20 Ocak 2012
Sayı: SYKB 2012/03

 Kızıl Bayrak'tan
Birleşik direnişi yükseltme sorumluluğu!
Faşist saldırganlığa karşı Kürt halkı ile emekçilerin birleşik militan direnişi!
12 Eylül iddianamesi ile ortalığa saçılan gerçekler
Faşist baskı ve terör hız kesmiyor!
Düzen yargısı “görevini” yaptı
Karadağ cinayeti davasında 6. duruşma
Katiller serbest bırakılır,
hafızalar silinemez!
“Esin Yıldız serbest bırakılsın!”
Hugo Boss’ta kararlı direniş!
Sömürü ve kölelik
cehenneminden bir kesit
Maltepe Belediyesi’nde
direniş kazandı
Sahte sendika yasası ve baskılar protesto edildi
Petrol-İş Gebze Şube Genel Kurulu gerçekleştirildi
Yeni dönem ve
gelişmeler - EKİM
Parti Okulu
Habip Gül Devresi / 2011
Partiye Rapor’dan
Tunus: Yeni isyanlar için enerji biriktiriyor!
Filistin-İsrail “barış görüşmeleri”
yeniden başlatıldı...
AB’nin “yeni” sömürge alanı
Doğu Avrupa
Yunanistan’da
basın emekçileri grevde
Onbinler Rosa Luxemburg ve
Karl Liebknecht’i andı.
Berlin’de XVII.Enternasyonal Rosa Luxemburg Konferansı
Alman tekellerinin “şaşılası” büyümesinin sırrı!
Gençlik füze kalkanına
karşı yürüdü
Efeoğlu Ailesi’nin avukatı Mustafa Yağcı ile görüştük
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Filistin-İsrail “barış görüşmeleri” yeniden başlatıldı...

Ezilen halkları birleşik, meşru/militan direniş özgürleştirir!

 

Emperyalist/siyonist namluların İran’a çevrildiği, Suriye’de ise dinci-gerici bir rejim kurmak için kirli planlar yapıldığı günlerde, İsrail-Filistin “barış görüşmeleri” bir kez daha gündeme getirildi. Bu uğursuz mizansen, her zaman olduğu gibi ABD’nin dayatmasıyla sergilenmeye başlandı. Fiyaskoyla sonuçlanmaya mahkûm olan “barış müzakereleri”, Filistin halkının sorunlarına çözüm üretmek için değil, emperyalist güçlerin Ortadoğu’ya küstahça müdahalesine hizmet etsin diye gündeme getirilmiştir.

Filistin halkını oyalayan, dolayısıyla siyonist rejime kirli planlarını uygulama kolaylığı sağlayan “barış görüşmeleri”, İsrail’in Filistin topraklarını pervasızca gaspetmeye devam etmesi üzerine Eylül 2010’da kesilmişti. İsrail’e özel himaye sağlayan ABD’nin telkinlerine rağmen Yahudi yerleşimleri inşa ederek Filistin topraklarını gaspetmeye devam eden siyonist rejim, Batı Şeria’daki uzlaşmacı Filistin yönetimini görüşmelerden çekilmeye zorlamıştı. Irkçı Benyamin Netanyahu hükümeti pervasızlığı öyle bir noktaya vardırdı ki, değme uzlaşmacı Mahmud Abbas bile “isyan” etmişti.

Uzlaşmacı anlayışın çaresizliği…

Umudunu ABD’nin bahşedeceği “çözüm” planına bağlayan Mahmud Abbas liderliğindeki El Fetih yönetimi, fiyaskoyla sonuçlanmış sayısız girişime rağmen İsrail’le görüşmelere başlayarak bir kez daha içi boş bir mizansenin figüranı oldu. Bu iflah olmaz uzlaşmacı anlayış, son 20 yıllık deneyim döne döne tersini ispatladığı halde, emperyalistlerden medet ummaya devam ediyor. Koşullarda hiçbir değişiklik olmamasına rağmen Abbas yönetiminin yeniden İsrail’le görüşmelere başlaması, emperyalistlerden medet uman anlayışının açmazlara mahkum kalacağının yeni bir örneği olmuştur.

Siyonistlerin Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da yeni Yahudi yerleşimleri kurup Filistin topraklarını gaspetmeye devam etmeleri üzerine “barış masası”nı terkeden Abbas yönetimi, aynı icraatlar devam ettiği halde, Washington’dan gelen baskılara boyun eğerek İsrail’le görüşmelere yeniden başladı. Oysa görüşmelerin başlamasından sadece iki hafta önce siyonist rejim, Doğu Kudüs ve Batı Şeria’daki yerleşimlerde bini aşkın yeni konutun inşa edileceğini ilan etmişti. Üstelik sınır tanımaz küstahlık bununla da sınırlı değil. İsrail devleti, Batı Şeria’da toplam 6 bin yeni konut inşa edeceğini de ilan etmiş bulunuyor.

Hal böyleyken El Fetih yönetiminin İsrail’le “barış müzakereleri”ne yeniden başlaması, çaresizliğin olduğu kadar aymazlığın da göstergesidir. Zira bu görüşmelerin Filistin halkına bir şey kazandırmadığı, ırkçı-siyonist rejime ise pervasız saldırıları için manevra alanı açtığı sayısız kez kanıtlanmıştır. Bunun böyle olduğu bilinmesine rağmen El Fetih liderliğinin, senaryosu ABD tarafından hazırlanan bu mizansenlerden çözüm beklemesi, emperyalistlerden medet ummanın nasıl da yozlaştırıcı, umut kırıcı olduğunu gözler önüne seriyor.

Siyonizmin suç ortakları Filistin sorununu çözemezler!

Ürdün’ün başkenti Amman’da Ocak ayının ilk haftasında başlayan görüşmelerle ilgili basın toplantısı düzenleyen ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, tarafları masaya oturup doğrudan görüşmelere başlamak için teşvik ettiklerini söyledi.

ABD olarak görüşmelerin ilerleme için en iyi yol olduğunu düşündüklerini iddia eden Nuland, tarafları ön şartlar koymamaya da çağırdıklarını belirtti. Bilindiği üzere Filistin yönetimi, Yahudi yerleşimlerindeki inşaatlar durdurulmadığı sürece görüşmelere katılmayacağını ilan etmişti. Bu durumda ön şartlar koymadan görüşmelerin başlaması, Filistin yönetiminin geri adım atması anlamına geliyor. Yani Barack Obama yönetimi, İsrail Filistin topraklarını gaspetmeye devam ederken, Abbas yönetimini “barış masası”na oturmaya zorluyor; nitekim olan da budur.

Siyonist rejimin toprak gaspını engelleme niyetinden yoksun olan emperyalist güçlerin, Filistin halkının temel sorunlarına çözüm üretmek gibi bir dertleri zaten olamaz. Ortadoğu halkları nezdinde saygınlığı yerlerde sürünen ABD’nin, bir nebze saygınlık kazanabilmek için Filistin sorununa iğreti bir çözüm geliştirmek istediği söylenebilir. Ancak buna karşın ırkçı-siyonizmin hamisi, dahası finansörü olan bu emperyalist gücün İsrail’le suç ortaklığı dışında yaptığı bir şey yoktur.

ABD, AB, BM ve Rusya’dan müteşekkil “Ortadoğu Dörtlüsü”nün de Filistin sorununun çözümüne zerre kadar bir katkısı olmamıştır. Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair gibi bir savaş suçlusunu temsilci seçen Ortadoğu Dörtlüsü’nden Filistin halkına hayır gelmeyeceği, bu oluşumun icraatlarıyla sabittir. Nitekim Amman’da yeniden başlayan görüşmelere katılan Tony Blair’in siyonistlerle suç ortaklığı yapmak dışında bir meziyetinin olmadığı bir kez daha görülmüştür.

Filistinli direnişçiler Amman’daki mizanseni mahkum ediyor

El Fetih liderleri İsrail’le görüşmelere doğrudan katılırken, son günlerde -aralarında AKP iktidarının da bulunduğu- dinci Amerikancı rejimler tarafından kuşatılan Hamas cephesinden yansıyan bir tepki olmadı. Konuyla ilgili bir açıklama yayınlayan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) ise, emperyalist mizanseni mahkum ederek, El Fetih’in katılımını kınadığını ilan etti.

Açıklamada, “Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, konu Birleşmiş Milletler’in masasında olması gerekirken işgalci devletle müzakere etmenin kabul edilemez olduğunu belirtir, Amman’da Filistin Kurtuluş Örgütü temsilcileri ve işgal devleti arasındaki görüşme planını kınar…” ifadelerine yer veren FHKC, “görüşmelerin Filistin ulusal birlik hareketini zayıflattığını” da vurguladı.

Gerici mizanseni reddeden El Fetih’in direnişçi liderlerinden Mervan Barguti de, İsrail zindanlarından yaptığı açıklamada, İsrail’le barışçıl müzakere devrinin kapandığını belirtti. Açıklamasında, “Barış süreci başarısızlığa uğramıştır, ölü bedenlere yeniden soluk vermek için umutsuz girişimler yapmanın bir anlamı yok” ifadelerine yer veren Barguti, siyonist işgale karşı direnişe devam edilmesi gerektiğini vurguladı.

Belirtmek gerekiyor ki, bu görüşmelerin Filistin sorununun çözümüne zerre kadar katkı sunması beklenmiyor. Nitekim daha ikinci görüşmede sorunlar hissedilmeye başladı. Yani görüşmelerin yeniden tıkanma olasılığı yüksektir. Zaten tıkansa da tıkanmasa da bu görüşmelerden Filistin sorununun çözümüne bir katkı sunması beklenmiyor.

Genelde ezilen halkların, özelde Filistin’in tarihi, işgalci güçler önünde eğilerek veya emperyalistlerden medet umarak bir şey kazanmanın mümkün olmadığını sayısız kez kanıtlamıştır. Verili koşullarda bu gerçek daha da belirgin bir hal almıştır. Artık emperyalizme, sömürgecilere ve işbirlikçilerine karşı meşru/militan bir direniş olmadan en ufak bir kırıntı kazanmak olası değildir.