne tanık oluyorsunuz. Tüm bunlar müzik çalışmamızda –yetmemekle beraber- üretim yaptığımızı gösteriyor.

Bununla beraber müzik çalışmasının teknik ve politik yönlerini de açmak gerekiyor.

Müzik çalışması bizim açımızdan yıllardır ne kapsamda yapılacağı konusunda sık sık içe dönük tartıştığımız bir konudur. Komünistler bu soruna nasıl yaklaşmalıdır ve var olan geçmişi ne düzeyde sahiplenmelidir? İşçi sınıfı nasıl bir müzikle tanıştırılmalıdır? Bunlar sürekli tartışılan konulardır. Ulaşabildiğimiz sonuçlar ise çoğu kere şu şekilde olmuştur: emekçilere mal olmuş ilerici ve devrimci halk ezgileri bizim sahiplenip yaşatmamız ve yeni nesillere aktarmamız gereken yapıtlardır. Ayrıca devrimci sanatçı ve grupların ideolojik olarak işçi sınıfının bilimsel yöntemi ve programı ile uyuşanları sahiplenip kitlelerle buluşturulması gereken yapıtlardır.

Bir de işin teknik yönü var. Bu yön bir yanı ile akademik bir yan taşırken diğer yanı ile de işi örgütleme sorunudur. Devrimci müzik çalışması, normalde asgari politik çerçevede birleşmiş bir müzisyenler topluluğunun bir araya gelmesi ile gerçekleştirilebilecek bir şeydir. Yani müzik konusunda çok yetkin bireylerin yan yana gelmesi yetmemektedir. Politik öz belirleyici bir yerde durmaktadır. Ama bu işin bir de akademik yönü bulunmaktadır. Yıllarca müzik çalışmamızın içerisinde bulunup kendisini yetkinleştirememiş topluluk üyelerimiz var. Müzik alanında daha yetkin bireylerin oluşturduğu topluluk hem topluluğu örgütleyen kişileri rahatlatacağı gibi, hem her bir bireyin işi daha da severek yapmasını sağlarken hem de ortaya daha estetik ve yetkin yapıtların çıkmasını sağlayacaktır. Ayrıca daha hızlı bir gelişim izlenecektir. Bu sorunun aşılması eğer çalışmalarımıza katılan kişiler arasında yetkin kişiler varsa topluluk bireylerinin bu kişiler tarafından eğitilmesi şeklinde olabilir. Böyle bir imkân olmadığı takdirde ise topluluk elemanlarının çeşitli alanlarda kendilerini yetkinleştirmeleri için çeşitli müzik kurslarına gitmeleri önerilebilir.

İşin örgütlenmesi açısından sürekliliği sağlanmış bir çalışma şarttır. Çalışmaların belirlenmiş periyotlarla, haftada –ihtiyaca göre- bir gün, iki gün çalışma almak önemlidir. Ve saatleri belirlenmiş bir çalışma topluluk üyelerinin yapılan işi ciddiye alması açısından dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Böyle bir yöntem yapılan çalışmanın bir görev olarak algılanmasını sağlar. Bir topluluk üyesi çalışmaya gelmediği zaman veya geç geldiği zaman, verilen molanın zamanını esnettiği zaman görevini aksatmış olacaktır ve eleştiri konusu olacaktır. Haftalık çalışmalar yeni eserlerin araştırılması, bunların içerik yönünden ve teknik açıdan tartışılması ve her bir bireye görev düşecek tarzda düzenlemeler yapılması gibi konular işin kritik yönleridir. Bu tarz, hem politik yönden hem de teknik açıdan müzik topluluğunu kolektif bir işleve sokmak için önemlidir.

Ayrıca bir diğer husus ise müzik topluluğunun birleşimidir. Bizler devrimci kültür-sanat çalışması yaptığımız gibi devrimci faaliyetin diğer alanları ile de ilgileniyoruz. Kimi bileşenlerin birebir çalışan işçiler olduğu göz önünde bulundurulursa, bir de buradan doğan zorluklar olduğu açığa çıkacaktır. Pratik olarak kültür-sanatın işçi sınıfı ve emekçilerin yaşamının bir parçası haline gelmesi-getirilmesi tam olarak budur. Biz bir inşaat işçisinin, bir kaynakçının v.b. sanatın herhangi bir dalı ile ilgilenebileceğini pratik olarak hayata geçiriyoruz.

Bir diğer tartıştığımız nokta ise araştırmacı olmak… Yıllardır devrimci bir müzik topluluğu olarak faaliyet yürütüyoruz demiştik. Bu, birçok gündem üzerinden işçi ve emekçiler ile bir araya gelip onlarla devrimci müziği buluşturmak anlamına geliyor. Bu ise repertuar konusunda birçok eserin gözden geçirilmesi anlamına geliyor. Yapılan tartışmalarda “bu eseri x kere icra ettik” gibi sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu tartışmaların kimi haklı yönleri var. Seslendirdiğimiz eserler bizim için fazlaca duyulduk eserler olabilir ki bunda hiçbir sorun yoktur. Devrimci eserlerden “bıkmak” başka bir tartışmanın konusudur. Ama yine de her bir topluluk bileşeninin her daim yeni eserler bulup düzenleme ve icra edebilme gibi bir görevi olmalıdır. Gerek yeni üretilmiş olsun gerekse de eski bir halk ezgisi olsun müzik çalışmalarını her açıdan beslemek gereklidir. Zaten bu da üretimin bir parçasıdır.

Devrimci bir müzik çalışması, devrimci bir iddianın ürünü olabilir. Şöyle geriye dönüp baktığımızda Ankara’da 12 yılı bulan devrimci bir müzik topluluğu var mıdır? Ve daha da ileriden iddialarla hareket eden bir topluluk…

İşte bu bir iddianın ürünüdür. Komünizmin yeni insanını ve komünist topluma giderken oluşturulacak devrimci bireyleri bu iddiamızla oluşturacağız.

Yaşasın devrimci kültür sanat faaliyeti!

Devrimci kültür sanat çalışması engellenemez!

Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu Çalışanı

 

 

 

 


Grup Yorum'a engelleme

Biletix’in, Grup Yorum’un konser biletlerini, “terör örgütüne yardım” gerekçesiyle, satmama kararı almasının ardından bir yasak da İzmit Belediyesi ve Kocaeli Valiliği’nden geldi. Grup Yorum’un İzmit’teki konserinin afişlerine ‘görsel kirlilik’ gerekçesiyle izin verilmedi. Afişlerin asılması talebi, İzmit Belediyesi tarafından “uygun” bulunmadı.

Grup Yorum üyelerine bir engelleme de Kocaeli Valiliği’nden geldi. Kocaeli’nde Sabancı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirileceği kesinleşen konseri engelleyen valilik, konserin Halk Eğitim Merkezi’nde yapılmasını kararlaştırdı.
On binleri bulan konsere imza atan Grup Yorum üyeleri, sadece bilet satışlarıyla değil birçok engelleme ve baskıyla karşılaşıyorlar. Zaman zaman grup üyeleri gözaltına alınıp tutuklanırken geçtiğimiz haftalarda Malatya’da Grup Yorum bileti satmak gerekçesiyle “terör suçu” kapsamında 6 üniversite öğrencisi 1 ile 13 yıl arasında ceza almıştı.