1 Temmuz 2011
Sayı: SİKB 2011/25

 Kızıl Bayrak'tan
Düzenin siyasal krizi ve olasılıklar
Emperyalist/siyonist güçlerin yanında saf tuttular!
Bir elinde anayasa
diğerinde polis copu
Dicle tepkisi sokakta
AKP hükümeti baskı ve terörü tırmandırıyor
“İşkence sokağa taşındı”
İşkenceciye ve katillere
yüksek tolerans!
Sivas Katliamı lanetlendi
Alaattin Karadağ cinayeti davasında 4. duruşma
Birleşik Metal’de gerilimli
genel kurul
Düzenin apolitizmine karşı devrimci politizasyon
“Ortak bir platform oluşturacağız”
Ontex önünde dayanışma etkinliği
Casper’da dayanışma etkinliği.
Sağlık emekçileri uyardı
Yunanistan’da emekçiler kararlı
Emekçiler IMF anlaşmasını
çöpe attı
ABD Afganistan’dan çekiliyor(!)...
I. Dünya Emekçi Kadın Konferansı’nın deneyimleri paylaşılıyor...
Burdur Cezaevi’ndeki katliam girişiminin 12. yıl dönümünde Veli Saçılık ile konuştuk.
İzmir’de 15-16 Haziran paneli
“Şirket Hikayeleri” adlı tiyatro oyununun oyuncuları ile konuştuk
Eti Gümüş'ten ÇMO'ya dava!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Birleşik Metal’de gerilimli genel kurul

Saldırılara ve engellere
rağmen hesap sorma kararlılığı...

Metal işçilerinin mücadelesinin geleceğini belirleyecek olan genel kurullar süreci Birleşik Metal-İş Sendikası İstanbul 1 No’lu (Kartal) Şube Genel Kurulu’yla başladı. 26 Haziran Pazar günü Maltepe’deki Maksev Tesisleri’nde gerçekleştirilen 5. Olağan Genel Kurul’a, sendika yöneticilerinin kaba bürokratik müdahaleleri damgasını vurdu.

Öncü, devrimci metal işçilerinin genel kurula yönelik etkin müdahalesi sendika yöneticilerinin gerici ve kaba müdahaleleriyle engellenmeye çalışıldı. Şubenin örgütlü olduğu Aksan Metal, Anadolu Motor (Lombardini), Remas, ABB Elektrik, Isuzu, Özarar, Mert Akışkan ve Penta Elektronik’ten 100’ü aşkın delegenin katıldığı genel kurul, ABB’nin Kartal ve Dudullu’daki fabrikalarının yanısıra Aksan’daki delegelerin büyük bir çoğunluğu tarafından boykot edildi.

Genel kurul öncesinde “Bürokratizme ve işbirlikçiliğe karşı devrimci sınıf sendikacılığı!” bayrağını yükselten öncü ve devrimci işçiler ise genel kurula katılarak şube yönetiminin son 4 yıllık pratiği üzerinden uzlaşmacı-bürokratik çizgiyi mahkum ettiler.

Kemal Coşkun başkanlığındaki mevcut yönetimin 104 delegenin oyuyla blok liste halinde tekrar aday olarak göreve geldiği genel kurul, gergin bir atmosferde başladı. Divan başkanlığını Genel Başkan Adnan Serdaroğlu’nun yaptığı genel kurulda, sendika yönetiminin kaba bürokratik müdahaleleriyle karşı karşıya kalan öncü işçilerin konuşmaları engellenmek istendi.

Saat 10.30’da başlayan genel kurulda ilk konuşmayı divan adına, Genel Başkan Adnan Serdaroğlu yaptı. Birleşik Metal’in devletten ve sermayeden bağımsız bir örgüt olduğunun altını çizen Serdaroğlu, Birleşik Metal’in Türkiye’deki sendikalar arasında “parmakla gösterilen bir sendika” olduğunu savundu. Birleşik Metal’in, DİSK’in lokomotif sendikası olduğunu söyleyerek yürütülen mücadelede eksik birtakım şeyler varsa bu eksiklikleri işçilerin değil sendikanın eksikliği olarak kabul ettiklerini dile getirdi. Türkiye’deki sendikalar içerisinde en çok örgütlenen sendikanın Birleşik Metal-İş olduğunu vurgulayarak, bu canlılığın DİSK’in genel kuruluna da yansımasını temenni etti.

Serdaroğlu’nun konuşmasının ardından saygı duruşu ve konuk konuşmalarına geçildi. Konukların konuşmaları sırasında ise genel kurul salonundaki tansiyon oldukça yükseldi. Bu bölümde kürsüyü kullanan BDSP temsilcisi ve Sinter işçisi Murat Öğütçü’nün konuşmaları Genel Başkan Adnan Serdaroğlu ve şube yönetimi tarafından tahammülsüzlükle karşılandı. Direnişe çıktıktan sonra, şube yönetimi tarafından ortada bırakılan Gürsaş işçilerinden Mustafa Sancak ile GU işçisinin konuşması ise Adnan Serdaroğlu ve şube yöneticileri tarafından provokatif müdahalelerle engellenmeye çalışıldı.

Sinter işçisini susturmak istediler

Konuk konuşmaları bölümünde ilk konuşmayı Sinter işçisi Murat Öğütçü yaptı. Sinter Metal’deki işgal eylemi ve sonrasında uzun soluklu direniş sürecinin başından sonuna kadar içerisinde olan Sinter işçisi, şube yönetiminin bürokratik bir hat izleyerek Sinter direnişinin başarıya ulaşmasının önüne geçtiğini belirtti. Direniş sürecinde sendika yönetimine sundukları önerilerin yukardan bir biçimde reddedildiğini söyleyen Öğütçü, yürüttükleri mücadelenin sermayeye ve patronlara karşı verildiğini hatırlattı. Yaşadıkları direniş deneyiminin, her mücadelenin aynı zamanda siyasal ve ideolojik olduğu gerçeğini öğrettiğini ifade eden Sinter işçisi, direniş sürecinde yaşanan gelişmeler üzerinden mevcut anlayışı eleştirdi. Genel kurul kürsüsünden yapılan bu ilk konuşma, Genel Başkan Adnan Serdaroğlu’nun konuşmanın içeriğinden duyduğu rahatsızlık nedeniyle müdahale edilerek kesilmek istendi.

BDSP konuşmasına tahammülsüzlük

Öğütçü’nün ardından söz alan BDSP temsilcisi ise genel kurulu selamlayarak başladığı konuşmasında genel kurul süreçlerinin önemine dikkat çekti. Genel kurulların, sınıf mücadelesinin özel zeminleri olduğunu belirten temsilci, bir dönemin muhasebesinin yapılması ve zayıflıklarla hesaplaşılması açısından bu imkanın doğru biçimde kullanılması gerektiğini vurguladı. Metal işçilerinin, Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu belirterek konuşmasını sürdüren BDSP temsilcisi, metal işçilerinin bugün de “bir ordu gibi savaşarak” hareket etmesi gerektiğini söyledi. Sorunları aşmanın biricik yolunun taban örgütlenmelerini güçlendirmek olduğunu söyleyen temsilci, taban örgütlenmelerinden yoksunluğun aynı zamanda siyasal bir sınıf bilincine sahip olamamak anlamına geldiğinin altını çizdi. Doğru bir önderlik tarzıyla mevcut tablonun da ötesine geçilebileceğinin altını çizen BDSP temsilcisi, Grup TİS sürecini örnek vererek temel olanın işçilerin kendi kaderlerini ellerine alması olduğunu ifade etti. Taban örgütlülüklerini kurmanın önemine değinen temsilcinin konuşması, Genel Başkan Adnan Serdaroğlu tarafından kesilmek istendi.

Temsilcinin konuşmasını “usul”e uygun bulmadığını söyleyen Serdaroğlu eleştirileri yapacak olanın delegeler olduğunu ifade etti. Serdaroğlu’nun müdahalesini “Burası işçi sınıfının kürsüsüdür. BDSP de sınıf mücadelesinin içerisindedir, bu kürsüden konuşmak da o nedenle hakkımızdır” biçiminde yanıtlayan temsilci konuşmasını sürdürdü.

Direnişçi işçilere kürsü yasağı ve saldırı

BDSP temsilcisinin konuşmasına yönelik rahatsızlığını saldırgan ifadelerle sürdüren Serdaroğlu, “madem bu kadar uzun konuşuyorsunuz o zaman diğer konuşmacıların süresi de kullanılmış oldu” diyerek, sırada bulunan konuşmacılardan eski Gürsaş ve GU işçilerinin konuşmalarına engel olmak istedi.

Serdaroğlu tarafından konulan kürsü yasağına, kürsüye gelerek yanıt veren Gürsaş işçisi, Genel Başkan Serdaroğlu, Şube Başkanı Kemal Coşkun ve Şube Sekreteri Yaşar Cihan tarafından engellenmek istendi. Kürsüde başlayan gerilime müdahale eden BDSP’liler ise kaba bürokratik müdahaleye “Bürokratlar sussun işçiler konuşsun!” sloganlarını atarak yanıt verdiler. Bunun üzerine genel kurul salonunda gerilim daha da büyürken yöneticilerle BDSP’liler arasında tartışmalar yaşandı. Şube yöneticileri ile harekete geçirdikleri bir grup, BDSP’lilere yönelik fiziki saldırı girişiminde bulunurken, bu girişim kararlılıkla boşa düşürüldü.

Şube yöneticilerinin provokatif davranışlarla delegeleri BDSP’lilere karşı yönlendirme çabaları ise destek bulmadı. Birkaç delege hariç salondakiler yaşanan gerilimi izlemekle yetindiler. Bu sırada konuşan Adnan Serdaroğlu, “Genel kurulun adabı var. Sizin eleştiri yapma hakkınız yok” diyerek BDSP’lileri hedef aldı. Divanın tutumunu protesto eden BDSP’lilere “Sizin yaşınız kaç ki bana devrimcilik taslıyorsunuz” sözleriyle seslenen Genel Başkan, BDSP’lilerin müdahalesini “sabote girişimi” olarak nitelendirdi. Bir süre devam eden gerilim ilerici-devrimci işçilerin müdahalesi ve BDSP’lilerin soğukkanlı tutumlarıyla noktalandı.

Konuk konuşmaları bölümünde, Casper işçisi Bahtiyar Şahin de söz aldı. Casper Bilgisayar’daki örgütlenme ve direniş sürecine dair bilgilendirmede bulunan işçi, dayanışmayı büyütme çağrısında bulundu.

Uzlaşmacı-bürokratik çizgi mahkum edildi

Konuk konuşmalarının ardından delegelerin söz aldığı bölümde ise şube yönetiminin son 4 yıllık pratiği üzerinden uzlaşmacı-bürokratik çizgi mahkum edildi. İlk olarak söz alan Penta Elektronik delegesi Özlem Kalaycı; Ontex, Legrand, PTT, Casper, Kampana ve tüm direnişleri selamlayarak konuşmasına başladı. Sermayenin yeni dönemdeki saldırılarına örgütlü bir tepki verme ihtiyacına dikkat çeken Kalaycı, geçmişten bugüne mücadeleci bir çizgi izleyen Brleşik Metal’in sınıf mücadelesinde oynaması gereken rolü oynamadığı, bürokratik-uzlaşmacı bir çizgi izlediği eleştirisini getirdi. Grup TİS sürecini değerlendiren Penta işçisi, bu süreçte örgütlenen Gebze mitinginin yetersiz kaldığını, miting haberinin kendilerine 2 gün önce ulaştığını belirtti. 1 Mayıs’a katılım çağrısının ise yeterince yapılmadığını söyledi. MESS sürecinin, ek protokoller yoluyla bitirilmesinin sınıf sendikacılığı iddiasını taşıyan Birleşik Metal’in ücret sendikacılığı yaptığını gösterdiğini belirten Kalaycı, işçilerin grev iradesinin kırıldığını ve geri eğilimlere yaslanıldığını sözlerine ekledi.

GU fabrikasının kapatılması sürecine sendika yönetiminin sessiz kalmasını eleştiren Kalaycı, sendika yönetiminin öncü işçilere sahip çıkmayarak uzlaşmacı çizgiyi eleştirdi. Ayrıca Gürsaş işçisine yapılan müdahaleyi kınadı. ABB Dudullu, Penta ve Aksan Metal delegelerinin genel kurul sürecine yönelik mücadele programını da ortaya koyan Penta delegesi, taban örgütlülüklerini güçlendirme çağrısı yaptı.

Kalaycı’nın konuşmasını, Remas Baştemsilcisi Adem Yalçın’ın konuşması izledi. Şube yönetimine övgüler yağdıran Yalçın, şubenin başarılı bir sınav verdiğini savundu.

Koltuk sendikacılığı anlayışı mahkum edilmeli”

ABB Dudullu İşyeri Temsilcisi Murat Yılmaz ise, şubedeki işleyişe dair eleştirilerini sıraladı. Sinter sürecini ve kriz döneminde Isuzu’daki işten atmalara karşı şube yönetiminin tutumunu değerlendiren Yılmaz, MESS sürecine de iyi bir hazırlık yapılmadığını söyledi. “Koltuk sendikacılığı anlayışı mahkum edilmeli” diyen Yılmaz, şube yönetiminin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği eleştirisinde bulundu.

Direnişlerdeki pratiğin hesabı soruldu

Bu bölümde kürsüyü en çok kullanan Penta işçileri oldu. Kürsüye çıkan bazı delegeler sendikanın grev fonu kararının uygulanmasını istediler. Yine bu bölümde söz alan eski GU işçisi ve Penta delegesi Melike Çolak, GU’daki kapanma sürecine sessiz kalındığını, Sinter direnişi sürecinde de fiili-meşru mücadele çizgisi yerine pasif bir bekleyişin tercih edildiğini hatırlattı. Tabanın söz ve karar hakkına saygı duyulması çağrısında bulunan Çolak, fabrikalarda sınıf bilincinin geliştirilmesinin olanaklarının mevcut olduğunu dile getirdi. Genel kurulların, işçilerin fabrikalarda yürüttüğü tartışmaların ve bu tartışmalar sonucunda gerçekleştirilen delege seçimleriyle yapılmasının önemine vurgu yapan Çolak, sendika yöneticilerinin en fazla iki dönem görev alması gerektiğini ifade etti.

Kürsüden söz alan başka bir Penta delegesi öncü ve devrimci işçilerin şube yönetimine yönelttiği eleştirileri “verilen emeği çöpe atmak” olarak değerlendirdi. Suya sabuna dokunmayan bu konuşma şube yönetimine “örtülü” bir destek niteliğindeydi

Sizleri yalanla besliyorlar”

Mert Akışkan Gücü ve Isuzu temsilcilerinin yaptıkları konuşmalar ise sendika yönetimini savunmaya yönelikti. Grup TİS sürecinde Isuzu’dan greve hayır kararı çıkmasına dönük eleştirileri yanıtlayan baştemsilci Erol Kalender, her şeyin genel merkez ve şubenin bilgisi dahilinde yapıldığını dile getirdi.

Verilen aranın ardından konuşan Dudullu ABB’den Hüsnü Atasoy ise mevcut şube yönetiminin işçilerden yana tutum almadığını söyledi. Şube yönetimine, pazartesiden itibaren gerekli mesajı vereceklerini dile getirdi. “Bunlar sizi yalanla besliyorlar” diyerek eleştirilerini sürdüren Atasoy grup TİS sürecinde ABB’de ortaya koydukları kararlı mücadeleyi anlattı. Konuşmasında ayrıca çeşitli süreçlerdeki pratiklerden hareketle sendika yönetiminin gerici tutumlarını ortaya sererek bundan böyle iki ellerinin yönetimin yakasında olacağını vurguladı.

Eleştiriler yanıtsız bırakıldı

Delege konuşmalarının ardından eleştirileri yanıtlamak üzere söz alan Şube Başkanı Kemal Coşkun, birlik beraberlik mesajları verirken yanıt vermek üzere not aldığını söylediği eleştirilere ise tek kelime yanıt vermedi. Yöneltilen eleştirilere “Bu zamana kadar ne önerildi de yapılmadı?” sorusuyla yanıt verdi. Yönetim olarak bu süreci başarıyla tamamladıklarını iddia etti.

Devrimci işçilere seçim engeli

Kürsü konuşmalarının ardından seçimlere geçildi. Mevcut Şube Başkanı Kemal Coşkun başkanlığındaki blok listenin 104 delegenin imzasıyla yönetime aday olduğu genel kurulda, ilerici ve devrimci delegeler de adaylıklarını koydular. Penta delegesi Özlem Kalaycı Şube Eğitim Sekreterliği ve Merkez Kurul delegeliğine aday olurken ABB İşyeri Temsilcisi Murat Yılmaz merkez kurul delegeliğine, Melike Çolak da örgütlenme sekreterliğine aday oldu. Fakat Yılmaz, Çolak ve Kalaycı’nın adaylıkları yönetimin blok liste taktiğiyle engellendi. Seçimlere geçilmeden önce seçimlerin blok liste yöntemiyle yapılması yönünde bir önerge sunan yönetim, böylelikle listesinin delinmesini de baştan engellemiş oldu. Blok liste yönteminin genel kurulda kabul edilmesi üzerine ise, liste oluşturma zorunluluğu ortaya çıkarılarak Yılmaz ve Kalaycı’nın adaylıkları engellenmiş oldu.

Sandık kurularak yapılan seçimlerde ise Kemal Coşkun başkanlığındaki liste yeniden yönetime geldi.

Genel kurula, Birleşik Metal-İş’in Gebze, Trakya, Kocaeli, İzmir ve İstanbul 2 No’lu Şube’den yöneticilerin yanısıra Harb-İş İstanbul Anadolu Yakası Şube Başkanı Hüseyin Över ve Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası Bölge Başkanı Veysel Demir de katıldılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 

 

Genel kurula sunulan önergelerden...

- Merkezi düzeyde Genel Temsilciler Kurulu, Şube düzeyinde ise Şube Temsilciler Kurulu karar organları haline getirilmelidir.

- Bölgeler düzeyinde üyelerin katılımıyla örgütlenme komisyonları oluşturulmalı ve metal fabrikalarının örgütlenmesi için önümüzdeki dönemde aktif çalışma yürütülmelidir.

- Genel kurullar en çok iki yılda bir yapılmalıdır.

- İşyeri komiteleri, tüzüğümüzde işyeri meclisleri olarak düzenlenmeli, bu meclislerin üyelerinin seçimle belirlenmesi ve geri çağırma hakkı çerçevesinde işyeri sorunlarına ilişkin alacağı kararlar şube açısından bağlayıcı olmalıdır.

- Genel Yönetim Kurulu’na verilen temsilcileri görevden alma yetkisi kaldırılmalı, bu yetki “geri çağırma hakkı” olarak üyelere verilmelidir.

- Sendikalarda herhangi bir kademede görev alacak kişi en fazla üst üste iki dönem yöneticilik yapmalıdır. Bunun dışında sendikal kademelerde görev almayla ilgili tüm sınırlamalar kaldırılmalıdır.