09 Aralık 2011
Sayı: SİKB 2011/46

 Kızıl Bayrak'tan
Emperyalist saldırganlığa ve faşist teröre karşı birleşik mücadele!
Emperyalistler ile uşaklarını durduralım!
Gerici saldırganlık ve savaş cephesine karşı birleşik direniş!
Faşist baskı ve teröre karşı binler sokakta!
ÇHD İzmir Şube Başkanı Avukat Hüseyin Korkmaz ile tutuklamalar üzerine
Düzen partileri şike için seferber!
KESK’in tükenerek geçen kayıp yılları
Hekimlerden mücadele kararlılığı
AKP’nin bütçesi kimin sırtında?
Ergun Hidrolik’te sendikalaşan işçilerle mücadele deneyimleri üzerine
Penta’da toplu iş sözleşmesi bürokratik dayatmalarla sonlandırıldı
Metal İşçileri Birliği MYK Aralık Ayı Toplantısı...
ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozaağaçlı ile 19 Aralık katliamı ve direnişi üzerine...
TİHV Genel Başkanı Metin Bakkalcı’nın 19 Aralık sürecine ilişkin tanıklığı
19 Aralık ve siper yoldaşlığı
Yeni hükümeti grevle uyardılar...
“Dünya, Ortadoğu ve
Türkiye” söyleşisi..
İşçi Sağlığı ve Güvenliği
Kongresi gerçekleştirildi…
Yine, yeni, yeniden: Yetkin mühendislik/2
Erdal Eren
mücadelemizde yaşıyor!..
Yerel yayın çalışması deneyimleri
Yeni insan olma yolunda ANKA
“Kardeş olduk...”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metal İşçileri Birliği MYK Aralık ayı toplantısı

Değerlendirme ve kararlar

Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Aralık ayı toplantısını gerçekleştirdi. Gündemdeki bir dizi konu üzerine kapsamlı tartışmalar yaparak politik ve pratik sonuçlar çıkardı.

Toplantının gündemi şu başlıklardan oluşturuldu:

 

- Siyasal gündem:

MYK bu ana başlık altında hem işçi sınıfının bütününü ilgilendiren genel ekonomik ve sendikal konuları, hem de toplumu ilgilendiren siyasal konuları ele aldı. Yapılan tartışmalardan çıkarılan sonuçları şöyle özetleyebiliriz:

1. Sermaye iktidarı baskı ve saldırganlığın dozunu iyiden iyiye arttırmış bulunuyor. KCK operasyonları adı altında sürdürülen gözaltı ve tutuklama furyası, giderek toplumsal muhalefetin geniş kesimlerini hedef alacak denli büyümüş durumda. Nihayet aydınlardan sonra hukukçular da bu operasyonların hedefi oldular. Yapılan hazırlıklara ve politik gidişata bakılırsa bu kadarı daha başlangıçtır. AKP’nin dümeninde oturduğu sermaye devleti, toplumsal muhalefetin tüm diri güçlerini susturma, ülkeyi boydan boya bir zindana dönüştürme hesabı yapıyor. İlericiler, devrimciler, komünistler bu saldırganlığın hedefi durumundadır.

Dışarıda savaş ve saldırganlık politikalarının gereği olarak ancak askeri darbe dönemleriyle eş tutulan bu koyu baskı rejimiyle de içeride yollarını temizlemeye çalışıyorlar. Yani gerici dış savaşlara hazırlanan bir ülkede ne oluyorsa bugün ülkede de o oluyor.

Dışarıda emperyalistlerle işbirliği halinde tırmandırılan saldırganlığa ve içeride koyulaştırılan faşist baskı rejimine karşı mücadeleyi yükseltmek zorundayız. Bu kapsamda sınıfımızı duyarlı hale getirecek yoğun bir aydınlatma ve uyarma faaliyeti bizleri bekliyor. Bununla birlikte mücadeleyi büyütmek üzere birleşik mücadele zeminlerini örgütlemeli, bunun için sendikalarımızı harekete geçirmek üzere seferber olmalı, yapılan eylem ve etkinliklere katılımı örgütlemek üzere fabrikalarda çaba göstermeliyiz.

2. Önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek olan Türk-İş Genel Kurulu sınıf mücadelesinin geleceği bakımından kritik bir önem taşıyor. Çünkü işçi sınıfının sendikalarda örgütlü kesimlerini kontrol altında tutmak için kullanılan Türk-İş’in yönetiminde oturanlar, işbirlikçilikte ve ihanette tüm sınırları zorluyorlar. Türk-İş’i AKP’nin dikensiz gül bahçesi haline getiren bu yönetim, göstermelik eylemlerden dahi uzak duruyor. Eğer mevcut yönetim koltuğunu sağlama alırsa -ki böyle olacağı kesin görünüyor- kaldığı yerden ihanet pratiğini sürdürecektir. Bu durumda da gündemdeki kıdem tazminatı başta olmak üzere kapsamlı kölelik paketinin yolu açılacaktır. Anlaşıldığı kadarıyla AKP, sermaye ve sendika ağalarının hesabı da bu yöndedir.

Mevcut tabloda, bu sendikal çeteye alternatif olmak adına ortaya çıkan Sendikal Güç Birliği, gerçek bir alternatif değildir. Çünkü bu birliği oluşturan sendikaların yönetimleri de bir kısmı sınıfa ağır suçları olan sendika bürokratlarından oluşmaktadır. Ortaya da kağıt üzerinde bazı iddialı açıklamalar ve bölge toplantıları dışında kayda değer bir pratik koymaktan uzaktırlar. Fakat yine de mevcut yönetimden farklı olarak daha mücadeleci bir söylem ve iddianın sahibi olmaları onları ayırmaktadır.

Bu nedenle işçi sınıfı bu iddianın sahiplerinden iddialarına uygun bir politika ve pratiği istemek durumundadır. MYK bu çerçevede, iki temel talep ortaya koymaktadır. İlk olarak; Güç Birliği gerçekten samimiyse Türk-İş yönetiminde olmamasının bir önemi olmamalı, genel kurulun ardından saldırılara karşı mücadeleyi örgütlemek iddiasıyla davranmalı ve bunun gereklerini yerine getirecek bir mücadele programı ortaya koymalıdır. İkinci olaraksa, “sendikal demokrasi” iddiasının bir gereği olarak alta doğru tabanın söz ve karar hakkını kullanabileceği il, bölge ve havza platformlarının önünü açmalıdır.

Hem bu taleplerle sendika yönetimlerini baskı altına almak, hem de bu ve benzer sendikal kademelerde ne yapılacağından bağımsız olarak mücadele görevlerini omuzlamak ileri ve öncü işçilerin tabandan oluşturacakları örgütlenme düzeyine bağlıdır. Dolayısıyla MYK, tüm bir sürecin seyrini belirleyecek esas unsurun işçilerin bağımsız inisiyatifleri olduğu gerçeğinin altını bir kez daha çizmektedir.

3. Genel olarak işçi sınıfını ilgilendiren asgari ücret için süreç başlamış durumda. İşçi sınıfının sokakta bir taraf olarak çıkmadığı bir durumda bu sürecin sonucunda bir kez daha sadaka zamları çıkacak. Bu temel gerçekten hareketle MYK, “İnsanca yaşamaya yeterli asgari ücret” talebiyle mücadelenin yükseltilmesi, bu amaçla yaygın bir aydınlatma çalışması ile fiili eylemlerin gerçekleştirilmesi görevinin altını çizmiştir.

Bu konuyla bağlantılı olarak örgütsüz fabrikalarda 6. ay zamları gündemdedir. Tek tek bütün fabrikalarda mücadeleyi keskinleşmesine yol açacak olan bu gündeme bağlı olarak, sınıfımızı örgütlemek ve tek tek her mevzide mücadelelere önderlik etmek, bu mücadeleleri sınıfın sendikal ve siyasal örgütlenme düzeyini yükseltmek hedefine bağlı kılmak gerekmektedir. MYK bu çerçevede konuyu Kasım ayı toplantısında değerlendirmiş ve bir planlamaya konu etmişti. Bu toplantıda da bu planlamayı gözden geçirerek uygulanması yönündeki iradesini sürdürmüştür.


- İşkolunun gündemi:

Bu ana başlık altında çeşitli yönleriyle işkolundaki mevcut tablo genel hatlarıyla ele alınmıştır. Daha özelde ise Birleşik Metal’deki genel kurul süreci üzerinde ayrıntılı bir değerlendirme yapılarak, önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek olan merkez genel kurulu için somut bir planlamaya gidilmiştir. Bu kapsamda yapılan tartışmaları ve ulaşılan sonuçları kısaca şöyle özetleyebiliriz:

1. MESS ve metal patronları cephesinden metal işçileri üzerindeki sömürü koşullarını daha da ağırlaştırmak ana gündemdir. Bu çerçevede en büyük hesapları kölelik yasalarının hükümet tarafından hayata geçirilmesidir. Zaten TİSK’in de yönetici çekirdeğini oluşturan MESS kölelik yasalarının hazırlanmasında etkin bir rola sahiptir.

Bu sömürücü asalaklar diğer taraftan ise tek tek fabrikalarda sömürüyü arttıracak önlemlerle meşguller. Bunun için işçi kıyımları, ücretsiz izinler, esnek çalışma uygulamaları hemen tüm fabrikalarda rutin uygulamalardır. Metal işçileri ne yazık ki hüküm süren bu keyfiyet düzenini bozamamaktadır. Örgütlenme ve girişimleri olsa da, bu genel durumu değiştirecek bir düzey kazanamamaktadır. Bu ölçüde de tek tek fabrikalarda metal işçilerinin mücadelesini ve örgütlenmesini geliştirmek ileri ve öncü işçilerin görevi olmaya devam etmektedir.

Diğer taraftan ise MESS 2012-2014 grup TİS süreci için hazırlıklarına başlamıştır. Önceki süreçte metal işçilerinin 30 yıllık TİS düzenini yıkmak için ilk ciddi eylemlerini yapmış olmaları onları, daha ciddi bir hazırlık içerisine sokmuştur. MESS metal işçilerinin daha ileriye gitmesine engel olmak için elinden geleni yapacaktır.

MYK bu bilinçle şimdiden metal işçilerini yaklaşan TİS süreci konusunda uyarmakta ve gecikmeden en kısa süre içerisinde hazırlıklara başlamak gerektiğini vurgulamaktadır.

2. Birleşik Metal’de, devrimci sınıf inisiyatiferinden duyulan korku nedeniyle kaba bir bürokratizm ve yasakçılıkla damgalanan, sonunda sendikanın değerlerini lekelemeye kadar varan tutumlarla hatırlanacak olan şube genel kurullarının ardından merkez genel kurulu toplanıyor. Mevcut haliyle genel kurul süreci metal işçilerinin mücadelesine olumlu bir katkı yapmamıştır. Ne önümüzdeki dönemde mücadeleye yön verebilecek açıklıkta bir program ortaya konulmuştur, ne de bu mücadeleye başarıyla yön verebilecek yönetimler ortaya çıkmıştır. Bu koşullarda yapılacak merkezi genel kuruldan da başka bir sonucun çıkması mümkün değildir.

Bununla birlikte bu tabloya da teslim olunmayacaktır elbette. Bunun için şube genel kurulları sürecinde yaşananlar da dahil, ilk olarak ihanetin ve bürokratizmin hesabını sormak iddiası merkez genel kuruluna da taşınmalıdır. İkinci olaraksa devrimci sınıf sendikacılığı ilkeleri ve programı, genel kurul zeminine de, reformizmin ve icazetçi sendikal çizginin karşısında bayraklaştırılmalıdır.

Bu hedefler doğrultusunda MYK, genel kurula ilişkin bir müdahale planı çıkarmış bulunmaktadır.

(...)

Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu
4 Aralık 2011