27 Mayıs 2011
Sayı: SİKB 2011/20

 Kızıl Bayrak'tan
Karşı koymak için safları sıklaştıralım!
Kürt halkının mücadele kararlılığı ve düzenin açmazları
Kılıçdaroğlu Dersim’de
Kürt sorununu hatırladı
Ankara’da seçimler ve devrimci tutum paneli
İstanbul’da seçim çalışmaları
İzmir’de seçim çalışması
İllerde seçim çalışması
Telat Çelik ile Düzce’deki
sınıf hareketi üzerine
Balcalı ve Akdeniz’de
grev kazanımları
Direnişçi işçilerin boykot çağrısına
polis saldırısı..
Fabrika çalışmalarımızın mevcut durumu üzerine
Tahrir’den Puerto de Sol’a isyan büyüyor!
Arap halklarının direnişi karşı-devrim planlarını bozacaktır!
Avrupa işçi sınıfı ve Yunanistan’da
kitle grevleri - Volkan Yaraşır
Suriye’de siyasi gelişmeler ve olasılıklar
Salih ve diktatörlüğü yıkılana kadar direniş!
Schengen tartışmaları ve
emperyalist ikiyüzlülük
25. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği üzerine
Devrime koşmak veya onun suretiyle yetinmek - S. Kurtuluş
Simav depremi ve yeniden kanıtlanan gerçekler
ÜMMP ve İşsizlik İstanbul Yerel Kurultayı yapıldı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kaypakkaya’yı ananlara operasyon

Adana’da 18 Mayıs günü gerçekleştirilen İbrahim Kaypakkaya anması gerekçe gösterilerek devrimci ve ilerici güçleri hedef alan gözaltı terörü devreye sokuldu. 25 Mayıs günü gerçekleştirilen ev ve kurum baskınları sonucu aralarında 2 BDSP’linin de bulunduğu 24 kişi gözaltına alındı.

Devrimci önder İbrahim Kaypakkaya faşizmin işkencehanelerinde katledilişinin 38. yılında Adana’da da anılmıştı. Adana 5 Ocak Meydanı’ndan İnönü Parkı’na yürüyen devrimci ve ilerici güçler Kaypakkaya’yı anmanın onur olduğunu haykırmıştı.

Sermaye devletinin Kaypakkaya’ya ve onu sahiplenenlere dönük tahammülsüzlüğü Adana’da polis operasyonlarıyla kendini gösterdi. Saat 05.00 civarında birçok ev ve kurum basıldı.

BDSP’liler de gözaltında

Bu kapsamda BDSP’lilerin evine de baskın düzenlendi. Baskın TMŞ’ye bağlı yaklaşık 15 polis tarafından gece saat 02.00 sularında gerçekleştirildi. Sınıf devrimcilerinin evde olmamasından kaynaklı bu saatlerde herhangi bir gözaltı gerçekleşmedi ancak evde bulunan çok sayıda kitap, cd, broşür ve gazeteye el konuldu. Pervasızca yapılan aramalar sabah 06.00 sularına kadar devam etti.   

Sabah saatlerinde ise Adana Sanayi İşçileri Derneği önünden iki BDSP’li yaka paça gözaltına alındı.




İşkencecilerin pislikleri ortaya saçılıyor

Gözaltında kayıplar için yürütülen mücadelenin oluşturduğu basınçla kayıplarla ilgili inceleme yapan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, 1980 yılında gözaltında kaybolan Cemil Kırbayır’ın gözaltında katledildiğini itiraf etmek zorunda kalmıştı. Kırbayır dosyası işkencede ölen 3 gencin daha varlığını ortaya çıkardı.

Komisyon, ‘Cemil Kırbayır Davası’ çerçevesinde geçen ocak ayında inceleme başlatmış; Kırbayır’la birlikte gözaltına alınıp Kars Dede Korkut Eğitim Enstitüsü’nde işkenceli sorgudan geçenlerin yanısıra dönemin emniyet ve MİT yetkilileriyle görüşmüştü. Bu soruşturma kapsamında benzer üç vakayla daha karşılaşıldı.

“Turan Sağlam yürürken kan dökülüyordu”

Enstitüde işkence gören tanıklardan Davut Aksu şunları anlattı: “Turan Sağlam’ın hali perişandı. O kadar dövülmüştü ki dizinden aşağıya damarlar dışarıya çıkmıştı, yürürken kan dökülüyordu. Binaya giriyorsunuz, kalorifer borularına bağlanıyor, kelepçeleniyor, işkence görüyorsunuz. Turan oradaydı, dört-beş gün sonra bilinç kaybıyla ‘Annemi özledim, anneme gitmek istiyorum’ diyordu. Sonra öldüğünü öğrendik”

“Mahmut Kaya’ya yoğun işkence yapıldı”

Aksu, işkencede katledilen diğer bir gencin ölümünü ise şöyle anlattı: “O arada, 26-27 Aralık 1980 arasında Mahmut Kaya diye biri geldi... Yoğun işkence yapıldı, yan yana bağlandık, belden aşağıya simsiyah olmuştu ve deri, çekildiğinde kopuyordu, kangrendi. ‘Bitlis’te beş minare’ diye bir türküyü okudu. Şu an o türküyü duyduğumda dinleyemiyorum. Saat üç gibiydi, ağzından su geldi. Nabzını konrol ettim, öldüğünü anladım.”

İşkence mağduru diğer tanıklar Ahmet Kaya ile Fevzi Çelik bu anlatımları doğruladılar ve işkenceyi Başkomiser Mehmet Haytan’ın yaptığını belirttiler.

Oruç Korkmaz için sahte tutanak

Ayrıca aynı dönem Oruç Korkmaz’ın işkencede öldüğü de belirtilerek ‘cipten düşerek öldü’ diye tutanak tutulduğu söylendi.

Mehmet Haytan ise bunları yalanladı. Haytan, Oruç Korkmaz’ın örgüt arkadaşlarınca öldürüldüğünü iddia etti. Ancak neden “Cipten düşerek öldü” diye tutanak tutulduğuna açıklık getiremedi.

İşkencecilere ödül gibi “ceza”

Oruç Korkmaz Davası ise 1987’de bitti. Haytan, beş yıl dört ay ceza aldı. Bunun üzerine 2 yıl hapis yattı.




Kayıplar Haftası’nda eylemler...

Ocak ve Karakoç anıldı

“Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası”nda, Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç 19 Mayıs günü İstanbul Gazi Mahallesi’nde anıldı.

Hrant Dink’in oğlu Arat Dink, Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok ve Metin Göktepe’nin annesi Fadime Göktepe’nin de katıldığı anma etkinliği Gazi Cemevi önünden başlayan yürüyüşün ardından Ocak ve Karakoç’un Gazi Mezarlığı’ndaki mezarları başında sona erdi.

Hasan Ocak’ın mezarı başında saygı duruşuyla başlayan anma, Rıdvan Karakoç’un mezarı başında devam etti. Karakoç ve Ocak’ın mezarlarına karanfiller bırakıldı. Hasan Ocak’ın mezarının başına dönen kitle burada anma etkinliği gerçekleştirdi. Hasan Ocak’ın abisi Hüseyin Ocak, Başbakan ile Cumartesi Anneleri’nin görüşmesini hatırlatarak, yetkililerin istedikleri taktirde kayıpların bulunması için adım atabileceğini söyledi. Ocak, tüm kayıplar bulunup failleri yargı önüne çıkarılıncaya kadar mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı. Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç’un da söz aldığı anmada gözaltına kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun da kayıplar mücadelesinin süreceğini belirtti.

ICAD avukatı ve İHD Genel Merkez yöneticisi Gülseren Yoleri, Toplumsal Bellek Platformu adına Zeynep Altıok da anmada konuşma yaptı. BDP, BDSP, ESP, EHP’nin de aralarında bulunduğu çeşitli kurumlar da anmaya destek verdi.


Eskişehir’de eylem

Eskişehir’de Adalar Migros önünde biraraya gelen devrimci ve ilerici kurumlar gözaltında işkencede katledilenleri andılar.

Basın açıklamasında devletin gözaltında kaybetme politikalarının iç yüzü teşhir edilerek, toplumsal hareketin devletin uyguladığı inkar ve imha politikalarıyla, tutuklamalarla, gözaltılarla engellenemediği söylendi.

Bugün 17 bin kadar faili meçhul cinayetin bulunduğu ve faillerin bilinmesine rağmen devlet tarafından korunduğu, böylece devletin bu politikalarını kullanma hakkını saklı tuttuğu vurgulandı.

Eylemi BDSP, Devrimci Proletarya, ESP, EHP, ÖDP ve  TKP örgütledi.

Kızıl Bayrak / GOP - Eskişehir