=

3 Haziran 2011
Sayı: SİKB 2011/21

 Kızıl Bayrak'tan
Kitle hareketinde militanlaşma eğilimi
AKP eliyle gerçek olan asalak burjuvazinin hayalleridir
Kürt halkı baskı ve inkara karşı
direnişini sürdürüyor!
Her yer Hopa!
İzmir’de seçim paneli 
İstanbul’da yaygın seçim faaliyeti
Aydınlı’da işçilerin birliği, halkların kardeşliği gecesi
Legrand’da sendikaya rağmen direniş 
Ontex/Canbebe direnişinde 100. gün deklarasyonu
Boykot çağrısı büyüyor...
İşçilerden düzen partilerine oy yok!
Ortadoğu’da halk isyanları emperyalist kıskaç altında
Filistin’de siyonist
abluka parçalanıyor!
Bir köprü kadar uzaktı ve isyan ateşi Cebelitarık’tan geçti
Yunanistan’da kriz derinleşiyor
Avrupa’da sınıf mücadeleleri - Volkan Yaraşır
Almanya’da nükleer
santraller kapatılacak
Douwe Egberts’de greve doğru
“Bologna Süreci”ne de devlet terörüne de teslim olmayacağız!...
Gençlik Yükseköğretim Kongresi’ni sokaklarda karşıladı.
Petrol-İş Sendikası Genel Eğitim ve Örgütlenme Sekreteri Nimetullah Sözen ile Kamu TİS süreci
üzerine. konuştuk.
Sağlıkçılar çok ses çıkaracak
AKP’den Alevilere seçim oyunu
“Onurumuzu savunuyoruz”
Kayıplar mücadelesinde 16 yıl
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AKP’den Alevilere seçim oyunu...

Asimilasyon politikalarına
geçit verilmemeli!

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Zeytinburnu Kazlıçeşme’de bulunan Erikli Kültür Derneği’ni ve cemevini ziyaret etti. Alevilere cemevleri yapmaları için arsa tahsis edileceğini, cemevlerinin elektrik ve su paralarının devlet tarafından ödeneceğini müjdeledi(!) Aleviliğin ve cemevlerinin İslam dışı olarak gösterilmesinin doğru olmadığını belirtti.

Bununla birlikte ise devletin kırmızı çizgilerini çekmeyi ihmal etmedi. Alevilerin taleplerine ilişkin iki temel kırmızı çizgileri bulunduğunu ifade etti. Bu kırmızı çizgilerden ilkinin cemevlerinin bir dinin mabedi olarak görülmesi, diğerinin ise Aleviliğin ve cemevlerinin İslam dışı gösterilmesi olduğunu savundu. Bu açıklamalar devletin Alevilere yönelik aldatıcı ve ikiyüzlüce tutumuna devam ettiğinin açık kanıtlarıydı. Sermaye devleti her zaman Alevi inancını tanımama çizgisini sürdürdü. Ortaya koyduğu kırmızı çizgilerle Alevileri baskı altında tutmak istedi.

Sermaye devleti hiçbir zaman Alevi gerçeğini kabul etmeye yanaşmadı. Alevileri Sünnileştirme politikasını benimsedi. Bundan dolayı Alevilerin yaşam alanlarına cami yapma tutumunu ısrarla sürdürdü. Camiye gitmeyen, ramazan orucu tutmayan Alevilere yönelik olarak toplumsal tecrit işkencesini uyguladı.

Mehmet Görmez’in açıklamaları bu politikanın ifadesinden başka bir şey değildir. Alevilere yönelik devletin düşmanlığının açık göstergesidir. Mehmet Görmez Alevilere tek inanç merkezi olarak camileri görmelerini öneriyor. Alevilerin eşitlik ve özgürlük taleplerini yok sayıyor, Alevilerin Diyanet’in sunduğu olanaklarla yetinmesini istiyor. Böylece Alevi inancını ve Alevileri Diyanet İşleri Başkanlığı içine alarak boğma yaklaşımına omuz veriyor.

Diyanet İşleri Başkanı’nın açıklamaları Alevilere yönelik düşmanlığın ve düşünsel kıyım sürecinin yeni bir örneğidir. Alevilere yönelik asimilasyon saldırısının süreceğini göstermektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, imam-hatip liseleri, Kuran kursları, ilahiyat fakülteleri bu saldırının temel unsurlarıdır. Medya da bu politikanın uygulanmasında çok önemli bir araçtır.

Ayrıca “Biz İslamın özüyüz” diyen kimi Alevi örgütleri de devlet Aleviciliği korosunun içinde yer almaktadır. Bu gericilik ordusunun en etkili kurumu olan, yüzbine yakın misyoner ordusuna sahip Diyanet İşleri Başkanlığı Alevileri diyanetin kalın duvarları arasına alıp hapsetmek istemektedir.

Devlet yıllardır bu politikalarla Alevilerin taleplerini ve talepleri doğrultusunda yürüttüğü mücadeleyi yok edemedi. Aleviler baskılara, işkencelere, katliamlara rağmen mücadele etmeye, hak ve özgürlüklerini haykırmaya devam ettiler. Alevi emekçilerinin mücadelesini bastıramayan devlet, havuç politikasına sarılmakta, açılım adı altında Alevi emekçilerin beklentilerini yükseltmeyi hedeflemektedir. Bu gösterisinin son halkası Diyanet İşleri Başkanı’nın cemevine yaptığı ziyaret olmuştur.

Sermaye devletinin asıl derdi kendine uygun bir Alevilik inşa etmektir. Bunu da Alevi emekçilerini denetim altına almak için etkin bir şekilde kullanmaktadır. Alevi dinamiğini, devrimin ve devrimci hareketin dayanağı olması tehlikesini tümüyle bertaraf etmek için tüm gücüyle çabalamaktadır.

Elbette Aleviliğin ve Alevilerin denetim altına alınması sorunu bugün ortaya çıkmamıştır. Bu sorun yakın zamana kadar inkar ve baskıyla çözülmeye çalışılmıştır. Başta CHP olmak üzere düzen solu içinde yer alan partiler Alevileri devlete bağlama politikasına büyük katkılarda bulunmuş, ancak bu katkılar kalıcı sonuçlar üretmemiştir.

Bugün Alevileri denetim altına alma ihtiyacı aciliyet kazanmıştır. AKP hükümeti, son birkaç yıldır sermaye düzeninin bu konudaki ihtiyacına yanıt vermeye çalışmaktadır. Dini istismar etme siyaseti konusunda rüştünü ispatlayan AKP, Alevi emekçilerini inançlarından soyundurarak istismar etme konusunda da rüştünü ispat etmeye çalışmaktadır. Mehmet Görmez’in yaptığı cemevi ziyareti ve açıklamaları da aynı temel yaklaşımın ürünüdür.

Düzenin ve düzen sözcülerinin ortak hedefi, Alevi emekçilerinin ilerici dinamiklerinin yok edilmesidir.

Bugüne kadar en küçük demokratik hakkı bile tanımayan sermaye düzeni ve onun partilerinin Alevilere özgürlük alanı açması mümkün değildir. Bugün var olduğu iddia edilen laiklik sözde laikliktir. Bu laiklik şimdiye kadar Alevilerin yaralarına merhem olmamıştır. Aksine ihtiyaç duyduğu dinsel farklılıkları kaşıyarak gerici-faşist sürüleri Aleviler’in üzerine sürmüştür. Özcesi uzun bir tarihsel süreç boyunca Aleviler hep ezilmiştir.

Alevi emekçileri, inançlarının yok sayılmasına dayanan Sünnileştirme politikalarına karşı mücadele bayrağını yükseltmelidir. Düzenin inançlarını tanımlama hevesini boşa çıkarmalı, asimilasyon politikalarına geçit vermemelidir.

Zorunlu din dersi öğretiminin son bulması, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dağıtılması, mezhepsel ayrıcalıkların kaldırılması, gericilik yuvası tarikat ve cemaatlerin dağıtılması taleplerinin önündeki en temel engel, tüm bu sorunların kaynağı olan burjuva sınıf iktidarı ve onun devletidir. Alevi emekçiler haklı ve meşru olan bu taleplerin kazanılması için mücadele bayrağını yükseltmelidirler. Ancak kararlı, militan ve devrimci sınıf mücadelesi ile sonuç alınacağı unutulmamalıdır.